ÇOCUKLARA KOD (PROGRAMLAMA) ÖĞRETMEK IÇIN 4 ARAÇ

Dünyamız daha çok teknoloji odaklı hale geldikçe; artık çocuklarımıza bilgisayar kullanmasından çok, bilgisayarı, programları ve oynadıkları oyunları kendi kendilerine nasıl inşa edeceğini öğretmeliyiz...

BILIŞIM TEKNOLOJILERI DERSI VE ÖĞRETMENLERI HAKKINDA YANLIŞ BILINENLER

Bilişim Teknolojileri öğretmeni olarak (henüz atanamadım) söylemek istediklerimin tümüdür...

WINDOWS MOBILE 6.1, WINDOWS 7, .NET FRAMEWORK

Yine bir merak üzerine yola çıktım...

BIRAZ RENKLERLE UĞRAŞALIM : CROSS-PROGRESSING

Elimden geldiğince Paint.net ile cross-progressing yapmaya çalışacağım. Birlikte izleyelim bakalım nasıl bir sonuç çıkacak...

Blogger Tricks

aklıma takıldı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aklıma takıldı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Kasım 2012 Cuma

Öğrencilere Sunulan Proje ve Staj İmkanları

Super-stajyerÜniversite tercih dönemi başından geçenler çok iyi bilirler. Öncelik her zaman büyük şehirlerden yanadır. Büyük şehir, Büyük Üniversite, Köklü Üniversite… Büyük şehirlerin sosyal imkanlarının yanı sıra iş imkanlarının çok daha fazla olması ise ayrı bir artı. Özellikle İstanbul’a üniversiteye gidenleri geri memleketlerine dönebildiklerini hiç görmedim. Staj dönemlerinde bir şirkette staj yapıp, sonra bulundukları yerde kalıyorlar ve ya orayı referans göstererek başka bir şirkette işe giriyorlar.

Bizim deyişimizle Anadolu Üniversiteleri (İstanbul –Ankara – İzmir dışındaki şehirlerdeki üniversiteler)’nin öğrencilerinin ise bu şansları çok az oluyor. Ya büyük şehirde bir akrabası, tanıdığı olacak, bu şekilde staj yapacak. Ama yetenekli ve imkanları yoksa, özellikle bilişim öğrencileri,  bulunduğu şehirdeki küçük işletmelerde ya da alanı dışında staj yapacak, ve mezuniyetinde bu yönde devam edecek.

Bu konuya nereden geldik?

Şu anda yeni açılan üniversitelerden Sinop Üniversitesi’nde olmam sebebiyle, öğrencileri ve durumu gözlemlemem daha kolay. Artı kendi lisans dönemimde de bu farklılığı azaltabilmek için çok çabaladım. Önemli olan bulunduğunuz şehir ve ya okuduğunuz üniversite değil, sizin ilgi ve yetenekleriniz olmalı.

Bu konuda 2 taraflı bir sorumluluk var.

  1. Öğrencinin üzerine düşenler
  2. Özel Sektörün ( işverenlerin ) üzerine düşenler.

Öğrencinin sorumluluğunda ilgi ve yeteneğini doğru kullanmak ve yönlendirmek var. Üniversite başladıysa Photoshop-CS6_CS5_5_CS5-mock-logo-1d-5501[1]artık hayatını büyük oranda yönlendirmiş demektir. Bilişim Sektörünü seçtiyse, kendini geliştirmeye açık olması gerekir. Çünkü 3-4 ayda bir yeni ve üst model bir bilgisayarın çıktığı, 2 yılda bir yeni işletim sistemi (Windows Vista [2007] – Windows 7 [2009], Windows 8 [2012] ) paket programların yeni sürümleri (Adobe CS 3- CS 4-CS 5-CS 6 gibi), programlama dillerinin gelişmiş sürümlerinin çıktığı bir dönemdeyiz. Teknolojiye yetişmek lazım.

Özel sektörün ( işverenlerin) sorumluluğunda ise yetenekleri kullanmak ve önlerini açmak var. Bilişim eğitimi tamamen özel sektör ile bağlı bir eğitim branşı. Sebebi ise öğretmeye çalıştığımız programları özel sektörün yayınlıyor olması.

Sonuç olarak;

Anadolu Üniversitelerindeki öğrencilerimizin okulda öğrendiklerinin sektörde nasıl kullanacaklarını tam anlamıyla yaşayamadıklarınız görebiliyoruz. Büyük balık diye bir söz var ya, büyük açıyı, büyük balığı öğrencilerin görme imkanları burada daha kısıtlı. Bir de çok hevesli öğrenciler var, bu öğrencileri kaybetmeden bilgileri üzerine çalışabilecekleri yerde çalışmaları daha doğru. Hocalar iş hayatını az buçuk öğrenmeleri amacıyla projeler veriyorlar ama projeleri büyük çaplı göremeyince hedeflenen düzeydeki amacımıza ulaşamıyoruz. Mezun olduktan sonra muhasebe bölümlerinde çalışan bilgisayar programcılığı mezunları var. Bunun yerine kendi sektörlerini tanımalarını ve orada iş yapabileceklerini göstermek onlarında ilgisi arttıracaktır.. Sinop’ta bilişim teknolojilerine yönelik iş ve staj imkanları büyük şehirdeki ile kıyaslanamaz bile. melek-isveren

Bu sebeple, uzaktan çalışabilecekleri ve ya yaz stajı dönemlerinde kendi sektörlerinde çalışabilecekleri Melek İşverenlere ihtiyaç var.

Ya da ben böyle düşünüyorum. Bir eğitimci olarak amacımız öğrencilerimizi daha iyi yetiştirmek değil mi?

Bu konudaki yorum ve düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim, hatalı, yanlış, eksik ve ya fazla olan kısımları da belirtirseniz sevinirim. :)

Bilişimli Günler!

5 Ocak 2012 Perşembe

Çalışın Köleler

soru-isaretiYine yeni bir yıldan, yine yeni bir yazıdan merhaba.

Yıllar bizi beklemeksizin akıp geçerken ben 1-2 yıldır yerimde sayıyorum. (Hiç de sevmediğim bir durum aslında)

SSSSS’ler yakamızı bırakmadı. Köle misali çalışıyoruz hala. KPSS’ye kadar sınavlardan hiç şikayet etmemiştim. Sınavlardan şikayet etmeyi de sevmem aslında. Ama eğitim sisteminin bozuk tarafına rastladığınız anda ipler kopuyor. Üniversite’de eğitim bilimleri derslerini yeterli derece almadığımızdan dolayı, KPSS’de yerimizde saymaya devam diyoruz. Aldığım eğitimin bozuk tarafı bu oldu. Eğitim Fakültelerindeki eğitim dersleri yeterli değil. Umarım Öğretim üyeleri de bunun farkına varır.

Her neyse; gelelim dershane sistemine.

Orta büyüklükte bir ilçede yaşadığım için KPSS dershanesi konusunda sıkıntı yaşadım. Burada ki dershane öğretmenleri şehir dışından gelip gidiyorlar, (genellikle Ankara, Çorum) bu ise verimli olmuyor. Eğitim ueBilimleri zaten felsefi bir konu. –sözel derslerim hep ezberleyerek geçti- Bu kez iyi bir eğitim almak istiyorum. Geçen yıldan aklımda olan uzaktan eğitim dershane sistemine üye olmaya karar verdim. (bknz: http://www..uzaktanegitim.gen.tr) Uzaktan eğitim sistemi hakkında az çok bilgim ve deneyimim var. (6 aylık uzem deneyimi sonucu)

Sistemden bahsetmek gerekirse;

  • Evden ders dinlemek çok rahat
  • İstediğin kaliteye ulaşmış olmak vicdanen rahatlatıcı
  • Dershaneye gitmek için zaman kaybı yok
  • Dersleri tekrar tekrar izleme imkanı var

Eksilerine gelince;

  • İnternetinizde kesintiler olursa ders saatinde canlı dersi kaçırabiliyorsunuz. (İyi ki ders kayıtlarını izleyebiliyoruz.)
  • Bazen hocalardan sorularımıza cevap alma süremiz uzayabiliyor.
  • Online sisteme ekledikleri yaprak test vs. soru sayısı az.

