farkındalık yazısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
farkındalık yazısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Temmuz 2014 Salı

BU KADAR HAZIRLIKLI OLMA STOP


Hepimizin bir hayali, bir beklediği, bir tanıdık geleni, bir tanışmaya gittiği vardır muhakkak. Ona uzanan yollarda, önüne çıkabilecek engelleri ortadan kaldırmanın bir yolu, bir yordamı, bunun için çalışmalarımız ve çalışacaklarımız da vardır. Yazılanları okurken bile ne çok ulaşılacak yer/kişi/hedef ve ulaşmak için ne çok düşünce geçti zihninden.

Halbuki ben diyorum ki "Bu kadar hazırlıklı olma, değiştirir hayat fikrini." Bir yerde "dur" der. Önüne engeller koyar ya da yeni güzellikleri serer. Öyleyse ne yapıyoruz şimdide kalıp, anın tadını çıkarıyoruz.

Sevgilerimle
pehito

30 Mayıs 2014 Cuma

ÖLÜM KALIM MESELESİ DEĞİL HAYAT


Hayat aldanmaz sana ama bak aldatır unutma. Bazen kanmak ister insan, kana kana içmek, kana kana sevmek, kana kana ölmek ister. Bazen sürüklenmek ister bir şarkının melodisine, bir kadeh şarap ister insan bazen. Bazen ayakların götürür seni, bazen sadece rüzgarın ılık esintisi. Bazen sonunu bilerek gider insan, bazen sonunu görmeden gider ama illede gitmek ister.

Bazen acınacak hale düşmeyi bile ister insan, ilgi beklediğinden değil de sonunda yenilmez çıkmak istediğinden belki de. Yenile yenile yenilmez olmak ister ve bilir istemek yetmez, beklemek yetmez öyleyse koşmak ister insan.

Şşşşşt sana söylüyorum, hadi durma koş!!

pehito
:)


6 Mart 2014 Perşembe

DOMİNO TAŞI GİBİYİZ BİZ


Eminim bir kereliğine bile olsa hepimiz "neden geldik dünyaya" diye sormuşuzdur kendimize. Bir görevimiz olmalı, varlığımızın bir amacı olmalı diye. Hepimiz veda ettiğimizde hayata hatırlanır olmak istemişizdir elbet. Durup nereden başlamalı, ne yapmalı demişizdir. Bir buluşun, bir özel duruşun hayalini kurmuşuzdur elbet.

Ve bir zaman gelip, "yok yok yok işte demişizdir, ne bırakabilirim ki benden geriye" diyerek iç geçirmişizdir. Hep büyüktür hedeflerimiz, çoktan biri düşündüğümüzü hayata geçirmiştir ya da ne bileyim işte her şey hayallerde.

Öyleyse şimdi kulak ver de  dinle; DOMİNO TAŞI GİBİYİZ biz. Gülmeyi öğret küçük bir çocuğa, oradan başka bir çocuğa ve başka başka derken dünyanın öbür ucunda senden gelen gülümsemeyi görebiliriz biz. Yaptığın şey küçük görünebilir sana ama bir gülüş belki dünya barışının temelini atan o ilk gülüştür unutma. İyimser değilim, inançlıyım bu da sön sözüm olsun okuyucu sana.

Sevgilerimle :)
pehito

28 Kasım 2013 Perşembe

MUTLULUK GÖLGEM OLSUN


Hepimizin istediği bu değil mi? Küçük yaşta başlar mutlu olma isteği, hepimiz arar dururuz. Önce evin her şeyi doğru yapan çocuğu olup, ailemiz ve çevremizdekilerden almaya alıştığımız "taktir"e odaklı yaşar oluruz. Anlık bir "aferin" anlık bir mutluluk hissi verir ve biz o hissin bağımlısı olmaya başlarız. Sonra geride bıraktığımız anlık mutluluklarımıza bizi neyin götürdüğüne bakarız ve kendimize yeni hedefler ediniriz. Bizi "aferin"e ne götürmüşse biz onun peşinden koşar dururuz. "Hep aynı şeyi yapıp stabil olmak." İnsanlar bir süre sonra sizin bu sürekliliğinize alışır ve size başarı odaklı hayatınızın ilk tatsız deneyimini yaşatırlar. Artık o "aferin"ler gelmez olur ve mutluluk sizden çok uzakta durur. Değil mi?

Sonra okul hayatınız başlar; siz bir kere kendiliğinden başarmışsınızdır bir şeyleri. Notlarınız iyidir, okul kurallarına uyuyorsunuzdur, iyi dans ediyor ya da okulun basket takımının gözdesi olmuşsunuzdur. Gelsin "taktir"ler, "tebrik"ler ve siz yine başarılarınızdan dolayı aldığınız "taktir"lerin devamlılığını sağlamak için koştur koştur çalışıp didinirken, kaçırmışsınızdır anlık mutluluklarınızı ve yine o başarı stabil hale geldiğinden artık "taktir" görmüyorsunuzdur. Ah yine mi gitti bir mutluluk kaynağı!!

Büyüdünüz büyüdünüz kocaman bir adam ya da kadın oldunuz. Eeeee artık biliyorsunuz mutluluk maddede ve öteki insanların dilinde öyleyse demesinler mi "Ayşe'nin ne güzel işi var, Ahmet'in ne güzel evi var, Ali'nin ne güzel arabası var." Ve yetmez bu kadarı mutluluk bağımlısı da olduk, şimdi dahası olsun, dahası ve dahası. Dahası için uğraşırken, neler geçmiş bir bakalım.

Legolarımla yapıp yapıp bozacağım gökdelenlerin neşesi, annemin bana aşkla bakan gözleri, babamın işten yorgun argın gelmesine rağmen benimle oturup araba yarışı yaparken attığı kocaman kahkahalarındaki sevgi pıhtısı. İlk aşkınız da her şeyi doğru yapmanın peşinden koşarken size aşkla bakan gözlerinin ışıltısı. Anlayacağınız sevgiyle yoğrulduğun koca bir çocukluk, gençlik yetişkinlik.

Baharda açan ilk çiçeğin eşsiz kokusu ve görüntüsü, ilk baharın ilk yağmuru, Tanrı'nın içine sevgi koyup yer yüzüne koyduğu binlerce tat, renk ve koku. Cırcır böceğinin alaycı şarkısı, yağmurun ardından açan güneşle gök yüzünü süsleyen gök kuşağı. Peki ne mi yapak gerek;  ne zaman ki elimizi maddeden çeker, insanların ne dediğine değil kendimizin ne istediğine bakarak yaşarız, her şeye sevgiyle bakmayı başarırız, içimizde küçücük bir karanlık bırakmaz her yeri sevgiyle aydınlatırız, işte o vakit; MUTLULUK GÖLGEN OLUR!!!

sevgilerimle 
pehito
:)