16 yaşından küçük çocukları almayacaklar diye yalnız başıma gidecektim cumartesi sabah erkenden.
Bizim bey "Oğlanla biz de gelelim. Belki alırlar. Almazlarsa biz Airport'ta dolaşırız." buyurdu.
"E peki" dedim.
Ufaklıkla dışarı çıkmak her zaman 1 saat rötarlı olur. Gene öyle oldu.
Fuar girişindeki görevli puseti turnikelerin üstünden geçirmemize yardımcı oldu. Bir başka görevli de: "Pusette olduğu için alıyoruz. Ancak içerde pusetinden inerse ve ortalığa rahatsızlık verirse sizi dışarı çıkarabilirler" diye kibarca uyardı biz de "tamamdır abla" yapıp daldık oyuncak koridorlarına.
Benim süper uslu(!) oğlum hiiç rahatsızlık verir mii!?!?
Bir müddet sonra inmek istedi ama girer girmez aldığımız şarkı söyleyen kitaplar oldukça işe yaradı.
Fuarı beğendim doğrusu. O kadar cici bici, oyuncak olur da ben beğenmez miyim? Resimdeki pembe şatoya çocukken sahip olsaydım deli olurdum deli!!!! Ama biz bunları o zamanlar sadece Almanya'dan gelen Burda dergilerinin son sayfalarında görürdük.
Ahşap oyuncaklara baktım daha çok. Ahşap oyuncak üretenlerin sayısının arttığını görmek çok güzeldi. Birkaç parça bişey aldım.
Demonte ahşap araba (fotoğrafını çekmedim henüz), bizim için henüz erken olan at şeklinde ahşap bir puzzle (bunun da fotosu yok), 4 tane kitap, bir de resimdeki şahane ağaç.
Buna bayıldım. Yukarından bilye bırakıyorsun ağacın yapraklarından tın tın aşağıya iniyor. Çocuk gelişiminde şuna, buna, sürekliliğe, falana, filana hitap ediyor mutlaka. Bi de bizim oğlan bilye aşağıya inene kadar çıkan ses eşliğinde dans ediyor :)) Üretenler ise Sakatlar Derneği Samsun Şubesi'ymiş. Marka: Ekolojik oyuncak.