Mayıs ayında ilk çalışmalarına başladığımız fidelerimiz çeşitli yerlerde meyvelerini vermeye başladı. Bir kısım domates salatalık cocanın iş yerindeki bahçede büyürken bir kısım da balkonumuzda yeşermeye başladı. İşte ilk ürünleriyle domates ve salatalıklarımız. Şimdi bu işi ilerletmek kendi yiyeceklerimizden bir kısmını yetiştirmek çok istiyoruz.
Bakalım zamanla belki daha da ileri gidebiliriz. Çünkü bu iş sadece zevkli değil aynı zamanda şu zamanda daha sağlıklı. Umuyorum güzel bir bahçemiz olur da daha çok ürün çıkartabiliriz.
organik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
organik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
7 Ağustos 2010 Cumartesi
17 Mayıs 2010 Pazartesi
GeyikBayırı - Gebeşli Bebekli Trekking
Bir akşamüstü bulduk kendimizi bir küçük trekking macerasının içinde. Hem de kadrosu biri hamile, biri 2 yaş altı çocuk, normal insan 1 tane ile. Bu gittiğimiz aslında ormanın içinde bir sürü alabalık havuzu kurarak hem alabalık yetiştiren, hem de burdaki restoranda leziz balıklar yapan bir işletme. Balıklar orda tutuluyor, orda pişiyor. O kadar taze yani. Hamile ve bebeklerin balık ihtiyacı su götürmez bir gerçek, ama artık hangi balığa güveneceğimi bile şaşırdığımdan balıktan da biraz soğudum. Geyikbayırı'nda bunu hissetmedim, tereyağında balığı afiyetle yedik. İnsan yediğini anlatmazmış ama olaki yolunuz düşerse bu ormanın içinde mekana mutlaka uğrayın derim. Yemekler güzel, ortam güzel. Daha önceden de geldiğim için Buğday Dergisi'nin TaTuTa organizasyonunda ekolojik çiftlikleri araştırırken rastladığımda dikkatimi çekmişti. Burada ekolojik turizm de yapılıyor. Organik ve şifalı bitkiler üretimi yapan Rasayana Çiftliği de burada kurulmuş ve her mevsim ziyaretçilerini kabul ediyor. Hamile olmasam bu sene böyle doğal bir ekolojik tatil de yapmak istiyordum ama şu an şehirlerden yine de çok uzaklaşamıyorum. İnşallah 2 çocukla.
Burasının tek özelliği bu da değil. Alt alta oluşturulan havuzlardan sonra doğal havuzlar da oluşmuş ve bir nevi orman içi serbest keşif alanı olmuş. Bu yaptığımız şeyi ilk yapan biz değiliz, burda dağcılık ve trekking de yapıyormuş gelenler. Ailemizin genel yapısı gereği herşey çok normal başladı. Cici bici yemeğimizi yedikten sonra her zamanki gibi huzursuz cocanın dürtmesiyle, "gel şu sınırları aşalım aşağıya biraz inelim, bakalım neler varmış" demesiyle başladık yürümeye. Havuzların bittiği yerde yukardaki fotoğrafda görülen kanallar başladı. İşte bu kanallardan dengede yürüyerek geçilmesi gerekiyordu. Gebeş göbeğimle biraz tırsarak tek ayak genişliğindeki bu kanal kenarlarından yürüyerek geçtim. Ela Hanım da babasının kucağında. Bana arada bir "anne düşme" diyordu:) Kanallar bitince biraz daha yürüdük. Geldiğimiz yerde kendiliğinden havuzlar oluşmuş, yukardaki havuzlardan kaçan balıklar olmuş, buralarda takılıyorlar. Balıklardan da özgür ruhlar çıkıyor yani. Yol benim göz alamayacağım kadar dikleşince geri döndük. Gebeş olmasam ben o yoldan inerdim. Hatta daha önce daha çoluk çocuk yokken bizim gibi 2 maceraperestle buranın başka bir tarafında aşağı doğru akan küçük bir su bulup, o suyu takip ederek ne maymunluklar yaparak zaman zaman belimize kadar suya batarak kaynağa ulaşmıştık. O zamanlar blog tutmadığıma şu an üzgünüm, ne güzel bir hatıra olurmuş.
