12 Haziran 2014 Perşembe
Adem Aynası, Ece Gamze Atıcı
Ece Gamze Atıcı'nın ikinci romanı olan Adem Aynası'nı, internette kitabın tanıtımını ilk kez gördüğümden beri okumak istiyordum, kitabın tanıtımı çok güzel bir şekilde yapılmıştı, kitabın kapağı çok hoşuma gitmişti, üstelik yazarla yapılan röportajlar da iştahımı çok fazlasıyla kabartmıştı ama bir şekilde kitabı okumayı erteleye erteleye, kitap epey bir eskidiğinde okuyabildim. Geç olsun, güç olmasın derler ya, aksi gibi yoğun bir döneme denk geldiği için biraz da güç okuduğumu itiraf etmeliyim. Fakat yine de oldukça beğendim.
Öncelikle merakımı fazlasıyla kabartan birkaç noktaya değinip hemen romanın konusuna geçeceğim. Kitabın kapağı çok hoşuma gitti demiştim ya, eski İstanbul'la ilgili bir roman okuyacağımı düşünürken kitabın konusunu okuduğumda da sanki siberpunk türü bir bilim kurgu romanı okuyacakmışım gibi heveslenmiştim, bir nevi İhsan Oktay Anar romanları gibi, eski Türk masallarıyla hafif bir bilim kurgu sosu karıştırılmış olacak gibi düşünmüştüm ama biraz kendi kendime kurulmuşum. Romanda hafif bilim kurgusal öğeler olsa, fantastik öğeler olsa da daha çok büyülü gerçekçilik akımına dahil edilebilir gibi geliyor, aslında yazarın da herhangi bir sınıflandırma kaygısı olmadan yazdığı ve romanla arasında çok güçlü bir bağ olduğu da seziliyor.
Baki Yıldız, 42 yaşındaki bir roman karakteridir. Bir polisiye roman için tasarlanmış, karısı tarafından terk edilmiş ve seri katil olacağı düşünülmüş olan Baki Yıldız, birkaç hususu tasarlandıktan sonra yazarı tarafından sebepsizce yazılmaya son verilmiş, yarım kalmış bir roman taslağında kendi kaderine terk edilmiştir. Yazarının sekiz yıl boyunca bir daha dönüp yüzüne bakmadığı, bunun yerine arka arkaya aşk romanları yazarak ünlü ve zengin bir yazar haline geldiği Baki Yıldız ise bu duruma o kadar içlenir ki, kendi kendine, yarım kalmış evreninden yavaş yavaş okurlarına seslenebilmeye başlar.
Romanın konusu harika, Ece Gamze Atıcı da çok güzel bir üsluba sahip, açıkçası kitabı çok daha fazla şey bekleyerek okumaya başlamamış olsam belki de daha çok sevecektim. Üstelik kitabın adıyla ilgili de çok güzel bir tesadüf varmış, yazarın röportajlarından birinde okumuştum. Adem Aynası tabiri, tasavvuf ile ilgili bir terimmiş, tanrının tüm evreni ve insanlığı kendisi gibi yaratmak için baktığı bir ayna gibi bir karşılığı varmış. Ece Gamze Atıcı da tüm romanı yazmayı bitirdikten sonra kitabın adını ne koyacağı hakkında kararsızken bu terimle karşılaşmış. Kendi deyişiyle "Meğer ben bilmeden bu terimin romanını yazmışım gibi bir şey olmuş!" diyordu röportajda ve bu tesadüf röportajı okuyan beni büyülemişti. Romanın altyapısında güzel bir tasavvuf felsefesi de hakim, insanın yaradılışı ve kader gibi kavramların güzel bir şekilde sorgulandığı romanın bir diğer bahsedilmeye değer özelliği de şu ki, bir roman kahramanı olan Baki, kendi roman kahramanları evreninde zaman zaman başka roman kahramanlarıyla da konuşabilmekte... Bu konuda açıkçası hayran olduğum diyaloglar çıkaran yazarın birkaç yerde ise günümüz dünyasındaki popüler televizyon yapımlarına ve popüler kültür öğelerine değinmesini birazcık yadırgadım, bu da benim kişisel fikrimdi, bahsettiğim kısımları okurken çok büyük zevk alacak kişiler tanıyorum. :)
Kısacası, Adem Aynası, son dönem Türk yazarlarından güzel bir roman okumak isteyenlere tavsiye edebileceğim, okurken oldukça zevk aldığım bir roman oldu. Kapak tasarımı ayrı bir harika, kitap içerisinde yapılan düzenlemeler (bu konuya okurken alacağınız zevki kaçırmamak için değinmeyeceğim ama kitap içinde çok küçük sürprizler ve ayrıntılar da bulunmakta...) ayrı bir güzel, her şeyiyle çok özenilmiş ve çok sevilmiş bir roman olduğu çok belli oluyor, okurken de büyük bir keyif veriyor.
Etiketler:
Ece Gamze Atıcı,
sweet leaf
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Merak ettim, okuyacağım:)))
YanıtlaSilBakalım beğenecek misiniz :)
Sil