MEZELER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MEZELER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mart 2014

Fava

fava

GÜNCELLENEN BİR TARİF VE BENDEN SON HABERLER... :)
Önce benden kısa kısa haberler diyeyim mi? :)
Bizi soracak olursanız pek iyiyiz, çok şükür. Kırk günü geride bıraktık hatta elli üç günlük olduk bile.
Şu anda bu satırları yazabiliyorsam eğer, yavaş yavaş (ama gerçekten çok yavaş) normal hayata dönmeye başladık demektir.:)
Günlerim annelerin tahmin edeceği üzere oldukça rutin, bir kaç şeyi sürekli yaparak ama bir yandan da çok hareketli geçiyor. En bariz şikayetim; çook uykusuz olmam!
Günde ortalama 3-4 saat uyku ile duruyorum ve bu beni gerçekten çok zorluyor.
Onun dışında çok şükür çok fazla ağlamayan sadece bazı günler dengesi şaşıp çok ağlayan ve o zamanlarda elimizi ayağımızı birbirine dolayan, uslu olduğu zamanlarda karşısına geçip, gözlerimi kırpmadan dakikalarca seyrettiğim, uyurken ki ağız hareketlerini terapi niyetine izlediğim ve hatta en sevdiğim diziyi izlemekten daha çok keyif aldığım bir prensim var benim. :)
Günümün yaklaşık üçte ikisi emzirmek ile geçiyor desem abartmış olmam :)) Emzirmeyi zaman zaman çok acı çekiyor olsam da çok seviyorum, onunla kurduğumuz bir bağ olarak görüyorum ve baş başa geçirdiğimiz şahane dakikalar olarak...
Beslenmesinde sadece anne sütünün ne kadar önemli olduğunu da artık bütün dünya kabul ediyor ve ben onu sağlıklı bir şekilde besleyebildiğim için her gün şükrediyorum. :)
Şimdilik benden haberler bunlar diyeyim ve tarife geçeyim. :)

Fava; benim çok sevdiğim, bayıldığım hatta zaman zaman aş erdiğim bir meze! :)
Dünde tam olarak öyle oldu, sanki hamileymişim gibi bir canım çekti anlatamam size. Allah'tan annem bizdeydi ve kendisi pek çok şeyin olduğu gibi favanında profesörüdür! :)
"Malzemen varsa yapıvereyim hemen" dedi, bende canım istedi deyince hemen yapacağını bildiğim için :) bu haftaki Taze Masa siparişlerime, kuru baklayı eklemiştim zaten :)
Fava'yı; yıllar önce 2008 de YemekName için yapmıştım. Bloguma da eklemiştim.
Ama o zaman nedense annemin tarifini değil de kitaptan başka bir tarif denemişim, çok fazla içime sinmeyen oldukça koyu kıvamlı bir fava olmuştu.
Oldukça uzun zamandır da annemin tarifini deneyip, eklemek geçiyordu içimden.
Kısmet; evde bolca zaman geçirdiğim ve annemin de sürekli yanımda olduğu bu bebekli günlere imiş :)
Ben bu yazıyı yazmadan önce sütüme gaz yapar korkusunu bir yana bırakıp yarım borcamı mideye indirdim, varın lezzetini siz hesap edin :)
Hatta zeytinyağlı enginar pişirip, üzerine fava ekleyerek tükettik ve hem görüntüsü hem de lezzeti on numara oldu.
Zeytinyağlı enginar tarifi bir sonraki yazıda...:)

Malzemeler
  • 1 Su Bardağı Kuru İç Bakla
  • 2,5 Su Bardağı Su
  • 1 Adet (orta boy) Soğan
  • 1 Çay Bardağı Zeytinyağ
  • 5 Adet Kesme Şeker
  • 1 Çay Kaşığı Tuz
  • Dereotu (süslemek için)
Yapılışı
  • Baklaları bir gece önceden ılık suda bekletin.
  • Soğanları küp küp şekilde doğrayın, 1 çay bardağı zeytinyağ ile rengi sararıp şeffaflaşıncaya kadar 2-3 dk. kavurun.
  • Soğanlar kavrulunca suyu ekleyin ve kaynatın.
  • Soğanlı su kaynayınca, süzdüğünüz baklaları, şekeri ve tuzu ekleyin ve orta ateşte baklalar iyice yumuşayıp dağılıncaya kadar pişirin. (Bu aşamada annem düdüklü tencere kullanıyor, tüm malzemeleri ekleyip, kısık ateşte 20 dk. pişirmek gayet yeterli oluyor)
  • Baklalar pişince ya da düdüklü tencerenin süresi dolup kapağı açılabilir hale geldiğinde, el blenderi ile pürüzsüz bir kıvam alıncaya kadar çekin. Bu aşamada şekerini ve tuzunu kontrol ederek damak zevkinize göre arttırabilirsiniz.
  • Karışımı; kare veya dikdörtgen bir borcama kalınlığı 2 cm olacak şekilde dökün.
  • Buzdolabında en az 5-6 saat yada bir gece beklettikten sonra kare kare dilimleyerek ve dereotu ile süsleyerek servis yapın.
NOT: Dereotunun fava için sadece süs değil, aynı kabak yemeklerinde olduğu gibi tamamlayıcı bir lezzet olduğunu unutmayın. "Evde maydanoz var, rengi yeşil, koysam ne olur demeyin :)"

Servis Önerileri;
  • Zeytinyağlı enginar pişirdiğinizde, ortalarını garnitür ile doldurmak yerine fava ile doldurabilir ve muhteşem bir lezzet elde edebilirsiniz. Hatta favayı krema sıkma aleti ile şekilli olarak sıkarsanız davet sofralarınız için çok hoş bir sunum olur.
  • Favayı bütün olarak borcama dökmek yerine minik muffin kalıplarına dökebilir, tek kişilik sunumlar elde edebilirsiniz. Favayı dökmeden önce kalıbı hafifçe su ile çalkalamayı unutmayın.
  • Mandalina büyüklüğünde domateslerin içini oyarak, içlerini fava ile doldurabilir yine tek kişilik sunumlar elde edebilirsiniz. Üstelik domates, fava ve dereotu üçlüsü harika bir lezzet oluşturur.

07 Ağustos 2012

Etsiz Çiğ Köfte

Etsiz Çiğ Köfte

PRATİK VE EKONOMİK DEĞİL, SADECE ETSİZ! :)
Çok ama çok uzun zaman olmuş tarif yazmayalı, sizi bırakın ben bile hatırlamıyorum en son ne zaman yazdığımı :( Ama özlemişim hem de feci özlemişim :)
Aylar önce twitterda; "Pazartesi dukan diyetine başlıyorum ve bu sayede blogumu biraz hareketlendirmeyi planlıyorum" demişim. :) Eh yalan değil biraz kıpırdanma oldu, yazdım bir şeyler ama işte tarif değil, tarifin tadı başka. :)

Bu nefis çiğ köftenin daha doğrusu salatanın -mezenin- tarifi; blogumun daimi destekçilerinden Siret yengeye ait. Tamamen kendisinin bulduğu, süper lezzetli bir tarif.
Kendisinde defalarca yedim, hatta masasından bir miktar yürütüp misafir bile ağırlamışlığım var ama gel gör ki tarifi alayım, yazayım, yapayım, yayınlayayım kısmı... İşte orası uzadı gitti. :)

Bugün bu köftenin benim için çok komik olan hikayesini paylaşmak istiyorum sizinle asıl.
Dediğim gibi köfteyi Siret yenge'de defalarca yedim, neredeyse her gittiğimizde ben çok seviyorum diye yapar sağ olsun. Bende her seferinde; "aa yenge pratik çiğ köfte mi yaptın" ya da "etsiz, kolay çiğ köfte mi yaptın" der, bir güzel mideye indirirdim.
Tarifini istediğim gün bile; "yenge şu senin kolay çiğ köfte var ya, benim sevdiğim, onu bana yazar mısın, kendim yapıp, pratik, etsiz çiğ köfte başlığı ile yayınlamak istiyorum" dedim.
Elbette dedi ve eline kağıdı, kalemi alıp yazmaya başladı.
Bu arada ben kuzenle sohbete dalmışım, kafamı bir çevirdim, Siret yenge hala yazıyor!!
Neredeyse iki sayfa doldurmuş! :) Nasıl yani? dedim, yenge bu kadar uzun mu bu tarif? :)
Kağıdı alıp, malzemeleri ve yapılışını okumaya başladığımda şaşkınlığım iki kat arttı. Tarif; ne ekonomikti ne de pratik. Bildiğin gayet zor tariflerden. :)
İnanın kendimden utandım, Siret yengeye hayran oldum, onun yerinde ben olsam, bu kadar uğraşarak yaptığım bir yemeğe, her geldiğinde "pratik çiğ köftemi yaptın" diyen birine, ellerimi belime koyup; "bana baksana gelin hanım, bunu yapmak için ne kadar uğraşıyorum ben, pratik deyip durma" diye fırça atardım.
Ama o yapmaz, pamuktur o pamuk :)

Tarifi sizlerle paylaşmadan önce elbette kendimde denedim. Malzemelerde "göz kararı" diye söylenenleri ölçülü hale getirdim, yapılışında kendim ufak tefek farklılıklar yaptım.
Örneğin tüm malzemeleri birden robotta çekmek yerine, fındığı ve cevizi sarımsakla, ekmeği soğanla birlikte çekip, aromalarının iyice karışmasını sağladım.
Tadına baktığımda ise çok mutlu oldum, çünkü aynı lezzeti yakalamıştım. :)
Tarifin orijinalinde, bir su bardağı karışık kuru yemiş -ceviz, badem, fıstık- vardı. Ben evde fındık ve ceviz olduğu için ikisini kullandım, gayet güzel oldu, badem ve fıstık eklemeyebilirsiniz. Ceviz yok ise sadece fındık ya da tam tersi sadece ceviz ile de yapabilirsiniz.
Benim en büyük şansım içindeki malzemelerin çoğunun, -bulgur, salça, nar ekşisi, isot gibi- Kilis'ten gelmiş olması, bu yüzden lezzetini garantilemiş oluyorum. :)

Ramazan'da iftar sofralarınıza ya da akşam yemeği, çay daveti sofralarınıza kısaca her sofraya ve monuye uygun bir tarif, denerseniz beğeneceğinize eminim.
Son olarak, köftenin yapıldıktan sonra biraz dinlenmesi gerektiğini söylemeliyim.
Normalde çiğ köftenin,  bulgurun şişmesi nedeniyle hemen tüketilmesi gerekir ama bu sefer durum farklı, adı aynı olsa da bu köftenin buzdolabında en az beş altı saat, hatta bir gece dinlenmesi gerekiyor. Dinlendikçe tadı oturup, güzelleşiyor.
En az üç dört günde lezzetinden bir şey kaybetmiyor. :)

Malzemeler (ortalama 50-55 Adet için)
  • 2 Su Bardağı (ince, kahverengi) Bulgur
  • 1/2 (yarım) Su Bardağı Ceviz 
  • 1/2 (yarım) Su Bardağı Fındık
  • 1/2 (yarım) Su Bardağı (100 ml.) Zeytinyağ
  • 1 Adet (220 gr.) Konserve Mısır
  • 1 Adet (orta boy) Kuru Soğan
  • 5-6 Diş Sarımsak
  • 1/2 (yarım) Su Bardağı Nar Ekşisi
  • 4 Yemek Kaşığı (tepeleme) İsot
  • 2 Su Bardağı (rendelenmiş) Domates
  • 2 Dilim (bayat, esmer) Ekmek
  • 1 Yemek Kaşığı Domates Salçası
  • 1 Yemek Kaşığı Biber Salçası
  • 1 Yemek Kaşığı Köfte Baharı
  • 1 Çay Kaşığı Tuz

Yapılışı
  • Bulguru derin bir kaseye koyun ve üzerine rendelenmiş domatesi ekleyin. Güzelce karıştırın ve üzerine bir kapak kapatarak, bulgurun yumuşaması için 45 dk. kadar dinlendirin.
  • Ceviz, fındık ve sarımsağı rondoda un gibi incecik oluncaya kadar çekin. Oldukça büyük, derin bir kaba alın.
  • Kuru soğan ve bayat ekmeği de rondoda iyice çekin ve fındık, ceviz karışımının olduğu kaba ekleyin.
  • Mısır ve salçaları da rondoda çekin ve yine aynı kaba ekleyin.
  • Bu üç malzemenin birleşimine, şişmiş olan bulguru ve listedeki diğer malzemeleri ekleyin.
  • Hepsini güzelce bir yoğurun.
  • Daha sonra karışımı robotta 1 dk. kadar çekin. (Tüm malzeme robota sığmayacaktır, 2-3 parça halinde çekmenizi tavsiye ederim)
  • Robottan aldığınız karışımı en az 5-6 dk. yoğurun, tuzunu kontrol edin ve gerekirse damak tadınıza göre ekleme yapın.
  • Hava almayacak bir saklama kabına koyup (buzdolabınızı kokutmaması için) en az 5-6 saat ya da bir gece dinlendirin. Çiğ köfte şekli vererek servis edin.

