Gaziantep Fotograflari etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gaziantep Fotograflari etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Haziran 2010 Salı

Zahter



Zahter, bir tür dağ kekiği olan Thymus Longicaulis in Gaziantepde kullanılan ismi. Hatay ve Gaziantep yöresinde çokça kullanılan bir bitki.

Gaziantep'de özellikle çay olarak çok tüketilir. Kurutulmuş olan zahter, çay süzgecine konup üzerinden sıcak su geçirilerek çayı elde ediliyor. Bu çay demlenerek yapılmıyor çünkü çok acı oluyor.

Gaziantep'de ikinci olarak toz kahvaltılık olarak kullanılır. Bu kahvaltılık leblebi, karpuz çekirdeği, zahter ve bazı baharatların toz haline getirilip karıştırılması ile hazırlanıyor. Kahvaltıda yanında zeytinyağı ile ikram edilir. Ekmek önce zeytinyağı sonra bu zahterli karışıma batırılıp yenir. Şimdi bu karışımı bulmak çok kolay(internette kahvaltılık zahter olarak aratabilirsiniz), evde yapmak daha zahmetli. Ama tarifi merak ediyorsanız buradan bakabilirsiniz.

Hatay yöresinde taze zahter ile salatası yapılıyormuş. Ben denemedim ama internetteki tariflere göre, zahter, yeşil soğan, kırmızı biber ve maydanoz kıyılıp nar ekşisi ve tuz katılarak hazırlanıyor. Tam tarif için buraya bakmanızı öneririm.



Benim fotoğrafladığım ise taze zahterden yapılıp yine kahvaltılarda tüketilebilecek hali. Zahter tazeyken toplanıp dallarından ayıklanıyor ve zeytinyağlı bir karışımda 1 hafta kadar bekletiliyor. Daha sonra ister kahvaltılarda ekmeğinizi batırarak, ister zeytinlerinize katarak, ister maydanoz ve soğanla hazırladığınız piyazlarınızda kullanabilirsiniz. Yerken nar ekşisi de katabilirsiniz.

Malzemeler:
  • Taze zahter (dalları ayıklanıp yıkanmış)
  • Zahteri bastıracak kadar zeytinyağı (1-2 parmak geçebilir)
  • tuz
  • limon tuzu
  • toz kırmızı biber
Tüm malzeme bir kavanoza katılıp karıştırılır. 1 hafta kadar bekledikten sonra tüketebilirsiniz.

Not: Miktarı yukarıya yazmadım ama yaklaşık ölçü vermem gerekirse, yarım kglık konserve şişesini dolduracak miktarda ayıklanmış zahtere 1 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı limontuzu, 1 tatlı kaşığı kırmızı biber yeterli gelir.

18 Kasım 2007 Pazar

Sumak Ekşisi



Beni takip edenler genelde yemeklerde ekşi olarak sumak ekşisi kullandığımı bilirler. Çünkü sumak ekşisi Gaziantep'de yemeklerde sıklıkla kullanılan lezzetli bir ekşi. Sanırım bunda acı kadar ekşiyi de sevmemizin rolü büyük ki yemeklerimizde ekşi sıkça kullanılan bir tat (
bulgurlu dolma, etli dolma, pirpirim aşı, kabaklama,doğrama,ekşili ufak köfte,mercimekli çorba daha önce verdiğim tarifler).

Hem size sumak ekşisini tanıtmak hem de yazdan yapılan bu güzel lezzet ile kış hazırlıkları etkinliğine katılmak için annemin yaptığı ekşinin tarifini vermek istedim.
Sumaklar annemlerin bağlarındaki ağaçlardan. Birkaç yıldır sumak ekşisini annem anneannemle birlikte yapıyor. Bu sene anneannem tam o sırada Eskişehir'de olduğu için annem tek başına yaptı. Bana da her sene mutlaka bir miktar veriyor. Ayrıntılı tarifini de ondan aldım.