Bilgisayarcı gözünden sisteme gelince; (umarım bunu okuyanlar kızmaz)

  • Öğrencilerin Bilişim teknolojileri konusunda kendi yetersizliklerini bazen uzaktan eğitime mal edebiliyorlar.
  • Sistemde teknik olarak gördüğüm eksik ve açıklar var. (yazılımsal-web tabanlı eksikler)
  • Sistem kendi içinde forum benzeri bir şey kurulabilir. (öğrenci etkileşimi açısından.)connect-logo
  • Adobe Connect üzerine diyecek sözüm yok zaten. (Böte Kurultay toplantılarında da kullanırdık.) Sorunsuz, tam çözüm getiren bir sistem. (Bildiğim kadarıyla MEB’de bazı toplantılarını Adobe Connect üzerinden gerçekleştiriyor)

Bana gelen geri bildirimler;

Bu sisteme kayıt olduğumu söylediğimde, bir çok kişi (sbs’den kpss önlisans’a kadar) kendi sınavları içinde aynı dershane sistemi olup olmadığını ve benim bu sistemi nereden öğrendiğimi sordular. (Bilgisayar ve internet konusunda bir şey olurda benim gözümden kaçar mı?)

Aslında sadece İhtiyaç değil, diğer büyük dershanelerinde benzer sistem kurmaları gerekli bence. KPSS ve hatta SSSSS’ler hayatımızda oldukça buna ihtiyacımız var. Eğitim sistemimiz bize yeterli bilgiyi vermeyip, SSSSS’lerde istediği için bunlara ihtiyacımız var.

Bence bu sistemler daha iyi geliştirilebilir ve daha iyi sonuçlar alınabilir. Her derste aklıma, şuraya keşke bunuda ekleselerdi, bu konuda falan olabilirdi, şu konu için böyle bir animasyon daha kalıcı olabilirdi (özellikle öyt’de teknikleri anlatırken basit flash animasyonlar koyulabilirdi –gif’ler yerine) şeklinde düşünmeden edemiyorum. SSSSS dertlerim bittiğinde bu aklımdan geçen her bir şeyi tek tek yazmak (program yazmak anlamında) istiyorum.

Technected-The-Mobile-ClassroomEğitim Teknolojisi çok gerekli olmaya başladı, ve ciddi anlamda kalıcılığı da sağlayan bir sistem. Bazen ütopik fikirler aklıma gelmiyor değil. Bir okulda fatih projesi gibi bir sistemi bana bırakacaklar, ne etkinlikler, hazırlardım. Benim gibi düşünen BÖTE’liler olduğuna da eminim.  Bunun ilk farkına vardığımda üniversite 2.sınıfta ilköğretim 1.sınıf için harf tablosu hazırlıyordum. (eğitsel yazılım ödevi). Öğretim teknolojisinin hala tam bilinen ve uygulanabildiğini düşünmüyorum Fatih projesinde de aynı şekilde uygulanabileceğini düşünmüyorum. Çünkü Öğretim teknologları proje içine alınmadı henüz.

Sonuçta bu SSSS’ler yüzünden her gören bize üstü kapalı “çalışın köleler nihahaha” tarzı söylüyor ya da bakıyor.

Konudan konuya atladığım yazımı sonlandırıyorum. Yeni yılın ilk günleri, ilk kafa karışıklıkları ile ilk 2012 yazımı da yazdığıma göre SSSSS kitaplarıma geri dönebilirim. Eğer bıkmadan bu yazıyı sonunda kadar okuduysanız teşekkür ederim.

Bilişimli Günler….

not: hafif reklam kokan hareketler gibi oldu ama işte az çok bildiğimiz bir sektörü de eleştirmeden olmaz değil mi?

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Öğrenciler Teknoloji Seviyor ama “Doğru” Kullanıyorlar mı?

Öncelikle şu resmi inceleyerek başlayalım ve üzerinde biraz konuşalım.

Students Love Technology
Viya: OnlineEducation.net

Amerika'daki yüksek öğrenim kurumları veri tabanı OnlineEducation.net ‘in hazırladığı yukarıdaki posterdeki verileri inceleyeceğiz ve bizdeki kullanım alışkanlıkları ile karşılaştıracağız.

Bizim öğrencilerimizin de yüksek oranda bilgisayar kullandığını biliyoruz. Artık bilgisayara ulaşmak zor değil. Netbooklar olsun Notebooklar olsun masaüstü bilgisayarlar olsun, çok pahalı oyuncaklar değil.

Yani yukarıdaki posterde ilk yazan şeylerden birisi %98’i herhangi bir teknolojik alete sahip. Muhtemelen bizim öğrencilerimizde de büyük bir oran çıkacaktır. Ve bunlardan %38’i teknolojik cihazlardan 10dakikadan fazla uzak kalamıyorlar. Bizdeki durumda buna benzer çıkacaktır. Yolda yürürken bir bakın, çoğu gencin elinde telefon, facebook,twitter, msn vb. açıktır.

Öğrencilerin %27’si çantalarındaki olması en önemli şeyin laptopları olduğunu söylemiş. Bizim üniversite öğrencilerimizde böyledir durum. Her an metro,metrobüs, otobüs gibi yerlerde laptoplarını açıp hemen bir ağ kurup counter,pes oynamak ya da sosyal ağlarda sosyalleşmek için.

Araştırmadaki 4 öğrenciden 3’ü teknoloji olmadan ders çalışamazken; bizde teknoloji olmadan kopyala yapıştır ödev yapamayacakları için ders çalışamazlar.

Araştırmadaki 4 öğrenciden 1’i çalışmalarında podcast ve video gibi görsel materyaller kullanırken, bizde bu oranın çok çok düşük olacağını biliyorum. Çünkü ben bilgisayar ve öğretim teknolojileri öğretmenliği  okuduğum için aynı bölümdeki bölümdaşlarım (arkadaşlarım)’ın büyük bir çoğunluğu podcast ne demek bilmiyorlar. Ama youtube’da çok iyi video izleriz.

Araştırmadaki öğrencileri %91’i öğretmenlerinden extra yardım almak için email kullanırlarken; bizde bu konuda yarı yarıyadır diye tahmin ediyorum. Çünkü ya öğrenci hiç mail atmaz, ya da hoca cevaplamaz. Ya da öğrencilerin attığı mailler forward maillerden ibarettir.

Araştırmadaki öğrencilerin %8’i öğretmenleri ile iletişim kurmak için sosyal ağları kullanıyor. Bu oranı az buldum açıkçası. Bizde Facebook kullanım oranı çok yüksek. Ama bu ne kadar öğretmenden bilgi almak için kullanılıyor bu konuda yorum yapamıyorum henüz tam gözlemleyemedim. Ama genelde oyun istekleri gönderiyoruz.

Şu fotoğrafa bir bakalım.

himym424_1207

Bu fotoğraf How I Met Your Mother dizisinden. Öğrencilere dikkat edersek büyük çoğunluğunun önünde laptopları açık halde bulunuyor. Ve yukarıdaki araştırmayla eşleştirirsek notlarını dijital ortamda tutuyorlar.

Bizde ise durum şöyle oluyor; sınıfta derste laptopları açıyorsak, okulun kablosuz internetine bağlanıp ya torrent açıyoruz ya da oyun oynuyoruz ya da sosyal ağlarda dolaşıyoruz. Ders notları yazan kısım ile azdır ve nasıl olsa notları ondan alabiliriz.

Burada anlatmak istediğim şu; biz bilgisayarı sadece “OYUN” amaçlı kullanıyoruz. Biraz acımasız bir yazı olabilir. Ama Bilgisayar konusunda tüketici bir yapıya sahibiz. Bilgisayar kullanmayı öğreniyoruz ama tüketmek amaçlı üretmek amaçlı değil. Word’de dosya-düzen menülerini  (menü çubuğunu) öğretiyoruz. Bu yıl ücretli öğretmenlik yaparken, bu konuları anlatırken bende sıkıldım. Çocuklarda sıkıldı zaten. Çocuklara okul gazetesi yapacağız dedim. Ama sayfa tasarımı, bilgisayarda yazıların yazılması onlara ait olacaktı. 5-6 kişilik bir grupta 1 ayda gazete hazırlandı. 10-12 sayfa kadardı. Hazırlarken onlara neyin nasıl yapıldığını gösterdim ve gerisini kendilerine bıraktım. Derste bahsettiklerimizin neden önemli olduğunu öğrendiler. Bence 1 yıl boyunca verdiğim dersler yerine en çok gazete hazırlarken bir şeyler öğrendiler.