Etsiz Çiğ Köfte

18 Ağustos 2011

Ton Balıklı Meze

Ton Balıklı Meze

ÇOK PRATİK, ÇOK ŞIK VE LEZZETLİ…
Hafta sonu İftar Soframıza şıklık katan bu tarif için; yukarıda yazdığım altı kelime yeterli aslında. Pratik, şık ve lezzetli hepsi bu :)
Ama ben iyi tanıyorum kendimi “artık bunda da anlatacak bir şey yok, direk ver tarifi, kimseye kendini güldürme Müge” diye düşüneceğim yazmaya başlarken sonra her zaman olduğu gibi çenem düşecek yazacağımda yazacağım :)

Mezenin hikayesi biraz komik :) Eşim haftalardır, ne zaman misafir gelecek olsa, her seferinde bıkmadan, bu kaşık şeklindeki servisleri eline alıp; “bunların içine tek lokmalık ne yapabilirsin?” diye ısrarla sorar ve ben her seferinde; “ne bileyim, düşünmem lazım” diye geçiştiririm kendisini…
Bu hafta sonu kural değişmedi, kaşıkları eline aldı ve bu kez benden umudu kestiği için dolabın karşısına geçip kendisi bir formül bulmaya çalıştı :)
Tamam, tamam dedim, bu sofrada kullanacağım onları söz :)
Büyük olanları tek kişilik iftariyelik yapmaya karar verdim, küçük olanlar için ise düşünürken; birden salatanın üzerine serpmek için dışarı çıkardığım ton balığı göz kırptı bana. :)
Mutfak aşıkları bilirler, bazen olmadık bir anda bir yiyecek göz kırpabilir bize :)
İşte o andan sonrası toplam beş dakika!

Buzluktan bir paket közlenmiş kırmızı biber çıkarılır, mikrodalgada çözdürülür.
Aşağıda belirtilen malzemeler doğaçlama olarak içine eklenir, bitti gitti :)
Ton balığı zaten yağlı olduğu için ben ekstra yağ eklemedim, iftarda tadına bakınca da biraz daha ekşi olsa sanki daha iyi olurmuş dedim. Yani yağ, tuz, limon oranını siz damak zevkinize göre ayarlayabilirsiniz…
Haşlanmış mısır -renk olarak da çok yakışacaktır- ve sivri biber de ekleyebilirsiniz…
Bu mezeyi aynı zamanda kanape malzemesi olarak da kullanabilirsiniz.
Yağda kızarttığınız ya da fırınlayarak kıtır hale getirdiğiniz minik ekmeklerin üzerinde nefis olacaktır.

Malzemeler (ortalama 8 kişilik)

  • 1 Kutu Konserve Ton Balığı (160 gr.)

  • 2 Adet (iri) Kırmızı Biber

  • 5-6 Adet Yeşil Zeytin

  • 7-8 Adet Kornişon Turşu

  • 3-4 Adet Ceviz

  • 1 Diş Sarımsak

  • 1-2 Dal Maydanoz

  • Zeytinyağ, Limon, Tuz

Yapılışı

  • Kırmızı biberleri közleyip, kabuklarını soyun ve ince ince doğrayın.

  • Yeşil zeytinleri, turşuları ve cevizleri de minik minik doğrayın.

  • Sarımsağı ezin. Maydanozları ince ince kıyın.

  • Ton balığının fazla olan yağını süzdürün.

  • Damak zevkinize göre, limon, yağ ve tuz ekleyerek, tüm malzemeleri karıştırın.

İftar Sofrası - 2011 (1)-8

23 Mayıs 2011

Tavuklu Mantar Dolması

Tavuklu Mantar Dolması

ÇOK AMAÇLI BİR İÇ HARÇ DAHA… :)
Tavuklu mantar dolması; geçen haftanın öğle yemeklerinden biri…
Tam bir mutfak aşığı olan; sevgili Selahattin Abi ile ortak yapımımız :)
Selahattin Abi, mutfağı öyle çok seviyor ki elinden gelse hiç çıkmayacak, sabah, öğle, akşam nefis yemekler hazırlayacak ama maalesef önünde ciddi bir bariyer var :)
“Mutfağıma benden başkası girmesin” prensibinde olan eşi Serpil ablamız :)
Bende onun bu aşkını yakınen bildiğim için her fırsatta mutfağıma davet ederim :)
Geçen hafta hep birlikte, hem bu mantar dolmasını hem de nefis bir İslim Kebabı yaptık…
İnanılmaz eğlendik, güldük, biz pişirdik eşim fotoğrafladı hatta İslim kebabının bir bölümünü videoya bile kaydetti. Düzenlemeleri biter bitmez, bir sonraki yayın o olacak inşallah :)

Tavuklu mantar dolmasının orijinal tarifi Şef Serkan Bozkurt’a ait…
Ev sahipliğini yaptığım KRC Marifetli Set etkinliğinde hazırlamıştı.
O zamanda tadı damağımda kalmıştı ama yapmak bugüne kısmet oldu :)
Orijinal tarifte; şef, iç harcı çiğden hazırlamış ve yemeği buharda pişirmişti. Tadı gerçekten olağanüstü idi, pişmez sandığım tavuklar lokum gibiydi :)
Ben hem ofiste buharlı pişirme aparatım olmadığı için, hem daha da lezzetli olacağını düşündüğüm için, iç harcını pişirerek hazırladım.
Selahattin Abi sayesinde minik minik doğrama yönünden de bir sıkıntı yaşamayınca! gayet lezzetli bir ara sıcak keşfetmiş olduk :)
Mantar çok kolay pişen bir sebze olduğu için iç harcı önceden hazırlamakta mantıklı oldu. Yalnız yorumlarda siz sormadan ben söyleyeyim; “tavuğu bir gün önceden hazırlayıp, misafir geleceği zaman mantarları doldurup, fırınlasak olur mu?” derseniz, bence olmaz. Çünkü tavuk piştikten sonra bekleyince tadı ağırlaşıyor ve güzel olmuyor. Mümkün olduğunca servise yakın hazırlamanızı öneririm.

İç harcı başlıkta da söylediğim gibi gerçekten çok amaçlı :) Pişirip tadınca beni daha iyi anlayacaksınız.
Bu harcı hazırlayıp, lavaş ile dürüm yapabilirsiniz mesela, rüya gibi olur!
Hamburger ekmeği ya da istediğiniz bir ekmeğin içine koyarak şahane sandviçler yapabilirsiniz.
Üzerine biraz kaşar peyniri serperek, peynir eriyinceye kadar fırına verip ana yemeklerin yanında servis edebilirsiniz.
Ve en güzeli; Hünkar Beğendi’nin patlıcanlı beğendi kısmını hazırlayıp, üzerine tavuklu harcı ekleyerek, Tavuklu Hünkar Beğendi yapabilirsiniz :)

Malzemeler (ortalama 12 adet için)
  • 12 Adet (iri) Mantar
  • 2 Parça (kemiksiz, derisiz) Tavuk But Eti
  • 4-5 Adet Kurutulmuş Domates
  • 1 Adet Sivri Biber
  • 2-3 Yemek Kaşığı Zeytinyağ
  • 1 Tutam (kuru) Biberiye
  • 1 Tutam Kekik
  • Tuz
  • Karabiber
Yapılışı
  • Mantarların saplarını koparın ve iyice yıkayın.
  • Kurutulmuş domatesleri 10 dk. kadar kaynar suda bekletin, süzün.
  • Tavuk etini, domatesleri ve sivri biberi (tavla zarı büyüklüğünde) minik minik doğrayın.
  • Doğradığınız et, domates ve biberleri; zeytinyağ, tuz, karabiber ve biberiye ile iyice karıştırın.
  • Karışımı orta ateşte sürekli karıştırarak, tavuklar pişinceye kadar (7-8 dk.) kavurun.
  • Ateşi kapatın, kekiği ekleyin ve karıştırın.
  • Hazırladığınız harcı mantarların içine pay edin.
  • 190 derece fırında 10-15 dk. pişirin.
  • Mutlaka sıcak servis yapın.

28 Ocak 2011

Asma Yaprağında Karamelize Soğanlı Sardalya

Asma Yaprağında Karamelize Soğanlı Sardalya

BALIK SOFRASINA SOSYETİK BİR ARA SICAK :)
Bu blog yazma işi hakikaten çok enteresan bir konu.
“Hoppala bu da nasıl giriş” dediğinizi duyar gibiyim ama ne yapayım aklımdaki düşünceleri aktarmak için uygun bir giriş cümlesi gelmedi aklıma :)
Bloga tarif eklerken, daha doğrusu fotoğraf altı yazısını yazarken, zaman zaman yorum tahminleri de yapıyorum.
İşte; “bu yazı şöyle beğenilir” ya da “şu kısmından şöyle bir soru gelebilir” şeklinde.
Ama hiçbir zaman bu tahminlerimi tutturamıyorum.
Örneğin; yayınlayıp, yayınlamamakta bile kararsız kaldığım, çok basit bulduğum; Patates Topları sizden büyük övgü topluyor ya da “alt tarafı bir kek çırpmışsın Müge, yayınlama bence” deyip, sonra tarif yokluğundan yayınladığım Pudingli Kek neredeyse yüz yorum alabiliyor.
Tam tersi olarak; hem fotoğrafı ile beni benden alan, lezzeti çevremdekiler tarafından; “olağanüstü, ben böyle bir şey yemedim hayatımda” yorumları alan, sizden de; “denedim, şahane bir çorba oldu” yorumları gelmesine kesin gözüyle baktığım; Sebzeli Tavuk Suyuna Şehriyeli Çorba günlerdir öksüz çocuk gibi sayfada durabiliyor :)
Şaşkınım evet şaşkınım, sevgili okuyucularım, bunun nedeni de sizsiniz, beni hep şaşırtıyorsunuz :)
Giriş cümlesindeki kafa karışıklığını anladınız şimdi değil mi? :)

Gelelim tarifin detaylarına; bu konuda ilham kaynağım Sofra dergisinin deniz ürünleri eki oldu. Fotoğrafını gördüğümde; Balık Sofrası için şahane bir ara sıcak olur diye düşündüm ama tarifin detaylarını okuduğumda, alt dudağım hafifçe büküldü. :(
Tarifin orijinalinde; çiğ soğan ve çiğ sardalya asma yaprağına sarılıp, ızgarada kızartılıyordu.
Düşündüm; yaprak yağsız ızgarada kağıt gibi hemen pişince tadı nasıl olurdu? Yaprak hemen piştiği için balık ve soğanın pişme ihtimalide çok düşüktü, ısırınca çiğ soğan ve balık yemek hoş olur muydu? Bence olmazdı. Yani tarif bu haliyle aklıma yatmadı.
Bende Baklava Yufkasında Levrek tarifinden yola çıkarak, kendi tarifimi oluşturdum. Çiğ balık yerine konserve, çiğ soğan yerine karamelize ettiğim soğan, ızgara yerine soğanı kavurduğum tavayı kullandım :)
Sonuç; şahane! Tarifin orijinalini halamın balık sofrasında yemiş, hiç beğenmemiş olan annem bu haline bayıldı :) -araya ufak da bir görümce dedikodusu sıkıştırmış olduk, çaktırmayın- :)

Balık sofralarınız başta olmak üzere her sofraya yakışacağını düşündüğüm bu tarifi; misafirler gelmeden birkaç saat önce hazırlayıp, servis etmeden önce kızartabilirsiniz. “Birkaç gün bekler mi?” derseniz, yanıtı bilemiyorum, denemedim. Salamura yaprağı, yarım saat kadar sıcak suda bekletmek bana göre yeterli oldu. Siz çok çok yumuşak olsun derseniz, yarım saat kadar haşlayabilirsiniz.
Başka konserve balıklar ile örneğin ton balığı ile de yapabilirsiniz. Tamamen damak zevkinize kalmış.

