Üzerinden çok zaman geçmiş olsa da bu fotoğraflar ve iki satır yazı burada olsun istiyorum. Geçtiğimiz Kurban bayramını Mersin-Silifke-yayla arasında geçirdik. İtiraf etmeliyim ki 2 yaş krizinin kitabını yazan ve 'benim' ve 'hayır' demek dışında pek konuşmayı tercih etmeyen iki kuzen arasında resmen her gece savaştan çıkmış gibi attık kendimizi yataklara. Ama bilirsiniz üzerinden biraz zaman geçince insan yorgunlukları unutur, güzel şeyleri hatırlar. Mis kokulu sülalenin tek kız torununu, evcilleşmiş kelebeklerin tüm gün süren dansını, bahçeden ahududu&böğürtlen yemenin keyfini, evden çıplak ayak çıkıp bahçedeki çime zıplayabilmeyi mesela. Ne zaman yaylaya çıksak ya da büyük babannenin evine gitsek, ağaçlara çiçeklere hayran hayran bakıp dokunmayı bırakın köşede kendi halinde büyüyen maydonaza naneye bile serenad yapacak kıvama geliyorum. En kısa zamanda kendime ve tüm isteyenlere bir küçük bahçe bir limonla bir de zeytin ağacı diliyorum.
Showing posts with label kurban bayramı. Show all posts
Showing posts with label kurban bayramı. Show all posts
Tuesday, October 20, 2015
Monday, October 21, 2013
Kucakçı
Labels:
bayram,
bebekle hayat,
bebekle tatil,
demir,
göksu,
kurban bayramı,
ne yaptım,
silifke,
tatil
Thursday, November 10, 2011
Buda ve Peşte
Bir plan yaparsınız. Sonra sanki evren size "olmasa daha iyi" mesajları gönderiyormuş gibi gelir ya.
Makul insanlar orda durur.
Ben hiç durmam. Hep zorlarım.
Turu satın aldığımız şirket gidişimize bir hafta kala bütün bayram turlarını iptal etti, ama benim bayram planıma veda edesim gelmedi işte.
...
Budapeşte, Viyana ve Prag'ın al yanaklı, vefakar ama daha geri plandaki ortanca kardeşi gibi.
Bir şehrin güzel olması demek, kalbinden bir nehir akması, iki yakasını muhteşem köprülerin birleştirmesi, taş sokaklarından müzik seslerinin yükselmesi demek ya.
Budapeşte işte tam da bunlar yüzünden çok güzel.
Labels:
budapest,
budapeşte,
kurban bayramı,
ne giydim,
ne yaptım
Subscribe to:
Posts (Atom)