Tüm hakkı saklıdır. Blogger tarafından desteklenmektedir.
Tatlılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tatlılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Temmuz 2014 Cumartesi


Merhaba herkese,
Havalar iyice ısındı. Eğer sizin de benim gibi güneşe alerjik bünyeniz varsa işkence günleri başlamış demektir.
Güneşte kalmayın, bol su için. Oruçlu kalınan uzun süreleri düşünerek sıvı tüketiminizi arttırın. Protein ağırlıklı olarak beslenin. Sahurda sizi susatacak, kısa sürede acıktıracak hamur işlerinden ve şekerli yiyeceklerden kaçının. Bunlar benim size naçizane tavsiyelerim olsun :)

18 Nisan 2014 Cuma


Bir haftanın daha sonuna geldik. Sıcacık yüzüne gösteren güneş, artık içimizin kıpır etmesine sebep.
En çok baharı seviyorum. Ne üşütüyor, ne yakıyor; hem de mis gibi kokuyor.
Herşey daha bir tatlı sanki, daha bir lezzetli.
Meyve ve sebzelerin bile renkleri canlı canlı. Alın size yaşamak için bir neden daha.

7 Nisan 2014 Pazartesi



Yeni bir gün, yeni bir haftadan herkese merhaba.
Cumartesi günü tatlı bir koşuşturmacayla misafir ağırladım. 
İnsan sevdikleriyle beraber olunca yorgunluk falan kalmıyor hiç.
Keşke vaktim olsa da daha sık davet edebilsem sevdiklerimi, dostlarımı, akrabalarımı.
Bir sofra başında biraraya gelebilsek, gülsek, sohbet etsek.
Çalışma hayatı, iş, güç, koşturmaca derken bir araya gelmenin dışında telefonla konuşup bir hal hatır soracak vakit bile bulamıyor insan.
İhmal ediyoruz sevdiklerimizi.

10 Mart 2014 Pazartesi


Haftanın ilk gününü sağ salim atlatıp geceye vardık hayırlısıyla. Ben yaklaşık iki saattir fotoğraf düzenlemek, açmak ve kaydetmekle uğraşıyorum. Benim minik netbookum Windows 8.1 e geçti ama hala uyum sağlayamadı. Zaten fotoğraf düzenlemede fazla kasılıyor, beni başında sinir krizlerine sokuyor. Evdeki diğer bilgisayarlarla çalıştığımda ise hepsinde ayrı ayrı fotoğraflar oluyor, sonra toparla toparlayabilirsen. Böyle gelmiş böyle gidiyor. Bu bile insanda bir alışkanlık yaratıyor :)
Neyse olumsuz bir girizgahtan sonra tatlı yiyelim tatlı konuşalım diyorum.
Kabak bana kışı sevdirenlerden. Özellikle bu kış fazla miktarda yaptım tatlısını. Bunda Yenimahalle pazarında kabak satan amcanın da payı büyük. Kaç kez kabak aldıysam beni asla yanıltmadı, hepsi çok lezzetliydi. Kabakların güzelce ayıklanmış ve dilimlenmiş olması da en hoşuma giden tarafı bu işin. Malum kalın kabuklu kabağı al, parçala, soy, dilimle uzun iş. Benim gibi bir tembel ve bıçak kullanma özürlüsü bir insan için fazlaca tehlikeli bir iş :)
Zaten bu iş hallolduktan sonra ne var ki kabak tatlısı yapmaya. At tencereye dilimlenmiş kabakları, gezdir üzerinde şekeri, pişir. Al sana en lezzetlisinden tatlı.
Burada arkadaşlar dikkat etmeniz gereken bir husus var. Kabak tatlınızın pişerken dağılmasını istemiyorsanız kabuğunu soyarken tamamen sarı kısma kadar soymamanız. Üzerinde çok ince bir şekilde yeşil kısmı kalsın. Bu hafif sertlik verecek ve dağılmasını engelleyecek. Sertlik derken gözünüz korkmasın, anlamayacaksınız bile pişerken yumuşayacak. Ardından tatlıyı fırınladığınızda ise kabak tatlınız bir başka lezzetli hale gelecek. Ben şu an en tahinlisinden kabak tatlısını mideye indiriyorum laf aramızda :)

Malzemeler:
2 kg soyulmuş kabak
1 kg toz şeker

Yapılışı:
Kabakları soyup, kibrit kutusu büyüklüğünde dilimleyin (Soyarken yukarıda bahsettiğim hususa dikkat edin).
Doğranmış kabakları genişçe bir tencerenin dibine tek sıra halinde dizin ve üzerine şekerin bir kısmını yayın. Sonra bir sıra daha kabak dizin, üzerine şeker yayın. Tüm kabaklar bitene kadar bu işlemi yapın ve en son üzerine kalan şekeri yayın. 
Tencerenin kapağını kapatarak, şeker eriyip kabaklar sulanana kadar bekletin.
Tencereyi orta ateşe alın. Kapak açık şekilde pişirmeye başlayın ve kabaklar yumuşayana kadar pişirin.
Pişen tatlıyı dikkatlice fırın tepsisine dökün. 
200 dereceye ısıtılmış fırında yaklaşık 10 dakika fırınlayın. 

