Çocuklar, atlarla mutlu :)

Yavaş yavaş baharın sıcaklığı yüzümüzü güldürürken şimdi aylardır kapandığımız evlerimizden çıkma vakti...
Özellikle çocukların hem temiz hava alabilmesi hem de doğayla iç içe olabilmesi açısından hafta sonu etkinlikleri bizim için oldukça önemli.
Geçtiğimiz senelerde de bu amaçla yola çıktığımız bir sabah arkadaşlarımız sayesinde keşfettiğimiz ve gitmekten keyif aldığımız bir yerde hem kahvaltı edip hem de çocuklarımızı atlarla tanıştırıp güzel bir gün geçirmiştik. Sizlerde böyle bir tecrübe edinmek isterseniz İstanbul yakınlarındaki mekanları araştırabilirsiniz.

Ps: Fotoğraf 2012 senesinden, Nil kuzum 4 yaşında ve İpek böceğimiz henüz piyasada yok :) 

İstanbul'un yanı başında: Ağva notları

Haftalardır yaşadığımız soğuk ve yağışlı havalardan sonra çok şükür bu hafta güneş yüzünü gösterecekmiş tüm İstanbullulara :) Her gün artacak hava sıcaklıkları ile nihayet bu hafta sonu 10 derecelerin üzerine çıkacakmış sıcaklıklar ki ben hava durumu tahmincilerinin yalancısıyım :)
Sizler de daha şimdiden benim gibi bu güzel hafta sonunu değerlendirmek için bir alternatif arıyorsanız, İstanbul'un yanı başındaki cennet Ağva'yı şiddetle tavsiye ederim. Özellikle şehrin gürültüsünden ve koşturmacasından kaçmak ve doğayla baş başa kalmak isterseniz Ağva tam size göre. Zevkinize göre birçok konaklama alternatifinin bulunduğu Ağva'da gölde gezinti, orman içinde yürüyüş yapabilir ve kuş sesleri altında kitabınızı okuyabilirsiniz.
Hepimiz için keyifli ve huzurlu bir hafta ardından da hafta sonu gelsin :)

İşte bunlar hep SONBAHAR'ın güzelliği :)

Nisan ayında dünyaya gelmiş tam bir ilkbahar ve yaz insanı olsam da herkes gibi benim içinde özeldir sonbahar...
Güzel ve daha güçlü başlangıçlar için bitişlerin gerektiğine inanan ben, ilkbaharda çok daha canlı, çok daha enerjik ve çok daha renkli olacak doğanın bu güzel kış uykusuna yatma serüvenini her zaman hüzünlü bulunmuşumdur.
Dün üzerinde güç bela tutunan yaprakları en ufak bir rüzgarla düşürmüş olan ağacın o mahsun hali hep düşündürür beni ama sıra ona da gelecektir daha güçlü yeniden doğmak, doğada yer almak için ilkbahara kadar güç toplayacaktır.
Hazır İstanbul'da havalar güzel gidiyor ve doğanın rengi yeşilden sarıya, turuncuya çalıyorken sevdiklerimizle kurumuş yaprakların o güzel hışırtısında, son göçmen kuşlar eşliğinde geçecek güzel bir Ekim ayı diliyorum hepimize...
Mutlu Haftalar

Fotoğraflar web'den alınmıştır.

Fatih Çocuk Mahkemesi Binası

Tarihi yarımadada yer alan tüm binalar tarihleri ile birlikte ilgimi çekmiştir oldum olası, işte o binalardan biri zamanında farklı bir kullanım amacıyla yapılmış ama yıllar içerisinde kullanım amacının değiştirildiği binalardan biri daha Fatih'teki Çocuk Mahkemeleri Binası...
Gülhane kapısının karşısında yer alan ve 19. yüzyılda inşa edilen bu bina ilk olarak Soğukçeşme Askerî Rüşdiyesi olarak yapılmış ve kullanılmış, daha sonra ise Morg haline getirilmiştir. 1980'lerde Devlet Güvenlik Mahkemesi olarak kullanılan tarihi bina şimdilerde ise Çocuk Mahkemeleri olarak kullanılmaktadır.

