Dostoyevski etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dostoyevski etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Kasım 2013 Cuma

İnsanlar İkiye Ayrılır

198. Gün (İnsanlar İkiye Ayrılır.)

Güzel bir saptama olduğunu düşünüyorum…

İnsanlar basit ve üstün olarak ikiye ayrılırlar. Basit olanlar, yalnızca insan cinsini üretmeye yarayanlardır, diğerleri de yeni bir şey söyleyebilmek isteğiyle doğmuş, üstün insanlardır. Toplum muhafazakârlık görevini yerine getirmek için çok kez bu insanları asıp kesiyor ya da her türlü hareket imkânından mahrum ediyor. Ama yine aynı toplum, bir nesil sonra bu astığı insanların anıtını dikip, onlara tapıyor… İlk bölüm şimdinin adamıyken, ikinci bölüm hep geleceğin adamıdır. Birinciler dünyayı korur ve nüfusu çoğaltırlar. İkincilerse onu hareket ettirir ve asıl amacına doğru yürütürler.

Suç ve Ceza - Dostoyevski

Renk Kodu: C: 2 M: 0  Y: 100 K: 38


3 Kasım 2013 Pazar

Acı, kuşku demektir.

193. Gün (Acı, kuşku demektir.)

Belki de insan yalnızca refahtan değil, acıdan da aynı ölçüde hoşlanıyor.
Hatta acının mutluluk kadar yararlı olduğu bile düşünülebilir.
İnsanın yeri geldiğinde acıyı, tutkuya varan derecede sevdiği bir gerçektir.
Bunu anlamak için insanlık tarihine bakmaya gerek yok,
yaşamın ne olduğunu bilen bir insansanız kendi kendinize sorun yeter.


Benim kişisel düşünceme göre, yalnızca refahı sevmenin biraz ayıp yanı bile vardır.
İyi mi kötü mü olduğunu bilmem ama bazen bir şeyleri kırıp dökmenin
bile kendine özgü bir tadı olabiliyor. 
Bu açıdan, ben ne yalnız başına refahı,
ne de yalnız başına acıyı yeğlerim.
Acı, kuşku demektir, yadsıma demektir.
Bununla birlikte insan gerçek acıyı tatmak istediğinden,
çevresinde bir kargaşa yaratmak, yok etmek,
dağıtmak hevesinden asla kendisini uzaklaştıramaz.
Bizim manevi varlığımızın biricik kaynağı acı değil mi?

Dostoyevski 
Yeraltından Notlar


Renk Kodu: C: 20 M: 76  Y: 62 K: 13

6 Ekim 2013 Pazar

Bir Gün Gelecek Bu Ürkünç Yalnızlık Da Sona Erecek

165. Gün (Bir Gün Gelecek Bu Ürkünç Yalnızlık Da Sona Erecek)

Bu kadar doğru cümlelerle mi anlatılır yalnızlaşmamız? Toplumsal bir yalnızlığa sürüklenişimiz. Paylaşmadan edemedim.

