Kate Winslet ve Leonardo di Caprio'nun Titanic'ten sonra tekrar biraraya geldiği film Revolutionary Road - Hayallerin Peşinde" Romantik Dram türünde ve yönetmeni "Amerikan Beauty'nin de yönetmeni olan Sam Mendes.
Filmin künyesini kısaca açıkladıktan sonra şöyle sormak istiyorum, arkadaşlarınızla sohbet ederken kaçınız şuna benzer bir diyalog yaşamıştır: "Ya biraz param olacak, egeye yerleşip balıkçlık, zeytincilik, şarapcılıkla uğraşıcam, şehirden uzaklaşıp tarlamda taze sebze meyve yetiştiricem bahçede köpekler çocuklar koşuşturucak, sabah sıcak yumurtayı tavuğun altında alıcam" veya buna benzer başka düşünceleri, yaşadığımız hayattan 180 derece farklı hayalleri aslında hiçde samimi olmadan ama yapabilmeye çok inanmış görünerek söyleriz.
İmkanlar elde edilince bu hayallerini kaç kişi yapar, yani sistemi kaç kişi terk edebilir? Neden başka bir hayat kurduğumuzda daha çok mutlu olacağımıza inanırız, yoksa kaçmaya çalıştığımız aslında kendimiz miyiz? Bu ayrımı yapmak zorundayız, beğenmediğimiz sistem mi yoksa biz miyiz, aslında komik olan şu ki, hayallerdeki yaşam da bir başka sistem, ve o sistemin oyuncusu yine biz olacağız.
Sistemi değiştirmek cesaret işi mi yoksa anlamsız mı?
Daha fazla bir şey söylemiyeceğim, beni etkileyen bir konu ve özellikle iki oyuncununda performansları ve uyumu harika, sonunda sizide biraz düşünmeye itecek.
İyi seyirler