AFİYET OLSUN :)

26 Mart 2013 Salı


İyi akşamlar herkese,
İrmik helvasını yapamıyorum diyenler, yapmaktan gözü korkanlar buraya buyurun efendim.
Artık irmik helvası yapamayan kalmayacak. Komşu komşu gezip helva yapsana diye yalvarmalar sona erecek :) Şahsen bende zamanında biri helva yapsada yesem diye gezenlerdendim :)
İçinde süt olmadığından nefis bir kahverengi renginde bu helva. Hemde soğuyunca donup kalmıyor, soğukkende sıcakkende yemelere doyamayacaksınız. 
Üstelik şerbet kaynatma derdi yok, kıvam ayarlama sıkıntısı yok.
Öyle kendimi de, yaptıklarımı methetmeyi pek sevmem ama güzel olanından hakkını yememek lazım değil mi :)
Helvayı kavururken yağı gözünüze çok gelebilir, sakın üzülmeyin işin sırrı orada çünkü.
Eğer az yağlı yemek istiyorsanız bir miktar yağı azaltılabilir.


Malzemeler:
2 çorba kaşığı tereyağ
1 çay bardağı sıvı yağ
1 su bardağı irmik
1 çorba kaşığı dolmalık fıstık

Şerbeti için:
1 su bardağı şeker
1,5 su bardağı su

Yapılışı:
Şeker ve suyu bir kapta şeker eriyene kadar karıştırın ve bir kenarda bekletin.
Ayrı bir tencereye sıvı yağ, tereyağ, irmik ve fıstıkları alın ve kavurmaya başlayın. Rengi kahverengiye dönene kadar kavurun. Üzerine daha önce karıştırdığınız şerbeti dökün ve ocağın altını kısın.
Sürekli karıştırarak şerbetini çekene kadar pişirin. İster sıcak, isterseniz soğuk olarak servis edin.
İşte bu kadar :)

AFİYET OLSUN :)


27 Aralık 2012 Perşembe


İyi akşamlar tüm okuyucularıma :)
Şimdi tam vaktiyken bol bol tüketin bu güzel meyveyi.  İster tatlı yapın, ister reçel, isterseniz soyup soyup bol bol yiyin. Ben çok severim bu güzel meyveyi. Hele ki ekmek ayvasının sulu sulu o tadı yok muuu?
Hıımmm bak şimdi tüm ayvalardan tatlı yapmasaydım güzel güzel yerdim :)
Ayrıca eskilerin, hamileliğinde çok ayva yiyenin çocuğu güzel olur diye sözleri bile vardır :) Ayvanın çocuğu güzelleştirip güzelleştirmediğini bilmem ama içerisinde bol miktarda protein, A, B2 ve C vitaminleri, demir, potasyum ve bakır minerallerini içerdiğini biliyorum. Sindirim sistemine iyi gelir, cildi güzelleştirir, grip ve nezleyi iyileştirir, vücudun direncini arttırır, ağızdaki yaraları geçirir, çiçeği annelerin sütünü arttırır, yapraklarını kaynatıp demlerseniz sakinleştirir, uykusuzluğa iyi gelir.
Öyle ki bu her derde deva meyveyi tüketmemek ona haksızlık etmektir.
Şimdi tam mevsiminde sizde kendinize bir güzellik yapın ve ayvaya bir şans verin :)
Tatlıda gıda boyası kullanmadım. Bu rengi ayvanın çekirdekleri ve kabukları verdi. Çok da güzel bir jöle çıkıyor ortaya sonuçta.


Malzemeler:
4 adet ayva
2 su bardağı şeker
4-5 adet karanfil
Su
Kaymak
Fındık veya ceviz

Yapılışı:
Ayvaları ortadan ikiye kesin. Her iki ucundaki fazlalıkları da alarak kabuklarını soyun. Ama kabukları atmayın. Yarım ayvaların ortalarını çekirdek yataklarıyla beraber temizleyin ve çekirdekleri de bir kenara ayırın.
Geniş bir tencerenin dibine (ben karnıyarık tenceresi kullandım) kabukları yerleştirin. Kabukların üzerine ortalarını çıkardığınız ayvaları oyuk kısımları yukarı bakacak şekilde yerleştirin. Tencereye ayvaların üzerini geçmeyecek kadar su ekleyin. Kaynayana kadar harlı ateşte pişirin.
Kaynadıktan sonra ocağın en küçük gözünün en kısık konumuna getirin. Ayva çekirdeklerini ve karanfili suya ekleyin. Şekeri tüm ayvaların üzerine gezdirin.
Bu şekilde yaklaşık 1,5-2 saat kadar pişrin. Ayvalar piştikçe rengi koyulaşacak, çok güzel bir koku yayılacak mutfağınıza hem de tatlının suyu  jöleleşecek.
Tatlınızın altını kapattıktan sonra ayvaları genişçe bir tabağa alın. Üzerine tencerede ki jöleyi gezdirin.
Soğuduktan sonra kaymak ve fındıkla servis edin.

