Hakkında İcra takibi yapılan belediye personeline disiplin cezası verilebilir mi?
M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanı
Giriş
Devlet memuru olarak çalışan kişilerin memurlukları devam ederken borçlarından dolayı disiplin cezası ile karşı karşıya kalmaları mümkündür.657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 . maddesinde kınama cezası verilmesi gereken fiillerin anlatıldığı bölümde “Borçlarını kasten ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak,” fiilinin kınama cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür.Bu yazımızda belediye personelinin hangi durumlarda borcundan dolayı ceza alabileceğini,her maaşına haciz gelen memura disiplin cezası verilmesi gerekip gerekmediğini açıklamaya çalışacağız.
Disiplin suçu, özel bir yükümlülükle kamusal makamlara bağlı olan kişilerin bu yükümlülüklerini yerine getirmemesidir. Bu suç, öğrencinin kopya çekmesi, polisin görev başında uyuması şeklinde olabileceği gibi, memurun kamu düzeninin işleyişini bozması şeklinde de olabilir.
657 sayılı Kanun’a tâbi memurlar için ilgili kanunun 125. maddesinde; yargı mensupları, silahlı kuvvetler ve üniversite mensupları gibi 657 sayılı DMK’dan ayrı personel kanunları bulunanlar için kendi personel kanunlarında disiplin suç ve cezaları belirtilmiştir. Devlet Memurları Kanunu’nda kamu hizmetlerinin etkin bir şekilde yürütümünü sağlamak üzere mevzuatın emrettiği görevleri yerine getirmeyen, uyulması zorunlu olan hususlara uymayan, yasaklanan eylemleri yapan devlet memurlarının disiplin suçu işlemiş sayılacağı ve bu suçu işleyen memurlara idare tarafından durumun niteliği ve ağırlık derecesine göre “uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, devlet memurluğundan çıkarılması” şeklindeki disiplin cezalarından biri uygulanacağı düzenlenmiştir. Yine 657 sayılı Devlet memurları Kanununun 127 nci maddesi ile disiplin cezası verilmesi belli usul ve esaslara bağlanmış olup bu usul ve esaslardan biri de “disipline konu fiilin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren, uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında; 1 ay içinde disiplin soruşturmasına başlanılması gerektiği ve disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmesi gerektiği aksi takdirde ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğrayacağı” kuralıdır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun; “Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller” başlıklı 125 inci maddesinde, “Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:... B - Kınama : Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir. Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır: k) Borçlarını kasten ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak,.”
Devlet memurlarına borçlarından dolayı disiplin cezası ile verilebilmesi için kanun maddesinde yer alan iki unsurun bir arada gerçekleşmiş olması gerekmektedir.Bunlardan birincisi borcun kasten ödenmemesi ikincisi ise borcunu ödemeyen memura karşı yasal takip icra işlemlerinin başlatılmış olması gerekmektedir.Borcunu kasten ödemeyen memurun bu eyleminden idare yasal takip yapılması halinde haberdar olacaktır.
Bu düzenlemeye göre, memura herhangi bir borcundan dolayı değil, kasten ödemediği için hakkında yasal yollara gidilen borcundan dolayı kınama cezası verilebilecektir.
Kanun maddesinde Borçlarını kasten ödemeyen memur dediği için İçinde bulunduğu maddi sıkıntılar sebebiyle ödeyemeyenler,maaşından kendisi ve ailesi için geçinebileceği miktardan sonra ödemeye yetecek gücü bulunmadığından dolayı ödeyemeyenlerin bunu ispatlamaları halinde bu maddeye göre ceza verilemeyeceği kanaatindeyiz.
Nitekim Danıştay 12. Dairesinin 16/12/2014 tarih ve 2014/9072 sayılı Kararında; “…davacı hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/B-k maddesi uyarınca işlem tesis edilmiş olup; ilgili memura üzerine atılı disiplin suçunun oluşması yönünden kasıt unsurunun varlığı öngörülmüş iken, madde kapsamında yer alan fiilin kasıt olarak işlendiğini gösterecek nitelikte, davacının borcunu ödeme imkanı bulunmasına rağmen ödemediği yönünde bir tespit yapılmadan hakkında tesis edilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığından, davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.” şeklinde karar vererek borcunu ödemeyen memura ceza verilebilmesi için kasıt unsurunun varlığının tespitinin yapılmasını istemiş ,borcunu ödemeyen memura kasıt unsuru gözetilmeden verilen cezayı iptal etmiştir.
Danıştay benzer nitelikte Danıştay 8. Dairesinin 15/11/2005 tarihli ve E.2004/3126, K.2005/4666 sayılı ve yine Danıştay 12. Dairesinin 13/03/2009 tarihli ve E. 2007/342, K. 2009/1324 sayılı ilamlarında da kasıt unsurunun tespitinin yapılması yönünde kararlar vermiştir.