Hazırlanması:

Sumaklar plastik bir leğene konup üzerine su dökülüyor. Biraz bekletilip başka bir leğene alınıp yeniden sumakların üzerine su dökülüyor. Bu şekilde sumağın ekşisi suya alınıyor. 2 su veya sumak çok ekşi ise 3 su ekşisi alınıyor. Bu suların üzerine az miktar un serpiştiriliyor ve bu şekilde bir gece bekletiliyor. Bir gece bekleyen suların tortuları dibe çöküyor. Dibe çöken toprtuları ayıtmak için dikkatlice sular küçük kaplara alınıyor. Yalnız kaplar alimünyum veya parlak yüzeyli
olmamalı yoksa sumak ekşisi onları deler. Plastik veya çinko kullanılmalı. Küçük kaplara alınan ekşi sular güneşe konuyor. Bir gün sonra tülbentten geçirilerek süzülüyor ve yeniden güneşe konuyor. Tülbentten geçirme işlemi ertesi gün yineleniyor. Daha sonra kıvam alana kadar güneşte bir kaç gün daha bekletiliyor. Artık ekşi haline geldikten sonra çelik bir tencerede ocağa alınıyor ve içine bir miktar limon tuzu eklenerek karıştırılıyor. Kaynamaya başlar başlamaz altı kapatılıp soğutuluyor ve plastik veya cam şişelerde muhafaza ediliyor.

Not: Limon tuzu kullanılmasa da olurmuş ama annem eğer kullanılmazsa hem ekşi tuza keser hem de konulan yemeğin rengini karartır dedi.

Bu etkinliğin bir ay önce olması belki bu sene için daha çok işimize yarayacaktı ama eminim gelecek sene için harika şeyler öğrenmiş olacağız. Tüm tarifler için Mahzun Prensesi ziyaret edebilirsiniz.

19 Haziran 2007 Salı

Kadayıf pişirecek aparat

Babamın, kadayıf, börek, karnıyarık gibi şeyleri pişirdiği, küçük tüpün üzerine takılarak kullanılan aparat:



Çubukların üzerindeki her bir delikten ateş çıktığı için ateşin tepsinin her yerine gelmesini sağlıyor ve böylece ocak üzerinde her tarafı aynı anda pişmiş oluyor.

19 Nisan 2007 Perşembe

İlkbahar



Memleketime ilkbahar geldi, en çokta uzun parklarımızdaki bu ağaçlardan biliyorum. Kış boyu bomboş olan dalları nasıl da güzel renklendiler. Sanki bir ressam eline fırçayı aldı ve hepsini birden boyadı. Veya hepsi birden sözleştiler de giydiler baharlık giysilerini.



Adı bile güzel: ilkbahar.

Çileğin kokusunu nekadar özlemişim! Kış boyu satılanlar plastik oyuncak gibiydiler. Hiç almadım o yüzden. Markette seyirlik baktım, bugünü bekledim. Ne tadı olacak onların? Erikler de çıkmaya başladı, papatyalar da açmıştır da daha göremedim onları. Geçen sene bir sürü fotoğraf çekmiştim. Kısmet olursa bu sene de...




Bir tazelik var bu mevsimde, hepsi ayrı güzel diğerlerini karalamayayım ama, bir yeniden doğuş var bu mevsimde. Canlanma var.



Bu da bahardan bir tat: ağız. Sadece bu dönemde oluyor. Doğum yapan koyun,keçi veya ineğin ilk 3 günkü sütü pişirilince ağız oluyor. Tadı lor-kaymak arası birşey. Ekmeğe sürüp üzerine şeker dökerek yedim ben. İstenirse kadayıfta yapılabilirmiş.

Baharın tadını doyasıya çıkarmanızı dilerim...



30 Kasım 2006 Perşembe

Gaziantep Sokakları, bakırları, sedefleri ve yemenileri

Cumartesi günü sabah kalkıp kahvaltıyı yaptıktan sonra sadece fotoğraf çekmek amaçlı çarşıya indik. Sadece fotoğraf çekmek amaçlı diyorum çünkü bunu yapmayı uzun zamandır istememize rağmen birtürlü gerçekleştiremiyorduk. Bizim için geçte olsa güzel bir gezi oldu.

Burası Antep merkezde Balıklı durağı olarak adlandırılan merkezi bir otobüs durağının hemen arkasındaki Balıklı Parkı.





Merkez çarşının dar sokakları (eski Antep sokakları olduğu için bu sokaklar dar)





Şuanda camii olarak kullanılan eski bir yapı



Burası da meşhur İmam Çağdaş . Yeni yerlerine çok olmadı geçdikleri. 1897 yılından beri aynı sokakta biraz daha aşağıdaki yerlerinde hizmet veriyorlardı.