İnternette tüketiciliğe gelelim. Kız kulesinin karşısındaki o güzel manzarada otururken yaptığımız ilk iş telefonumuzu çıkarıp facebook açmak oluyor. Manzara kimin umurunda? Okulda ilk işimiz oyun ya da sosyal ağlatı açmak oluyor. Öğretmen ödev istese; internetten okumadan kopyala yapıştır yapılıyor ya da hazır ödev indirilip okumadan veriliyor. Yine öğretmenlik yaparken fark ettiğim bir durum; öğrenciler araştırma ödevlerini yaparken google’a yazıyorlar. Arama tuşuna tıklıyorlar. Tamam buraya kadar bir sorun yok. Sonra ilk linkteki her şey okumadan yazılıyor. İlk linkte Ekşi sözlük oluyor, öğrenci okumadan tüm sayfayı defterine geçiriyor. Peki bilgi doğru mu hayır? Ayşe, Fatma, Ali, neden böyle yapıyorsun okuyup doğru mu değil mi baksana? “Öğretmenim nasıl olsa öğretmende okumadan not verecek, ne kadar çok yazı olursa o kadar iyi”.

Konu neydi? “Öğrenciler teknolojiyi seviyor”. Hayır. Öğrenciler teknolojiyi tüketmeyi seviyor. Biz onlara tüketmeyi daha iyi nasıl tüketileceğini öğretiyoruz. Biz bilgisayar bilimleri üzerinde üretebilecekleri şeyleri öğretmiyoruz. Son yıllarda ise öğretmemekle kalmayıp, Bilgisayar derslerini de kaldırıyoruz. Bilgisayar bilimlerinden Tasarım, Yazılım, Donanım, Oyun geliştirme vb. yok değil mi? Bunları öğretmiyoruz. Nasıl tüketiriz öğretiyoruz. Hatta bunu da iyi öğretemiyoruz ki; öğrencilerimiz OECD ülke ortalamalarının altında.

Ben ilköğretimden örnekler verdim ama üniversitede hatta iş yaşamında bundan farklı örnekler de görmedim. Bilgisayarı  ve interneti kullanabileceğimiz o kadar mantıklı ve hayatımızı kolaylaştırıcı yönleri var ki, biz bunları göremiyoruz, kullanamıyoruz, kullanmıyoruz.

Unutmayalım aslında bilgisayar kullanmayı bilmiyoruz. Sadece daha havalı eşyalar oldukları için taşıyoruz. Daha havalı oldukları için ipad, dokunmatik cep bilgisayarı, iphone kullanıyoruz. Sadece ama sadece daha iyi oyunların çalıştırabilmek için yüksek donanımlı bilgisayarlar alıyoruz. Tüketiyoruz ama üretmek adına hiç bir şey yapmıyoruz. 

Umarım teknolojiyi hayatımızda daha yararlı hale geldiği ve öyle kullanıldığı günleri de görürüz.

Yazıma kaynak olan yazı : http://mashable.com/2011/08/10/students-technology-infographic/

Not: Yukarıdaki varsayımlarım tamamen gözlemlerime dayalıdır. Biraz sert çıkmış olabilirim. Sürç-i lisan ettiysek affola. Kimseyi eleştirmek değil amacım. Sadece teknolojiyi öğretmekten sorumlu kişilerden birisi olarak karşılaştığım sorunların sebepleridir bunlar.

4 Ağustos 2011 Perşembe

Ders : Panorama (photoshop’suz)

Ders : Panorama
Malzemeler :
Sonuç : 


Çok profesyonel bir sonuç elde edememiş olabilirim ama panorama konusunda merakımı gidermiş olmak yeterli. Resim işleme konusunda yetenekli değilim. Bilgisayarımda benim gibi bu konuda yetenekli değil. Hala bir Dell inspiron 6400 kullanıyorum (Windows 7’li). Uzun ömürler diliyorum bilgisayarıma.
Öncelikle Microsoft Image Composite Editor 32 Bit indirdim, kurdum. Kurulumdan sonra şöyle bir ekran çıktı; programın ilk görüntüsü:

File –> New Panorama. Açılan pencereden öylesine çektiğim 4 fotoğrafı seçiyorum.

Automatic Crop Tıklıyorum. Bu tık, otomatik olarak seçilecek alanı seçiyor. Export Bölümünden ise PNG Image seçeneğini seçiyorum. Scale bölümünü ise 5 yapıyorum. Çünkü bir önceki yazımda fotoğraflar büyük olduğu için sorun oldu. Bu kez boyutlarını küçülterek yüklemek istiyorum. İstediğiniz boyutları ayarlarsınız artık. :)
Export to Disc tıkladığımızda fotoğrafı bilgisayarda kaydedeceğim yeri seçtim ve bitti.

Sonuçta merak edip durduğum panorama nasıl son haline geliyor öğrenmiş oldum.
Neden Photoshop kullanmıyorum?
Photoshop karşıtı falan değilim. Bilgisayarım kaldırmıyor. Basit çözümler kullanmak zorundayım. Bir de yukarıda da söylediğim gibi resim işleme konusunda henüz ileri düzey bilgim yok. Bu yüzden Photoshop kullanmıyorum.
Technorati Etiketleri: Photoshopsuz,panorama,basit panorama nasıl yapılır?,nasıl yapılır?,kolay panorama,resim işleme

9 Ocak 2011 Pazar

Facebook 15 Mart’ta kapatılıyor “mu”?

İnternet dünyası bir çöplüktür. Bilişimciler bunu çok iyi bilirler. Gezip dolaşırken (sörf yaparken) neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek lazım ve güvenilir kaynaklara  bakmak lazım.

Bugün Facebook’ta yapılan paylaşımlardan birisi bu haberdi.

FaceBook-Sahibihttp://weeklyworldnews.com/headlines/27321/facebook-will-end-on-march-15th/

http://www.m-gen.biz/detay.asp?id=1363

Haberi okudum. Gerçekten komikti ama aklımda bir çok soru geçti, ve sonrası;

Aynı paylaşımları Facebook da bende yaptım.

Kimse inanmıyor tabi, bunun sebepleri;
  1. Bu kadar üyesi olan ve bir problem olmayan bir site nasıl kapatılır? (temel bilgisayar okuryazarı)
  2. Bu kadar büyük maddiyatı olan bir site neden kapatılsın? (maddi sebepler)
  3. Böyle bir altyapıya sahip ve teknolojik açıdan her gün gelişen bir sitenin kodlarını çöpe atmayı hiç bir developer kaldıramaz. (Bilişimci gözünden)

Haberi yöneticisi olduğum bir Facebook Sayfasında (BÖTE ile ilgili bir sayfa)yayınladım, üyeler “böyle yalan haberleri neden yayınlıyorsunuz”, “nasıl bir yöneticilik bu”, “şaka mı bu”, vb. şeyler söylediler ve bağlantı kaldırıldı. Burada Ölçmek istediğim 2 şey vardı.

  1. Asıl bilişimciler hemen habere inanıyor mu?
  2. İnsanların tepkisi böyle bir durumda ne olurdu?

Aldığım sonuçlar;

  1. İnsanlar araştırmadan böyle bir haberin yalan olacağını adı gibi bildiği için   – Facebook’a bu kadar güvendiği için- direk yalan haber dediler.
  2. Bir kez daha altın harflerle anladım ki araştırmaya meyilli değiliz.
  3. Bir grup-sayfa-site yöneticilerini hemen olumsuz eleştirmeye açığız.

Ben nereden anladım bu haber doğru değil;

  1. İnternette bir yazı okuduysak hemen doğruluğuna inanmamalıyız, bir kaç sitede dolaşmamız lazım.
  2. Birkaç site dolaştık hep tek bir internet sitesi kaynak gösteriliyordu.
  3. Bir kaç site dolaştık hep aynı yazı(kopyala-yapıştır) ( copy-paste) yöntemi kullanılmıştı.
  4. Okuduğum güvenilir internet haber sitelerinde böyle bir haber yayınlanmamıştı. (örneğin: Mashable)

Tut ki Facebook kapatıldı ne olur?