Malzemeler
  • 12-13 Adet (salamura) Asma Yaprağı
  • 12-13 Adet (konserve) Sardalya
  • 1 Adet (büyük) Kuru soğan
  • 3-4 Dal Maydanoz
  • 2-3 Yemek Kaşığı Zeytinyağ
  • Tuz, Karabiber

Yapılışı

  • Asma yapraklarını yarım saat kadar kaynar suda bekletin ve süzün.
  • Soğanı yarım ay şeklinde (piyazlık) ince ince doğrayın.
  • Bir teflon tavada; soğanları zeytinyağ ile orta ateşte sürekli karıştırarak rengi yer yer kahverengiye dönecek şekilde kavurun. Ateşi kapatıp, kıyılmış maydanoz ekleyin ve tuz, karabiber ile tatlandırın.
  • Asma yaprağının uç kısmına bir tane sardalya koyun. Üzerine soğanlı harçtan bir yemek kaşığı kadar koyun, yanlarından biraz içeri kıvırıp, sarın.
  • Soğanı kavurduğunuz tavayı (yıkamadan ve yağ eklemeden) tekrar ısıtın.
  • Hazırladığınız sarmaları, orta ateşte, önlü arkalı kızartın.
  • Sıcak servis edin.

20 Aralık 2010

Ispanaklı Rulo Krep

Ispanaklı Krep Rulo

DAVET SOFRALARI İÇİN NEFİS BİR ARA SICAK…
Bu yemeğe isim bulmaya çalışırken ve tarifi bloga yazarken harcadığım zaman; yemeği yaptığım süreden kat kat daha fazla!
Beşamel soslu ıspanaklı krep, krep rulosunda ıspanak, vs vs. diye düşünüp dururken, yemek dergilerinde ve kitaplarda yemeklere verilen; buzlu rüya, serin esinti gibi isimleri bir kez daha takdir ettim :)
Neyse; önce isim konusunu hallettik. Sonrada yazı kısmını :)
Oldu mu oldu ama epey de yordu :)

Hafta sonu anneme dedim ki; “lütfen beni sars ve kendime getir, mutfağa girelim ve mümkünse saatlerce kalalım orada” :)
Garibim; “tamam” dedi. Ani gelen bir telefon ile araya bir bebek kurabiyeleri buketi sıkışsa da iki üç tarif denedik beraber. En önemlisi benim mutfak aşkım yeniden depreşti, bu hafta tek başıma da samimi olacağım kendisi ile :)

Ispanaklı krep; Güral Porselen’in Antre G House’da düzenlediği yılbaşı yemeğindeki lezzetlerden biri idi. Önce görüntüsü daha sonra tadı ile beni kalbimden vurdu.
Tadını o kadar beğendim ki bitmesin diye minik minik yedim :)
Yerken bir yandan içindekileri çözmeye çalıştım, mutlaka evde de denemek istediğim için.
Ispanak ve ceviz tamamdı da, ıspanağı sarıp sarmalayan, ısırdığınızda yumuşacık, ağızda eriyen bir karışım olmasını sağlayan ne idi?
Aklıma iki ihtimal geldi; krema ya da beşamel sos.
Kremadan bir süre düşündükten sonra vazgeçtim, hem çok yağlı olacağı, hem de sıvı olduğu için ıspanağı bu şekilde; “tutmayacağını” düşündüğüm için.
Hafta sonu beşamel sosu ile uyguladım ve ilk lokmayı bitirdiğimde ağzımdan çıkan ilk kelime; “Bingo!” oldu :) İlk denemede bire bir aynısını yakalamıştım.
Önce kendim sonra sizler adına çok mutlu oldum, çünkü yılbaşı sofrası için bundan daha güzel bir ara sıcak ikramı olamaz diye düşünüyorum.
Önümüzdeki birkaç hafta; “bıkana kadar yapılan yemekler” listemde bu kreplerin olacağına da kesin gözüyle bakıyorum :)

Malzemeler (6 Adet için)

Ispanaklı karışım;
  • 500 gr. (ayıklanmış, yıkanmış) Ispanak
  • 1 Adet (orta boy) Kuru Soğan
  • 2 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
  • Tuz, Karabiber

Beşamel sos;

  • 1 Yemek Kaşığı (40 gr.) Tereyağ
  • 2 Yemek Kaşığı (tepeleme) Un
  • 1 Su Bardağı (200 ml.) Süt

Krep;

  • 1,5 Su Bardağı (300 ml.) Süt
  • 1 Su Bardağı (125 gr.) Un
  • 2 Adet Yumurta
  • ½ Çay Kaşığı Tuz

Domates sos;

  • 1 Su Bardağı (rendelenmiş) Domates
  • 1 Diş Sarımsak
  • 1 Yemek Kaşığı Zeytinyağ
  • 1 Çay Kaşığı Şeker
  • ½ Çay Kaşığı Tuz

12 Adet (yarım) Ceviz

Yapılışı

Krep;

  • Krep malzemelerini derin bir kasede çırpma teli yada mikser ile iyice çırpın.
  • Krep tavasını sıvıyağ ile çok hafif yağlayın. (ben silikon fırça ile yağlıyorum)
  • Tavayı orta ateşte kızdırın.
  • Krep harcından 1 kepçe kadar alıp, tavaya incecik olacak şekilde yayın.
  • Krep pişip, tavadan ayrılacak noktaya geldiğinde tersini çevirip, diğer yüzünü de pişirin.
  • Her krepten önce fırça ile tavayı hafifçe yağlayın. (yağlamasınız da tavadan ayrılıyor ama lezzetli olması açısından ben yağlamayı tercih ediyorum, seçim sizin)

Ispanaklı karışım;

  • Teflon tencereye; minik minik (yemeklik) doğradığınız soğanları ve sıvıyağı koyun.
  • Orta ateşte, arada karıştırarak 3-4 dk. kavurun.
  • Saplarını minik, yapraklarını irice doğradığınız ıspanakları ve damak tadınıza göre tuz, karabiber ekleyin.
  • Arada karıştırarak, 7-8 dk. sapları yumuşayıncaya kadar kavurun.

Beşamel sos;

  • Derin bir teflon tavaya tereyağını koyun ve yakmadan kızdırın.
  • Unu ekleyin ve hızlıca karıştırarak, karışım hafif pembeleşinceye kadar kavurun.
  • Sütü azar azar ekleyin, karışım toparlanınca bir iki kez iyice karıştırın ve ateşi kapatın.

Domates sos;

  • Sos malzemelerinin hepsini küçük bir tencereye koyun, kaynadıktan sonra, kısık ateşte 10-15 dk. kadar pişirin.

****

  • Beşamel sosu ve ıspanakları karıştırın, orta ateşte 1-2 dk. birbirlerine iyice karışıncaya kadar, karıştırarak kavurun.
  • Her krebin üzerine, üç yemek kaşığı kadar ıspanaklı harç koyun ve yayın.
  • Harcın üzerine; iri iri kırdığınız ve teflon tavada biraz kavurduğunuz cevizleri serpin.
  • Yanlardan bir cm. kadar içeri kıvırıp, rulo yapın.
  • Domates sosu ile birlikte servis edin.

NOTLAR ve ÖNERİLER;

  • Ispanaklı harcı; illa krep ile servis etmeniz şart değil. Et yada tavuğun yanında, garnitür olarak servis edebilirsiniz.
  • Krepleri de, ıspanaklı harcı da birkaç saat önce hazırlayıp, servis etmeden önce rulo yaparak mikrodalga fırında ya da çok kısık ateşte teflon tavada ısıtabilirsiniz.
  • Cevizleri ıspanaklı harca karıştırmak yerine üstüne serpmek; hem kavrulan cevizlerin yumuşamasını önlüyor hem de her rulonun içine eşit ve bol miktarda ceviz gelmesini sağlıyor.
  • Beşamel sosu hazırladığınızda; profiterol hamuru gibi sert bir hale geliyor, bu aşamada panik olup karışımı sütle inceltmeye kalkmayın. Ispanağın içine ekleyip, karıştırınca karışımın ideal kıvamda olduğunu göreceksiniz.
  • Domates sos; olmazsa olmazı değil ama mükemmel bir eşlikçi.
  • Tarifi; beşamel sos hazırlamak yerine krema ile de yapabilirsiniz, tahminimce biraz daha yumuşak olacaktır ama yine çok lezzetli olacağına eminim.
  • Ispanak yerine de pazıda kullanabilirsiniz.
  • Patlıcan Beğendili Tart, tarifindeki patlıcanlı harç yerine; ıspanaklı harcı kullanarak tart da yapabilirsiniz.

27 Ekim 2010

Bruschetta

Akşam Yemeği Davet Sofrası (Dumanlı Ailesi)-2

DOMATES EKMEK :)
Evet bildiğin domates-ekmek… Ama sevgili İtalyanlar akıl etmiş, mis gibi Akdeniz lezzetleri bir araya gelmiş, süslenmiş püslenmiş, olmuş sana; bruschetta… :)
Orijinalini, vatanında yeme şansına sahip olmuş ve eminim her Türk’ün vereceği tepkiyi vermiştim; “bildiğin domates-ekmek ama ne güzel akıl etmişler, helal olsun” :)
Bruschetta; her şeyi ile bizim damak tadımıza çok uygun. Hem kendi yediğimde hem de internette yer alan tariflerde domates çiğ olarak kullanılmış ve bu şekilde de çok lezzetli oluyor.
Ama benim canım, nedense domatesleri biraz sotelemek istedi ve de çok hoş oldu :)
Aşağıda kendi denediğim şekilde yazdım, domatesi çiğ olarak denemek isterseniz;

  • Domatesin kabuklarını soyun ve çekirdeklerini çıkarın.
  • Minik minik doğrayın.
  • Biraz zeytinyağı, tuz, taze çekilmiş karabiber, taze ya da kuru fesleğen, ezilmiş bir diş sarımsak ile karıştırın.
  • Sulanmasına izin vermeden -yani çok bekletmeden- kızarmış, sıcakken sarımsak ve zeytinyağı sürülmüş ekmeklerin üzerine ekleyin ve hiç bekletmeden servis edin.

Bruschetta; bir kez denendikten sonra, herkesin kendi dokunuşlarını yapacağı bir tarif bence…
Ben köy ekmeği ile denedim ama eminim beyaz baget ekmek ile de şahane olur.
Evde taze fesleğen olmadığı için, kuru fesleğen kullandım ama taze fesleğen ile çok daha güzel olacağına eminim.
Domatesi çiğ olarak yaparsanız, içine ay şeklinde doğranmış kırmızı soğan da eklenebilir.
Ya da küp küp doğranmış beyaz peynir. Peynirli yaparsanız, soğan eklemeyin ama çok hoş olmaz :)
Bruschetta; genellikle akşam yemeğinde, yemek öncesi ikram ediliyor. Bana göre ise; beş çayı sofralarında hatta kahvaltıda mükemmel olur.
Sözün özü; ne şekilde olursa olsun, deneyin hatta farklı denemelerinizi bana yazın lütfen, ben de öğreneyim :)

Malzemeler

  • 4 Dilim Ekmek
  • 8-10 Adet Kiraz Domates (ya da 1 adet iri domates)
  • 2-3 Diş Sarımsak
  • 3-4 Yemek Kaşığı Zeytinyağı
  • Tuz-Karabiber
  • ½ (yarım) Çay Kaşığı Kuru Fesleğen ya da 3-4 Dal Taze Fesleğen

Yapılışı

  • Domatesin kabuklarını soyun, çekirdeklerini çıkarın ve minik minik doğrayın.
  • Minik bir teflon tavaya; 2-3 yemek kaşığı zeytinyağı ekleyin ve iyice ısıtın.
  • Isınan yağa; (ateşi kısmadan) irice doğranmış bir diş sarımsak ve domatesleri ekleyin, sürekli karıştırarak 30 sn. kadar pişirin.
  • Ateşi kapatın ve tuz, taze çekilmiş karabiber, taze ya da kuru fesleğen ekleyin, çok az karıştırın.
  • Ekmekleri; önlü arkalı iyice kızartın.
  • Kızaran ekmek dilimlerinin üzerinde sarımsağı gezdirin ve aromasının çıkmasını sağlayın.
  • Bir fırça yardımı ile ekmeklerin üzerine biraz zeytinyağı sürün.
  • Domatesli harcı, ekmeklerin üzerine paylaştırın ve hiç bekletmeden servis edin.

