Ben bu kitaba bayıldım. Bir mizahçının dilinden hüznü, kendi geçmişine gidişleri dinlemek ne kadar güzelmiş, dedim okurken. Hiç bitmesin istedim ama bir günde bitirdim, Kısa hikayelerden oluşan bu kitapta, bazen gözleriniz nemleniyor bazen de kahkahalar atıyorsunuz.
Yazarların çocukluklarında, ilk gençlik çağlarında farklı ortamlarda yaşamaları sanırım en büyük şansları. Atilla Atalay da, o şanslılardan. Şehir hayatı, köy hayatı ile yoğrulmuş ve oralarda yaşadıklarını o kadar güzel ifade etmiş ki.
Naif, içten, akıcı bir dille, yer yer dedesinin, babaannesinin ağzını kullandığı hikayelere de, ergenlik bunalımını henüz atlatmış, hayata tutunma derdine düşmüş ama elinden bir şey gelmeyen gençlik hikayelerini de, zevkle okudum.