Kim Ki-Duk'tan yine duygusal fantazi yüklü bir film.
Kim Ki-Duk filmlerini kendi yazıp yönetiyor.
Çoğunlukla bana kitap okuyormuşum hissi veriyor.
Genelde çok dingin bir yapıda geçen hikayeler, sözsel iletişime fazla ağırlık vermeden durumların görsel tasvirleri yapılarak izleyicide algı yaratmaya yönelik oluyor.
Aşkın biçimlerini anlatıyor çoğu filminde. Değişik noktalardan ele alıyor.
Breath filminde de "Boş Ev" deki gibi mutsuz bir evliliğe sahip bir kadın baş kahraman var.
Haberlerde rastladığı idam mahkumu bir adama saplantılı şekilde bağlanmıştır. Adam idam edileceği günü beklerken korkusuna yenilip iki kere intihara yeltenmiş fakat hapishane yetkilileri tarafından hastaneye yetiştirilmiştir.
Kadın mutsuzluğunun etkisiyle bunalıp hiç tanımadığı bu adamı birgün hapishaneye ziyarete gider.
Öte yandan, idam mahkumu genç adam, üç ayrı mahkumla daracık ve bomboş bir hücrede kalmaktadır. Ve görürüz ki diğer bir hükümlü tarafından yakın ilgi görmektedir.
Kadının yaptığı ziyaretler biraz sıradışıdır. Kamera arkasından izleyen hapishane müdürü tarafından özel izin uygulamasıyla kadın her gelişinde görüşme odasını duvar kağıtlarıyla kaplayıp her seferinde bir mevsimi canlandırmakta, ayrıca getirdiği müzik çalar ile canlı olarak şarkı söylemektedir. Ayrılırken ise bir fotoğraf bırakmaktadır.
Adamın hücre arkadaşlarının bu durumdan duydukları kıskançlık, kadının kocasının bu saplantılı ilişkiyi keşfetmesi, ve bu sıradışı yaşanan aşk ile oluşan bu tuhaf durum enteresan bir kırılma noktası ile sonlanıyor.
Yönetmenin en önemli özelliklerinden biri de ilginç ve sıradışı sonlar hazırlamada başarılı oluşu. Bu filmde de yine böyle bir sahne izliyoruz.
Notlar:
- Filme de başlık olan "Nefes" pekçok anlam taşıyor filmde. Nefes almak yaşamın en temel gerekliliği ve farkında olmadan yaptığımız bir eylem. Nefes alışımız anlık duygularmıza göre ritm değiştirmekte. Stresli anlarımızda nefesimizi tutarız bilinçsizce veya kızgınken hızlı nefes alıp veririz örneğin.
Film de ise evliliğinde zor nefes alan ve adeta boğulan bir kadın var. Hapishane ziyaretleriyle kedine nefes alacak yapay bir ortam yaratıyor. İdam mahkumu ise küçük bir hücrede nefes almanın zorluğunu temsil ediyor adeta, üstelik son nefesini vereceği günü bekliyor. O da kadının yarattığı dünyada soluklanıyor. Ama filmin finali nefes'i önemli kılan bir başka boyut daha açıyor.
- Film genel olarak ağır tempoda geçiyor.
- Bu sefer filmde çarpıcı denebilecek müzikler yok, sadece filmin sonunda türkçeyede çevrilmiş bir şarkı var "karda zordur yürümek diye sözleri vardı, ismini hatırlayamadım şimdi:)
- İlginç olan bir başka durum ise ana karakter olan idam mahkumu hakkında derin bir bilgi verilmemesi, sadece bir diyalogda işlediği suçu öğreniyoruz, ne geçmişini ne de bugünkü duygularıyla ilgili hiçbir bilgi alamıyoruz.
- Aaaa bir de Uzak Doğu'daki hapishanelerde yatak dahi olmadığını yerde uyuduklarını anlamış bulunuyoruz.
İlginizi çekerse Kim Ki-Duk ve diğer filmleri ile ilgili bir yazıyı Ajanda'nın Kasım sayısı için hazırladım. Okumak için lütfen buraya tıklayın.