Bir yazı yaratalımın ikincisine hoş geldiniz:)Hayal gücümüzün etkin olduğunu gördük ilk denememizde.Kuralımız yine aynı.Konu olarak verilen ilk cümle başlangıç cümlemiz.İyi yazılar
KONUSU:Eski adı Asar adası olan Gümüşlükteki Tavşan adasına doğru ayak bileklerine kadar gelen suyun içinden yürürken,cep telefonunu yanına almamasının doğru bir karar olduğunu düşündü.
...
BAKIN DİNLER NASIL ORTAYA ÇIKMIŞ
-
Allahın elçisi olduğunu iddia eden Elazığlı bir şahıs:
“Allahın elçisiyim ben, boş konuşmuyorum. Gerekirse delillerimi
getirebilirim!” pic.twitter.com...
17 saat önce
medikal dedi ki...
Eski adı Asar adası olan Gümüşlükteki Tavşan adasına doğru ayak bileklerine kadar gelen suyun içinden yürürken,cep telefonunu yanına almamasının doğru bir karar olduğunu düşündü. Hem zaten ”bir süre görüşmeyelim.arayıp sorma beni” dememiş miydi o kahrolası gün. Zaten buraya herkesten her şeyden kaçmak için gelmemiş miydi? Sezar’ı öldüren Brütüs’ün neden bu adaya kaçtığını çok iyi anlayabiliyordu. Kendisini içindeki Sezar’ı yani yaşama sevincini öldüren Brütüs gibi hissetti bir an. Sonrada “Lenie” gibi hissetti. Hani şu “Fareler ve insanlar” da ki Lenie. Çok sevdiği fareyi sevgisinden sımsıkı tuttuğu için öldüren Lenie. O da çok sevmişti ama şimdi sevdiğini kaybetmişti. Beklide bir ömür boyu kaybetmişti. Hem de kendi elleri ile aşkına hançeri saplamıştı.
Tekrar o kahrolası günü hatırladı. O gün her zamanki gibi “kutsal mabedimiz” dedikleri o şirin cafeye gitmişlerdi yine. Kız çok durgundu. Her zamanki tatlı şen gülümsemesi yoktu yüzünde. Sanki fırtına öncesi sessizlik gibiydi yüzündeki ifade. Oğlan ne dese ne yapsa kız sanki duymuyordu, orada değildi.
Birden “seninle bir şey konuşmak istiyorum” dedi. Oğlan fırtınanın başladığını anladı. “bir süre görüşmeyelim, arayıp sorma beni” dedi. Oğlanın kulakları çınladı, başı döndü. Düşecek gibi oldu. Ağzını açıp bir şeyler söylemek istedi ama ağzını dahi açamadı. Kız devam etti.”hayatımda ilk kez bir erkek için ağladım. Bir haftadır uykularım kaçıyor. Nereye baksam seni görüyorum. Beni anla.senden başka bir şey düşünemez oldum” dedi. Oğlan yavaş yavaş kendine geldi ve “peki” dedi ve ekledi “ne zaman bana ihtiyacın olursa sen beni ara ama ben seni bir daha aramayacağım ve karşına çıkmayacağım” dedi. Kızın gözleri doldu.İki damla yaş yavaşça yanaklarından süzüldü. “gerçekten mi” dedi. Oğlan “evet gerçekten ne zaman istersen ara hemen gelirim” dedi.Oğlanın sel gibi içine akıttığı gözyaşlarını kimseler görmedi. Kız hiç bunu düşünmemişti. Şimdi işi daha da zorlaşmıştı. Oysa “tamam ne halin varsa gör. Hadi eyvallah” demesini bekliyordu. Öyle dese belki işi daha kolay olurdu. ama şimdi her şey daha sarpa sarmıştı. Bundan sonra işinin daha zor olacağını zaten biliyordu ama bu son sözler iyice zorlaştırdı.
Üç beş dakikalık bir sessizlikten sonra kız “kalkalım mı” dedi. “peki” diyebildi sadece. İkisi de ayağa kalktılar ve hesabı ödemek istediler. Oğlan “izin ver son bir kez hesabı ben ödeyeyim” dedi. Kız itiraz etmedi. Birlikte cafeden çıktılar. Kızı kaldığı kız yurduna bıraktı ve son kez kapıdan içeri girinceye kadar arkasından baktı. Biraz daha bekledi. Odasına çıkmıştır artık diye düşündü ve pencereye baktı. Pencereye çıkan olmadı.