AFİYET OLSUN :)

25 Kasım 2012 Pazar


Hızlı ve yoğun geçen bir haftanın ardından sakin, sessiz pazar gününe merhaba dedim.
Hava kapalı, biraz sisli ve soğuk.
Tam pazar tembelliğine uygun :)
İki gün evde olunca her işe yetişebiliyor insan. Dün temizliğimi ve aşuremi yaptım, bugünde dinlenme günü.
Yaşasın hafta sonu tatilleri :))

Blog da bir aşure tarifim daha var. Geçen sene kayınvalidemin yaptığı tarif bu.
Bende bu yıl tarife sadık kalarak ilk kez aşure denedim. Miktarı yarıya indirdim, bir kaç birşey daha ekledim. 
Sonuç tam benim sevdiğim gibi bir aşure oldu. Biraz sulu ve normal şekerli :)
Yalnız anladım ki gözümde büyüttüğüm kadar zor birşey değilmiş.
Canım istedikçe yaparım artık :)

Malzemeler:
1 su bardağı aşurelik buğday
Yarım su bardağı nohut
Yarım su bardağı kuru fasulye
Yarım çay bardağı pirinç
1,5 su bardağı toz şeker
2-3 adet karanfil
1 çay bardağı haşlanmış mısır
1 adet elma
1 adet portakal kabuğu rendesi
1 çay bardağı fıstık içi
1 çay bardağı kıyılmış fındık
6-7 adet kuru kayısı
1 çay bardağı kuru üzüm
6-7 adet kuru incir
1 paket vanilya
Tarçın
1 adet nar

Yapılışı:
Buğdayı aşureyi yapacağınız tencereye alın. Üzerine buğdayı 4 parmak geçecek kadar su ekleyin ve bir gece bekletin. Nohut ve kuru fasulyeyi ayrı ayrı kaplarda geceden ıslatın. Nohuta 1 çay kaşığı kadar tuz ekleyin. Ertesi gün ıslatma sularını atın (buğdayın ki hariç). Nohut ve kuru fasulyeyi yine ayrı kaplarda bir iki taşım kaynatın ve kaynattığınız suları atmayın.Kuru incir, kuru kayısı ve kuru üzümleri yıkayıp ayrı kaplarda suda bekletin. 
Akşamdan ıslattığınız buğdayı karanfilleride ekleyerek orta ateşe alarak pişirmeye başlayın. 
Buğday nişastasını salacağından dibinin tutmaması için sık sık karıştırın. Buğdaylar çatlayıncaya kadar pişirin.
Ardından pirinci ilave edin ve karıştırmaya devam edin.
Pirinçler pişmeye dönünce nohut ve kuru fasulyeyi de ekleyin. Bu arada yanınızda sıcak su bulundurun ve ara ara su ekleyin ve sürekli karıştırın.
Yarım saat sonra şeker, vanilya, kuru üzüm, kayısı (4 parçaya bölün),mısır ve fıstıkları ekleyerek karıştırmaya devam edin.
Artık iyice koyulaşmaya başlayan aşurenize kontrollü şekilde su ekleyin. Aşurenin soğudukça koyulaşacağını unutmayın.
Portakalın kabuğunu rendeleyin. Elmanın kabuğunu soyun ve küp küp doğrayın. Aşureyi ocaktan indirirken portakal kabuğu rendesi ve elmaları ekleyerek ocağı kapatın.
Kuru incirleri dörde bölün ve kaselerin diplerine koyun.
Aşureyi sıcak sıcak kaselere boşaltın.
İlk sıcaklığı gittikten sonra üzerini kıyılmış fındık ve nar ile süsleyin.
İsterseniz üzerine tarçın koyun.

Not: Ceviz ve kuru incir rengi karartır. Aşurede açık renk makbuldür. O yüzden bunları kaynatmayın, sonradan ekleyin.
Aşurenin dibi tutmaması için sık sık karıştırın.
Kıvamını çok yoğun yapmayın, akışkan olsun ki tatlı soğuyunca tamamen sertleşmesin.
Tatlının altını kapatmadan önce su eklediğiniz biraz daha kaynatın, tatlıda su tadı kalmasın.

