akşam dila' yı alırken güne dair bir anekdot paylaştı öğretmeni..
bir arkadaşı yeni suluğunu getirmiş okula..
dila kıza yanaşmış..
- nisa bizim paramız bitti, bana da alır mısın bu suluktan
demiş..
öğretmeni yüz ifadesinin çok komik olduğunu söyledi..
çok ciddiymiş
:)
tahmin edebiliyorum..
çok küçükken başladık bu tutumlu olma eğitimine..
marketlerde, pazarlarda "ama annneee istiyorum" diye bağıran çocuklardan olmasın diye sınırlı miktarda paramız olduğunu öğrettik..
çoğu yerde işe yaradı..
tutturduğu oldu tabi, ama kararlı durunca çok ısrar etmedi..
şimdi kendisi diyor..
- anne sadece bir tane çikolata alabilirim değil mi?
oyuncak reyonunun önünde durup, bir tanesini gösterip
- anne kumbarama para atalım, biriksin biriksin sonra gelip bunu alalım tamam mı?
gibi söylemleri oluyor..
geçen akşam carrefoursa' nın insert dergisini alıp babasına götürdü..
- babacım bak burda üç beş yazıyor..bende üçbucuk yaşındayım ya..
dedi bisikletleri göstererek..
- babacım maaşını alınca bana bundan alır mısın, ama barbili olandan.. he.. olur mu babacım..
:)
aslında sadece parasal mevzularda değil ev içi enerji kullanımında da çok düşünceli..
çeşmeyi işi bitince hemen kapatır..
çıktığı odanın ışığını mutlaka kapatır, hatta biz unutursak fırçasını atar..
:)
aslında paranın ne olduğunu, nasıl kazanıldığını ve nasıl harcanması gerektiğini öğrendiği için memnunum..
aslında paranın ne olduğunu, nasıl kazanıldığını ve nasıl harcanması gerektiğini öğrendiği için memnunum..
ama ne bileyim akşam öğretmeni öyle anlatınca üzüldüm biraz..
kendini eksik hissetmiş gibi geldi bana..
siz ne dersiniz, yanlış birşey mi yaptık..