Herneyse o kanallardan geri dönerek sıkıcı normal hayatımıza geri döndük. Antalya tatilinin ilk bölümü coca ve Ela ile kumsalda, orda burda takılarak geçti. Ela bol bol sahilde, kumlarla, taşlarla beraber. Kendini uzun süre kaptırıp oynayabildiği tek şey taş ve kumla oynamak. Sendromik durumlarımız devam ediyor. Bugün yolda giderken "gitmeycem" diyerek yüzükoyun yere yattı diyebilirim. Ya sabır diyerek bu günlerin geçmesini umud ediyorum. Coca Ankara'ya eve döndü, yerini hemen annem doldurdu ve bugün Alanya'ya geldik. Burdaki günlerimizin hikayesi ise sonraki bir zamana.
Burasının tek özelliği bu da değil. Alt alta oluşturulan havuzlardan sonra doğal havuzlar da oluşmuş ve bir nevi orman içi serbest keşif alanı olmuş. Bu yaptığımız şeyi ilk yapan biz değiliz, burda dağcılık ve trekking de yapıyormuş gelenler. Ailemizin genel yapısı gereği herşey çok normal başladı. Cici bici yemeğimizi yedikten sonra her zamanki gibi huzursuz cocanın dürtmesiyle, "gel şu sınırları aşalım aşağıya biraz inelim, bakalım neler varmış" demesiyle başladık yürümeye. Havuzların bittiği yerde yukardaki fotoğrafda görülen kanallar başladı. İşte bu kanallardan dengede yürüyerek geçilmesi gerekiyordu. Gebeş göbeğimle biraz tırsarak tek ayak genişliğindeki bu kanal kenarlarından yürüyerek geçtim. Ela Hanım da babasının kucağında. Bana arada bir "anne düşme" diyordu:) Kanallar bitince biraz daha yürüdük. Geldiğimiz yerde kendiliğinden havuzlar oluşmuş, yukardaki havuzlardan kaçan balıklar olmuş, buralarda takılıyorlar. Balıklardan da özgür ruhlar çıkıyor yani. Yol benim göz alamayacağım kadar dikleşince geri döndük. Gebeş olmasam ben o yoldan inerdim. Hatta daha önce daha çoluk çocuk yokken bizim gibi 2 maceraperestle buranın başka bir tarafında aşağı doğru akan küçük bir su bulup, o suyu takip ederek ne maymunluklar yaparak zaman zaman belimize kadar suya batarak kaynağa ulaşmıştık. O zamanlar blog tutmadığıma şu an üzgünüm, ne güzel bir hatıra olurmuş.
Herneyse o kanallardan geri dönerek sıkıcı normal hayatımıza geri döndük. Antalya tatilinin ilk bölümü coca ve Ela ile kumsalda, orda burda takılarak geçti. Ela bol bol sahilde, kumlarla, taşlarla beraber. Kendini uzun süre kaptırıp oynayabildiği tek şey taş ve kumla oynamak. Sendromik durumlarımız devam ediyor. Bugün yolda giderken "gitmeycem" diyerek yüzükoyun yere yattı diyebilirim. Ya sabır diyerek bu günlerin geçmesini umud ediyorum. Coca Ankara'ya eve döndü, yerini hemen annem doldurdu ve bugün Alanya'ya geldik. Burdaki günlerimizin hikayesi ise sonraki bir zamana.
Etiketler:
Bebekle Ben Giderim,
doğa,
gebeş esra,
organik,
Seyahat
28 Ekim 2009 Çarşamba
Elmalar.. Balıklar... Köpekler..ve Ela
Havanın güzel olduğu son günü bulmuşuz gerçekten. Tatil olmasından istifade bir yakınımızın Gölbaşı'ndaki bahçesine gittik. Ela da, biz de çok keyifli bir gün geçirdik. Birkere burası benim hayalimdeki cennet. Küçücük bir ev ama kocaman bir bahçe. Yerlere fışkırmış hormonsuz elmalar, yeşil aromalı domatesler, dalında ayvalar, arkada koyunlar, tavuklar.. Burası çocuklar için de bir cennet.