Benim diyeceklerim bu kadar.

AFİYET OLSUN :)



14 Kasım 2012 Çarşamba



Davet masamızın lezzetleriyle devam ediyoruz kaldığımız yerden.
Aslında muffinlerin tarifini verecektim ama iş yerinde ki hamile arkadaşlarımdan biri tartın tarifini isteyince tamam dedim, bir sonraki tarif elmalı tart :)
Elmalı her türlü tatlıya varım ben. O mis gibi tarçınla birleşince yemeye doyamıyor insan.
Zannetmiyorum ki ben sevmiyorum diyen çıksın :)

Bu arada aklım fikrim okuduğum kitapta. Son günlerin en çok satan, en çok okunan kitabında. Nazan BEKİROĞLU'nun Nar Ağacı. Her satırını su gibi içtiğim, bir kelimesini bile atlamadan sindire sindire okuduğum kitap. Hiç bitsin istemiyorum, o anlatsın ben okuyayım istiyorum.
Kitaplarımı internetten alıyorum. Şans eseri karşılaştığım www.pttkitap.com bana çok cazip geldi. Hemen 5 tane kitap sipariş ettim. Bazı kitaplarda yüzde 50ye varan indirimler var. 10 lira ve üzeri kitaplarda ise kargo ücretsiz. Her bir kitap ayrı ayrı yayınevlerinden geliyor. Teslimat Ptt kargoyla yapılıypr. Ben tüm kitaplarımı sorunsuz bir şekilde 1 hafta içinde teslim aldım.
Bugünde www.hepsiburada.com dan sipariş verirken birde kitaplara bakayım dedim. Orada da indirim var. Almayı düşünen arkadaşlara tavsiyemdir. Ben 2 tane kitap ekleyiverdim sepete. Sabırsızlıkla bekliyorum :)
Bu arada blogun sağ tarafına bir eklenti koydum belki farketmişsinizdir. Okuduğum kitapları sizinle paylaşıyorum.

Tarife gelene kadar beni sabırla okuyan herkese selam eder, saygılar sunarım :)

Malzemeler:
2 adet yumurta
1 paket Teremyağ (250 gr)-oda sıcaklığında
3 yemek kaşığı yoğurt
Yarım su bardağı şeker
3,5 su bardağı un
1 paket kabartma tozu

İçi için:
5 adet elma
4 yemek kaşığı şeker
2 yemek kaşığı (silme) tarçın
1 avuç kıyılmış ceviz

Yapılışı:
Un hariç tüm malzemeleri bir kaba alın. Unu azar azar yedirerek hamurunuzu yoğurun.
Hamuru tezgahın üzerine alın. Elinizle kalın bir rulo haline getirin. Hamurun 3'te 1'ini (yani hamurun yarsından biraz daha az olacak şekilde) kesin. Küçük olan parçayı streç filme sarıp buzluğa kaldırın, rendelenecek kadar donmasını bekleyin.
Diğer büyük parçayı yağlayıp unladığınız fırın kabınıza ister ellerinizle bastırarak, isterseniz önce tezgahta açarak yerleştirin.Yerleştirdiğiniz hamuru çatalla birkaç yerinden delin.
Elmaları rendeleyin, şeker ve tarçınıda ilave ederek elmalar suyunu çekene kadar pişirin. Piştikten sonra kıyılmış cevizleride ekleyip karıştırın.
Elmalı harcınızı hamurun üzerine yayın. Yeterince donnmuş olan buzluktaki hamuru elmalı harcın üzerine rendeleyin. Tartınızı 180 derece fırında hafif kızarana kadar pişirin.

AFİYET OLSUN :)


9 Kasım 2012 Cuma


Merhaba,
Bu süslü püslü bohçalarımız iş arkadaşlarım tarafından yapılmış, fotoğraflar blogumda yayınlanmak üzere tarafıma verilmiştir.
Öncelikle Burcu, Hilal ve Songül'e huzurlarınızda teşekkür eder; devamını beklediğimi belirtmek isterim :)
Sayelerinde blogumda artık Dost Lezzetler bölümünün açılış kurdelesini kesmiş bulunmaktayım. Hayırlara vesile olması temennisiyle... :)
Efendim bohçalarımız tamamen el emeği olup, sabah kahvaltısına yapılan kreplerin değerlendirilmek istenmesi sonucu oluşmuştur.
Denenmesi şiddetle tavsiye edilmektedir :)
Bu arada aldığım duyumlara göre bohçaların içinde lezzetli mi lezzetli bir krema varmış. Benden söylemesi :)



Malzemeler:
(6 kişilik)
Krep için:
1 su bardağı süt
½ su bardağı su
2 yumurta
1 su bardağı un
1 paket vanilya
1 çimdik tuz
Krepleri pişirmek için sıvıyağ