  1. Büyük olay olurfacebook_by_deadly_wanderer-d34nwey
  2. Alternatifleri açılır.
  3. Geri açılması için kampanyalar düzenlenir.
  4. X Milyon Türk kullanıcısı ne yapacağını şaşırır.
  5. Frienfeed ya da Twitter yeni gözdemiz olur ama Facebook’u aratır.
  6. upss Friendfeed de Facebook’un du değil mi? O da kapanırsa? Gülümseme
  7. Sosyal iletişimimiz azalır.
  8. Oyun oynayamayız.
  9. Çiftçi olamayız.
  10. Apartmanlarımız, sitelerimiz, gökdelenlerimiz olmaz.
  11. Facebook’u özleriz.
  12. Adına şarkılar yazıp çekilmiş filmleri izleyemeyiz.
  13. Veliler biraz olsun rahatlar.
  14. Dedikoduları öğrenemeyiz. Dil çıkaran gülümseme (Kim nereye gitmiş, hangi fotoğrafları paylaşmış, vb…)
  15. Ders çalışmamak için bahane kalmaz.

Facebook neden kapatılmaz? (Milyonlarca üyesi olması dışında)

  1. Apple & Microsoft neden hala ayaktaysa ondan.
  2. Google da hala yaşıyor değil mi?
  3. Bir çok yeni sosyal ağ açılıyor, en büyüğü tahtı boş bırakırsa ne olacak?
  4. Bir çok site üyeliğimizi Facebook ile bağlayarak yapmıştık. Kapanırsa ne olacak?
  5. Kapatılmaz en fazla satılır.
  6. Altyapısına yazık.
  7. Bu yazının üstüne Facebook kapatılırsa Sosyal ağlar adına tüm bildiklerimi unuturum.

İşte bir haberden yola çıkarak bir süre içinde aklımdan geçen onlarca şey buydu. Facebook’ta bununla ilgili bir çok bağlantı paylaştım. Konu üzerinde gülmek için.

http://www.google.com/search?sourceid=chrome&ie=UTF-8&q=FACEBOOK+WILL+END+ON+MARCH+15th

http://www.facebook.com/pages/We-dont-like-that-FB-will-end-this-March-15/117394598333046

http://www.worldnewsinsight.com/will-facebook-end-on-march-15th/3705/

Facebook_by_Soshi_Hearthttp://www.m-gen.biz/detay.asp?id=1363

http://weeklyworldnews.com/headlines/27321/facebook-will-end-on-march-15th/

Aktif Sosyal Ağlar kullanıcısı olarak en temel olarak akla ilk gelenler bunlar. Bunlara eklenebilecek, Facebook uygulamaları,yenilikleri, Zynga gibi bir çok şey daha var.

 

21 Mart 2010 Pazar

Graflar (Graphs) & Kavram haritaları akraba mı?

Bir Eğitimci aynı zamanda bilgisayarcı olursa bir de üstüne yapay zeka dersi alırsa sonuç bu oluyor işte! (olumlu aktarma) Bilgisayar & eğitim karşılaştırmaları üzerine 2. yazım bu.

Graflar, (Graph Teory, Çizgeler)  ve Kavram haritaları şekil itibari ile birbirlerine çok grafbenzerler.

Graf, bir olay veya problemin düğüm ve çizgiler kullanılarak gösterilen ifade şeklidir; bir çok problemin bilgisayar ortamında modellenmesinde kullanılır. En basitinden şehirlerin birbirlerine olan karayolu bağlantıları, internet üzerindeki ağların birbirine bağlantısı bir grafla gösterilebilir.

kavram-haritalari

 

Kavram Haritaları; Eğitimde kavramlar arasındaki ilişkileri şematize ederek, bilgilerin zihinde somut ve görsel olarak düzenlenmesinde, anlamlı ve kalıcı öğrenmeyi sağlamada, ana ve alt kavramlar arasındaki ilişkileri görmekte kullanılır.

 

 

Ne kadar geçmişleri farklıda olsa aslında benzer işlevleri farklı zeka tipleri üzerinde kullanıyorlar.

Şimdi burada bu iki farklı yapının ortak tek noktaları şekilleri mi?

Hayır, değil!

Graflarda, bilgisayara bir şeyleri daha doğru yani bilgisayarın anlayabileceği ve çözebileceği bir yöntem ile anlatıyoruz, Kavram haritalarında insanda anlamlı ve kalıcı öğrenmeyi sağlama amacıyla bu öğretim tekniğini kullanıyoruz. Sanırım anlatmak istediğim noktayı yakaladınız.

Graflar ile çözebileceğimiz problemler;

  • Bir kimya problemindeki zincir yapısı
  • Havacılıkta ve denizcilikte rota politikaları
  • Bilgisayar ağlarında paketlerin yönlendirilmesi
  • Şehrin yol haritası
  • İçme suyu alt yapısı
  • Elektrik hatları

Bir öğretmen Kavram Haritaları’nı eğer konu anlatımı sonunda öğrencilerin hazırlamasını isterse, değerlendirme amaçlı kullanmış olur. Öğretmen kendisi hazırlarsa öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeyi artar ve öğrencilerin konu bütününü görmeleri daha kolaylaşır. Ayrıca kavram haritaları sayısal tabanlı derslerde kullanılırlar.

Not: Kendi benzetmelerim olup, ciddi bir araştırma değildir, bu nedenle akademik bir değeri yoktur. Konuları özümseme ve aynı anda farklı (çok farklı alanlara) çalışmanın sonucunda, bilgiler arasında benzetme yapılarak, eğitim sınavlarında yapay zeka, yapay zeka sınavında eğitim bilgilerini yazmamak (yazarsam da sebebini önceden söylemiş olmak) amacıyla yazılmış yazılardan birisidir.

Technorati Etiketleri: ,

12 Mart 2010 Cuma

Bıraktıklarım…

Heyecanla başladığım üniversite hayatımın sonuna yaklaşırken, geride bıraktıklarımla Güzel bir üniversite yaşamı geçirdiğimi düşünüyorum.

Bu yıl daha hareketli başlamıştım ama bir kısmını artık alt sınıflara devretmenin vakti geldiğini düşünerek, bazılarını bıraktım.

Öncelikle part-time olarak çalıştığım Uzaktan Eğitim Merkezi’nden ayrıldım. Çalıştığım sürece kazandıklarım;

Uzaktan eğitim sistemi, aynı anda binlerce öğrenciye internet üzerinden ulaşılabilen, DSCN0930 ama çok kişiye birden ulaşıyor olmanın da zorlukları olan, ağır bir sorumluluk getiren bir sistem. Bu sistem bir süre görev almış olmak çok büyük katkı sağladı. Hem proje yönetimi açısından hem de eğitim&bilgisayar birlikte aynı ortamda olmasından dolayı. Bir bilgisayarcı olduğum kadar bir eğitimciyim. Bunu orada bir kez daha hissettim.

Bir sonraki ayrılık BÖTE Konsey oldu. Bu yıl Kulübümü temsilen katılacaktım ama DSCN0604artık bu tip organizasyonlarda alt sınıfların deneyim kazanması gerektiğine karar vererek, Bu  işlemini de onlara devrettim. Geçen yıl BÖTE Kurultayı sonunda Üniversite temsilcileri ile toplandığımızda çok güzel fikirler ortaya atılmıştı. Bu yıl toplanacak olan Konsey’inde bu fikirleri geliştirerek bölümümüz adına güzel sonuçlar alacağından eminim.

Ve şimdilik son ayrılığım ise Kulüp oluyor. Büyük bir heyecan ve istekle kurduğumuz DSCN0539 OMU Bilgisayar ve Teknoloji Kulübü Başkanlığı’nı da üniversite kulüplerinin resmi seçim dönemine kadar yavaş yavaş devrediyorum. Bu kulübün bana kattığı çok fazla şey oldu. Bu yüzden bu ortamdan kopuyor olmanın verdiği üzüntünün yanı sıra, yeni gelen arkadaşlarıma da (eğer kazandırabildiysem) yeni bakış açıları vermiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Kulüpte yaşadığımız sorunlarımızdan birisi ve en önemlisi olan resmi işlemleri çözmek çok zor olmuştu benim için. Onların bu zorluğu benim kadar yaşamaması için, deneyimleri seçim sürecine kadar aktarmaya çalışacağım ve şu anda hazırlanması süren etkinlikler hariç kulüpteki aktif işlemleri de onlara devrediyorum.