Nitekim Kamu Denetçisi Sayı : |18745356-101.07.04-E.5669 Başvuru no: : 2017/14413 T: 30/03/2018 sayılı kararında”, … Devlet Hastanesi Başhekimliği tarafından yürütülmüş olan disiplin soruşturmasında da kast unsuru araştırılmadan, sadece ifadeden yola çıkılarak “borcun kasten ödenmediği iddiasıyla” başvurana kınama cezası verilmesi işleminin hukuka uygun olmadığı değerlendirilmiştir. Aynı kararda ; darenin, işlem tesis ederken hukuka bağlı olması ve hukuk kuralları içinde hareket etmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Bu kapsamda, …Devlet Hastanesi Başhekimliğinin, mutemetlik biriminden icra borcu olan personellere ilişkin bilgi istemesi üzerine mutemetlik birimince her bir personel için ayrı ayrı gönderilen cevabi yazılarda, idareleri bünyesinde birden çok kişinin icra borcu olduğu bilgisine yer verilmesine rağmen bunlardan sadece başvuran hakkında disiplin soruşturması başlatması ancak diğer icra borcu olan personeller hakkında herhangi bir disiplin soruşturması başlatmaması işleminin, Anayasanın 10 uncu maddesinde ifadesini bulan “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde (…) kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” ilkesine de aykırılık oluşturacağı açıktır. “ denilmiştir.“(https://www.ombudsman.gov.tr/wp-content/uploads/2018/03/karar_2017-14413.pdf)
Disiplin cezalarının verilmesinde idareye verilen bir başka takdir yetkisi de, kamu görevlisine bazı hallerde bir derece hafif olan cezanın uygulanmasına yönelik hükümdür. Bu yetkiye ilişkin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinde“Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir” denilmektedir. Bu itibarla kanun koyucu derecelendirmeyi yaptıktan sonra idareye verdiği takdir yetkisiyle, kişinin geçmişindeki çalışmaları ve davranışlarına göre de değerlendirilerek makul bir cezanın verilmesini öngörmüştür.
Ayrıca Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesi, disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin cezaların sicilden silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanacağını hüküm altına almıştır. Borçlarını kasten ödemeyerek “hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak” fiilinin Devlet Memurları Kanunu’nda karşılık gelen disiplin cezası “kınama” cezasıdır. Eğer memur söz konusu fiili, disiplin cezasının bir süre sonra sicilden silinmesini düzenleyen süreler içinde yeniden işlemesi durumunda amirlerince bir derece ağır ceza olan “aylıktan kesme” cezası verilebilmesi de mümkün bulunmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 124. maddesine göre disiplin hukukunun genel amacı “kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak” tır. Buradan yola çıkıldığında disiplin cezalarının temel amacı, kurum düzeni ve devlet saygınlığını, memurlar üzerinde hukuksuz korku ve baskı oluşturmadan eğitim ve inanç merkezli olarak korumaktır. 108 Bu nedenle idare vereceği disiplin cezalarında ihlalin ağırlığı ile yaptırımın orantılı olmasına dikkat etmeli; idare takdir yetkisinin devreye girdiği durumlarda, disiplin cezası verilmesini gerektiren eylemin niteliğinin belirlenmesinde hataya düşmemelidir
Aylık ücretine haciz konulan işçinin, ihtara rağmen haczi kaldırmaması (ya da kaldıramaması) üzerine işverence iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedilip edilemeyeceği konusu;
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas No : 2008/10363 Karar No : 2008/6019 Tarihi : 24.03.2008 tarihli kararında ; objektif bir bakış açısı altında, işçinin ücretine sık sık haciz gelmesinin, işyerinin muhasebe veya hukuk servisi gibi bölümlerinde önemli zaman kaybına neden olacak şekilde çalışma sürecini veya işyeri organizasyonunu olumsuz yönde etkilediğinin kabul edilmesi gerektiğini gerekçe göstererek işçinin ücretinin borcu nedeniyle haczedilmesinin istisnaen davranış nedeniyle feshi geçerli kılması gerektiği sonucuna ulaşmış; ancak bunun için işçiye önceden ihtar çekilmesinin gerektiğine vurgu yapmıştır.” ILO’nun 166 sayılı İşverenin Girişimiyle İş İlişkisinin Sona Ermesine İlişkin Tavsiyesi’nin 7. maddesine göre, kusurlu davranışı nedeniyle işçi, yazılı olarak uyarılmasına rağmen bir veya birçok kereler kusurlu davranışını tekrarlaması koşuluyla işten çıkarılabilir . Geçerli sebeple yapılan fesihlerin ilk adımı olan ihtar, hatalı davranışın belgelenmesi, işçinin ikaz edilmesi ve fesih tehdidi fonksiyonu içermektedir. İşçinin personel sicil dosyasına konulacak ihtar, çalışana ihtara konu olan davranışın kabul edilmediğini belirtmeli ve bu davranışın tekrarı halinde iş ilişkisinin fesih ile sonuçlanacağını açıkça ifade etmelidir. İşçi ihtar tebligatını almaktan kaçınırsa, durum bir tutanakla tespit edilir. Tutanakta, işçinin ihtarı almaktan veya ihtarı imzalamaktan kaçındığı tanık tarafından beyan edilir ve imzalanır (İş K.m.109).