Kardeşimin kızarkadaşı Ela'nın çok sevdiğini bildiği için tatlı köpeği Sheila'yı getirmiş. Aynı yaşdalar hatta Sheila, Ela'dan 4 gün küçük çok tatlı bi kız. Ela'yla Sheila aşk yaşadılar. Köpeğin sırtını kaşıdı, ona sarıldı hatta üstüne tırmanmaya çalıştı. Sheila da Ela'nın kucağına oturdu. Birbirlerini çok sevdiler. Ben de bu tatlı kareleri yakaladım.
Burda 15 dönüm sadece meyve ağacı varmış. Yerlere dökülmüş artık toplanmayla başa çıkılamıyor. Biz de torbalarımıza doldurduk elmaları. Artık Ela'ya bol bol taze elma suyu. Yer gök elma gerçekten.
Sezar'ın hakkını sezar'a vermek lazım. Sabah coca balığa gitti arkadaşlarıyla ve öğlene kadar 60-70 kadar balık tutmuşlar. Bu hayatında tuttuğu en çok balık. Sezonu kapatmaları ile bugüne denk gelmesi harika oldu. Öğleden sonra kendine düşen 20-25 kadar balıkla gelmesi, bizim de hayatımızda yediğimiz en taze levrekleri yememizi sağladı. Bugün bize böyle bir armağan gibi rüya gibiydi diyebilirim.
Ve yeşil domatesler. Ben dalından taze yiyecek manyağıyım diyebilirim. Ama sağlıklı olucak. Tadı güzel olucak. Domates'in tadını ağzında hissedeceksin. Böyle domates olsun her öğün domates yiyebilirim. Ela da çok seviyor. Domatesin arkasına atıyorum bir çizik, veriyorum eline suyunu eme eme yiyor domatesi.
Ve Elma toplama işine Ela da girdi. Çok da eğlendi toplarken.. Açık hava, taze yiyecek, bol sohbet, bol hareket. İşte ben bunu hergün yaşayabilirim.
Akşam da Ela hanım arabada zırt diye sızdı. Demekki çocuğa aktivite lazımmış..
Herkesin Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyorum. Ve iyi tatiller diliyorum.
Kardeşimin kızarkadaşı Ela'nın çok sevdiğini bildiği için tatlı köpeği Sheila'yı getirmiş. Aynı yaşdalar hatta Sheila, Ela'dan 4 gün küçük çok tatlı bi kız. Ela'yla Sheila aşk yaşadılar. Köpeğin sırtını kaşıdı, ona sarıldı hatta üstüne tırmanmaya çalıştı. Sheila da Ela'nın kucağına oturdu. Birbirlerini çok sevdiler. Ben de bu tatlı kareleri yakaladım.
Burda 15 dönüm sadece meyve ağacı varmış. Yerlere dökülmüş artık toplanmayla başa çıkılamıyor. Biz de torbalarımıza doldurduk elmaları. Artık Ela'ya bol bol taze elma suyu. Yer gök elma gerçekten.
Sezar'ın hakkını sezar'a vermek lazım. Sabah coca balığa gitti arkadaşlarıyla ve öğlene kadar 60-70 kadar balık tutmuşlar. Bu hayatında tuttuğu en çok balık. Sezonu kapatmaları ile bugüne denk gelmesi harika oldu. Öğleden sonra kendine düşen 20-25 kadar balıkla gelmesi, bizim de hayatımızda yediğimiz en taze levrekleri yememizi sağladı. Bugün bize böyle bir armağan gibi rüya gibiydi diyebilirim.
Ve yeşil domatesler. Ben dalından taze yiyecek manyağıyım diyebilirim. Ama sağlıklı olucak. Tadı güzel olucak. Domates'in tadını ağzında hissedeceksin. Böyle domates olsun her öğün domates yiyebilirim. Ela da çok seviyor. Domatesin arkasına atıyorum bir çizik, veriyorum eline suyunu eme eme yiyor domatesi.