Şimdilik bu kadar. Bu arada OMU Atakum Kampüsü Eğitim Fakültesi’nin bazı bölümleri seneye merkez kampüste olacakmış diye bir söylenti geziyor yine…. Bu Üniversite efsanesinin gerçekleşeceği günü merakla bekliyorum. :)

Bilişimli Günler!!!

26 Ocak 2010 Salı

Eğitimde Program Geliştirme Modelleri ve Algoritmalar

Okumaya başlıyorsanız ilk ABC’yi öğrenirsiniz. (yeni sistemde e ile başlanıyor sanırım).

Programlamaya başlıyorsanız ilk Algoritmayı öğrenirsiniz.

Harflerden sonra kelimeler, sonra cümleler gelir ya; Algoritmadan sonra akış diyagramı ve kod parçacıkları gelir.

Algoritma; sonlu sayıda çözüm yoludur. Bilgisayarlarla oturup mantıklı mantıklı konuşarak bir işi anlatamazsınız. Ona yapması gerekenleri adım adım anlatmanız gerekir. Karşılaştığı durumlarda yapması gerekenleri söylemeniz gerekir, yoksa onlarla anlaşamazsınız. Bu istediklerinizi yaptırma konusunu güzelce planlamanız ve sıralamanız gerekir, işte bu olay Algoritma, bu olayın şekille gösterimi ise Akış Diyagramıdır. Örnek günlük yaşamdan ve Vikipedi’den gelsin;

algoritma

Taba - Tyler ModeliEğitimde Program Geliştirme Modelleri ise eğitimde program tasarısı oluştururken izlenecek yolları, sırayı ve alternatif yollar gösterir. Yandaki Taba-Tyler Modelinin akış şemasıdır.

Algoritma ve Taba-Tyler’a dönersek; Algoritma bir bilgisayar programı için hazırlanan bir alt yapı iken; Program geliştirme modelleri, eğitim programı için hazırlanan bir alt yapıdır. İkisinde de amaç en kaliteli sonuca ulaşmaktır.

En kaliteli sonuç nedir? Bir tarafta iyi programlanmış bir Bilgisayar bir tarafta ise sağlam eğitim almış bir İnsan!

Sonuç = Ben Robot, Terminator serisi, Matrix vb.

İki konuyu birleştirmemin sebebi; bilgiyi sentezleme, ve kalıcı izli davranış değişikliğini yansıtabilmektir.

Karışık kelimeleri bırakıp işin özüne dönersek; bir tarafım bilgisayarcı, bir tarafım eğitimci iken bir konuyu tek başına irdeleyemedim. Program geliştirme üzerine çalışırken, bilgisayardaki mantıklı karşılaştırmaları gerçekleştiririm. Bu da konuyu daha iyi öğrenmeyi sağlar.

15 Aralık 2009 Salı

Eski yıl sona erdi, Yepyeni bir yıl geldi! (Frontpage ve Expression Web)

Eski yıl sona erdi; yepyeni bir yıl geldi.

HN-00010-C

Bilgisayarımda eski dosyaları temizlemek üzere yola çıktığımda aklıma gelen Frontpage ve Expression Web arasındaki ilişki bana yandaki resmi hatırlattı.

Frontpage’yi resimdeki yaşlı amcaya; Expression Web’i ise o küçük çocuğa benzetiyorum.

Ben hiç Frontpage kullanmadım, sanırım bu bir itiraf oluyor. Frontpage’in en son sürümü 2003’te yayınlandı ve Expression Web ise 2006’da duyruldu. 2006’dan beri bilgisayar kullandığımı düşünürsek; benim hiç Frontpage’ım olmadı.

Gelişen Dünya, değişen ihtiyaçlar, artan istekler…

İnternet..

Dünyanın dönüş hızından da fazla gelişen, değişen  internet; artan kullanıcı sayısı; gelişen teknoloji, büyüyen internet..

Birbirinin sebepleri ve sonuçları olan bu kelimeler bilgisayar dünyasında internet tarayıcıları ve web sayfaları anlamına gelir.

İnternetin sınırsız bilgi kaynağı ve bir kısmınında bilgi çöplüğü olduğunu düşünürsek, bu dünyaya açılan kapılar internet tarayıcılar, bu dünyada ki yerleşim birimleri ise web siteleri ve kişisel bloglardır. Frontpage 2003

Web sitelerinin temeli HTML, her web tasarımcısının bildiği üzere, kod ile web sitesi tasarlanması çok zor, uğraştırıcı bir iştir ve yazının başında belirttiğimiz üzere bu günlere kadar gelişen internet, ve artan ihtiyaçlar sadece HTML ile gelen tasarımdan çok daha fazla kriterler gerektirir. Bu yüzden WYSIWYG (What You See Is What You Get) (gördüğün alacağındır) HTML editörleri tasarımcıların satır satır kod yazan parmaklarını kurtarmıştır. Microsoft’un 1997 – 2007 yıllarında Frontpage ile başladığı HTML editörü serüveni 2007 başlarından itibaren Expression Studio ekibin bir parçası olan Expression Web ile devam ediyor.

Expression Web Frontpage Office paketi ile gelirdi; Expression Web; Expression Studio ile geliyor. Ama Expression Web de Frontpage gibi Office paketi ile akrabalığı bulunmaktadır. Bu yakınlık sebebiyle alışık olduğumuz bir arayüzle bizi karşılar. Bu sebeble yeni başlayanları korkutmayacak ama profesyonel arayüze sahiptir.

Web tasarımcılarının ve programcıların tartışma konuları hep aynıdır. Tasarımcı ew2 makyajı, programcı işlevselliği siteye yansıtmaya çalışır. Bu yansıtma işlemleri sırasında birbirlerinin yaptıklarının uyumlarını sağlama güçleşir. Bu noktada Expression Web tasarımcılar için, CSS’in nimetlerinden yararlanmanın yanı sıra Flash SWF, Windows Media dosyaları ekleyebilir, Photoshop dosyalarını projeye ekleme imkanı sağlar. Programcılar için de PHP, HTML/XHTML, XML/XSLT, CSS, JavaScript, ASP.NET and ASP.NET AJAX, Silverlight ile çalışma imkanı sağlar.

Expression Web’in kısaca gelişim basamaklarına bakarsak,

İlk sürümü Frontpage’den yeni ayrılmış, ve bazı özellikleri yenilenerek gelmişti. Expression Web 2 sürümünde sadece .NET teknolojileri ile kalmadı ve PHP’yi de destekleyerek daha geniş ir akış açısı kazandı. Web 2 sürümü aynı zamanda silverlight 1 desteğide getirdi.

Web 3 ile de SuperPreview, Snapshot Preview, Deep Zoom, FTP bağlantısı ve transferi, Expression Encoder 3 ile siteye ekleme yapabilme, Visual Studio ile koordineli çalışma, Expression Desing ile olan uyumlu arkadaşlığı gelmiştir.

Sonuç olarak Frontpage hala hayallerimizde yaşıyor ama Expression Web var artık, ona göre daha güçlü, kullanışlı, amatör ruhlara kazandırabileceği profesyonelliğiyle…

Eğer öğrenciyseniz ve Üniversiteniz ya da bölümünüzün Dreamspark üyeliği varsa; Dreamspark yardımı ile Expression Web ücretsiz olarak indirebilirsiniz.

Expression Web Deneme sürümünü indirmek için tıklayınız.

Expression Studio Deneme sürümünü indirmek için tıklayınız.

 

Küçük/Kısa bir not: Kısaca artık Frontpage yok! “FrontPage biliyor musun?” diye sormayalım kimseye çünkü sorduğunuzda size gülmesine sebep olabilir

21 Kasım 2009 Cumartesi

Windows Mobile 6.1, Windows 7, .Net Framework

Kullanılan malzemeler;

  • 1 adet Samsung Omnia ve kabloları
  • 1 Adet Windows 7 Ultimate
  • 1 Adet Windows Mobile 6.1
  • 1 Adet LightSaber uygulaması

windows-mobileYine bir merak üzerine yola çıktım. Bu kez amacım telefonuma ışın kılıcı uygulaması kurmak. UZEM ofisimizde konuşurken ortaya çıkan bir konu. Tabii ki hemen uygulama indirildi. Uygulamayı arkadaşımdan aldım, telefonuma kopyaladım. Telefonumda kurulu olan .Net framework sürümünün güncellenmesi gerektiği yönünde hata verdi. Ben telefonu, internet, konuşmak ve mesaj atmak dışında kullanmadığım için (yani telefona hiç uygulama yüklememiştim şimdiye kadar) kısa bir n’apcam ben? durumundan sonra; bilgisayarda hiçbir zorluk yoktur felsefesine dayanarak; buradan .Net Compact Framework 3.5 indirip bilgisayarımıza kurdum. Sonrası;

Bu arada telefonu kablo ile bilgisayarımıza bağlayalım.