Kreması için:
3 su bardağı süt
3 yemek kaşığı pirinç unu
3 yemek kaşığı şeker
1 paket Çikolatalı Krem Şanti

Ayrıca;
2 adet muz
Bir miktar ceviz içi

Yapılışı:

Öncelikle krep için yumurtaları bir çimdik tuz ile çırpın. Ardından süt, su,vanilya unu ekleyerek krep hamurunu hazırlayın. Yapışmaz tavanızı ısıtın ve az miktarda sıvı yağ ekleyin. Bir kepçe krep hamurundan alıp tavada önlü arkalı pişirin. Tüm hamur bitene kadar bu şekilde krepleri hazırlayın. 
Diğer yandan bir tencereye sütü, pirinç ununu ve şekeri ekleyip sürekli karıştırarak kremanızı hazırlayın. Krema piştikten sonra içine toz krem şantiyi ekleyerek çırpın.
Hazırlamış olduğunuz kreplerinizin içine bolca krema koyun. Muzları halka halka dilimleyip, kremanızın üzerine yerleştirin. 
Ceviz içlerini elinizle fazla küçük olmayacak şekilde kırın ve krema ve muzun yanına yerleştirin. Krebinizi kenarlarından tutup ortada birleştirip bağlayın. Kremanızdan bohçaların üst kısımlarına da koyarak süsleyin. Süslü bohçalarınız hazır :)

AFİYET OLSUN :)

4 Mart 2012 Pazar


Nerelerdesin sen kız dediğinizi duyar gibiyim :)
Evet ben bir kaçağım ve suçluyum itiraf ediyorum :)
İzine gittim geleceğim dedim, izinden döndüm 2 hafta oldu hala benden ses seda yok...
İnsan ara verdikçe daha bir uzaklaşıyor. Ha bugün yazarım ha yarın yazarım derken bakmışsın günler geçmiş.
 Facebookta kayınvalidemin günü olduğunu, bunun için çok güzel mamalar yaptığımızı ama favorim olan aşurenin tarifinin ilk yayınlanacaklar arasında olduğunu söylemiştim. Ama maalesef tamda o gün eşimin çok feci şekilde hastalanması tatilimizin son bir haftasının çok kötü geçmesine sebep oldu. İyileşmesi uzun sürdüğü için bir hayli hırpalandı.  Bende verdiğim sözü unutmadım ama tutamadımda. 
Neyse ki bol karlı, garip bir şekilde sisli bir pazar gününde mutfağa girmeden önce tarifi yayınlayıp, bu bitmek bilmeyecek ayrılığa bir son vereyim dedim :)
Tarifi aynen kayınvalidemin anlatımıyla aktarıyorum... Anne tekrar ellerine sağlık diyor, tarif için teşekkür ediyorum.



Malzemeler:

2 su bardağı aşurelik buğday
1 su bardağı nohut
1 su bardağı kuru fasulye
3 su bardağı toz şeker
1 çay bardağı pirinç
5 adet karanfil
1 çay bardağı kavrulmuş fıstık
1 çay bardağı iri kıyılmış fındık
1 çay bardağı kuru üzüm
1 paket vanilya
10 adet incir
10 adet kayısı
2 adet portakal kabuğu rendesi
Üzerine serpmek için toz tarçın

Yapılışı:

Buğday, kuru fasulye ve nohut bir gece önceden ayrı ayrı kaplarda ıslatılır. Nohuta ıslatılırken bir tatlı kaşığı tuz konur.
Buğday ıslatılmadan iyice yıkanır ve üzerine 15 su bardağı su konularak ıslatılır.
Buğdaylar bu suyla içine karanfiller konularak kısık ateşte  kaynatılmaya başlanır.
Islatılmış olan nohut ve fasulyede ıslatma suları dökülerek ayrı kaplarda pişirilir. Burada önemli olan pişirirken dağılmaması.
Nohut ve fasulye kaynadıktan sonra kaynatma sularını dökmeyin ki aşureyi pişirirken eklenecek su olarak kullanacağız.
Bir yandan buğday pişerken karıştırmayı ihmal etmiyoruz çünkü dibi tutuyor.Şimdi üzüm, incir ve kayısıları yıkayıp ayrı kaplarda  ıslatıyoruz.
Buğdaylar patlayıp, çatlayana kadar pişirin. Buğdaylar piştikten sonra pirinci ekleyip hemen karıştırıyoruz ki top top olmasın. Bu işlemden 10 dakika sonra nohut ve kuru fasulyeyi ekliyoruz. Yaklaşık yarım saat sonra şeker, vanilya, fıstıklar ve dörde bölünmüş olarak kayısıları ve kuru üzümü koyuyoruz. Bundan sonra 10 dakika daha kaynayacak. Kuru inciri pişirmiyoruz çünkü karartıyor. Onun için kuru inciri kaselerin diplerine paylaştırın. Aşureyi ocaktan indirirken rendelenmiş portakal kabuklarınıda ekleyip altını kapatıyoruz. Aşureyi kaselere boşaltıktan sonra üzerine isteğe bağlı olarak, fındık ve tarçınla süsleyin ve servis yapın.

