Neil Gaiman, İskandinav Mitolojisi'nde bizleri kendi fantastik kurgularında yolculuklara çıkarmak yerine biraz da kendi hevesini okuruyla paylaşmak istediği için, kendisi yolculuğa çıkmayı sevdiği bir mitolojiyi incelemiş. Pek de şık ve güzel bir üslupla yapmış, sevdiği İskandinav tanrılarını, tanrılıktan çıkarıp kişileştirerek ve onları alışkın olduğumuz Gaiman karakterleri gibi anlatarak... İskandinav Mitolojisi'nde Yggdrasil'le başladığımız eğitimimizi Ragnarök'e kadar getiriyoruz, yaradılış mitinden dünyanın sonu kehanetine dek Gaiman bizi elimizden tutup soğuk diyarların puslu havalarında, hırçın denizlerinde gezdiriyor.
Bu kitabı, çevrilmeden okumayı kafama koymuştum ki beni çok da bekletmeden çevrilmişti. Ama o vakitlerde de bu kez sırasını kaybetmiş ve okunacak kitaplar listelerimde (ah, o hiç bitmeyen listelerde) iyice gerilere düşmüştü. Epey geç okuyabildiğim kitabı şimdi raflarımda en severek tuttuğum kitaplar arasında sayıyorum, tekrar tekrar dönüp bir şeylere göz atılıp yerine bırakılabilecek bir başucu kitabı denebilir kendisine çünkü, mitoloji anlatıları hiç bitmez, baştan sona dek bildiğiniz bir efsaneyi tekrar tekrar okusanız da o efsaneden mutlaka çıkaracak başka bir ders, alacak yeni bir ilham bulabilirsiniz. Bu yüzden eğer İskandinav tanrılarına özel bir ilginiz varsa mutlaka sizin de kitaplığınızda yer edinmesi gereken bir kitap bu, yok eğer hiç sizlik bir iş değilse Nordik hikayeler, Vikingler, paganlar, Odin, Thor ve Loki, eh belki de bu kitap size bu işleri sevdirecek yegane şeydir çünkü Neil Gaiman, efsaneleri bir mitolog ciddiyetiyle uzun uzadıya, sıkıcı tanımlar ve eski dillerdeki sagaların birebir çevrimiyle anlatmıyor, koskoca tanrıları kanlı canlı karşınıza getirip tüm sakarlıkları, kötü huyları, zayıf noktaları ve çaresizlikleriyle oturtuyor. Koca bir mitolojiyi bu kadar sade bir dille, kısaca özetleyebilmesi, Neil Gaiman'ın bu mitolojiyi çok iyi anladığını da ayrıca gösterir, ben kitabı okurken bir de Neil Gaiman'la sevdiğimiz bir şeyi paylaştığım için de heyecan duydum, yazar bir çocuk hevesiyle "Bakın ben şimdi anlatacağım şeyleri çok severim ve sizinle de paylaşmak istedim!" diyerek yazmış, biz de şanslı okurları olarak oturup kendi odalarımızda okumuşuz, ne güzel dünya.