Biliyoruz ki; Windows Mobile’da exe uzantılı dosyaları çalıştıramıyoruz. Kurulum dosyalarımız .cab uzantılı olmalı. windows mobile aygıt merkezi

Eğer Windows Vista ya da Windows 7 kullanıcısı iseniz Windows Mobile kurulu  telefonunuz bilgisayarınız ile Windows Mobile Aygıt Merkezi ile iletişim sağlayacaktır.

Eğer daha öncesi Windows sürümlerinden birisini kullanıyorsanız, telefonunuz ActiveSync ile iletişim kuracaktır.

Windows Mobile Aygıt Merkezi ile kurulumda;

.Net Compact Framework’u bilgisayarınıza kurduktan sonra;
C:\Program Files\Microsoft.NET\SDK\CompactFramework\v3.5\WindowsCE
yolunu takip ederek, NETCFv35.wm.armv4i.cab dosyasını telefonunuza kopyalayın. Şimdi Telefonu elinize alın ve bu dosyadan kurulumu gerçekleştirin. Bu arada telefonu ve bilgisayarınızı kablolardan kurtarabilirsiniz.

ActiveSync ile kurulumda ise;

.Net Compact Framework’u bilgisayarınıza indirdikten sonra;
ActiveSync’da telefonu algıladıktan sonra; indirdiğiniz dosyaya çift tıklatın. Bilgisayar ve Telefona kurmak için ActivaSync sihirbazını izleyin. İşlem tamamlandığında bilgisayarınız ile telefonu kablolardan kurtarabilirsiniz.

24 Ekim 2009 Cumartesi

Üzülüyorum, eğitime, eğitimin boşa gitmesine

Bu kez bir eğitimci olarak yazıyorum,
Bu kez bir eğitimci ailenin eğitimci kızı olarak yazıyorum,
Bu kez KPSS’ye hazırlanan bir öğrenci olarak yazıyorum,
Bu kez ÖSS stresini en derininden yaşamış bir öğrenci olarak yazıyorum,
Bu kez bilgisayar dışında bir konuda yazıyorum, bu kez...

Eğitimin ne kadar önemli olduğundan, eğitimin gereklerinden, eğitim nedir den bahsetmeme gerek yok, zaten yeteri kadar tartışılan konular bunlar…

Yolda, markette, okulda, stajda vb. giderken bir büyük bir çocuğa bağırdığında, kızdığında gerçekten çok üzülüyorum. O çocuk ki daha yeni dünya ile tanışıyor, sizin kadar deneyimli değil. O’na ne yapılır ne yapılmaz öğrettiniz mi ki çocuğa kızıyorsunuz?

Çocuktur bu yerinde durmaz, bağırır, sürekli oyun oynamak ister, neden onu sürekli oturtmaya, susturmaya çalışıyoruz? Yanlış anlaşılmasın ne disipline ne de şımarıklığa yer verin demiyorum. Çocuğun tüm hareketlerinden büyükleri olarak biz sorumluyuz. Onun yanlış yaptıklarından da biz sorumluyuz. Ona doğruları gösteremedik ki doğruları bekliyoruz.  Örnek olay vermiyorum bu kez.

Eğitim sisteminden çok yakınılıyor bu günlerde. Okullarda disiplin sağlayamıyoruz diyor öğretmenler. Disiplin sağlamak için kullanılan yöntemleri bilmiyoruz ki!

Eğitim sistemindeki yanlışları tartışıyoruz hep. Bence yanlışları değil kendimizi, öğretmenlerimizi, öğretmenlerimizi nasıl seçtiğimizi, yetiştirdiğimizi tartışmalıyız önce. Sonra doğru ders programını tartışmalıyız doğru eğitim sistemi için.

Burada öğretmen yetiştirenlere değil eleştirim, eğitim sistemine de değil, öğretmen adaylarını eleştiriyorum. Daha önce söyledim ya kimi eleştiriyorsam açık açık söylerim diye, öğretmenleri ve öğretmen adaylarını eleştiriyorum. Yaptıkları işin farkında olmamalarını eleştiriyorum. KPSS’ye hazırlanırken, asıl amaçlarını, o küçücük ellere nasıl dokunacaklarını, küçük gözlere nasıl bakacaklarını, onlara nasıl hitap edeceklerini unuttukları için eleştiriyorum. 

Hani okul 2. evdi?

Hani okulda çocuklar için bir yuva idi?

Hani öğretmenlerimiz diğer anne ve babalarımızdı?

Bunları, bu değerleri unutan öğretmenleri ve öğretmen adaylarını eleştiriyorum...

Üzülüyorum, çocuklar için, geleceğimiz için, öğretmenler için, öğretmenlik mesleğinin kutsallığını yavaş yavaş yitirmeye başladığı için…

Özlüyorum değerli öğretmenlerimi, kapıdan girdiği anda sadece bizi düşünen öğretmenlerimi, ana okulundan lise sona kadar kendimi evimde hissettiren ailemi…

Eğer şu ana kadarki naçizane başarımı onlara, aileme, öğretmenlerime ithaf ediyorum.

Öğretmenlik mesleğinin kutsallığını yitirmemesi dileğiyle…

14 Ekim 2009 Çarşamba

NEDEN HERKES TEKNOLOJİYE KARŞI?

NEDEN HERKES TEKNOLOJİYE KARŞI?

NEDEN İNTERNET ASOSYALLEŞTİRSİN Kİ?

ANLAMIYORUM İŞTE! ANLAYAMIYORUM SİZİ!

(özellikle büyük harflerle yazdım çünkü bağırıyorum ve kızgınım )

Bir çok blogda bu konu ile ilgili yazı gördüm, çok kızgınım. Facebook, FriendFeed, Twitter insanları uzaklaştırıyormuş,

Nedense herkes teknolojinin bizi uzaklaştırdığını düşünüyor, kesinlikle öyle düşünmüyorum.

Evet gidemediğim arkadaşlarımıza bayramlarda sms atıyoruz, kalkıp 6 saat uzaklıktaki arkadaşımızın yanına gidemediğimiz gibi.

Evet lise arkadaşlarımızla facebookta konuşup, resimlerine yorum yapıyoruz. Liseden sonra hepimiz farklı üniversitelere gittiğimiz, ve tatiller hariç birbirimizi göremediğimiz için,

Evet birbirimizin twitter hesaplarını takip ediyoruz. Yanında olamadığımızda arkadaşımız sevindiğinde onunla sevinmek, sevincini paylaşmak, üzüldüğünde onunla üzülmek için,

Evet Biz insanız, yüz yüze görüşmek, sohbet etmek ve aynı havayı teneffüs etmek isteriz. Ama yüz yüze sohbet etmek istediğimiz arkadaşlarımız her zaman, yakınlarımızda olmayabiliyor.

Şimdiye kadar teknoloji hiç bir şekilde beni gerçek dünyadan uzaklaştırmadı, aksine daha da yakınlaştırdı. Teknolojiye imkansızlıktan dolayı ulaşamayan çok sevdiğim arkadaşlarımda sık sık görüşemez oldum araya mesafeler girince. Uzak şehirlerde çalışan akrabalarımdan facebook ile daha çok haber alıyorum, email fordwardlayarak gülüyoruz bi çok konuya, birbirimizden haber alıyoruz.

Sayın MSP arkadaşım Muhammed Medeni Baykal ile internet sosyalliği üzerine geçen konuşmamızdan sonra yayınlamış olduğu blog yazısındaki videoda gerçekten anlatmak istediklerimin bir kısmı var.

Bilişim konulu seminerlerin büyük bir kısmı İstanbul’da yapılıyor, ama webinerler aracılığı ile o seminerlere katılarak bilişimdeki sosyalliğimi nasıl göz ardı edebiliyorsunuz?

