24 Aralık 2008 Çarşamba

ELDİVEN

...

Bugün oğlumun ''annecim yanına gelcemmm'' sesiyle açtım gözlerimi bu soğuk İstanbul sabahına.Elinde yastığı yatağında doğrulmuş beni bekliyordu.Sıcacık gülümsedi önce sonra açtı kolarını sarıldı boynuma erkenden uyandığı için biraz da şaşkındı oysa akşam erkenden uyumuştu miniğim.. Güzel yanaklarını doyasıya öpüp kokladım çünkü birazdan ayrılıp işe gitmek zorundaydım :( Sevgisini belli eder hemen öper oda koklar sabahları beni ,güzel oğlum iyi ki varsın cansınnn...

Güne genelde otobüse yetişme telaşıyla başlayınca,evde muhakkak birşeyler unutur çıkarım. Bu sabah da eldivenlerimi unutmuşum .Kızdım kendime dalgınlığım yüzünden . Neyse sıkıca sarılıp montuma ellerim ceplerimde koşarak geldim durağa, her zamanki gibi dolu bir durak ve tıklım tıkış otobüsleri görünce manzara bugunde aynı desene dedim içimden... Sırf buyüzden resmi tatillerde çalışıyor olmaktan mutlu oluyorum.İtilip kakılmadan, taciz edilme korkusu yaşamadan, aaa bide hele ön kapı yakınlarındaysanız uzatılan akbillerle ilgilenmekten de kurtulmuş oluyorsunuz.

Neyse ki binebildim bugun ön kapıdan otobüse, buda İstanbul da bir mucize sayılır hani :) Güç bela geldik Kadıköye nihayet ..Otobüs durduğunda mendilci amcayı yine aynı yerinde gördüm .Bu soğukta onun yaşındaki insanlar ya evlerinde torunlarını seviyor ya eşleriyle kahve içiyor olmalılar bence.Ama o havaya aldırmadan belki eşine belki torunlarına üç kuruş para götürmek için dışarlardaydı yine, içimin ezildiğini hissettim ...

Yanına gittim koşarak tanıyor artık beni,önce sıcacık bir selam verip paramı uzattım oda mendilini ,işte tam da o sırada sabah ki hayıflanmamın ne kadar gereksiz olduğunu gördüm. Çünkü ihtiyar amcanın da elinde eldivenleri yoktu benim gibi...Ben ısıtabilmiştim ellerimi cebimde ama onunkiler morarmıştı soğuktan...