Showing posts with label 2016. Show all posts
Showing posts with label 2016. Show all posts

Thursday, December 31, 2015

Mutlu mutlu yıllar!


Kapanış dedim ama 3 senedir dünyanın en ucuz prodüksiyonuyla - bir noel baba şapkası ve bir sallanan geyik-, ömrümüzün en güzel yeni yıl kartlarını hazırlayıp sevdiklerimize gönderiyoruz. Bu sene sağolsun çocuğumuz papyon takmayı kabul etti de, pijamayla başlayan ve bir aile geleneği olacak gibi duran bu kartpostal olayı biraz janti bir kılığa büründü. 
Konu açıldı diye bu durumla ilgili bir yeni yıl dileğini daha huzurlarınıza sunmak istiyorum. Bunu çoluk çocuğa karıştıktan ve 30'u devirdikten sonra nostaljik ne varsa onda huzuru bulan bir nine gibi hissettiğim için değil, gerçekten kıymetli olduğuna inandığım için söylüyorum. Dilerim önümüzdeki yılda, elimiz daha çok kalem tutar, notlar, mektuplar, kartpostallar yazar. Çektiğimiz fotoğrafların baskısını alıp, elimizde tutarız ve hatta bir aile albümü yapmayı başarırız. Kağıtlar, kalemler, mektup zarfları, dolma kalemler, kartpostallar, fotoğraf albümleri(mümkünse üzerinde krepeli saçlı sibel can fotoğrafı olmayanlar:)) anılarda yaşamasın lütfen. 
İşte bu yüzden hepimize bir de, kurşun kalemin kağıtta çıkardığı o sesten, mürekkebin kokusundan, yeni basılmış fotoğrafın dokusundan ve postayla gelen bir kartpostalı açmanın heyecanından diliyorum. 
İncelikler ve güzellikler 2016'da peşinizi bırakmasın!

Monday, December 28, 2015

Kapanış




Bu sayfaya hep çok güzel şeyler yazmak istiyorum. Ve gerçek olan şeyler. İçimden gelenleri. Bilgisayarın başına oturduğumda uzun uzun düşünmeden içimden akanları. Hepsi birlikte olmuyor çoğu zaman. Bu aralar-ne kadarlık bir zaman dilimine tekabül ettiğine emin olamıyorum- iyi şeyler çıkmıyor içimden. Tam Taza ve ailesinden iki çocuk ve salonda bir bisikletten başka neyimiz eksik diyorum, biz de gülelim, çimlerde yuvarlanalım, kışa inat üşümüyormuşuz gibi(ki gerçekten üşümüyorum) oramızı buramızı açıp kınayan bakışlara maruz kalalım ve tek derdimiz bu olsun diyorum. Olmuyor tabi. Kime neyi anlatıyorum ben. Savaş bitse, çocuğa şiddet bitmiyor, o bitse doğa katliamı bitmiyor, ODTÜ'yü yıkalımcılar çıkıveriyor bir köşeden. Ne tam olarak yüzümü dönebiliyorum olan bitene ne arkamı. Huzur iki türlü de uzak. İçime oturmuş bir büyük çaresizlikle, yer beni ağırlığımca yer çekimi kuvvetinden çok daha güçlü çekiyor sanki kendine. Ve annelik hem mutsuzluğumu katlayan, hem de sanki biricik şifam. Bu dünya çocuk masumiyeti, naifliği için çok kötü ile, dünya sırf çocuklar için daha iyi bir yer olmalı arasında gidip geliyorum. Bu yaptıklarımızı bu çocuklara nasıl reva görüyoruz anlamıyorum. 

Anlayamarak ve inanamayarak bir yıl daha bitti. Umarım hakikaten kıymetli olan ne varsa o bizimle olur yeni senede. Can güvenliği, sağlıklı&temiz gıda, işini bilen seven eğitimciler, iyi haberler, dostlarla muhabbet, derin deliksiz uykular, gönül rahatlığı, barış, üşüyen çocuklara mont ve bot, anne baba şefkati, çocuk haklarına saygı, insan haklarına saygı, başka olana saygı, barış(evet ikinci kez), kınamayan anlayan bakışlar, tabiatın sırlarını anlamak, toprağa basmak, güneşe dönmek, sıcak yaz günleri, ılık bahar rüzgarları, ne bileyim bereketli yağmurlar, balın hakikisi, meyvenin sebzenin hormonsuzu, temiz hava, içilebilir su. Hepsi hepimizin olsun. 

Bunları halledelim seneye, yeni yıl dileklerine istediğimiz bikaç şımarık dilek daha ekleriz. Hiç giymeyeceğimi bilsem de çok sevdiğim o ince bantlı kırmızı topuklular gibi. 
Söz!
Mutlu yıllar hepinize, yeni yıl geçen yılı aratmasın!