Şimdi gelelim püf noktalara:
Aşurenin dibinin tutmaması için sık sık karıştırıyoruz. Dibi tutarsa aşurenin tadı bozulur.
Pişirirken yanınızda daima sıcak su bulundurun. Kıvam yoğun ama akışkan olacak, sürekli bu kıvamda tutmak için bir yandanda su ekleyin.
En son su ilave ettikten sonra 5 dakika kadar kaynatın ki suyun tadı kalmasın aşurenizde.
Eğer ceviz ve kuru üzüm ilave edecekseniz tatlınızı kararttığını unutmayın ve bunları kaynatmayın.
Bu ölçülerden biz 24 kase çıkardık. Ölçüleri buna göre ayarlayabilirsiniz.
Ve son olarak söyleyeceğim tüm pişirme işlemleri yaklaşık 3-3,5 saat kadar sürüyor. 

Hepinize şimdiden kolay gelsin ve
AFİYET OLSUN :)

13 Kasım 2011 Pazar


Artık uzunca aralar vermek alışkanlığım oldu değil mi?? Ne fena... Halbuki hiç istemiyorum böyle olmasını. Bugün yazacağım, yazmalıyım dediğimde canımı sıkacak moralimi bozacak o kadar çok şey oluyor ki... Sonunda bugün yemek tarifi vermenin sırası mı derken buluyorum kendimi.
Bu ara ülkemizin üzerinde dolanan kara bulutlar hepimizi üzüyor biliyorum. Şehitlerimiz, ardından peşpeşe gelen depremler, kaybettiğimiz canlar... Allah'ım sabırlar versin ailelerine. Yahu diyorum hiç mi iyi birşey olmuyor?? Sanıyorum olmuyor ya da ben göremiyorum.. Kim bilir??
Fotoğraf makinamı elime almayalı çok oldu. En son geçen hafta Şanlıurfa-Mardin gezisi yaptık eşimle. Ancak aklım yerinde değilmiş demek ki makinamı almışım ancak şarja taktığım pilini öylece şarjda bırakmışım. Balıklı Göl'e gelip makinayı çantamdan çıkartıktan sonra "neden açılmıyor ki bu kuzum" deyip makinayla cebelleştikten sonra içinde pil olmadığını farketmem ve ardından süzülen gözyaşlarıma hakim olamamam arasında saliseler vardır sanıyorum :) Eşimin telefonuyla çektiğimiz karelerin dışında, o kadarda heveslendiğim halde sizinle paylaşacak bir tek karem yok elimde maalesef... İnsanoğlu kendine üzülecek, dert edecek şeyleri aramasa da buluyor işte!! Bir daha Urfa-Mardin gezisi yapıp oradan size bol bol güzel kareler getirmek temennisiyle kapatıyorum konuyu. Lakin hala kızgınım kendime!!
Tatlının görüntüsü revaniye benziyor biliyorum ancak bunun içinde irmik yok... Eşimin çok sevdiği hatta şu anda bu yazıyı yazarken "hah işte şimdi bana bundan yap" dediği tatlı :) Yazım bittikten sonra bana mutfak yolları göründü. Hadi bana kolay gelsin :)
Bu tatlıyı işyerinden bir arkadaşım bana gelirken yapıp getirmişti. Ancak onunkinin üzerinde birde krem şanti vardı. Sizde isterseniz üzerine bir paket krem şantiyi paketteki tarifine uygun bir şekilde hazırlayıp yayabilirsiniz. 

Malzemeler:
3 adet yumurta
1,5 çay bardağı şeker
1,5 çay bardağı yoğurt
1 yemek kaşığı sıvıyağ
1 paket kabartma tozu
3 çay bardağı un

Şerbeti için:
6 çay bardağı şeker
7 çay bardağı su

Yapılışı:
Önce yumurtalar ile şekeri iyice köpürene kadar çırpın. Ardından en son un ve kabartma tozu eklenmek üzere diğer malzemeleri karıştırın. Bu aşamada çok karıştırmayın. Karışımı yağlayıp unladığınız ısıya dayanıklı bir tepsiye dökün. 175 derecede pişirin. Diğer yanda şeker ile suyu bir kapta karıştırıp orta ateşte şerbeti hazırlayın. Şerbet kaynadıktan sonra 10 dakika bekleyin ve sonra altını kapatın. 
Pişirdiğiniz ve bir kenara aldığınız ILIK keki, yine kaynatıp kenara aldığınız ILIK şerbetle buluşturun.