Artık arkadaşlarıma telefonla bile ulaşamazken (telefonla arıyorum açmıyor, Mobile MSN aracılığıyla ileti gönderiyorum cevap alıyorum) teknolojiyi nasıl zararlı görebilirsiniz?

İş başvurularında mülakat için kalkıp İstanbul’a gitmek yerine çektiğim bir videoyu internet üzerinden göndererek başvuru yaptığımda, sağladığı katkıyı nasıl göz ardı edebilirsiniz?

İnternette sosyalleşmek sadece facebook, msn olarak algılayanlara tabii ki karşıyım, ama internet gibi hiçbirimizin evine sığmayacak bir ansiklopediyi nasıl göz ardı edebilirsiniz?

Sosyalleşmek arkadaşların ile yüz yüze görüşmek midir sadece? Farklı şehirlerde okuyan arkadaşlarım ile internet üzerinden daha sık iletişim kurarak, bir birbirimizden daha sık haber alarak nasıl sosyalleşmediğimi düşünebilirsiniz?

Siz!!! Evet Siz Bayım/Hanım;

Anlamıyorum Sizi! Neden teknolojiye bu kadar karşısınız? Neden getirdiği kolaylıkları görmüyorsunuz? Neden, anlamıyorum Sizi!! Bana twitter gereksiz, friendfeed boş iş mi diyorsunuz? Neden Sayın Bayım/Hanım?? Bana açıklayabilir misiniz?

Nedense herkes teknolojinin bizi uzaklaştırdığını düşünüyor, Değil işte! öyle değil! Teknoloji, SİZ kullanmayı bildikçe KESİNLİKLE öyle değil!!!!

27 Ağustos 2009 Perşembe

Aklıma takıldı: Bugünlerde neler var?

Bugünlerde neler var?

Neler yok ki? Ama bazılarını özellikle yazmak, çizmek istedim.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi web sitesi yenilendi.

image

Ondokuz Mayıs Üniversitesi web sitesi tasarımı yenilendi ama bazı bölümleri daha yenilememişler. Özellikle öğrenci kulüpleri bölümünde yeni kurulan kulüplerin isimleri yazılmamış. Sanırım bunu da tam yenileme bittiğinde düzeltirler.

Üniversite Harçları Açıklandı

image http://tinyurl.com/harc2009

Friendfeed Facebook’un arkadaşlık isteğini kabul etti.

Duymayan kaldıysa diye tekrar yazmak istedim. Facebook, Friendfeed’i satın aldı.

image

Facebook basın Odası açıklaması için Burayı,

FriendFeed Resmi blogunda yapılan açıklamayı görmek için şurayı tıklayınız.

İkisi de çok severek ve aktif olarak kullandığım web 2.0 teknolojisi. Yalnız bir sorum var? Facebook kullanmayan ffçiler, ff kullanmaya devam edecekler mi?

61. EMMY Adayları açıklandı.

 image

TV’nin Oscar'ı olarak da bilinen Emmy ödülleri adayları açıklandı.

Adayları buradan görebilirsiniz.

Aşırı dizi düşkünü olmasam da takip etmeye çalıştığım(!) diziler var. Bu arada CNBC-e’ye yaz döneminde yapılan dizi tekrarları için ve x4 maratonları için teşekkürler…

2009 - 2010 MSP başvuruları başladı

image

30 Ağustos 2009 tarihine kadar MSP programı başvuruları kabul ediliyor. Burada ayrıntılı bilgi varken bana söz söylemek düşmez.

DELL masaüstü ve laptoplar için Windows 7 Sürücülerini duyurdu.

image

Başlık belli, haber belli, link burada!

 

 

Bir Kaç Film Haberi

cem-yilmaz-yahsi-batiCem Yılmaz’ın yeni filmi Yahşi Batı şu anda çekim aşamasında ama set fotoğrafları yayınlandı. Merakla yeni filmi bekliyoruz.

 

 

 

 

Veee bu günleri popüler filmi Twilight Serisi;

  image

Twilight(Alacakaranlık) 1. filmi çok sevildi. Ama azıcık eleştiri yapmak isterim bu noktada. Filmin kitap uyarlaması olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Ama kitaptaki bir çok bölümün filme aktarılmamış olması filmi klasik gençlik filmlerinden ileri götürmüyor.

Devam filmi olan Twilight Saga: New Moon 20 Kasım’da gösterime girecek. Bu 2 film arasındaki farklardan birisi yönetmenlerinin farklı olması. Ayrıca 2. filmi, kitaptaki gibi bir sonla değil, senaristin yazdığı yeni bir şekli ile bitireceklermiş. Bu da hoş değil, film uyarlaması yapılıyorsa neden değiştiriyorsunuz olan bir senaryoyu anlamış değilim.

imageBu arada bir not: Bu seri 4+1 şeklinde. Bu 4 kitap serinin esas kızı olan Bella’nın bakışından anlatılıyordu. Bu +1. kitapta ise ilk kitap olan Twilight; serinin esas oğlanı Edward gözünden anlatılıyor. +1. kitabın adı Gece yarısı Güneşi. Serinin yazarı Stephine Mayer; Gece yarısı Güneşi kitabının bir şekilde internete sızmasıyla ilk 12 bölümde yazmayı bırakmıştı. Ama bu günlerde tekrar yazmaya başladığı konusunda duyumlar aldım. Yine küçük bir eleştiri; 4 kitapta Bella tarafından anlatılan bölümde şöyle güzel bir alıntı yapabileceğiniz bir bölüm yoktu. Yani ağırlıklı olarak durum anlatılmıştı. Ama Gece yarısı Güneşi'nde güzel alıntı yapılabilecek bölümler var en azından.

 

image

Ayrıca serinin 3. filmi olan Eclipse’nin çekimlerine başlandı. Ayrıca bazı sebeplerden dolayı 4. filmi çekmeyeceklerdi, ama çekimi yapmaya karar vermişler.

Aklıma gelmişken bir şey daha: Bu yıl filmler konulu bir çok ödül serisinde de bir çok ödül aldı bu film. Ben yapımcı olsam, bende düşünmez 4. filmi çekerim.

Bayağı bir eleştiri ve yorum yaptım sanırım.  Film eleştirisi yapmayı hep sevdim ama şimdiye kadar kelimelere dökmemiştim. Artık eleştirilerim görsel olarak da yer alsınlar.

 

Sanırım bu kadar haber/eleştiri vb. şeyler yeterli.

18 Ağustos 2009 Salı

Windows 7 insanı nasıl tavlayacağını biliyor!

Windows 7 kullanıcıyı nasıl tavlayacağını biliyor.

Başta tereddüt ettim kurup kurmamak konusunda. Sonra RC sürümünün DVD’si elime geçti. Sanal makine ile kurmayı denedim onu. Vista kabullenemedi Windows 7’yi. Zaten bilgisayarımın donanımı üst seviye değil! (O bir Dell Inspiron 6400)

BBBÖ Koordinasyon toplantısında Windows 7 ile ilgili yapılan sunumda hoş gözüktü gözüme. Kurdum Windows 7’yi sanal makine üzerinde. Vista bunu duyar duymaz anında kıskandı. Kıskandı, çünkü ben ısrarla XP’ye dönmüyor Vista kullanıyorum, yine aynısı olacak dedi. Benim Dell(i) Aero özelliğini desteklemiyordu ama ben Vista kullanıyordum.

Vista; Windows 7 kuracağımı duyduğu gün hasetinden vistanın kurulum DVD’si kırıldı.

Win7’nini ilk küçük çekici kısmı (kurulumun kolay olması dışında) baştaki Windows logosunun efektli gelişi. (Bunu daha önce yapmalılardı; çok hoş olmuş.)