NOTLAR

  • Domatesin kabuklarını (özellikle pişirerek yapıyorsanız) mutlaka soyun. Kızgın yağa ekleyince, kabukları hemen sıyrılıyor ve görüntüsü hiç hoş olmuyor.
  • Domatesleri kızgın yağa eklediğinizde epey bir sıçrayıp, etrafı batıracak, baştan söyleyeyim de arkamdan konuşmayın :)
  • Ekmeğe sarımsak ve zeytinyağı sürmek yerine, evde varsa sarımsaklı zeytinyağı sürebilirsiniz. Ben ilk seferinde mümkün olduğunca, orijinalini yapmak istedim ama bir dahaki sefer kesinlikle Çeşnili Zeytinyağı sürerim :)
  • Bruschetta ile ilgili internette pek çok bilgi var ama ben en çok sevgili GIA’cığımdan yararlandım. Üstelik bir de video eklemiş, meraklıysanız mutlaka izlemenizi öneririm.

08 Ekim 2010

Patates Ograten

Patates Graten

HAMURSUZ PİZZA GİBİ...
Bu tarifi öğrendiğim günden beri kaç kez yaptığımı artık unuttum.
Üstelik söz ettiğim zaman aylar yıllar değil, sadece birkaç hafta :)
Gecenin kaçı olursa olsun, karnım aç tok fark etmez, fırından çıktığı anda neredeyse yarısını indiriyorum mideye :)
Ertesi gün ofiste de kalanını…
Bitmesin diye yavaş yavaş yiyorum o derece :)
Tarif; yine Siret yengeciğimden… Patates Çorbası’nın olduğu sofrada bu güzellikte vardı.
Hatta o gün yemekte neler olduğunu öğrenince; “yenge sen benim patates dosyası hazırladığımı mı duydun Allah aşkına” diye şaşkınlığımı dile getirmiştim :)
Çorba ve ograten’i afiyetle yiyip, tarifini peçetelere yazdığımı görünce, meşhur antika yemek kitabını verdi bana, içinde hem değişik, hem de klasikleşmiş patatesli yemek tarifleri olan.
Şimdi onlara çalışkan bir Müge lazım, oturmasın, pişirsin sizler ile de paylaşsın, hadi bakalım hayırlısı :)
Yapımı çok kolay ama yemekleriniz için şahane bir eşlikçi olabilir bu tarif…
Sadece yemeklerde değil, çay sofralarınıza hatta kahvaltıya da yapabilirsiniz, süper olur.
Hamursuz pizza gibi…
Patatesli tariflerin pek çoğu ilk piştiğinde güzeldir, ertesi gün tadı pek hoş olmaz, bilirsiniz, bu tarif ikisinin ortası, ilk fırından çıktığında yerseniz olağanüstü ama ertesi gün, kalan kısmı yine fırında ısıtırsanız mis gibi oluyor :)
Kremalı Patates'e göre çok daha hafif ve kıvam olarak daha güzel bence.

Malzemeler
  • 5-6 Adet (orta boy) Patates
  • 2-3 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
  • Tuz - Karabiber
  • 3,5 Yemek Kaşığı (tepeleme) Un
  • 1 Adet Yumurta Sarısı
  • 2 Yemek Kaşığı (tepeleme) Tereyağ
  • 2 Su Bardağı (400 ml.) Süt
  • 1 Su Bardağı (rendelenmiş) Taze Kaşar Peyniri
  • 1 Su Bardağı (minik doğranmış) Taze Kaşar Peyniri

Yapılışı

  • Patateslerin kabuklarını soyup, halka halka doğrayın.
  • Patatesleri; derin bir kasede, sıvıyağ, tuz ve karabiber ile karıştırın.
  • Fırın kabına patatesleri (hafif yatık, üstteki alttakinin yarısına gelecek şekilde) dizin.
  • Minik minik doğranmış kaşar peynirini patateslerin üzerine serpin.
  • Ayrı bir tencerede; süt, tereyağ, un, yumurta sarısı ve biraz tuzu çırpma teli ile iyice karıştırın. Orta ateşte sürekli karıştırarak pişirmeye başlayın.
  • Karışım kaynayınca, yarım dakika kadar pişirip, ateşten alın.
  • Karışımı hiç bekletmeden, patateslerin üzerine yayın.
  • 180-190 derecede ısınmış fırında 40-45 dk. patatesler yumuşayıncaya kadar pişirin.
  • Pişirme işleminin ortalarında, bir bıçak yardımı ile sosun üzerinde çizikler yapıp, sosun patateslerin içine girmesini sağlayın.
  • Patatesler pişince, rendelenmiş kaşarı üzerine serpin ve kaşar eriyinceye kadar tekrar fırına verin.
  • Sıcak servis yapın.

Patates Graten

KÜÇÜK BİR BİLGİ;
Graten:
özel küçük bir yakma tüpü (pürmüz) ile besinlerin üzerinin karamel rengi alıncaya dek yakılması...
Ograten: beşamel sos ve peynir ile karışıtırılarak yapılan yemeklerin tümü... peynir ile üzerinin yakılmasıdır...

17 Eylül 2010

Taze Fasulye Kızartması

Taze Fasulye Kızartması

KIZARTMA; NEDEN BU KADAR CAZİBELİSİN :(
Evet, bu haftanın sloganı ne idi?
Basit, pratik tarifler…
Fasulye kızartması da haftanın kapanışı için gayet ideal oluyor bu durumda.
Fasulye kızartmasını yaz boyunca pek çok kez yaptım, hatta Bir Yaz Akşamı Sofrası’nın çeşitleri arasında da yer alıyordu.
Ama nedense yayınlamaya pek elim gitmedi, her zamanki; “çok basit, gerek yok” takıntım yüzünden.
Ama aynı nedenler ile aylardır yayınlamadığım Pudingli Kek’in gördüğü inanılmaz ilgi üzerine artık yorumlarımı kendime saklamaya karar verdim.
Ben yayınlarım, basit mi? değil mi? siz karar verirsiniz artık :)
Tarif; son zamanlarda iyice medyatik olan Yaso’mdan.
Leziz dergisi için hazırladığı menüde yer alıyordu. İlk başlarda; “çiğden fasulye nasıl kızarır ki?” “acaba, öncesinde biraz haşlasam mı?” gibi çekinceler yaşadıysam da, denediğimde, tıpkı diğer sebzeler gibi, gayet güzel, çıtır çıtır kızardığını gördüm.
Taze fasulye henüz raflara veda etmeden, onu bir kez de böyle uğurlayın derim :)
Bu kolay mı kolay tarifin tek püf noktası; içlerinde fasulye taneleri oluşmamış, mümkün olduğunca taze, ince ve kılçıksız fasulyeden yapılıyor olması.
Biz bayramda Ağva’da ki bir seradan aldık ve fasulyeler tamda anlattığım gibiydi, üstelik hormonsuz, ilaçsız, tablo gibi.
Aynı seradan aldığım; patlıcanları közleyip, domatesleri rendeleyip, sarı, kırmızı, yeşil biberleri de minik minik doğrayarak, buzluğa stokladım bile.
Bu kış, bizim evde mis gibi Menemen, bol bol Patlıcan Salatası var anlayacağınız :)

Malzemeler
  • Taze Fasulye (istediğiniz miktarda)
  • Sıvı Yağ (kızartmak için)
  • Sarımsaklı Yoğurt

Yapılışı

  • Fasulyeleri yıkayıp, çok iyi kurulayın.
  • Uç kısımlarını ve (gerekirse) kenar kılçıklarını keserek temizleyin.
  • Kızgın sıvı yağda, sürekli başında durarak :) yakmadan kızartın.
  • Bir kağıt havlu üzerine alıp, fazla yağını süzdürün.
  • Sarımsaklı yoğurt ile ılık olarak servis yapın.

06 Eylül 2010

Haydari

Salatalık Dilimleri Üzerinde Haydari

EN PRATİK MEZELERDEN BİRİ...
Açıkçası yakın zamana kadar Haydari ile ilişkimiz çok mesafeli idi.
Kendisini sadece rakı içenlerin yediği bir meze sanırdım :)
Haksızlık etmişim. Yapımı çok pratik, sunum seçeneği hayli fazla olan bu mezeyi şimdilerde sık sık yapıyorum.
Haydari yapmaya karar verdiğimde, her zaman olduğu gibi küçük bir araştırma yaptım.
Benim sadece süzme yoğurt, kuru nane ve sarımsaktan oluştuğunu sandığım bu mezenin bir çok püf noktası varmış meğer.
Bazı tariflerde içine beyaz peynir ya da labne peyniri konulmuş.
Bu kısım sizin damak zevkinize kalmış.
Ben baktığım tarifler içinde en çok uzman tv’dekini beğendim. Bir yemek blogu hazırlayınca, bir süre sonra sadece malzemelere bakarak bile o yemek hakkında karar verebiliyorsunuz, en azından ben öyle oldum artık :)
Tahminimde de yanılmadım, süper lezzetli bir meze oldu, son zamanlarda artık kaçıncı kez yaptığımı bile unuttum :) Böylelikle ölçüleri ve yapılışı da tam olarak oturdu.
Haydari’yi hiç bir şey yapmadan; üzerine zeytinyağı gezdirip, nane yaprakları ile servis edebilirsiniz.
Biraz vaktiniz var ise;
salatalık dilimleri üzerinde,
salatalığın içine doldurup dilimleyerek,
kızarmış minik ekmek dilimleri ya da mısır cipsi üzerinde sunabilirsiniz.

Malzemeler
  • 350 Gr. (5-6 tepeleme yemek kaşığı) Süzme Yoğurt
  • 40 Gr. (1 tepeleme yemek kaşığı) Tereyağ
  • 1 Çay Kaşığı Kuru Nane
  • 2 Diş Sarımsak
  • 1-2 Dal Taze Nane
  • Tuz

Yapılışı

  • Tereyağını orta ısıdaki ateşte eritin. Kenarlarından cızırdamaya başlayınca ateşi kapatın ve kuru naneyi ekleyerek karıştırın. Yağ iyice soğuyuncaya kadar 5-10 dk. bekleyin.
  • Yoğurdu bir kaba alın, ezilmiş sarımsak, tuz ve minik minik doğradığınız taze naneleri ekleyin. Çırpma teli ile karıştırın.
  • Naneli tereyağını, yoğurda 2-3 seferde ekleyin. Her ekleyişinizde çırpma teli ile iyice çırpın.
  • Yağın tekrar donarak, Haydari'nin kıvam kazanması için; buzdolabına koyarak, en az 3-4 saat bekletin.

NOT;

  • Yoğurt olarak; Ülker İçim süzme yoğurt, tereyağ olarak; Vakfıkebir tereyağ kullandım.

17 Ağustos 2010

Kızarmış Patlıcan Dizmesi

Kızarmış Patlıcan Dizmesi

SOSYETİK PATLICAN :)
İnsanın kendi uydurduğu bir yemeğe isim bulması ne kadar zor bir şeymiş :)
Yarım saattir fotoğraf bana bakıyor bende ona. “yoğurtlu, domates soslu patlıcan” mı desem, “kızartma kulesi” mi desem :) karar veremedim gitti.
Halbuki karar verip üst üste dizmesi birkaç dakikamı almıştı :)
Yemek kitaplarında gördüğüm; “yaz gecesi rüyası”, “sıcak şelale” vs. gibi isimleri bulanları bir kez daha tebrik ettim, ne yalan söyleyeyim :)
Hadi itiraf edin, fotoğrafı ilk gördüğünüzde; “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu Müge” dediniz değil mi?
Daha dün; kızarmadan pişmiş, mis gibi sağlıklı bir patlıcan tarifi ver, “yemeğin en güzel yanı kızarmıyor olması” de, güzel güzel yorumları da at cebe, sonra daha yirmi dört saat olmadan kızartmanın gözüne vur :)
Oldu mu? Oldu, oldu…
E benim, illa sağlıklı yemek tarifleri vereceğim, doğallığın suyunu çıkaracağım diye bir iddiam yok ki zaten, isteyen o tarifi yapsın, isteyen bunu…
Ben ne mi yapıyorum? Fark edeceğiniz üzere hepsini yapıyorum, afiyetle de yiyorum :)
Yemek; hafta sonu evimizdeki ilk iftar davetinin masasını süsledi, aslında niyetim; patlıcanı iki ayrı servis tabağına dizip, birinin üzerine sarımsaklı yoğurt, diğerinin üzerine domates sosu gezdirmek idi.
Hem masada iki çeşit olacaktı, hem de herkesin damak zevkine hitap edecekti ama son anda karar değiştirip, böyle süslü sunmaya karar verdim.
Tarifte vereceğim domates sosu biraz fazla olacak, önerim; yoğurdun üzerine bol bol, şöyle kenarlarından akacak şekilde dökmeniz. Ben fotojenik olsun diye az koydum ama yerken bolca ekledik üzerine :)
Domates sosu tarifi; aynı zamanda tüm kızartmalarda ve makarna sosu olarak kullandığım tarif, aklınızda olsun.

