Çoğul Yalnızlıklar

    Yazan: Sis Etiket: »
    Beğeniler


    Hiç düşündünüz mü,yaşamın yalnız başlayıp yalnız sona erdiğini.Ve başlangıçla bitiş arasındaki sürede kalabalıklar içinde sadece rol yaptığımızı ama aslında yine yalnız olduğumuzu.Şöyle başlıyor yalnız yaşamımız.Anne karnında yalnızız.E hadi doğduk diyelim.Yeni doğmuş bir bebek yalnız nasıl olur dersiniz.Çevresinde onunla ilgilenen onca insan varken.Hiç bebeğin açısından düşündünüz mü peki?Konuşamıyorsunuz,size birileri bazı sesler yöneltiyor ama anlayamıyorsunuz.Karnınız ağrıyor çok perişan haldesiniz,ne yapmanız gerek bilmiyorsunuz ve sizle ilgilenen bu yetişkinler kesin biliyor çözümü ama ,onlara karnınızın ağrıdığını bile söyleyemiyorsunuz.Off çok zor çok bebeklikteki yalnızlık.Neyseki hayatla karşılaştırıldığında en kısa zaman dilimi bu.Büyümek yakın.Çocukluk yılları eğer faul bir isminiz varsa veya diyelim ki gözlük takıyorsanız,veya diş teli kullanıyorsanız,çocuklara özgü o acımasız dünyada bir
    yalnızlık hapishanesine dönüşebilir.Ama durun, insanoğlu çok sağlam bir yaratık ki her çocuk o evreleri atlatabiliyor.Ergenliğe geldik ve işimiz daha da zorlaştı.Kimse sizi anlamıyor değil mi?Halbuki siz hep en iyiyi en doğruyu biliyorsunuz.ahh bir de anlatabilseniz bildiğiniz doğruları çevrenizdeki sizi kısıtlayan yetişkinlere.
    20'li yaşlarla birlikte yalnızlığın yeni bir boyutuyla tanıştık.İkili yalnızlıklar.Çok uzun sürecek bu yalnızlıklarımız.Sevgilim beni anlamıyor diyen ve bu sebeple mutsuz olan insan ne kadar çok değil mi çevremizde...Hiç de sorgulamayız nedense ,ya o sevgili seni niye anlamak zorunda olsun.Sen niye onu anlayasın...
    Evlendik diyelim.Aman aman...En büyük ikili yalnızlığa adım attık demektir.Her an çevrenizde olan ama kafatası sınırlarınızdan içeri giremeyen birisi ile yaşam paylaşmak ne zordur bilemezsiniz.Sakın atıp tutmayın,aa ben eşimle her şeyimi paylaşırım diye.O koca bir kandırmaca.Gece geç bir saatte ev ahalisi ortalardan çekildiğinde kendinizle başbaşa kalmayı seviyorsanız yalnızlığa alışmışsınız demektir ve yalnızlığınıza ihtiyaç duyduğunuz ortadadır.
    İş hayatında patronunuz sizi anlamayacak veya çalışan personeliniz.Hele işverenseniz buyrun yalnızlığın yeni bir boyutuyla daha tanışın.
    Anneniz babanız sizden çok uzaklaşmış durumda artık 40 lı yaşlarınızda.Hep onlarla yaşamaya alışmıştınız ve şimdi olmamaları ne kadar çok koyuyor değil mi?
    Ölüm anımız...Yalnızlığımızın son kalesi.Ruh bitti beden tükendi ,sonrasında olan şeyi biz yaşayanlara anlatabilen çıkmadı şimdiye kadar .Ne büyük heyecan o anı yaşayabilmek.Ama durun...Allah kahretsin...Öğrendiniz sonunda beden ve ruh gidince neler olduğunu ama yine yalnızız.Geri dönüp geride kalan sevdiklerinize ''heyyyyy ben öğrendim aslında ölmek bir huzurmuş'' deme şansınız yok.
    Velhasıl, bu basamaklarda iki kişi veya yüz bin kişi oturmasının hiç bir anlamı yok.O bir tek kişiden ne kadar uzak,kopuk,kendi dünyamızda oturabiliyorsak o basamaklarda;yüz bin veya bir milyon kişiden de o kadar uzak olabiliriz.Alışın buna ,yalnızım ben diye ağlaşmayın.Kuyruğu dik tutun en azından yalnızlığınızda.Ve yalnızlıktan keyif alabilmeyi öğrenin.

    Bu yazı
    Öykü Atölyesi
    için yazılmıştır

    2 Kişi Yorum Yapmış.

    1. Çok düşündüm ve cevabı yok.
      Aynı gözlerle görememek, sesleri aynı algılayamamak.
      Duygulara kimseyi ortak edemeyiz bile çünkü aynı paylaşımın olduğuna emin bile değiliz.
      Ve çok haklısın.
      Sevgiler...

    2. su says:

      Zaten Özdemir Asaf'da ne demiş?
      Yalnızlık paylaşılmaz
      Paylaşılsa yalnızlık olmaz..

      Sadece resimi dillendirmek istersemde,diyebilirimki;tipik kadın-erkek ilişkisi:)erkek çaktırmadan birer birer basamakları geçerek kadına yaklaşıyor,kadınsa umursamıyor havasında ama içinden 'ee..hadi ama bekliyorum'diyor

    Siz de Yorum yapın