
Hafta ortası oldu da ben ancak yazabiliyorum hafta sonu olanı biteni.
Cumartesi günü Çeşme Dalyan'dan yaklaşık 2 saat sürdü sanırım tekne yolculuğu orkinos çiftliğine gitmek için.
Çok güzeller, ama insanın içi cız ediyor onları dolap beygiri gibi kafeslerin içinde dönerken gördüğünde.
Heybetleri insanı ürpertiyor.
1 yıldız dalıcılar kafesin içine daldılar, kafes derinliği 30 metre olduğu için. Advance dalıcılar ise kafes dışına dalış yaptı, kafeslerin dışında derinlik 72 metre çünkü !
Ben de kafes dışında daldım, iyi ki öyleymiş bizim dalış liderimiz Apo'ydu çünkü. Aşağıda tam da kafesin en alt noktasında sanırım tedirginlikten nefes problemi yaşamaya başladım. Derinlik bu noktada 36,7 metre! Aşağıdaki karaltının büyükçe bir balık sürüsü olduğunu görene kadar iş işten geçti demek ki :)
Diyorum ya şanslıyım çünkü Apo var tam önümde. Yapıştım koluna, anlattım solunum problemi yaşadığımı. Birlikte kontrollu olarak çıktık yukarıya. İniş 30 saniye sürdüyse çıkış 6 dakika sürdü.
Korkmadım dersem yalan olur hem de büyük yalan. Ama Apo'ya ciddi olarak güvendiğim için ölüm korkusu değildi yaşadığım, yukarı çıktıkça kızgınlığa dönüştü.
Tam da kafesin altında kafamı kaldırıp kafes içindeki görüntüyü seyredecekken tutmuştu nefes yetmezliği :)
Oysa aşağıdakilerin orada durmak için 9 dakikası daha vardı. Dile kolay.
Psiliğinden bahsetmiyorum bile, çünkü çok pis çiftliğin bulunduğu yerde deniz. Görüş bulanık, deniz yüzeyi de yağlı vıcık vıcık :(
Yukarı çıktığımda korkudan eser kalmadı, hemen tüp değiştirdim bir sonraki gün dalışı için.
İkinci gün kurtardı bütün keyfimi.
Sabah "yatak odası" dedikleri dalış noktasına daldık. Ama hava patladı patlayacak bu arada. Deniz suyu ise sıcak. İçlik giymeye ne hacet. Güzel dalış oldu, güzel bir vadi, açık bir mağara. Bitişinden sonra diğer noktası için demir aldık. Dalgalar epey bir zorladı, bana sorarsanız çok da keyifliydi teknenin tos vurması.
İkinci dalış noktası "no name". Burası ise kayıtlara ilk caretta gördüğüm yer olarak geçti. Büyükçe bir papağan balığına yöneltmişken dikkatimi şans bu ya hafifçe başımı kaldırınca gördüm. Heyecanla badimin ve Apo'nun paletlerine yapıştım göstermek için. Gözlerimin fincan kadar açıldığını söylüyor badim :)
Bizi görüp de o koca cüssesine rağmen hışımla açık denize depara kalkana kadar seyrettik o güzelliği. Süzülüp gözden kayboldu saniyeler içinde ki en arkadaki dördüncü kişi göremedi bile !
Demem o ki aşık oldum :)
Cumartesi günü Çeşme Dalyan'dan yaklaşık 2 saat sürdü sanırım tekne yolculuğu orkinos çiftliğine gitmek için.
Çok güzeller, ama insanın içi cız ediyor onları dolap beygiri gibi kafeslerin içinde dönerken gördüğünde.
Heybetleri insanı ürpertiyor.
1 yıldız dalıcılar kafesin içine daldılar, kafes derinliği 30 metre olduğu için. Advance dalıcılar ise kafes dışına dalış yaptı, kafeslerin dışında derinlik 72 metre çünkü !
Ben de kafes dışında daldım, iyi ki öyleymiş bizim dalış liderimiz Apo'ydu çünkü. Aşağıda tam da kafesin en alt noktasında sanırım tedirginlikten nefes problemi yaşamaya başladım. Derinlik bu noktada 36,7 metre! Aşağıdaki karaltının büyükçe bir balık sürüsü olduğunu görene kadar iş işten geçti demek ki :)
Diyorum ya şanslıyım çünkü Apo var tam önümde. Yapıştım koluna, anlattım solunum problemi yaşadığımı. Birlikte kontrollu olarak çıktık yukarıya. İniş 30 saniye sürdüyse çıkış 6 dakika sürdü.
Korkmadım dersem yalan olur hem de büyük yalan. Ama Apo'ya ciddi olarak güvendiğim için ölüm korkusu değildi yaşadığım, yukarı çıktıkça kızgınlığa dönüştü.
Tam da kafesin altında kafamı kaldırıp kafes içindeki görüntüyü seyredecekken tutmuştu nefes yetmezliği :)
Oysa aşağıdakilerin orada durmak için 9 dakikası daha vardı. Dile kolay.
Psiliğinden bahsetmiyorum bile, çünkü çok pis çiftliğin bulunduğu yerde deniz. Görüş bulanık, deniz yüzeyi de yağlı vıcık vıcık :(
Yukarı çıktığımda korkudan eser kalmadı, hemen tüp değiştirdim bir sonraki gün dalışı için.
İkinci gün kurtardı bütün keyfimi.
Sabah "yatak odası" dedikleri dalış noktasına daldık. Ama hava patladı patlayacak bu arada. Deniz suyu ise sıcak. İçlik giymeye ne hacet. Güzel dalış oldu, güzel bir vadi, açık bir mağara. Bitişinden sonra diğer noktası için demir aldık. Dalgalar epey bir zorladı, bana sorarsanız çok da keyifliydi teknenin tos vurması.
İkinci dalış noktası "no name". Burası ise kayıtlara ilk caretta gördüğüm yer olarak geçti. Büyükçe bir papağan balığına yöneltmişken dikkatimi şans bu ya hafifçe başımı kaldırınca gördüm. Heyecanla badimin ve Apo'nun paletlerine yapıştım göstermek için. Gözlerimin fincan kadar açıldığını söylüyor badim :)
Bizi görüp de o koca cüssesine rağmen hışımla açık denize depara kalkana kadar seyrettik o güzelliği. Süzülüp gözden kayboldu saniyeler içinde ki en arkadaki dördüncü kişi göremedi bile !
Demem o ki aşık oldum :)