Malzemeler
  • 2 Adet (iri) Bostan Patlıcanı
  • 2-3 Adet (iri) Domates
  • 1 Kase Yoğurt
  • 4 Diş Sarımsak
  • 4-5 Adet Domates
  • 2 Yemek Kaşığı Zeytinyağ
  • 1/2 (yarım) Çay Kaşığı Tuz
  • 1 Çay Kaşığı Şeker
  • 1 Tutam Kekik
  • Sıvı yağ (kızartmak için)
  • Maydanoz (süslemek için)

Yapılışı

  • Patlıcanları alacalı şekilde soyun, 1 cm. kalınlığında dilimleyin. Bol tuz eklediğiniz suda yarım saat kadar bekletin.
  • Patlıcanların suyunu sıkın ve kağıt havlu ile iyice kurulayın.
  • Domatesleri de 1 cm. kalınlığında dilimleyin.
  • Bir tavaya 1 parmak yüksekliğinde sıvıyağ koyun ve kızdırın.
  • Önce patlıcanları, ardından domatesleri kızartın ve kağıt havlu üzerine alıp, bekleterek, iyice yağını süzdürün.
  • Yoğurdu, 2 diş ezilmiş sarımsak ve biraz tuz ile iyice çırpın.
  • Diğer domatesleri rendeleyin yada robotta kabukları ile birlikte çekin.
  • Domates rendesine, 2 diş ezilmiş sarımsak, zeytinyağ, tuz, şeker ekleyin ve karıştırın.
  • Orta ateşte, yarım saat kadar pişirin. Ateşi kapatınca kekiği ekleyin.
  • Servis tabağına bir dilim patlıcan koyun, üzerine bir dilim domates, bir kaşık yoğurt, tekrar bir dilim patlıcan, bir kaşık yoğurt ve bir kaşık domates sosu koyun, maydanoz ile süsleyin.

NOTLAR;

  • Sos yapacağınız domatesler; mümkünse yumurta gibi olan domateslerden olsun. Şimdi tam mevsimi, ben o domatesler ile yapılan, sosun, menemenin ve salatanın tadına doyamıyorum :) Hatta bolca rendeleyip, kış için buzluğa koyuyorum.
  • Kekiği mutlaka pişme işlemi bitince ekliyoruz, yoksa tadı acılaşır.
  • Kızartma yağı olarak; fındık yağı kullanıyorum ve çok memnunuz. Çotanak ve Oruçoğlu markaları özellikle çok lezzetli...

10 Ağustos 2010

Ülkü'nün Akşam Yemeği Sofrası

Ülkü'nün Akşam Yemeği Sofrası-1

BENDEN HABERLER ve İFTAR SOFRASI ÖNERİLERİ...
Bir ay… Uzunluğu ve kısalığı çok göreceli bir zaman dilimi.
Kiracı iseniz çok kısa, ay dediğin şıp şıp geliyor :( Girdiğiniz bir sınavın ya da yaptırdığınız bir testin sonucunu bekliyorsanız ise, çok uzun.
Blog yazıyorsanız hele; bir ay, birkaç yıl kadar uzun geliyor insana.
Öyle çok kelime, cümle birikti ki içimde, hepsini yazarsam, bir süre sonra okumayı bırakıp, fotoğraflara bakıp çıkıverirsiniz diye korkuyorum :)
Bu yüzden Temmuz ayını kısa birkaç cümle ile özetlemeye çalışayım…
Temmuz; bizim için tatil ayı oldu bu yıl. Çok uzun zamandır, birçok nedenden dolayı eşimle tatil yapamamıştık ve artık bu durum ruh sağlığımızı bile bozmaya başlamıştı.
Bu duruma bir el koyalım ve imkanlar el verdiğince çok sayıda tatil yapalım bu yıl dedik.

Temmuz başında; eşimin kuzeninin düğünü sebebiyle Kilis’e gittik. Her dakikasından ayrı keyif aldığım, bol koşturmacalı, telaşlı ama bir o kadar da keyifli bir gezi oldu benim için.
Kilis’ten döndükten birkaç gün sonra, balayı çiftimiz ile birlikte, bu kez baba memleketim Erdek’e gittik. Erdek’in benim için anlamını artık biliyorsunuz, orada da yine her anı dolu dolu geçen nefis bir tatil yaptık.
Erdek dönüşü; “bu tatiller bizi epey sıfırladı, bütün kış idare eder” diyorduk ki, dostumuz Yaşar sayesinde sürpriz bir Kıbrıs tatili girdi devreye...
Kıbrıs tatili de, daha önceki kötü anılarımı silip, tekrar Kıbrıs’a gitme hayalleri kurmamı sağlayacak kadar muhteşemdi.
Olağanüstü bir denize, iskeleye ve plaja sahip otelimizde keyif yapmak, Kıbrıs sokaklarında dolaşmak, Bellapais’i ve Mavi Köşk’ü gezmek çok ama çok keyifli idi…

Bu tatillerin arasında boşluklar yani İstanbul’da geçirdiğimiz günler de oldu elbet.
Biri; Kilis dönüşü amcamızı Amerika’ya uğurlamadan önceki akraba daveti olmak üzere, dört kez misafir ağırladım, sofralar kurdum bol bol yani :)
Hatta bacağımdan minik bir operasyon geçirdiğim hafta sonu, hem Cumartesi hem Pazar misafir ağırladığım için, dikişlerin biri attı, o derece... Bendeki misafir ağırlama aşkını zaten siz biliyorsunuz, bir şey söylememe gerek yok aslında :)
Bu sofraların ve tariflerin fotoğrafları yok ne yazık ki… Çünkü kısa bir dönem fotoğraf makinemiz yoktu.
Eşim kullanmakta olduğu markadan başka bir markaya geçiş yapmaya karar verdi ve kararını hızlıca hayata geçirdi.
Neyse ki aradaki makinesiz dönem –bana çok uzun gelse de- uzun sürmedi, kısa sürede yeni bir cicimiz oldu :)
Bu sürenin kısalığında; benim her sofra kuruşumda; “ya bu sofrayı da çekemedik :( hadi bunlar neyse de, Ramazan yaklaşıyor, iftar sofralarımızı çekemeyeceğiz” diye sürekli mızmızlanmamın payı var elbet :))

İşte benim kısa anlatımım da bu kadar oluyor :)
Benden tüm haberleri verdikten sonra, iftar sofralarımız için; pek çok fikir edinebileceğimiz, Ülkü’nün muhteşem sofrasına göz atalım, ne dersiniz…

Ülkü'nün Akşam Yemeği Sofrası-2

Ülkü’yü artık hepiniz tanıyorsunuz, soyadı Hüner değil ama Nagehan annem gibi, Siret ve Filiz yenge gibi “Hünerli Bayanlar” ekibinin bir parçası artık o da :)
Kurduğu muhteşem sofralar ve verdiği fikirlerle hazırladığımız tarifler ile bloguma ayrı bir renk katıyor sağ olsun.
Cumartesi günü, Ülkü’yü sabahtan aradım ve “akşam size geliyoruz” dedim, bu kadar geç haber vermemin tek nedeni ise bir hazırlık yapmasını engellemekti!
Cumartesi günü de çalıştığını bildiğim için, özellikle bir gün önceden bile aramadım.
“Bana söz ver” dedim, “hiçbir şey yapmayacaksın, biz de olduğu gibi, hep birlikte gireceğiz mutfağa, tavuk, makarna ve salata… Sonra film keyfi yapacağız”.
“Tamam, söz veriyorum” dedi, ben de inandım. Akşamüstü arayıp, “fotoğraf makinenizi de getiriyorsunuz değil mi? Sonra bücür makinem güzel çekemedi sofrayı diye ağlama” dediğinde biraz şüphelendim aslında ama yine de böyle bir sofra beklemiyordum.
Sözünü tutmadığı için Ülkü’ye kızgın mıyım? Evet! Konuşmuyoruz hala, küsüz :)

Ülkü'nün Akşam Yemeği Sofrası-5

Bizim evde hazırladığımız sofrayı, çok sosyetik bulan ve bütün gece; “aç kaldık” diye söylenen Antep’li iki kafadarın beğeneceği şekilde hazırlanmış bu kez Ülkü :)
Gavurdağı salatası, Acılı Ezme ve Haydari gelin gibi süzülüyordu masada.
Benim için zeytinyağlı taze börülce ve sofrada kaç çeşit olursa olsun, illa patates olmalı diyen eşim için de bolca kızarmış patates :) Daha ne olsun…

Ülkü'nün Akşam Yemeği Sofrası-3

Ülkü’nün Kahvaltı Sofrası'nı yayınladığımda, fotoğraflarda pek görünmemesine rağmen, dekorasyon konusunda sizlerden övgü dolu pek çok yorum geldi. Ben de bu kez mümkün olduğunca evi de katmaya çalıştım fotoğraflara :)
Ülkü bu konuda gerçekten çok ama çok zevkli bir hatun, ben bugün evleniyor olsaydım, evimi bir iç mimara teslim eder gibi kendisine bırakır ve bitene kadar da tek kelime müdahale etmezdim…

Yemekler

Gelelim en önemli kısma, yani yemeklere :)
Soframızda neler vardı?
  • Baharatlı Tavuk Kızartması
  • Pratik Perde Pilavı
  • Zeytinyağlı Taze Börülce
  • Haydari
  • Acılı Ezme
  • Sirkeli Patlıcan (Benden)
  • Gavurdağı Salatası
  • Patates Kızartması
  • İçli Köfte ve Etsiz Yaprak Sarması

İçli Köfte - Yaprak Sarma

Ülkü’de benim gibi kayınvalide konusunda çok şanslı. Derin dondurucusunda her daim İçli Köfte ve Yaprak Sarma olan şanslı kişileriz biz :)
Ani misafir geldiğinde yaprak sarmayı mikrodalga fırında çözdür, içli köfteleri de kızart, oldu bitti :)

Acılı Ezme

Acılı Ezme’nin tadı o kadar profesyoneldi ki, önce vakti çok az olduğu için dışarıdan satın aldı sandım ama tabi ki Ülkü’cüğüm yapmış :) Malzemeleri göz kararı koyduğu için ne yazık ki ölçü veremiyor. Ramazan ayında ben de acılı ezmeli kanepeler yapmayı düşünüyorum o zaman bu tarifi kullanacağım, oluşturduğum ölçüleri de sizlerle hemen paylaşırım.

Ülkü'nün kaleminden Acılı Ezme'nin malzemeleri;

  • Domates
  • Sivribiber
  • Salatalık
  • Sarımsak
  • Maydanoz
  • Domates Salçası
  • Biber Salçası
  • Karabiber, kuru nane, pulbiber, tuz
  • Zeytinyağı

Yapılışı

  • Tüm malzeme robottan geçirilir. Süzgeçten suyu süzülür ve ceviz ile servis yapılır. Ben kuru soğan koymadım, çok koku yapmasın diye isteyen soğan da koyabilir.

Garnitürlü Perde Pilavı (Yufka ile)

PRATİK PERDE PİLAVI (Hazır yufka ile)
Malum, iftar sofralarında mümkün olduğunca zengin görünümlü, şık yemekler sunmak istiyoruz konuklarımıza. Perde Pilavı’da bu lezzetlerden biri bence. İç pilavının; tavuk haşlanarak ve el oyalayıcı şekilde hazırlanması, hamurunun elde açılması, perde pilavını biraz göz korkutucu hale getiriyor.
Bu durumda; Ülkü’nün pratik perde pilavı imdadımıza yetişebilir.