Güzel şeyler filizleniyor :)

Bir açık bir kapalı, bir güneşli bir yağmurlu, bir sıcak bir soğuk olsa da havalar İstanbul'da güzel şeyler oluyor çoğumuzun hayatında :)
Mutluluklarımızın katlanarak artacağı, sevdiklerimizin bol kahkaha atacağı, hüzünlerin geride kalacağı, heyecanların soluksuz yaşanacağı ve hepimizin gönüllerinden geçenin olacağı günler yaşamamız dileğiyle...

Renklerin dansını kaçırmayın :)

İstanbul'da yaşayıp, baharı özlemle bekleyenlerdenseniz sizleri Emirgan'daki Lale Bahçelerine davet ediyorum :) Büyükşehir Belediyesi'nin birkaç senedir düzenlediği lale festivali ile muazzam bir görüntü kazanmış olan bu eşsiz mekan, mis kokulu sümbüller, renk renk açmış laleler ile 7'den 77'e tüm İstanbulluları beklemekte...
1-30 Nisan tarihleri arasında bizlerle buluşan lale mevsimini kaçırmayın ve Emirgan Korusu'na dikilen 48 türde 1 milyon 370 bin laleyi görmeden geçmeyin derim :)
Hepimiz için rengarenk ve mutlu bir hafta olsun...

Bakıyoruz ama görüyor muyuz?

Benim için gerçek İstanbul olan Sultahamet meydanında yapılan bir fotoğraf gezisinde gözüme çarpan, yıllardır orada olmasına rağmen kafamı kaldırıp o güne kadar göremediğim tarihi bir bina var bugün sayfamda. Bakmak ve görmek arasındaki derin farkı yüzüme çarparcasına karşıma çıkan bu tarihi bina Marmara Üniversitesi'nin özel kalem binasıymış.
Ülkemizin en köklü eğitim kurumlarının başında gelen Marmara Üniversitesi 16.01.1883 tarihinde “Hamidiye Ticaret Mekteb-i Âlisi” ismi adı altında Ticaret ve Ziraat Orman ve Maadin Nezareti’ne bağlı olarak Cağaloğlu'nda İstanbul Kız Lisesi'nin arkasındaki bir evde eğitime başlamış ve ilk mezunlarını 13 kişi olarak 1887'de vermiş.
21 Eylül 1889 yılında Maârif Nezâreti'ne bağlanan okul, 1893 yılında ileride ıslahı ve tekrar açılışı düşünülmek üzere lağvedilmiş ve 15 Ekim 1897 tarihinde yine Maârif Nezâreti'ne bağlı olarak yeniden açılmış olup o günden bu güne kesintisiz olarak eğitim faaliyetlerini sürdürmektedir.
Üniversite 1959 yılında İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi haline dönüşmüş ve 1982 yılında da gerçekleştirilen düzenlemelerle de Marmara Üniversitesi olarak adıyla Türk Yüksek Öğretim Kurumları arasındaki seçkin yerini almıştır.
Kociş'iminde üniversitesi olmasından kaynaklı büyük bir sempati beslediğim kurum bugüne kadar birçok mezun vermiştir...

Hepimiz için mutlu haftasonları olsun :)

Denizleri aş da gel :)

Havaya düşen cemre ile tadından yenmez İstanbul günlerini yaşamaya başladık çok şükür, özellikle güneşin kendini iyice gösterdiği saatlerde yürüyüş yapmak (ki ben biraz abartarak dün 3.5 saat yürüdüm) veya arkadaşlarla bir kahve içimlik buluşmak gibisi yok...
Ben bu sabah tatlı bir kızı karşılamak için hastane yollarında olsam da aklım kocişle hayalini kurduğumuz tekne ile denizleri aşabilme telaşında, ee ne diyelim biz hayal ediyoruz kimbilir belki birgün gerçek olur :)