Ve Elma toplama işine Ela da girdi. Çok da eğlendi toplarken.. Açık hava, taze yiyecek, bol sohbet, bol hareket. İşte ben bunu hergün yaşayabilirim.
Akşam da Ela hanım arabada zırt diye sızdı. Demekki çocuğa aktivite lazımmış..
Herkesin Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyorum. Ve iyi tatiller diliyorum.
30 Ağustos 2009 Pazar
Mikroplar Zıplayamaz..
Yeni bir temizlik takımım var. Hiçbiri doğaya zararlı madde içermiyor. İnsan sağlığına zararlı kimyasal içermiyor. Zaten aklımda herşeyi doğal ve bitkisele çevireyim vardı. Mikroplar zıplayamaz'ı açıklayan bu domestos yazısıyla bende bir ışık yandı ve hemen bir araştırma ile herşeyi çevirdim.. Önceden kozmetik ürünlerimi bitkisel olanlarla çevirmiştim belki birgün onları da yazarım, şimdi de temizlik takımımı yeniledim. İşte kazananlar.17 tl'ye aldım. Sulandırarak kullanıyorsun. Uzun süre gidiyor. Amway'in ürünlerinin özelliği çok küçük miktarlarda kullanılabilmesi.
Loc-Çok amaçlı temizleyici - Suyun zarar vermediği her türlü zemin için muhteşem bir temizleyici. Amway ürünleri ile birlikte satılıyor. Ben çok beğendim.. En basiti içim Ela'nın yeri yalaması konusunda bile rahat. Bu ürün o kadar güvenliki bana demo yapan arkadaşım gözümün önünde bir kapak içti.. Hiç bir zararı yokmuş.
Bu ürün aynı zamanda iyi bir leke çıkarıcı gibi kullanılıyor. Zorlu bir lekeye hafif döküyorsunuz. Çok güzel çıkarıyor.
13 tl'ye aldım. 1 kapağa 3 kapak su oranında sulandırarak kullanıyorsun.
Loc Plus- Mutfak temizleyici -Mutfaktaki ocak, lavabo, tezgahın üstü gibi her türlü mutfak yüzeyinde kullanılıyor. Cok yogun oldugu icin sulandırılarak kullanılıyor. Püskürtmeli bir kutuya koyup fısfısla kullanıyorsunuz. Kullanıyorum çok memnunum.
Ben Aggroland'den 10 tl'ye aldım. İnternette genelde 11 tl'ye satılıyor.
Sonett- Organik Sıvı El Sabunu - Bu ürün gibi çok ürün var. Ben Sonett'in bu el yıkama sıvısını kullanıyorum. Aggroland'de satılıyor. Organik bir ürün. Hamileyken işyerindeki sıvı sabun ellerimde yara yapmıştı. Benim için çok önemli.
Klar - Bulaşık yıkama toz deterjanı - Ben memnun kaldım. Bulaşıklarda leke bırakmıyor. Herşeyden önemlisi kimyasal kalıntı olmaması bile insanı çok rahat ettiriyor.
Sonett- Çamaşır yumuşatıcısı - Üzerinde ölçeği yazıyor. En çok kimyasal kalıntı yumuşatıcıdan geçiyormuş çünkü son suda ekleniyormuş. O yüzden çok önemli. Ürün Aggroland'lerde satılıyor.
Sa8 - Leke Çıkarıcı Sprey - Amway'in ürünlerinden biri. Yıkamadan önce zorlu lekelere sıkıyorsunuz. 5 dk sonra makinaya atıyorsunuz. Yıkanıyor, mis gibi de çıkıyor.
Sa8- Baby Toz Çamaşır Deterjanı - Yine Amway'in ürünlerinden doğaya ve insana zararı yok.. Oh artık içim rahat.
Ela'ya da bitkisel Aisha'nın ürünlerinden aldım. Erba Organics'in de ürünleri Türkiye'de satılıyor. Bebekler için çok başarılıymış diye duydum. Yok şu ürünün içinde az varmış bu daha zararlıymış diye düşüneceğime bitkisel ürünler kullanmayı tercih ediyorum.