Malzemeler (6 kişilik)

Yapılışı

  • Garnitürlü pilavı tarifteki gibi hazırlayın. 20 dk. kadar dinlendirin.
  • Orta boy bir borcamı ya da pasta kalıbını sıvıyağ ile hafifçe yağlayın, yufkayı serin. Pilavı içine koyun ve üzerini kaşıkla düzleştirin. Kanarlardan sarkan yufkayı üzerine kapatın. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında yufkanın üzeri iyice kızarıncaya kadar pişirin.

NOTLAR;

  • Kabı yağladığınızda içine kabuğu soyulmuş bademler serpiştirebilirsiniz. Görüntüsü gerçek perde pilavı gibi olur.
  • Pilavın içine kuş üzümü, tarçın gibi baharatlar ve haşlanmış tavuk eti ekleyebilirsiniz.
  • Ne kadar yüksek bir pilav isterseniz, o kadar küçük bir kap tercih etmelisiniz :)

Ülkü'nün Akşam Yemeği Sofrası-4

Siz sormadan ben söyleyeyim diye, Ülkü’ye sofrada kullandığı ürünlerin markalarını sordum :) Yemek takımı ve tüm servis tabakları; Karaca… Çatal, kaşık takımı; Hisar.
Peçeteler; Selpak… Peçete Halkaları; Zara Home…
Sürahi; Paşabahçe… Masa örtüsü ve kadehleri sormayı unutmuşum yalnız :(

Umarım; iftar sofralarınız için yararlı olmuştur bu yazı, hepimize hayırlı ramazanlar...

10 Haziran 2010

Kadınbudu Köfte

Kadınbudu Köfte

CANCAĞIZIM SANA BAŞKA İSİM BULAMADILAR MI? :)
Türk mutfağında komik yemek ismi pek çoktur, ilk aklıma gelenler; dilber dudağı, hanım göbeği, vezir parmağı ve hatta karnıyarık :)
Ama bu kadınbudu hakikaten çok komik yahu :)
Aslında, yeni nesil aşçılarımız bu konuda epey çaba sarf ediyor; sigara böreğine; rulo börek, kadınbudu köfteye; pirinçli köfte diyenler var ama sanırım bunun oturması uzun yıllar alacak.
Babam anlatmıştı; Erdek’te bir sokak varmış; oturanların neredeyse tamamı eşi vefat eden hanımlardan oluştuğu için adı; “Dullar Sokağı” :) sonradan belediye yakışmadığını düşünüp, adını bir çiçek ismi ile değiştirmiş ama nafile… Yeni isim, sadece bir tabeladan ibaret, oturanlar ve postacı dahil herkes için orası hala; Dullar Sokağı…
Sanırım mutfağımızın klasikleşmiş tarifleri için de bu geçerli, bu köfte çok uzun yıllar daha bizim için; kadınbudu köfte :)
Kadınbudu köfte; yine annemi mutfağa sokup, tepesine dikilerek :) birlikte hazırladığımız bir tarif.
Çünkü –her şeyi olduğu gibi- bu köfteyi de annem şahane yapar, ne zamandır canım da istiyordu ama biliyorum ki annemden tarifi alıp kendim yapsam, hepsini bitiremeyeceğim, anneme dedim; "gel yapalım afiyetle yiyelim" :)
Eşim ağzına bile sürmedi, hatta yaparken gelip gidip, “kıymaya yazık valla” bile dedi, o derece yani :)
Annemin tarifi; oldukça sade, içinde çok fazla baharat yok, yerken karabiber, kıyma ve pirincin tadını hissediyorsunuz yoğun olarak.
Kadınbudu köfte; haşlanmış pirinç ile de yapılabiliyormuş ama en güzel hali pilav ile yapılanı, pilavın yağı, tuzu, lezzeti, köfteyi çok etkiliyor.
Çoğu yerde soğuk meze olarak geçiyor ve şarküterilerde de soğuk olarak satılıyor yani misafirleriniz gelmeden saatler önce hazırlayabilirsiniz, şahsi fikrim ise pişer pişmez yenmeyecekse eğer ısıtılarak yenmesi yani ben sıcak daha çok seviyorum :)

Malzemeler (15 adet için)
  • 500 Gr. Kıyma (kuzu ve dana eti karışık olursa daha iyi olur)
  • 1 Su Bardağı (tepeleme) Sade Pirinç Pilavı
  • 1 Adet (orta boy) Kuru Soğan
  • 10-15 Dal Maydanoz
  • 3 Adet Yumurta
  • 2-3 Yemek Kaşığı Un
  • Tuz-Karabiber

Yapılışı

  • Bir tavaya 1 yemek kaşığı kadar sıvı yağ koyun ve "kıymanın yarısını" orta ateşte, 4-5 dk. sürekli karıştırarak kavurun, indirmeye yakın çok az tuz ekleyin. Ilınmaya bırakın.
  • Derin bir kaseye, kavrulmuş kıyma, çiğ kıyma, rendelenmiş soğan, pilav, kıyılmış maydanoz, 2 adet yumurta ve tuz ile karabiberi koyun.
  • Malzemeler karışıncaya kadar yoğurun, ızgara köftedeki gibi malzemeler özleşinceye kadar yani çok yoğurmanıza gerek yok.
  • Hamurdan limon büyüklüğünde parçalar koparın ve yassı köfte şekli verin.
  • Geniş bir tabağa un serpin, çukur bir tabağa yumurtayı kırın ve çırpın.
  • Köfteleri önce una, sonra yumurtaya bulayın ve kızgın yağda kızartın.
  • Bir peçete üzerine alarak fazla yağının süzülmesini sağlayın.

Kadınbudu Köfte

NOTLAR;

  • Köfteyi; sade pilav yerine "Arpa Şehriyeli Pilav" ile de hazırlayabilirsiniz, gayet güzel oluyor.
  • Yoğurduktan hemen sonra şekil vermekte zorlanırsanız, yarım saat kadar buzdolabında bekletin, daha kolay şekil alır. Ama yinede bu köftenin biraz cıvık ve zor toparlanan bir köfte olduğunu ancak una buladığınızda tam bir toparlanma olduğunu unutmayın, nazik bir köfte bu :)
  • Köfteyi pişirdikten sonra biraz ılınınca derin dondurucuya kaldırabilirsiniz, uzun süre saklanıyor bu şekilde.
  • Buzdolabında ise 3-4 gün lezzetinden bir şey kaybetmiyor, tecrübe ile sabittir :)
  • Soğanı rendenin ince tarafı ile rendelemeyin, sulanır ve acılaşır.
  • Karabiber konusunda cimri davranmayın, elinizi bol tutun :)

31 Mayıs 2010

Patlıcan Tavası

Patlıcan Tavası

PRATİK, HAFİF, LEZZETLİ...
İşte size gayet sağlıklı bir patlıcan tarifi :) Haşlayarak ve azıcık yağ kullanılarak yapıldı.
Fatoş, aylar önce önermişti bana bu tarifi ama nedendir bilmem, yapamamışım bir türlü.
Patlıcan ile ilgili bilgiler toparlayıp, arkasından birkaç tane de patlıcanlı tarif yayınlamak isteyince hemen aradım. “Hani sen bana bir tarif anlatmıştın, nasıldı o tam olarak” diye :)
Tarif çok basit, malzemeleri çok az.
Tek artistik yanı, patlıcanların bütün olarak kızartılıp çevrilmesi :)
Bu şekilde size zor gelirse patlıcanları tek tek de kızartabilirsiniz, lezzet olarak değişen bir şey olmaz ama sunum olarak bütün hali daha güzel.
Fatoş, çok becerikli bir Trabzon hatunu :) Sadece bu yemeği değil, hamsileri de mısır ununa buladıktan sonra, tavaya pizza gibi diziyor ve bütün halde çeviriyor.
Ben -birazda çekinerek- kendisine; “tek tek çevirsem olmaz mı?” diye soracak oldum, “aaa olur mu hiç öyle, sakın yapma, kızarım valla” dedi… Bende aynen dediği gibi yaptım :)
Aslında bir şey daha dedi ama onu burada yazamıyorum :)
Patlıcan tavasını, pişer pişmez, bir saat kadar sonra ve bir gece buzdolabında bekledikten sonra ertesi gün kahvaltıda olmak üzere her şekilde yedim ve her şekilde de gayet güzel ama aynı gün yemek en güzeli…
Yazın, balık sofralarında ya da mangal keyfine eşlik etmek için ideal ve hatta hızla yaklaşan Ramazan sofralarımız için de çok hoş bir seçenek bence…

Malzemeler (4-5 kişilik)
  • 6-7 Adet (ince-uzun) Kemer Patlıcan
  • 3-4 Yemek Kaşığı Mısır Unu
  • 3-4 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
  • Tuz - Su

Yapılışı

  • Patlıcanları alacalı şekilde soyun ve saplarını kesin.
  • Uzunlamasına dörde bölün ama sonuna kadar kesmeyin, dibinde 2 cm. kadar kesilmemiş bölüm kalsın. -yani patlıcan bütün kalsın, dörde bölünmesin-
  • Patlıcanları yarım saat kadar bol tuzlu suda bekletin, suyunu süzüp, kaynayan tuzlu suya koyun ve yaklaşık yarım saat, patlıcanlar iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın.
  • Haşlanan patlıcanları süzün, biraz ılınınca fazla ezmeden suyunu sıkın ve bir peçete üzerine alın.
  • Büyükçe bir teflon tavaya 3-4 yemek kaşığı sıvı yağ koyup kızdırın.
  • Patlıcanları mısır ununa bulayın ve tavaya yuvarlak tek parça olacak şekilde dizin.
  • Orta ateşte alt kısmı turuncu oluncaya kadar pişirin.
  • Bir kapak yardımı ile patlıcanları ters çevirin ve yine turuncu oluncaya kadar pişirin.

Not : Çevirme sırasında ben diğer yüzü için tavaya bir kaç kaşık sıvı yağ daha ekledim, bu kısım sizin damak zevkinize kalmış. Ayrıca mısır ununun içine biraz tuz da ekleyebilirsiniz, sonradan eklemekten çok daha iyi oluyor.

01 Mart 2010

Yoğurtlu ve Sirke Sarımsak Soslu Brokoli

Yoğurt Soslu Brokoli

BROKOLİ İLE İKİ FARKLI MEZE...
Brokoliyi, bugüne kadar sadece zeytinyağlı yemek olarak pişirmiştim. Yılbaşı gecesi Necla abla'nın sofrasında, sirke sarımsak soslu olarak ilk kez yedim ve bayıldım !
"En kısa zamanda yapayım ben de" dedim ama siz benim en kısa zaman kavramımı öğrendiniz artık, en az iki ay :)
Hafta sonu, taze anne Filiz yenge'de çay keyfi yaparken, söz tabiki yemeklere, tariflere geldi, herkes eteğindeki incileri dökmeye başladı :)
"Brokoliyi, bu kez sirkeli sarımsaklı yapacağım" dedim, bunun üzerine Filiz yenge; "ben patlıcan salatası gibi yapıyorum, süper oluyor, çocuklar bile bayıla bayıla yiyor" dedi.
Yapımı çok basit ama lezzetli olduğu daha anlatırken belli olan bu tarifi hemen not aldım.
İki demet brokoliyi haşlayıp, kardeş payı ikiye böldüm :)
Her iki şekline de bayıldım ama özellikle sirke sarımsak soslu olan, müthiş.
İki dilim taze ekmek ile silip süpürdüm hepsini :)
Sirke sarımsak soslu olanı, davet sofralarınız için, bir gün önceden hazırlayıp, buzdolabında saklayabilirsiniz. Dinlenince daha da güzel oluyor.
Yoğurtlu olanı yapacaksanız, aynı gün hazırlamanızı öneririm... Çok işiniz var ise, brokoliyi bir gün önceden haşlayıp, yoğurtlu sos ile, servisten kısa bir süre önce karıştırarak hazırlayın.
Göz kararı ölçü vermeyi sevmediğim için, kendi kullandığım ölçüleri yazdım, siz damak zevkinize göre değiştirebilirsiniz, mayonezi arttırıp, azaltmak gibi, sadece sirke veya sadece limon ile yapmak gibi, siz bilirsiniz :)

Yoğurt Soslu Brokoli

YOĞURT SOSLU BROKOLİ

Malzemeler
  • 1 Demet Brokoli (300 gr.)
  • 2 Yemek Kaşığı (tepeleme) Yoğurt
  • 1 Tatlı Kaşığı (tepeleme) Mayonez
  • 2-3 Diş Sarımsak
  • 2 Yemek Kaşığı (3-4 adet) İri Kırılmış Ceviz
  • 1 Yemek Kaşığı (brokoliyi haşladığınız) Su
  • Tuz

Yapılışı

  • Brokoliyi minik demetler halinde (çiçek çiçek) ayıklayın. Sapları çok uzun ise biraz kesin.
  • Bir tencereye koyun ve üzerini biraz geçecek kadar kaynar su ekleyin. Orta ateşte kaynatmaya başlayın, su kaynayınca ateşi kısın ve 20-25 dk. sapları iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın.
  • Haşlanan brokoliyi süzün ve minik minik doğrayın.
  • Derin bir kasede, yoğurt, mayonez, ezilmiş sarımsak, ceviz, tuz ve suyu çırpma teli ile iyice karıştırın.
  • Brokoliyi ekleyin ve karıştırın.