Çarşıda geçtiğimiz sokaklarda bazı kareler yakaladıktan sonra Gaziantep'in bakırcılar çarşısına gittik. Bu çarşının kuruluş tarihi nezamana dayanıyor bilmiyorum ama baya eski bir çarşı. Gerçi yakın zamanda güzel bir yenileme çalışması yapıldı ve sokak daha güzel bir hale geldi. Sıra sıra bakır satan ve yapan dükkanlar var. Sattıkları bakırlar genelde yeni yapım, eski bakır ev gereçleri de (büyük kazanlar, tepsiler v.b.) bulunuyor ama bunlar bana çok fazla gelmedi. Kullanabileceğiniz türde eşyalar da var (cezveler, tepsiler,sürahiler v.b.) ama ben çoğunu kullanmaya kıyamaz evimin köşelerini süslemede kullanırdım herhalde.






Sokakta biraz ilerledikten sonra kapısında eski bir kilim ve güzel bir bakır eşya bulunan bir dükkana gözümüz ilişiyor. İçeriden bize selam veren bakırlar ve sedefleri fotoğraflamak için dükkan sahibinden izin alıp sohbet ettiğimiz sırada eşyaların fotoğraflarını çekmeye başlıyoruz









Bakırın haricinde sedef işlemeli çok güzel kutular, aynalar, hançer kılıfları da bazı dükkanları süsleyen eşyalar. Girdiğimiz dükkanın bir köşesini süsleyen sedef işlemeli eşyalar:





Aşağıdaki iki fotoğraf başka bir dükkanın önünden. İlk fotoğraf rakı içenler için keyif bardaklığı. Orta kısıma rakı bardağını yerleştirip etrafına buz dizilerek rakının soğuması sağlanıyormuş. Bu şekilde kullanılmasının sebebi de rakı bardına atılacak buzun eriyip rakıyı sulandırmamasıymış.





Sokaklarda gezerken Gaziantep'e ait başka bir şeyle karşılaştık: yemeni. Troy filminin tüm ayakkabıları Antep'de yapılıp gönderilmiş (reklam arası). Yemeni 3 ayrı deri kullanılarak yapılıyor. Eskiden ceylan derisi de kullanırlarmış ama şuanda ceylan derisi bulunmadığı için genelde koyun,dana ve keçi derisi kullanıyorlarmış.
Antep'de eskiden kalma klasik yemeniler hala bulunuyor. Ama bunların haricinde yenilik izleri taşıyan ve günümüzde kullanılabilen yemeniler de yapılıyor. Bunlar çeşitli renk ve şekilllerde. Terlik, ayakkabı ve bot şeklinde yapılıyor. Daha birçok çeşidi var biliyorum ama gezimizi bitirmek zorunda olduğumuzdan yol üzerindeki bir tane yemeniciden fotoğraf çekebildik.

Bunlar klasik yemeniler:





Bunlarsa şuanda kullanıma yönelik değiştirilmiş yemeni çeşitleri:

3 Nisan 2006 Pazartesi

Gaziantep'den Yiyecekler-1

Gaziantep'de, yöremize özgü yiyecek alışanlıkları var. Bu ihtiyaçları karşılamak üzere üretim sektörü de mevcut. Bu tür gıdaların satışı özellikle son yıllarda daha da arttı.İhtiyaçların başında biber salçası ve kuruluklar (dolmalık kuru biber, patlıcan v.b.) geliyor. Eskiden genelde evlerde yapılan bu tür şeylerin artık hazırda da çok rahat bulunuyor olması, evde yapma imkanı olmayan veya dışardan gelenleri de düşünürsek, çok avantajlı oluyor. Ama hala evde kendi el emeği ile salçasını, kuruluklarını, pul biberini, nar ekşisini v.b. yapanlar var. Sanırım en güzeli de bu olsa gerek.


Gaziantep'de bu tür gıdaların bulunabileceği Elmacı pazarında küçük bir gezintide çektiğim fotoğraflar ise aşağıda:



Kabuklu antep fıstığı (pembe olanlar), kavrulmuş antep fıstığı, dut kurusu, kuru üzüm ve cevizli sucuk.


Kurutulmuş biber(bazı yemeklerde kullanılıyor), salça, kuru sumak, menengiç,tarhana


Dolmalık kuru biber ve patlıcan, kuru bamya.

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...