“Dünyanın değişebilmesi için önce insanların değişmesi gerekir. Herkes birbirinin gerçek kardeşi olmadığı sürece insanların kardeşliğinden söz edilemez. Kişioğlunun yaratılışı, hakkına razı olmaya bırakmaz onu hiçbir zaman. Bu yüzden herkes kendine verileni az bulup homurdanacaktır her zaman. Başkalarını çekemeyecek, onları yok etmeye çalışacaktır. Bunun ne zaman gerçekleşeceğini soruyorsunuz. Gerçekleşecek ama önce kişioğlunun yalnızlaşma çağının sona ermesi gerekmektedir.” “–Hangi yalnızlaşmadan söz ediyorsunuz?” diye sordum. “Şimdi, özellikle bu son günlerde giderek her yerde yaygınlaşan yalnızlaşmadan... Henüz tam başlamadı, zamanı gelmedi... Çünkü şimdi herkes kişiliğini tam olgunluğa erdirmek, hayatı tanımak çabasındadır. Ne var ki olgunlaşacağız derken evrende yapayalnız olduklarını gördükleri için, bu çabaları kendi kendilerini yok etmekle sonuçlanır. Çünkü günümüzde herkes kopmuştur toplumdan, kendi
kabuğuna çekilmiştir. Herkes birbirinden uzaklaşıyor, saklayabildiğince şeyi de kendine saklıyor. Sonunda insanlardan kaçmaya başlıyor kişi. Kendi başına para biriktirirken şöyle düşünüyor: “Şimdi ne güçlüyüm! Hiçbir şeyden korkum yok artık!” Oysa ne denli zengin olursa, onu yok edecek güçsüzlüğün içine o denli gömüldüğünü bilmez çılgın. Çünkü tek kendine güvenmeye alışmıştır. Toplumdan kopmuş, ruhuna, insanların yardımına inanmamayı, insanlardan bir şeyler beklememeyi öğretmiştir. Paralarının, onların ona verdiği hakların kaybolmasından korkar yalnızca. Çağımızda insanlar gülünç bir inatla, kişiliğin gerçek güvenliğinin, yalnız başına çalışmakta değil, tüm insanlığın beraberliğinde olduğunu anlamamakta diretiyorlar. Ama hiç kuşku yok ki, bir gün gelecek, bu ürkünç yalnızlık da sona erecek, insanlar birbirlerinden kopmalarının anlamsızlığını bir anda anlayacaklar. Bunca zaman karanlıkta nasıl oturduklarına, ışığı göremediklerine şaşacaklar.”

Dostoyevski                                                                         
Karamazov Kardeşler 

Alıntının yapıldığı kaynak: http://epigraflar.blogspot.com
Renk Kodu: C: 0 M: 100  Y: 20 K: 38

5 Ekim 2013 Cumartesi

Kinin Zevke Dönüşmesi

164. Gün (Kinin Zevke Dönüşmesi)

Şöyle çevrenizdeki insanlara göz gezdirin dostlar. Kendi içlerindeki kini sizlerin üzerine salıp rahatlayan insanları tek tek ayırt edin… Gözlerine baktığınızda anlıyorsunuz bu insanları. Başka baktıklarını anlıyorsunuz. Yüzlerine taktıkları maskeler nedeniyle içten içe güldüklerini göremeyebiliriz belki; ama kinin onları nasıl yönettiğine tanık olabiliriz. Kinin zevke dönüşünü izleyebilirsiniz ama en önemlisi de bizim (onların anlamadığı) kendi kendilerini nasıl yalnızlığa mahkûm edip öldürdüklerini izlediğimizdir.


“Kendi kendine yalan söyleyip, söylediği yalana inanan kimse sonunda işi, kendi içindeki, çevresindeki gerçekleri tanımamaya, bunun sonucu olarak da kendisine ve çevresindekilere saygı duymamaya dek vardır. Kendi kendine saygısını yitirince içinde sevgi diye bir şey de kalmaz insanın. İçinde sevgi olmayınca oyalanmak, eğlenmek için kötü tutkulara, iğrenç şehvete bırakır kendisini, hayvanca yaşamaya başlar. Bütün bunların tek nedeni insanın, çevresindekilere ve kendi kendine yalan söylemesidir. Kendine yalan söyleyen kimse herkesten çabukta gücenebilir. Gel gelelim, gücenmek bazen hoş bir şeydir, ne dersiniz? Onu hiç kimsenin incitmediğini, hakaret etmediğini bile bile, hiç yoktan bir hakaret yaratmak, iş olsun diye kendi kendine yalan söylemek, olayları büyütmek, bir sözcüğü diline dolamak, pireyi deve yapmak bazen insana zevk verir. Bunun böyle olduğunu bilir, bilir ya gene de önce kendisi gücenir, sonra da yürekten kin beslemeye başlar kendine hakaret eden insana...

Dostoyevski                                                                                                             
Karamazov Kardeşler 

Alıntının yapıldığı kaynak: http://epigraflar.blogspot.com

Renk Kodu: C: 0 M: 69  Y: 21 K: 0