Sirke Sarımsak Soslu Brokoli

ZEYTİNYAĞLI SİRKE SARIMSAKLI BROKOLİ...
İşte yine neredeyse, tüm malzemeleri, isminde yazan yemeklerden biri :)
Restoran menusunde olsa, yanına bir de; "haşlanmış ve limon ilaveli" yazarlar kesin, oldu bitti :)
Bu mezeyi isterseniz sadece sirke ya da sadece limon suyu ile de hazırlayabilirsiniz. Benim favorim karışık olanı.
Sarımsak konusunda elinizi bol tutun ama sakın cimrilik yapmayın :)

Malzemeler

  • 1 Demet Brokoli (300 gr.)
  • 5 Yemek Kaşığı Sızma Zeytinyağ
  • 3-4 Diş Sarımsak
  • 2 Yemek Kaşığı (taze sıkılmış) Limon Suyu
  • 1 Yemek Kaşığı Elma Sirkesi
  • Tuz

Yapılışı

  • Brokoliyi minik demetler halinde (çiçek çiçek) ayıklayın. Sapları çok uzun ise biraz kesin.
  • Bir tencereye koyun ve üzerini biraz geçecek kadar kaynar su ekleyin. Orta ateşte kaynatmaya başlayın, su kaynayınca ateşi kısın ve 20-25 dk. kadar, sapları iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın.
  • Haşlanan brokoliyi süzün.
  • Bir kasede, zeytinyağ, ezilmiş sarımsak, limon suyu ve sirkeyi çırpma teli ile iyice karıştırın.
  • Sosu brokolilerin üzerine gezdirin ve nazikçe karıştırın.

Sirke Sarımsak Soslu Brokoli

  • Brokoliyi haşlamak yerine buharda pişirerekte hazırlayabilirsiniz, vitamini hiç kaybolmamış olur. Ben Marifetli Set'in "buhar da pişirme tenceresi" ile pişiriyorum çoğu zaman sebzeleri. Ümran'cığım haklısın, haşlanmış olanın tadı ve görüntüsü, daha bir güzel :)

10 Şubat 2010

Deniz Börülcesi

Deniz Börülcesi

KİMSE YEMEZSE BEN YERİM :)
Deniz börülcesine bayılırım... Hafta sonu alışveriş yaparken markette görür görmez sevinç çığlıkları ile attım sepete :)
Annem; "eminmisin, sence bunu yer mi misafirler ? kalmasın sonra" dedi. Ben de; "kimse yemezse ben yerim, hiç önemli değil, hatta daha iyi olur, hepsini ben yerim" dedim :)
Deniz börülcesi; deniz kıyılarında, suyun gel-git yaptığı yerlerde, sular çekildikten sonra yetişen bir bitki. Genellikle Mayıs ayı gibi pazarlarda görülmeye başlıyor, sonbahara doğru bitiyor.
Daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz; Vikipedi size yardımcı olacaktır :)
Tadı ise; çok net, yani ya çok seversiniz benim gibi ya da ağzınıza sürmezsiniz.
Ben yaz sofralarında, balık yanında meze olarak yemeye bayılıyorum. İsterseniz tarifte verdiğim gibi zeytinyağlı, sirkeli, sarımsaklı ya da yoğurtlu, sarımsaklı yapabilirsiniz.
Her iki şekilde de mükemmel oluyor. Ben son yaptığımda çok küçük bir demet deniz börülcesi kullandığım için, ölçüleri göz kararı ayarladım ama göz kararı ölçü yazmayı sevmediğim için kendi kullandığım kadar yazdım malzemeleri.
Siz damak zevkinize göre eksiltip, arttırabilirsiniz.
Sirkeli, yağlı olanı; bir gün önce hazırlayıp, buzdolabında saklayabilirsiniz. Yoğurtlu, sarımsaklı yapacaksanız, bir gün önceden haşlayıp, servis edeceğiniz zaman sarımsaklı yoğurt ile karıştırmanız daha iyi olur.
Benim önerim ise; her iki şekilde de servisten kısa bir süre önce yapmanız, zaten kaynatırken vitamini azalıyor kanımca, bekletip daha da öldürmeyelim :)

Malzemeler
  • 1 Demet Deniz Börülcesi
  • 3/4 Çay Bardağı (1 çay bardağından 1 parmak eksik) Zeytinyağ
  • 2 Yemek Kaşığı Sirke
  • 2-3 Diş Sarımsak
  • Tuz

Yapılışı

  • Deniz börülcesini yıkayıp, kaynar suda - orta derece ateşte - yaklaşık yarım saat kaynatın. Piştiğini anlamak için, sapın dibinden tutup, nazikçe aşağıya doğru çekin, yeşil kısmı kolayca ayrılıp, kılçığı kalıyorsa pişmiş demektir.
  • Pişen deniz börülcesini süzüp, üzerine ılık su dökerek, durulayın.
  • Üstten aşağı çekerek, yeşil kısımları ayrılıp, kılçıkları kalacak şekilde ayıklayın.
  • Sarımsakları ezin, yağ, tuz ve sirke ile karıştırıp, sos haline getirin.
  • Börülceyi sos ile karıştırın ve buzdolabında bir iki saat dinlendirip, servis edin.

ÖNEMLİ NOT : Deniz börülcesinin, kendisi zaten tuzlu. Adı üzerinde, deniz içinde yetişiyor :) Ben, az da olsa ekledim ama tadına bakmadan eklememenizi "özellikle" öneririm...

ÖNERİ; Deniz börülcesi ile ilgili daha detaylı fotoğraflar ve hazırlanışını aşamaları ile görmek isterseniz Ege'ciğimin blogunda yer alan "Deniz Börülcesi" tarifini ziyaret etmenizi öneririm...

28 Ocak 2010

Kırmızı Biberli Patlıcan Sarma

Patlıcan Sarma

GERÇEK PATLICANSEVER, KIŞIN BELLİ OLUR :)
Gelecek yorumları şimdiden peşinen kabul ediyorum, bu bir yaz mezesi, evet...
Ama tarifi görür görmez vuruldum. Sağlıklı yaşam, mevsime uygun sebze tüketmek, mümkün olduğunca kızartma yapmamak, hepsi de dikkat ettiğim konular inanın.
Ama, ama lütfen, bir kereden bir şey olmaz değil mi? :)
Yazın haftada en az dört kere çeşitli şekillerde patlıcan tüketen biri olarak, tarif pratik ve sık yapılacaklar kısmında yer aldı bile.

Tarif; Lezzet dergisi, Aralık/2009 sayısı ile verilen; Altın Mutfak kitapçığından.
Uzun zamandır hem evde çok fazla biriktiği, hem de tarifler çoğu zaman aklıma yatmadığı için dergi almıyordum, malzemeler ve yapılışı arasında öyle kopukluklar oluyorki, bazen şaşıp kalıyorum.
Ben blogumda tarifleri, çok detaylı ve yapacak kişiyi, o tarifi daha önce yapmamış kabul ederek anlatmayı sevdiğim için sanırım, dergiler bana bu anlamda biraz özensiz geliyor artık.
Geçen ay fikrimi değiştiren ise, blogunu büyük bir keyifle takip ettiğim, sevgili Tijen'in dergide yer alması oldu.
Şubat sayısını ise şimdiden ayırtsam mı? diye düşünmeye başladım, süper bir aşçıdan, süper tarifler olacak çünkü, kim olduğunu söylemeyi kendisine bırakıyorum, şimdilik sürpriz :)

Tarife dönecek olursak, üzerinde pek değişiklik yapmadığım ve hem görüntüsü hem de lezzeti ile benden tam not alan bir meze.
Süzme yoğurt kullanmak şart, malzemenin içinden akmaması gerekiyor çünkü. Tuz ve sarımsak miktarında damak zevkinize göre değişiklik yapabilirsiniz.
Biberleri kendiniz közlemek yerine konserve kullanacaksanız, tuz eklerken özellikle dikkat edin.
Ilık olarak yendiğinde çok lezzetli ama bir kaç saat önceden de hazırlayıp, masanıza ekleyebilirsiniz, gayet güzel oluyor. Ben kalan bir taneyi ertesi gün yemiştim, hala fena değildi :)
Tamam kabul ediyorum, ben bir patlıcanseverim :)

Malzemeler
  • 3 Adet (ince - uzun) Kemer Patlıcan
  • 3 Adet (iri) Kırmızı Biber
  • 3 Yemek Kaşığı Süzme Yoğurt
  • 2 Diş Sarımsak
  • Tuz, Kekik
  • 8-10 Adet Taze Soğan Sapı
  • Sıvı Yağ (kızartmak için)
  • 2 Adet Yumurta
  • 1 Kase Galeta Unu

Yapılışı

  • Patlıcanların kabuklarını soymadan, boylamasına ince ince dilimleyin. (İlk ve son dilimde mümkün olduğu kadar, kabuğunu soyar gibi ince dilimlerseniz, 3 dilim elde edersiniz)
  • Dilimlediğiniz patlıcanları, yarım saat kadar tuzlu suda bekletin, suyunu süzüp, nazikçe sıkarak fazla suyunu alın ve br peçete üzerinde 3-4 dk. bekletin.
  • Yumurtaları çırpın.
  • Galeta ununun bir kısmını, biraz tuz ekleyerek, düz bir servis tabağına koyun. (azaldıkça yenisini ekleyin)
  • Bir tavaya, bir parmak yüksekliğinde sıvı yağ koyun ve kızdırın. Yağ kızınca ocağı orta ısıya getirin.
  • Patlıcanları önce, yumurtaya sonra galeta ununa bulayıp, kızartın.
  • Bir peçete üzerine alarak, fazla yağının çekmesini ve soğumasını sağlayın.
  • Biberleri fırının ızgarasında (yada arzu ettiğiniz şekilde) közleyin. Kabuklarını soyup, çekirdeklerini çıkarın ve iri iri doğrayın.
  • Ayrı bir kapta, süzme yoğurt, tuz, kekik ve ezilmiş sarımsağı karıştırın. Biberide ekleyip çok az daha karıştırın.
  • Taze soğan saplarını süzgece koyup, üzerine kaynar su dökün ve yumuşamasını sağlayın.
  • Patlıcanın ucuna, bir yemek kaşığı kadar yoğurtlu harç koyup, nazikçe sarın.
  • Sarmayı; soğan sapı ile bağlayıp, kurdele yapın.