AFİYET OLSUN :)

3 Kasım 2010 Çarşamba


Yine yorgun argın gelinen bir iş dönüşü oturdum bilgisayar başına :) Bu sütlacı yapalı birkaç hafta oluyor ama ancak yazmak kısmet oldu. Çok severek yediğim sütlacın fırında versiyonunu yapmak istiyordum ama yumurta olmasın istiyordum. Her zaman yaptığım gibi yaptığım sütlacı fırına verince aynen böyle bir görüntü çıktı ortaya:) Ben beğendim. Belki benim gibi sırf yumurta istemediği için fırın sütlaç yapamayanlar olabilir. Bu tarifte aklınızın bir köşesinde bulunsun öyleyse:)
Not: Arkadaşlar verdiğim miktar 6 adet kaseye göre. Siz miktarı iki katına çıkarabilirsiniz. 

Malzemeler:
1 çay bardağı pirinç
500 ml süt
1,5 su bardağı şeker

Yapılışı:
Pirinci 2 su bardağı suyla haşlayın. Pirinçler iyice yumuşasın. Sütüde bir kenarda şekerle birlikte kaynatın.  Daha sonra suyuyla birlikte pirinçleri sütün içerisine atın. Süt hafif koyulaşana kadar pişirin. Sütlacı ısıya dayanıklı  kaplara paylaştırın ve kaselerin yarısına gelecek kadar su doldurduğunuz bir tepsiye dizerek 200 derece önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirin.

AFİYET OLSUN:)

27 Eylül 2010 Pazartesi


Rahatsızlığımdan dolayı halimi hatrımı soran, geçmiş olsun diyen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Şükür ki halsizliğim geçti ama boğazım acıyor. Şu bademciklerin ne diye yıllarca taşıyıcılığını yapıyoruz bilmiyorum. Şu durumda senede birkaç kez bademcikleri şişen ben neden aldırmıyorum onları? Korkuyorum diyelim :) 
Bir akşam Muğla'da okuyan kardeşim ki erkektir kendileri beni aradı. Aramızdaki konuşma aynen şöyle:) 
-Abla napıyon?
-İyiyim ablacım sen napıyon?
-İyiyim abla bende. Bak şey dicem, sen rokoko biliyonmu?
-Evet biliyorum noldu?
-Ya geçenlerde televizyonda gördük arkadaşlarla canımız çekti. Her yere baktık ama bulamadık. Tarifini versende yapsak.
-(Gülerek) Beceremezsiniz siz!
-Ya abla sen ver biz hallederiz.
-Peki mail atıyorum sana hemen.
-Sağol abla görüşürüz.
-Görüşürüz ablacım.

Neyse tarif gönderildi kardeşime. O da gitmiş Facebook'ta tarifi paylaşmış. Bunu annem görnüş. Yaz okulu bitipte 3-4 gün sonra gelecek olan kardeşim için yapılıp buzluğa atılmış.Ne kadar teknolojik bir aileyiz gurur duydum :) Kardeşime sordum yaptnız mı diye "yok abla anneme yaptıracağım gidince" dedi. Eve geldiğinde yapılmış bulunca bizimkinde bir keyif bir keyif:) Sonra benimde aklıma düşünce kalkıp yaptım. Rokokonun içine ne isterseniz koyabiliyorsunuz en güzel yanı bu. İster kuru meyve, ister taze, isterseniz dondurma, isterseniz fındık fıstık, damla çikolata... Her defasında da farklı bir tat olarak yerini alır dolabınızda. Evde ne varsa, Allah ne verdiyse katarsınız içine. Soğuk soğuk güzel bir tatlınız olur. 

Malzemeler:
1 paket petite beurre bisküvi (sanırım 200 gr paketi)
1 paket kremşanti
1 su bardağı süt
1 çay bardağı damla çikolata
1 çay bardağı kuru üzüm
Çikolata sosu

Yapılışı:
Kremşantiyi sütle kıvamı koyulana kadar çırpın. Sonra içine elinizle iri iri kırdığınız bisküvileri, damla çikolata ve kuru üzümü ekleyin. Bir kaşıkla iyice karıştırın. İsterseniz genişçe bir kaba ya da tek tek kaselerin altına streç film yayarak( genişçe koparın kenarlardan taşsın) karışımı üzerine yayın. Kenarlarda kalan streç filmi üzerine kapatarak buzluga atın. Birkaç saat içinde donuyor. Ama ben bir gece bekletiyorum daha güzel oluyor sanki. Çıkardıktan sonra üzerine çikolata sosu dökün.