Yargıtay 9.HD., 20.10.2008 T., E. 2008/3737, K. 2008/27673, tarihli kararda ; “davacı işçi hakkında değişik alacaklılar tarafından çok sayıda icra takibi yapıldığı ve ücretine hacizler konulduğu, iş sözleşmesinin ihtara rağmen ücreti üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik işlem yapmaması nedeniyle savunması alınarak İş Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca feshedildiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğine göre davalı şirket Genel Müdürlüğünce ücret ve diğer alacakları üzerine haciz konulan personelin durumlarını düzeltmeleri konusunda 16.3.2004 ve 10.1.2007 tarihli iki adet genelge yayınlandığı, davacıya da iş sözleşmesi feshedilmeden önce çalışma huzuru ve verimliliğin sağlanması açısından ücreti üzerindeki hacizlerin 2 aylık süre içerisinde kaldırılması gerektiği yönünde uyarıda bulunulduğu sabittir. Buna rağmen davacı ücreti üzerindeki hacizleri kaldırmaya yönelik işlem yapmamıştır. Davalı işverenin muhasebe servisinde görevli çalışan, mesaisini davacının borçları ve hakkındaki icra işlemleri nedeni ile bu işlemlere harcamıştır. Davacının bu davranışı işyerinde olumsuzluklara yol açmıştır. İş ilişkisinin işveren açısından önemli ölçüde sürdürülme olanağı kalmamıştır. Davacının bu davranışı fesih için geçerli neden teşkil ettiği….”sonucuna ulaşmıştır.
İşçinin ödeme dengesini gözetmeden borç altına girmesi veya yakınları için kefil olması gibi durumlarda, borcunu ödeyememesi halinde aylık ücretine haciz gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Ücretinden başka geliri olmayan işçinin toplu para bularak haczi kaldırmasının mümkün olmaması nedeniyle, işçinin aylık ücretine haciz konulmak suretiyle borcun ödenmesi çok uzun süreler alabilecektir. Bu gibi durumlarda işçinin işyeri dışındaki bir davranışının sonucu olarak ücretine haciz gelmekte, işyerinde de muhtemelen muhasebe ve hukuk servisleri açısından ek bir işlem yapılması, önemli zaman kaybına neden olunması sonucu ortaya çıkmaktadır. Borçlu olan işçinin, işgörme borcunu yerine getirirken dikkatinin dağılabileceği, işe yoğunlaşmasının azalabileceği, performansının düşebileceği ileri sürülebilir. Ancak, ücretine haciz gelen işçinin işini kaybetme kaygısıyla daha iyi bir performans sergileyebileceği de düşünülebilir.Bunun her somut olay açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Diğer taraftan, işçinin davranışına dayanan fesihlerde, işçinin savunmasının alınması bir yasal zorunluluk olup işçinin bu davranışı nedeniyle savunması alınmamış ise, fesih salt bu nedenle geçersiz kabul edilecektir.
Sonuç; Yasa koyucu kasten borcunu ödememeyi esas almış olup ekonomik kriz gibi durumlarda personelin icra takibine uğramış olması halinde disiplin cezası verilemeyeceğini düzenlemiştir. Yapılacak disiplin soruşturmalarında bazı personelin maaşına haciz geldiği halde soruşturma dışında tutulması Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Aynı durumdaki personele aynı uygulama yapılmalı ancak icranın kaldırılması için uyarı yazısı yazılmalı ve savunma hakkı tanınmadan disiplin cezası verilmemelidir.
Kaynakça;
Bahtiyar Akyılmaz, “Anayasal Esaslar Çerçevesinde Kamu Personeli Disiplin Hukuku ve Uygulamadaki Sorunlar” (Disiplin Hukuku), Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Ankara, 2002, C.6, S.1-2,ss.241-262,
Cemil Kaya, “Memur Disiplin Suç ve Cezalarına ve Disiplin Soruşturmasına Hâkim Olan Temel İlkeler”, Amme İdaresi Dergisi, Ankara, 2005, C.38, S.2, ss.61-87.
Oğuz Sancakdar, Disiplin Yaptırımı Olarak Devlet Memuriyetinden Çıkarma ve Yargısal Denetimi, Yetkin Yayınları, Ankara, 2001.
Hamdi Mollamahmutoğlu, İş Hukuku, Gözden Geçirilmiş Yenilenmiş 3. B., Ankara 2008.
Kemal Gözler ve Gürsel Kaplan, İdare Hukuku Dersleri, 19. Baskı, Ekin Basım Yayın, Bursa, 2017
Polat Soyer, “158 Sayılı ILO Sözleşmesi Çerçevesinde Yapılması Gerekenler”, Galatasaray Üniversitesi/İstanbul Barosu, 2001 Yılı Toplantısı
Murat ŞEN,Geçerli Fesih Nedeni Olarak Ücrete Sık Sık Haciz Konulması http://www.muratsen.org/wp-content/uploads/ge%C3%A7erli-fesih-nedeni-olarak-%C3%BCcrete-s%C4%B1k-s%C4%B1k-haciz-konulmas%C4%B1.pdf
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"Hakkında İcra Takibi Yapılan Belediye Personeline Disiplin Cezası Verilebilir Mi?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|