18 Ocak 2010

Çay Sofrası ve Patlıcanlı Kırmızı Biber Sarma

Çay Sofrası - 16.01.09

"GÖRÜŞELİM EN KISA ZAMANDA"...
Hafta sonu, eski dostlarımı ağırladım büyük bir keyifle. O kadar uzun zamandır, görüşememiştik ki, inanılmaz bir özlem vardı hepimiz de...
Hatta bende küçük çocukların aylar önceden kendi doğum gününü hayal etmesi tarzında bir heyecan vardı, kızlarda geldiğinde, aynı duyguları hissettiklerini, heyecanla bu günü beklediklerini söyleyince duygularımızın karşılıklı olduğunu anladık :)
İstanbul karmaşasında yaşayan bizlerin hele bir de çalışıyorsak, sevdiklerimize istediğimiz gibi zaman ayıramama problemimiz var ne yazıkki.
Örneğin, az önce söz ettiğim kızlar :) Benim bir önceki işyerinden arkadaşlarım.
Daha önceki iş yerlerimde yaşadığım kıskançlıklar, bayanların birbirini çekememesi, terfi için oynanan ayak oyunları o kadar bezdirmişti ki beni, açıkçası yeni bir işe başladığımda çok temkinli yaklaşmıştım herkese.
Ama Okşan, Ülkü, Zeynep ve Gülhan hiç te diğerlerine benzemiyorlardı, kısa sürede inanılmaz güzel bir dostluk oluştu aramızda, zerre kıskançlığın olmadığı, önemli günlerde giysilerimizi paylaştığımız, birbirimizin omzunda ağladığımız, gerçek bir dostluk...
Zamanla, her birimiz, ayrı yerlere, başka işlere dağıldık, evlendik, Okşan ve Zeynep anne oldu hatta. Geçen zaman içinde hiç kopmadık, teknolojinin nimetlerinden yararlanıp hep haberleştik amma velakin bir türlü görüşemedik.
Yaptığımız her telefon konuşması; "Ay valla çookk özledim, en kısa zamanda bir araya gelelim" şeklinde bitti, ama o "en kısa zaman" bir türlü gelemedi.
Geçen ay, ben olaya el koyuyorum artık dedim, adını koyuyorum o günün; 16 Ocak...
"Bana geliyorsunuz o gün, itiraz istemiyorum" ne kadar da iyi etmişim, gerçekten telefon yada mailleşmek dindirmiyormuş özlemi.
Bu kez işimizi şansa bırakmadık, bundan sonraki görüşme tarihlerimizi kesinleştirdik ve hepimiz derin bir oh çektik :)
Sırada, liseden beri en yakın arkadaşım olan ama az önce bahsettiğim nedenlerden uzun bir süredir görüşemediğimiz, canım Ebru var, O'nun içinde bir tarih belirleyip, o "en kısa zaman"ın adını koyacağım :)

Pırasalı Kiş

Soframızakiler;

Çay Sofrası - 16.01.09

YOĞURTLU PATLICAN SALATASI ile KIRMIZI BİBER SARMASI
Kırmızı Biber Sarması'nı daha önce pek çok kez yaptım biliyorsunuz, her seferinde de beyaz peynirli yapmıştım. Bu kez yoğurtlu patlıcan salatası ile yaptım.
Hatta bu yazıya link vermek için, eski yazıyı okuduğumda; "en kısa zamanda patlıcan salatası ile yapmak istiyorum, eminim müthiş olur" demişim, o en kısa zaman da iki yıl sonra gelmiş :)
Demek ki neymiş, "en kısa zaman" ı öyle gelişi güzel her lafın arasına koymayacakmışız :)
Biber sarmasından artan patlıcan salatasını da mini kaselerde servis ettim, bir çeşitle iki sunum yapmış oldum :)

Malzemeler

  • 3 Adet (Kemer) Patlıcan
  • 6 Adet (iri) Kırmızı Biber
  • 3 Yemek Kaşığı Süzme Yoğurt
  • 1 Yemek Kaşığı Mayonez
  • 2 Diş Sarımsak
  • Tuz, Karabiber
  • 8-10 Adet (iri kırılmış) Ceviz

Yapılışı

  • Patlıcanları, fırının ızgarasında (veya arzu ettiğiniz şekilde) közleyin, kabuklarını soyup, kararmaması için limon sürün. İri iri doğrayın.
  • Ayrı bir kapta yoğurt, mayonez, ezilmiş sarımsak, tuz ve karabiberi, çırpma teli ile karıştırın.
  • Karışıma patlıcanları ekleyip karıştırın.
  • Biberleri de közleyin, kabuklarını soyup, bir tarafından keserek üçgen haline getirin.
  • Üçgenin geniş tarafına bir yemek kaşığı kadar patlıcan salatası koyun ve sigara böreği sarar gibi sarın.
  • Taze soğan saplarının üzerine kaynar su dökerek yumuşamasını sağlayın.
  • Sarmaları taze soğan sapı ile sarıp, kurdele yapın :)

***

Sofrada kullanılan, yemek takımı ve ahşap servisler; Mudo Concept.... Çatal-kaşık takımı; Jumbo (2000 modeli).... Çay bardakları; Koleksiyon Mobilya - Faruk Malhan İstanbul tasarımı.... Keten masa örtüsü; Çarşaf-İş.... Runner; Boynerevde.... Servis takımları, şekerlik ve ayaklı kek standları; Paşabahçe.... Mini kaseler; Ykm.... Peçeteler; Ikea, peçetelikler; Müge....

23 Aralık 2009

Yumurtalı Ispanak Kavurması

Yumurtalı Ispanak / Pazı Kavurması

PRATİK VE SAĞLIKLI BİR KIŞ MEZESİ...
Ispanak ve pazı kavurması son bir aydır en çok yaptığım iki şey. Yazın ne kadar sık közlenmiş patlıcan salatası yapıyorsam, kışında bu ikisini yapıyorum.
Yaptığım zaman da tek başıma yediğim için, benim için bir akşam yemeği oluyor kendileri :)
Tarif çok basit ama ilk yaptığım zamanlar daha da basit idi :)
Ispanakları sadece kavuruyor, bazen sade bazen de sarımsaklı yoğurt ile yiyordum. Sonra yumurtalı ve en son hem yumurtalı hem yoğurtlu yapmaya başladım.
Son zamanlarda ise sadece kendime değil misafir sofralarına da yapıyorum. Eşim hariç, şu ana kadar beğenmeyen, iltifat etmeyen olmadı :)
Aşağıdaki tarifi aynı aşamaları kullanarak pazı ile de yapabilirsiniz. Enfes oluyor.
Ispanak yada pazıyı bir gün önceden kavurup, buzdolabında saklayarak, ertesi gün ısıtıp, yumurtasını ekleyebilir, sıcak servis edebilirsiniz.
Hatta derin dondurucuda bile saklanabilir ama ben hiç denemedim, tahmin ediyorum sadece.

Malzemeler
  • 750 Gr. Ispanak (ayıklanıp, temizlenmiş)
  • 1 Adet (orta boy) Soğan
  • 2 Adet Yumurta
  • 4 Yemek Kaşığı Zeytinyağ
  • 1 Su Bardağı (yaklaşık) Sarımsaklı Yoğurt
  • Tuz, Karabiber

Yapılışı

  • Ispanakları iyice yıkayıp, yarım saat kadar sirkeli suda bekletin. Bir iki kez daha yıkayın, süzün. Yaprakları iri iri, sapları minik minik doğrayın.
  • Soğanı minik, yemeklik doğrayın. Teflon tencereye, yağı koyup ısıtın.
  • Isınan yağa, soğanı ekleyin ve 3-4 dk. soğanlar şeffaflaşıp, pembeleşinceye kadar kavurun.
  • Ispanakları kısım kısım ekleyin, alttaki ıspanaklar kısa sürede küçüleceği için kısa aralıklar ile tüm ıspanağı tencereye sığdırabilirsiniz.
  • Orta ateşte, arada sırada karıştırarak ıspanağı pişirin. (sapları yumuşadığında ıspanak pişmiş demektir) Suyunu çekince, bir süre daha, hafif karamelize oluncaya kadar kavurun. Tuz ve karabiber ekleyin.
  • Yumurtaları çırpma teli ile iyice çırpın, kavrulan ıspanağa ekleyin ve karıştırarak yumurtalar pişinceye kadar kavurun. Yumurtaların akları beyazlaşınca, ocağı kapatın.
  • Ispanağı servis tabağına alın ve üzerine sarımsaklı yoğurt gezdirin.

30 Eylül 2009

Mücver

Mücver

KABAK ERTESİ :)
Mücver; ramazan ayının son iftar sofrasında yer aldı. Eşimin çok sayıdaki "yemediği" şeylerden biri olduğu için, diğerleri gibi onuda yapmak için, misafir gelmesini kolluyordum.
Tabi misafirinde damak tadına uyması lazımdı ve Gökay bu konuda biçilmiş kaftandı. Yeni lezzetlere açık ve klasikleşmiş her lezzeti seven biri olarak, kendisi en sevdiğim misafir tipidir :)
Sizede olurmu bilmem, gelecek misafir ne kadar müşkülpesent, zor beğenen, yemek seçen biri ise o kadar elim ayağıma dolaşır. Her zaman gözüm kapalı yaptığım şeylerde illaki bir sorun çıkar, istediğim gibi olmaz.
Ama Gökay geleceği zaman mutfağa girer ve doğru dürüst ölçü hesabı bile yapmadan, aklıma gelenleri hayata geçiririm. "Nasılsa ne yapsam Gökay beğenir, iltifat eder, afiyetle yer" diye düşünür ve hiç sıkmam kendimi.
Bu yüzden bu güne kadar, o geldiğinde yaptığım hiç bir yemek kötü olmadı ve masadaki diğer kişilerden de hep övgü aldı. Pozitif enerji dedikleri işte tam da bu olsa gerek :)
İşte bu mücverde o güzel enerji ile yapıldı ve sofrada anında silip süpürüldü :) ve daha önemlisi eşim tam üç tane yedi.
Şaşkınlıkla ona bakarken ise, beni çileden çıkaran o meşhur sözünü söyledi yine;
- E güzel olmuş, biliyorsun ben güzel olan her şeyi yerim...
- ?? !!
Bir önceki yazıda da anlattığım gibi, arkadaşlara; "bilin bakalım, ana yemek ne?" diye sordum. Hiç düşünmeden, "kabak dolması" dediler :)
Gerçekten kabak dolması pişen hemen her evde aynı gün mücver olur nedense :)
Tarifin temeli, tabiki anneme ait. Sadece üzerinde minik oynamalar yaptım. Annem sadece kabak içleri ile yapar, ben bütün kabakta rendeledim. Kuru nane yerine taze nane, taze soğan yerine de kuru soğan koydum. Un miktarını da birazcık arttırdım, zaten bu tarifte un miktarı pek sabit değil, kıvamı ayarlayana kadar diyelim :)
Mücver'in en güzel hali her zamanki gibi en zararlı hali, yani kızartılarak yapılanı. Siz daha sağlıklı olsun isterseniz, hafifçe yağladığınız bir borcam da, fırında da pişirebilirsiniz. Hatta porsiyonluk yapmak isterseniz; muffin kalıplarında.
Bu şekilde de gayet lezzetli oluyor.
Önerim ise; kesinlikle kızartılması :)
Yanında sarımsaklı yoğurt ile birlikte harika oluyor bu arada.
Biraz tatlı bir mücver olsun derseniz, içine minik bir havuçta rendeleyebilirsiniz, güzel olur.

Malzemeler
  • 1 Su bardağı (yaklaşık) Kabak içi
  • 2 Adet (orta boy) Kabak
  • 1 Adet (mandalina kadar) Kuru Soğan
  • 2 Adet Yumurta
  • Yarım Demet (10-15 dal) Dereotu
  • 8-10 Dal Taze Nane
  • Tuz - Karabiber
  • 4-5 Yemek Kaşığı Un
  • Kızartmak için Sıvı Yağ (Ben fındık yağı kullandım)

Yapılışı

  • Kabak içlerini ve soğanı rondoda çekin. Soğanlar mümkün olduğunca küçülmeli ama püre gibi de olmamalı.
  • Kabakları rendeleyin. Yumurtaları hafifçe çırpın. Dereotu ve naneleri incecik kıyın.
  • Kabak, yumurta, soğan-kabak karışımı, dereotu, nane, tuz ve karabiber ekleyip, iyice karıştırın.
  • Karışıma yavaş yavaş un ekleyin. Her kaşıktan sonra iyice karıştırın. Karışımın kıvamı, oldukça koyu bir hal alınca (havuçlu kek harcı gibi birazcık daha koyusu) un eklemeyi bırakın.
  • Bir tavaya, bir parmak kadar sıvı yağ koyup, kızdırın. Sonra ateşi biraz kısın. Dışı birden yanıp, içi çiğ kalmasın.
  • Karışımdan, bir servis kaşığı (2-3 yemek kaşığı kadar) alıp, yağa bırakın. Yaklaşık 30 saniyede bir yüzü kızaracaktır. Diğer yüzünü de aynı şekilde kızartıp, kağıt havlu üzerine alın.
  • Ilık ya da soğuk servis yapın.

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin