"Onlar da Cocuk" adi altinda Nairobi'nin gecekondu mahallesinde yapmis oldugumuz aktivitelerle ilgili daha önce iki yazi yazmis, fotograflar yayinlamistim. Dün yine üç Türk hanim yollara düstük çocuklara Noel ve Yeni Yil partisi düzenlemek amaciyla. Görev bölümü yaptik. Kasa bu aralar ben oldugum için benim görevim 100 civarinda çocuga içecek temin etmek ve abur cubur seyler satin almakti. Bundan önceki yazilarimin akabinde blogdaslarimdan biri benim hesabima Kangemi için bagista bulunmustu. Varolsun, sagolsun! Adini vermek istemedim belki arzu etmez diye ama su ipucunu vereyim kendisi Avrupa'da yasayan hayirsever bir Türk. Tesekkürler blogdasim, yardimin çok makbule geçti. Ha, bir baska ek görevim de internette günün anlam ve önemiyle ilintili Noel Baba, Noel agaci gibi boyama desenleri bulmak, basmakti. Bir gün öncesinden koli koli meyve sularini ve buldugum çocuk olsaydim ne tikinmak isterdim diye düsünerek aldigim abur cuburlari arabamin bagajina yükledim. Dün sabah bir arabaya dolusup Kangemi'nin yolunu tuttuk. Bu sefer aramizda onur konugumuz Doruk da vardi. Doruk arkadasimiz Nihan'in 3,5 yasindaki oglusu. Cocuklar bize alisik da minik bir mzunguyla (beyaz insan) ilk defa karsilasiyorlardi sanirim. Beyaz bir çocuk görünce pek bir sevindiler. Doruk'un etrafinda çember oldular. Dokunmak isteyenler, onunla oynamak hevesiyle kolundan çekeleyenler karsisinda Doruk kisa bir süre için de olsa annesinin koltugunun altinda ortama alismaya çalisti. Aslinda gittigi okulda Kenyali çocuklara alisik Doruk, arkadaslari da var ama bu kadar ilgi karsisinda köseye çekilip nasil davranmaliyim acaba diye taktik gelistirdi sanirim. Ve ardindan Doruk sahnede. Cocuklarla yakalamaca oynadi, ardindan onlarla birlikte boyama yapti. Iyice kaynastilar anlayacaginiz. Bu arada her hafta bizim aktiviteye gelen çocuklardan biri ben arabadan iner inmez sag elime yapisti ve biz ayrilana kadar da bir daha hiç birakmadi. Tek elle fotograf çekmek, çocuklarla ilgilenmek biraz zor oldu ama neyse her isin bir zorlugu var ne de olsa. Bu kiz çocugunun adi Yvonne, "Ivon" diye okunuyor. Ivon'un kani adeta bana kaynadi. Bir ara bana çekingen çekingen, mir mir bir seyler söyledi ama ben kalabalikta duyamadim. Megerse Ivon benim evime iltica etmeye karar vermis. "Al, götür beni evine teacher (tiçi)." diyormus. Hani bizim su eski Türk filimlerindeki "Teyze size anne diyebilir miyim?" gibi bir sahne adeta. Ah dedim içimden "Adaletsiz dünya. Isteyene vermez, istemeyene gani gani. Ne aileler memnun, ne çocuklar, sefillik diz boyu. Al götür, hem de yetismis çocuk bak. Altini temizlemene gerek yok. Hem güzel Ingilizce de konusuyor. Akilli da çocuk." Neyse, çabuk siyrildim Allahtan bu saçma ama sevimli düsüncemden ve Ivon'a "Hayir yavrum, tabi ki bana arada anne diyebilirsin ama seni eve götürmem mümkün degil. Ama her hafta ben buradayim. Yine görüsecegiz." dedim ve günes gözlügümün arkasina gizledigim nemli gözlerimle arabaya bindim ayrilmak üzere mekandan. Ivon'u anlatayim derken ben çoktan arabaya binmis, dönüs yolunadayim bile. Durun daha anlatacak baska seyler var. Siz en iyisi bir sonraki paragrafla okumaya devam edin. Kardesini sirtina atip Noel partisine gelmis bir abla. Dikkatli bakarsaniz fotografa nasil da çocuk yasta yasli bir ifade yapismis yüzüne...Asagida da o ablanin ayakkabilari...Olani giymis çikmis...
Yvonne ile bir hatira fotosu...
Evet, nerede kalmistik? Tamam buldum, parti hazirliklarinda kalmistik. Parti mekani olarak bizim Kangemi'de aktivite yaptigimiz yere en yakin okulun hemen yanindaki arazi düsünülmüstü. Biz vardigimizda arazinin bir kisminda futbol maçi oynaniyordu. Diger tarafta çocuklar bekliyorlar, bir kaç ögretmen de maçi seyrediyordu. Ögretmenlere programi sorduk. Konuyla ilgili bihaberlerdi dogal olarak, asil yetkili Ester de kayiplara karismisti. Aradik Ester'i, Hakuna Matata (Swahilice problem yok demek) 10 dakikaya kadar oradayim dedi. Ama, burada Afrika zamani geçerli. Afrikalilar beyazlar için "Sizin saatiniz var, bizim saatle isimiz yok, bizim zamanimiz var." diyorlar. Afrika'ya yerleseli beri ben de saatle isimi minimuma indirdim ama nereye kadar?
Gelelim yine bizim parti hazirliklarina. Eh, hiçbir sey hazir olmadigi için is basa düstü. Okuldan masalar tasittik. Masalarin etrafinda toplandi çocuklar Noel baba ve Noel agaci figürlerini boyamak üzere. Boyamasini bitirene parti maskesi veriyorduk ki olanlar oldu. Eh, bu çocuklar bu tür seylere alisik degil tabi. Buna ilave bir de burada orman kanunlari geçerli. Öne geçmek için birbirini itenler, siraya girmeyip de yandan kaynak yapanlar, maskesini alip da bir tane daha almak için yine siraya girenler bizi adeta çildirttilar ve maske dagitimini durdurduk. Bazi kurallari ögrenmeleri lazim ama nasil? Medeniyiz diyoruz da biz ögrenebildik mi adabiyla siraya girmeyi? Itekleme, baskasinin sirasini almaya çalisma, uyanik davranislar yok mu bizde? Alasi var. Eh, o zaman buralarda düzen ögretecegiz diye debelenmenin ne anlami var diye düsünmeden de edemiyor insan.
Sansli maskeliler...Afrika zamani devreye girince diger görevlilerin parti alanina gelmesi o kadar uzun sürdü ki biz aktivitelerimizi bitirip, içecek ve abur cuburlari okul yetkililerine birakip ayrildik.....
-
Seneye yeni aktivitelerde görüsmek üzere Kangemi çocuklari...
-
Hepinize harika bir sene diliyoruz...