Tatile ne kadar hastaysam, nasıl bütün bir yıl o bir(bilemedin iki) haftanın motivasyonuyla çalışıyorsam, tatilden önceki haftadan da o kadar hazetmiyorum.
Ortalıkta olmadığımız günlerde kokuşmasın diye boşaltılacak bir buzdolabı(ki buzdolabını çoğu zaman erken boşaltıp bütün bir hafta ekmek-peynir yiyoruz:)), yıkanacak çamaşırlar, dolabın karşısında "yahu ben geçen yaz ne giyiyordum" bakışıyla geçen çaresiz dakikalar, çiçekleri(hatta fesleğeni♥,biberi,domatesi) kime bırakacağız sorunsalı, evi gitmeden mi dönüşte mi temizlesek ikilemi(aslında buna pek ikilem diyemeyiz, genelde temizlik hep dönüşe kalır:)), lens solusyonu,aseton vb akışkan taşınacakların paketlemesi, unutulmayacaklar listesi...
Bak şimdi yazarken hoşlanmaya başladım birden bütün bu işlerden. Hep o unutulmayacaklar listesi yüzünden.
Böyle sevimli, renkli renkli maddeler, en son evden çıkarken hepsinin üzeri çizilmiş o listeye huzurlu ve gururlu bir bakış:)
Bak gördün mü sevgili okur, döndük dolaştık, yine tatilin "t"sine bile aşık olduğumuzu anladığımız o noktaya vardık.
Ana fikir herkesin beynine kazındıysa, bence artık dağılalım.
Etek:Terkos Pasajından, Gömlek:Koton, Çanta:Mango