İlk bakışta kazanılan güzel öngörüşler;

  • Saydam pencereler
  • Yapışkan notlar (Çok sevdim onları)
  • Görev çubuğu ve özellikleri
  • Simge durumdaki pencerelerin ön izlemesi
  • Pencereyi sallayınca diğerlerinin simge durumuna geçmesi. (Buna bayıldım)
  • Belli aralıklarla değişebilen arka plan resimleri (bunun için program kullanmak gerekirdi)
  • Gözle görülür biçimdeki ilk farkı ise HIZ/Performans
  • Bilgisayarın çok çabuk açılması ve hazır konuma gelmesi, aynı anda bir çok program çalışmasına rağmen donma olmaması.( Vista da aynı anda IE8, Chrome ve Opera çalıştırdığımda birisi kesin donar. Birde müzik oynatıcı program açıksa, tamam. Bilgisayarın kendisine gelmesi 5dk sürer(di).)
  • Bir de (aslında bilgisayarda oyun oynamasam da) Mahjong Titans ve Chess Titans oyununun win7 ile gelmesi güzel olmuş. Mayın Tarlasından sonra en sevdiğim oyunlar.

      My Desktop

    Vista ile problemli yaklaşık 1.5 yıl geçirdim. Özellikle hız konusunda çekilmezdi. Gereksiz anlarda donardı. Ama ben inatla kullandım onu, elimdeki orjinal yazılım olması sebebiyle. Bir çok kişi korsan xp kur bundan daha iyi dediyse de vazgeçmedim Vista’dan. Vista için kaç kişiyi azarladım hatırlamıyorum.

    Ama buraya kadarmış. Bu donanımla Vista’da aero kullanmanın yanından bile geçemezken, Win7 ile güzel görsel bakış kazandım.

    Win7'nin Dellime verdiği puanlarDellimin sistem özellikleri   

    Yüksek donanım özelliklerine sahip olmasam da, bu haliyle bana yeterli oluyor.


    Sevgili Vista;

    Seninle iyi kötü günlerimiz oldu. Birlikte sevindik, birlikte Dellin sarj aleti kablosunu yaktık, birlikte flash animasyonları hazırladık, 3D projeler yapmaya çalıştık, render alamadık, SQL Server’da çalıştık, C çalıştık, .NET’e giriş yaptık, çeşitli Adobe programları kullandım seninle, daha sayamadığım bir çok program…

    Ama buraya kadarmış. Zaten tüm bu çalışmalar boyunca hep takıldın! Hep dondun kaldın, neredeyse çalıştırmadın beni! 3,5 saat te programı açmadın! Bana hiç Aero yüzü göstermedin! Hep diğer bilgisayarların ve tüm sınıfın önünde nazlanıp 5-10dk da açıldın! Etkinliklerde mavi ekran verdin! Utandırdın beni!

    Zaten DVD’in de kırıldı. Bir daha gözükme gözüme!!!!

    Kübra KÖSE


    Merhaba Windows 7!

    Umarım Dellimle iyi anlaşırsınız! (Tabii ki daha kuracağım bir çok programla da!) Geç açılma; bana o bile yeter.

    Tüm iyi dileklerim ve temennilerim seninle ama sonunun Vista gibi olmasını istemiyorsan pencerelerini denk al!

    Şu anda üzerinde çalıştığın makinenin sahibi


    Not: Windows 7’nin basitçe, ve ilk göze çarpan özelliklerini yazdım.

    Size de denemenizi tavsiye ederim! :)

    Technorati Etiketleri: ,,

    25 Mart 2009 Çarşamba

    Windows Media Player iyi misin?

    Windows media player ile hep kavga ediyoruz. Uğraşıyorum sorun çıkmaması için ama o beni anlamıyor. Eski sorunlarımı bir kenara bırakarak 1 ay önce tekrar WMP kullanmaya karar verdim. Bilgisayarımdaki tüm şarkıların olduğu kitaplıktan dinleyeceğim müziği seçiyorum rasgele modunu açıyorum ama yaklaşık 2 saat sonra liste döngüye giriyor. Kitaplıkta çok fazla sayıda şarkı olmasına rağmen bir süre sonra aynı şarkıları çalmaya başlıyor. WMP'ın yapısından kaynaklanıyor olabilir. Ama, programlama dili ile uğraşan bir yazılımcı adayı olarak listeden random olarak seçilmesi gereken (bence tabiki) şarkıların neden bir süre sonra döngüye girdiğini anlamış değilim. Demek ki benim düşündüğümden farklı bir yapısı var. Neyse listeden başka bir şarkıyı seçip bu döngüden kurtulma zamanıdır...

    1 Mart 2009 Pazar

    Websakini'nden Teknoloji'ye Kız Bakışı'na

    Blog değiştirirken eski blogumda yazı dizisi olarak kullanmak istediğim bir kaç konu vardı.

    ASP.NET Günlüğüm. Bu konuya bu blogumda da devam edeceğim. Orada IIS ve Apache nin anlaşamadığını söylemiştim. IIS'i kapatarak sorunumu çözdüm. Apache kullanarak hazırlamam gereken proje ödevim bitince bu sorununm tamamen çözülmüş oldu.

    Yine bu günlerde teknoloji'de neler yapıyorum:

    Bu aralar videolara daldım. Seminer, webiner, teknolojik eğitim ne kadar video varsa (kota dahilinde) izlemeye çalıştım. Seminerlere ne kadar yerinde katılamıyor olsam da yinede onları izleyebiliyor olmak çok güzel. Tavsiye ederim... :D

    Yaklaşık bir ay sonra Üniversitemiz de yönetim kurulu başkanı olduğum Bilgisayar ve Teknoloji Kulübü tarafından düzenlenen gnctrkcll ve Microsoft işbirliğiyle "Gençsen Geleceksin" Türkiye Teknoloji Turu'nun duyurularını yapmaya başladık.  Bu etkiniği hazırlarken şunu farkettim. Etkinlik hazırlamak çok eğlenceli, duyuruları yapmak bile.
    Bu yüzden blogla da tam ilgilenemedim. Okul açılınca daha fazla teknoloji blog yazısı yazabileceğim.. :D :D

    21 Şubat 2009 Cumartesi

    Aklıma Takıldı: Pagerank & Reyting

    Geçenlerde aklıma takıldı. İnternet sitelerindeki Pagrank ve Televizyondaki Rayting kavramları aslında birbirine benziyor.
    Bir televizyon programının reyting değeri yüksekse daha çok reklam yayınlıyor.
    Bir intenet sitesininde pagerank değeri ne kadar yüksekse site, daha çok reklam alabiliyor.
    insanların tercihi de çok izlneme oranına sahip programlar ya da çok tık sayısına sahip sitelerden yana.
    Bu alışverişte bile böyle. Çok tercih edilen markalar ya da marka takıntısı.
    Neyse burdan konuyu bir yere bağlamayacağım sadece benzer olmaları dikkatimi çekti... :D

    Bugünlerde bilgisayar ve internet üzerinde uğraştığım programlardan da kısaca bahsedeyim.
    Windows Live Writer kullanmaya başladım, etiket düzenlemesi hariç hoşuma gitti.

    Windows Live Mail, hkubrakose@itp06010035.info uzantılı mail adresimi live mail üzerinden yönetiyorum. Gerekli ayarları yaptım ama nedense mailler geç geliyor, heralde mail server yüzünden...

    Mail server yönetimine el atıım.
    Aklımda blogger blogunu bir domaine yönlendirmek var. Ama ne zaman yaparım bilmiyorum.

    Geleneksel 2. format günü yaklaşıyor. Ama bilgisayardaki dosyaların yedeklerini almak uzun sürecek gibi. Demek ki bu yılki format gününün zamanı biraz değişecek.. :)

    15 Şubat 2009 Pazar

    Yeni Blog, Yine Blog....

    Ne zamandır kendi alan adımla bir blog açmayı istiyorum ama şimdilik host ve domain gibi işlemlerle uğraşmaya vaktim yok. Bu yüzden yine Blogger kullanarak kubrakose.blogspot.com açtım. Blogumun teması teknolojiye kız bakışı, (kuş bakışı gibi oldu biraz)... Neden böyle bir tema? Kızlar teknolojiden, bilgisayardan, yazılımdan, donanımdan anlamaz derler ya buna biraz tepkili olduğumdan... :D
    Peki diğer blogum websakini unutulacak mı? Websakini; Web'deki İlk adımlarıma yönelikti; neredeyse 7 ay oldu ve artık adımları attım, yürümeye başlamalı, bu yürüyüşün başı da kendi ismimle bir blog açmak olmalı diye düşünerek yola çıktım. Websakini kalacak ama oraya daha yazı girmeyebilirim, buradan devam edeceğim. Kısa süre içinde şu anda kullandığım blogger temsında da gerekli düzenlemeleri yapacağım. Kolay gelsin bana!!!