Yakındaki bir büfeden bir paket sigara aldı. Yurdun karşısındaki parka gitti.az önce çiseleyen yağmurdan dolayı her yer ıslaktı. Karanlık bir köşede bir ağacın altındaki bankta kuru bir yer buldu ve pencereye baka baka bir sigara içti. Birinci sigarayı söndürmeden onun ateşi ile ikinci bir sigara içti. Vakit çok erkendi. Dolmuşa binmeden yürüye yürüye kendi kaldığı yurda gitmeye karar verdi. Islak sokaklarda avare adımlarla yürüdü.
Yurda ne zaman geldiğini kapıdan nasıl girdiğini hatırlamıyordu. Bir anda kendisini odasının kapısında buldu. Kimseyle konuşmadı kimseye selam bile vermedi. Herkes şaşkın ona bakıyordu ama o tek kelime etmedi. Hemen en köşedeki yatağına uzandı. Başucunda duran teybin düğmesine dokundu ve gözlerini tavana dikip
Fikrimin İnce Gülü
Kalbimin Şen Bülbülü
O Gün ki Gördüm Seni
Yaktın Ah Yaktın Beni..
Gördüğüm Günden Beri
Olmuşum İnan Deli
O Günki Gördüm Seni
Yaktın Ah Yaktın Beni..
Ateşli Dudakların
Gamzeli Yanakların
O Günki Gördüm Seni
Yaktın Ah Yaktın Beni.. diye ezbere bildiği türküyü mırıldandı. Şarkı bitince tekrar başa sardı bir daha dinledi. Bu işlem tam 7 kez tekrarlandı. Sonra yavaşça ayağa kalktı, teybi eline aldı ve karşı duvara fırlattı.Ağlayarak “her şey bitti” diyebildi ve şarkı sustu..........
Sishyphos dedi ki...
Eski adı Asar adası olan Gümüşlükteki Tavşan adasına doğru ayak bileklerine kadar gelen suyun içinden yürürken,cep telefonunu yanına almamasının doğru bir karar olduğunu düşündü.
Çocuk:Telefonlarını yanına almamışsın.
Anne:Evet almadım.Ama sana da gameboyunu aldırmadım.
Ç:Bizim olan zamanlardan değil mi,?Yani istediğim gibi saçmalayabilirim.
A:Tabii ki.Hem özledim seninle saçmalamayı.Epeydir bizim zamanımız olmuyordu.Bence iyi ki beraber geldik buraya.
Ç:Ayaklarım ıslanıyor,ayakkabılarımda.Ve sen kızmıyorsun hayret.
A:Ya niye kızayım.Sence bu adaya ıslanmadan yürümemiz mümkün mü?Değil tabii ki.hem sana ayakkabılarını sabah okulda yağmurda tepişip ıslattığında akşama kadar o ıslak ayakkabılarla kalacaksın diye kızıyordum hatırlarsan.
Ç:Uff yine anne oldun.Ama senin de işin bu .tabii anne olacaksın.
A:Tek işim annelik değil Allahtan.Bir dolu başka işim de varEee adayla ilgili anlatmamı istermisin biraz sana?
Ç:isterim ama sanırım az bir şeyler biliyorum burayla ilgili.Belgesellerden aklımda kalmış biraz.
A:o zaman sen anlat bana bildiğin kadarını ben eksikleri tamamlayayım
Ç:peki.Şimdi biliyorsun zaten ama eskiden buralarda tüm bodrum civarında Myndos diye bir şehir varmış.zamanının en büyük liman şehirlerinden biriymiş. Halikarnas Kralı Maussollos kurmuş bu şehri.tarihini tam hatırlamadım ama tuhaf bir hakl ismi vardı Lelegler diye.
A:o Lelegler sanirim epey eskide buraya yerleşmiş olan insanlar.hem nerden bu kadar çok şey öğrendin ki.
Ç:sen beni hep çizgi film seyrediyor sanıyorsun ama öyle değilmişim işte.Ahh bi de inandırabilsem seni buna.
A:sanırım yakında inanacağım.ama çizgi film de seyretmek lazım arada sadece belgesel kanalı seyreden bir çocuk olsan senden çok sıkılırdım sanırım.
Ç:hain annesin sen yaa.insan çocuğundan sıkılırmı.hadi diyelim sıkıldın bunu bana söyleme bari.kibar ol biraz.
A:şekerim ama aramızda dürüstlük olmalı bildiğin gibi .hem sıkıldım demedim sıkılırdım dedim.
Ç:Aaa gerçekten tavşanlar varr
A:var tabii.bu koku nerden kaynaklanıyor sanıyordun.öff çok kötü kokuyorlar.
Ç:burnunu ne zaman aldıracaksın da rahatlayacağız merak ediyorum.bu koku saplantın yüzünden Büyükadaya gelmiyorsun benle antremanlarıma.