Hem toprağımızı, suyumuzu kirletmemenin verdiği birazcık olsun rahatlama var. Hem de kızımın ve ailemin kimyasallarla mümkün olduğu kadar temasını kesmenin verdiği haz. Sizlere de yardıma hazırım. Sırada birkaç konu daha var kafayı taktığım, annelik insanın bilinç düzeyini yükseltiyormuş. Ya da bende yükseltti diyebilirim.
P.S: Ela bugün bulaşık makinasını boşaltmama yardım etti. İnanamıyorum çabasına tek tek tabakları bana verdi. Fırsat verirsen minikler herşeyi yapabiliyor.
Loc-Çok amaçlı temizleyici - Suyun zarar vermediği her türlü zemin için muhteşem bir temizleyici. Amway ürünleri ile birlikte satılıyor. Ben çok beğendim.. En basiti içim Ela'nın yeri yalaması konusunda bile rahat. Bu ürün o kadar güvenliki bana demo yapan arkadaşım gözümün önünde bir kapak içti.. Hiç bir zararı yokmuş.
Bu ürün aynı zamanda iyi bir leke çıkarıcı gibi kullanılıyor. Zorlu bir lekeye hafif döküyorsunuz. Çok güzel çıkarıyor.
13 tl'ye aldım. 1 kapağa 3 kapak su oranında sulandırarak kullanıyorsun.
Loc Plus- Mutfak temizleyici -Mutfaktaki ocak, lavabo, tezgahın üstü gibi her türlü mutfak yüzeyinde kullanılıyor. Cok yogun oldugu icin sulandırılarak kullanılıyor. Püskürtmeli bir kutuya koyup fısfısla kullanıyorsunuz. Kullanıyorum çok memnunum.
Ben Aggroland'den 10 tl'ye aldım. İnternette genelde 11 tl'ye satılıyor.
Sonett- Organik Sıvı El Sabunu - Bu ürün gibi çok ürün var. Ben Sonett'in bu el yıkama sıvısını kullanıyorum. Aggroland'de satılıyor. Organik bir ürün. Hamileyken işyerindeki sıvı sabun ellerimde yara yapmıştı. Benim için çok önemli.
Klar - Bulaşık yıkama toz deterjanı - Ben memnun kaldım. Bulaşıklarda leke bırakmıyor. Herşeyden önemlisi kimyasal kalıntı olmaması bile insanı çok rahat ettiriyor.
Sonett- Çamaşır yumuşatıcısı - Üzerinde ölçeği yazıyor. En çok kimyasal kalıntı yumuşatıcıdan geçiyormuş çünkü son suda ekleniyormuş. O yüzden çok önemli. Ürün Aggroland'lerde satılıyor.
Sa8 - Leke Çıkarıcı Sprey - Amway'in ürünlerinden biri. Yıkamadan önce zorlu lekelere sıkıyorsunuz. 5 dk sonra makinaya atıyorsunuz. Yıkanıyor, mis gibi de çıkıyor.
Sa8- Baby Toz Çamaşır Deterjanı - Yine Amway'in ürünlerinden doğaya ve insana zararı yok.. Oh artık içim rahat.
Ela'ya da bitkisel Aisha'nın ürünlerinden aldım. Erba Organics'in de ürünleri Türkiye'de satılıyor. Bebekler için çok başarılıymış diye duydum. Yok şu ürünün içinde az varmış bu daha zararlıymış diye düşüneceğime bitkisel ürünler kullanmayı tercih ediyorum.
Hem toprağımızı, suyumuzu kirletmemenin verdiği birazcık olsun rahatlama var. Hem de kızımın ve ailemin kimyasallarla mümkün olduğu kadar temasını kesmenin verdiği haz. Sizlere de yardıma hazırım. Sırada birkaç konu daha var kafayı taktığım, annelik insanın bilinç düzeyini yükseltiyormuş. Ya da bende yükseltti diyebilirim.
P.S: Ela bugün bulaşık makinasını boşaltmama yardım etti. İnanamıyorum çabasına tek tek tabakları bana verdi. Fırsat verirsen minikler herşeyi yapabiliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)