AFİYET OLSUN:)

23 Temmuz 2010 Cuma



Çalışan biri olunca mutfaktaki tariflerde o kısıtlı zamanlara uygun pratik tarifler oluyor. Herşey bir an önce yapılsın, sofraya konsun, karınlar doyurulsun misali... Çoğu hoşuma giden tarifleri bile uygulamaktan çekiniyorum genellikle. İzin günümlerimde temizlikten kalan vakitlerde uygulamaya çalışıyorum daha uğraşmalı ve oyalayıcı tarifleri. Kimi zaman akşamları yemeği hazırladıktan sonra fotoğrafını çekmeye bile vakit bulamıyorum. Çeksemde istediğim gibi olmuyor fotoğraflar. İşte o zaman çok canım sıkılıyor. Hiçbir işimi alelacele yapmayı sevmiyorum. Keyfine vara vara yapılmalı işler, seve seve yapılmalı... İşte böyle düşünüpte her işi belirli zamanlara sığdırmaya çalışmak benim yapıma ve düşünceme tamamen ters geliyor. Ama yapacak birşey yok çalışıyorum ve kısıtlı zamana sahibim:) İşte bu kısıtlı zamanlardan birinde yapılmış benim bayıla bayıla yediğim irmik tatlısı... Bunu benim işyerimdeki bir ablamdan almıştım tarifini geçen yıl. Şimdi istisnasız sürekli yaparım bu tatlıyı fazla vakit almadığından dolayı.
Malzemeler:
  • 1 litre süt
  • 10 yemek kaşığı irmik
  • 11 yemek kaşığı toz şeker
  • Tarçın
Yapılışı:
Tüm malzemeyi tencereye koyup orta ateşte kaynayıp koyu bir kıvama gelene kadar karıştırın. Karışımı soğutmadan bir borcama veya bir kalıba döküp soğuduktan sonra servis edin. Ben üzeribe tarçın döküp servis ediyorum. Ama yanında dondurmaylada bu sıcak günlerde harika oluyor.
AFİYET OLSUN:)

1 Temmuz 2010 Perşembe

Geçen gün tatlı krizimi tatlıya bağlayasım geldiğinden dolayı annemle un helvası yaptık. Normalde annem ölçülü yapmaz hiç yemeklerini, göz kararı yapar. Ben tarif istediğimdede kızım işte biraz şeker, biraz su, biraz un der:) İşte annemden böyle alırım tarifleri. O yüzden un helvasını yaparken birebir ölçtüm. Nefis oldu valla sıcak sıcak yedik beraber. İşte size dumanı tüten un helvası...


Malzemeler:

  • 2 su bardağı un
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 3 su bardağı su

Yapılışı:

Un ile yağı rengi kahveleşinceye kadar kavurun. Kenarda su ile şekeri karıştırarak şekeri eritin. Un kavrulduktan sonra şerbeti una ekleyin ve iyice koyulaşana kadar karıştırın. Şerbet soğuk olacak, şerbeti kaynatmayacaksınız. işte bu kadar...

AFİYET OLSUN:)

28 Haziran 2010 Pazartesi

Tatile çıkmadan önce olan mutfa maceralarım daha doğrusu aksiliklerimi anlatmaya devam edeyim. Kabak Mücveri yazımda anlattığım gibi hangi yemeği yapmaya karar versem hep bir eksik çıkıyordu. 20 Haziran pazar günü Sevgili Pepela' nın Havuçlu Toplarını yapmaya karar verdim işten eve gelince. O günde evliliğimiz 1. yılını dolduruyordu ve eşim beni yemeğe çıkaracaktı. Eve geldim hemen mutfağa girdim. Yemek işlerini hallettikten sonra giyinip süslenirim dedim. Havuçlarımı rendeledim, malzemelerini ekledim büyük bir zevkle yoğurdum. Yuvarlak şekiller verdim. Hindistan cevizine batırırken hindistan cevizim yetmedi. O da yetmezmiş gibi eşim geldi :) Elimde havuçlu hamur kapıyı açtım. Ne tam olarak hazırlanabilmiştim ne de havuçlu topları bitirebilmiştim. Eşimden yarım saat daha istedim. Havuçlar dolaba atıldı ve hazırlandım. Gelirken hindistan cevizi alındı ve toplar tamamlandı :)
Malzemeler:
  • 1 kg havuç
  • 1 su bardağı toz şeker
  • Yarım su bardağı ceviz
  • 1 paket bisküvi
  • 50 gram margarin
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • Hindistan cevizi

Yapılışı:

Havuçları rendeleyin. Şekerle beraber havuçlar suyunu çekene kadar kavurun. Havuçlar ılındıktan sonra robottan çektiğiniz bisküvileri, margarini, tarçını ve cevizi ekleyerek iyice yoğurun. Elinizi ıslatarak ceviz büyüklüğünde yuvarlaklar yapın ve hindistan cevizine bulayın. Her birinin üzerine kürdan batırarak servis edin.

AFİYET OLSUN:)

 
Twitter Facebook Dribbble Tumblr Last FM Flickr Behance