A:valla hiçbir güç çok sevdiğim oğlumun antremanları bile beni o at gübresi kokan yere götüremez.hem ben sana demiştim orda değil de Ortaköyde antremanyaparsan gelirim diye.
Ç:üff tamam kapadım bu konuyu.devam ediyor hatta kısa kesiyorum.depremler falan olmuş ve kıyı su altında kalmış .o büyük şehir de tarihe karışmış.haa bu yürüdüğümüz yol da öyle herkesin sandığı gibi kral yolu falan da değil.ne çok seviyor insanlar abartmayı.
A:haklısın insanoğlu sever abartmayı hatta her şeye kral imparator falan yakıştırma yapmayı.Ama onlara söylememelisin onlarla ilgili böyle düşündüğünü.sana hep anlatmaya çalışıyorum,eğer insanlara onları ne şekilde tanıdığını gördüğünü böyle küt diye söylersen seni pek sevmezler.
Ç:ama söylemezsem de ikiyüzlülük etmiş olmazmıyım?bence kim hakkında ne düşünüyorsak söyleyebilme özgürlüğümüz olmalı.
A:oldu şekerim sen söyle her düşündüğünü sonra bak bakalım çevrende kaç arkadaşın kalacak.sana anlatamıyorum hala bizim kafamız çoğunluktan farklı çalışıyor.biraz onlardanmış gibi rol yapman gerekir.az salağa yat sende.
Ç:hahaha anneye bak oğluna az salağa yat diye öğüt veriyor.
A:ben mantıklı bir anneyim biliyorsun.Bu tavşanlar niye bu kadar çok yaa.
Ç:tavşanların bir batında doğurma oranı tüm hayvanlar arasında hangi yüzdede haberin yok sanırım.
A:tamam tamam başlama yine bilimsel ders vermeye.hayvanlar alemi söz konusuysa başlarsan susmak bilmiyorsun.sanırım her şey 2 adet tavşanla başlamış burada.
Ç:ee sana bir de üreme dersi vermeyeyim şimdi.genelde 2 canlı gerekiyor üremek için.karşıt cinslerden dememe gerek var mı?
A:allahım neden bana daha az ukala bir evlat vermedin sen???
Şaka şaka.ama açıkçası o kanalizasyon kapakları neden yuvarlaktır sorunu 4 sene geçmesine rağmen unutabilmiş değilim.
Ç:ama cevap vermiştin.hem de doğruydu.
A:bak sana şimdi itiraf edeyim.genelde hep bilgisayar başında olan bir arkadaşıma sana çaktırmadan cep mesajı atmıştım o da googledan cevabı bulup bana geri yazmıştı.
Ç:hahah itirafa bak.
A:anneliğin onda dokuzu nerde ne yapılacağını bilmektir.tamam arada ufak hilelerimiz olacak artık.
Ç:olacak tabii.hem ben seni böyle seviyorum.diğer arkadaşlarımın anneleri kadar sıkıcı değilsin.
A:çok ayıp ama onlara sıkıcı demen.haklısın ama ben bile yetişkin halimle sıkılıyorum onlardan.alınmıyorsun değil mi arkadaşlarının anneleriyle görüşmeyişime?
Ç:yoo neden alınayım.sen onlarla konuşacak şey bulamazsın bunu biliyorum.ehh ben de oğullarıyla pek fazla şey konuşamıyorum zaten.
A:buna üzülüyorum hep.keşke onlarla daha çok şey paylaşabilseydin.
Ç:ben alıştım biliyorsun.takma kafana.bu arada adayı dolaştık bitti sayılır.daha fazla tavşan görmemize gerek yok.dönelimmi?
A:tamam dönelim bence de.sanırım acıkmışsındır.bir şeyler yiyelim sahildeki lokantada.Ali abine uğramadan gidersek çok kırılır.
Ç:hahah kırılır mı yoksa senin canın balık ve yanında da bir kadeh rakı mı çekti?
A:hah aynen böyle her düşündüğün ve bildiğin doğruyu küt diye söylememenden bahsediyordum işte.noolmuş canım rakı çektiyse.sen de fanta içersin.Akşama benimle marinadaki konsere gelecekmisin?
Ç:klasik müzik beni biraz bayıyor ama senin hoşuna gittiğini biliyorum o yüzden geleceğim.
A:merci benim akıllı düşünceli oğlum.hadi düş önüme bakalım.ayakkabılarını az ıslatmaya dikkat etme çıkar eline al bence.
vuuuuuuuuu nasıl tatlı bir yazı bu:))