27 Ekim 2024 Pazar

Yas ve Ölüm Festivali Üzerine

Dün bir festivale katıldım. “Yas ve Ölüm Festivali”. “Yas ve ölüm” sözcükleri “festival” sözcüğü ile tezat oluşturuyor ilk bakışta, değil mi? Bu sözcükler nasıl bir araya gelebilir demeyin. “Festival” TDK’ da “şenlik” olarak tanımlanıyor. Ancak, ikinci tanımı olan “dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı veya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan gösteri” ele alındığında bu tezat duran sözcükler aynı çatıda toplanabilir.

Festivalin ev sahibi tahmin edebileceğiniz üzere ölüm gerçeği ile yüzleşmiş, yası yaşayan gönüllüler tarafından kurulan https://yasveolumbilgeligi.org/Festival, 3 kanaldan devam eden 20 oturumdan oluşuyor. Katılabildiklerimden öğrendiklerimi blogda paylaşmak istedim.

Açılıştan sonra Berna Köker Poljak’ ın “Yasın Kutsal Toprakları” oturumuna katıldım. Kendisi ölüm ve yas doulası, hem de bu projenin yürütücüsü. Ayrıca, “Ölüm Yaşamın Mührü” kitabının yazarı. Berna Hanım, Micahel Colbi’ nin “Grief” kitabından bahsederek ölüm ve yas ile ilgili felsefi nitelikte sorular sorarak farklı bakış açıları sundu.

“Kimler için yas tutarız?”

Akla ilk gelen cevaplar: kaybettiklerimiz, sevdiklerimiz, yakınlarımız, bağ kurduklarımız…

“Kimliğimize yatırım yapmaya yardımcı olan kişilerin yasını tutarız.” cümlesi beni çok etkiledi ve İren’ i kaybettikten kısa bir süre sonra yaşadığım “kimlik krizi” deneyimimi paylaştım.

Doldurduğum bir formda “Çocuğunuz var mı?” sorusu ile karşılaştığımda ne yazacağımı bir süre düşünmüştüm o gün. O soru annelik kimliği kaybetmiş olduğumu yumruk gibi indirmişti kalbime. Sonrasında, annelik kimliğimi kaybetmediğimi, anneliğimin dönüştüğünü gördüm. Halen de dönüşmeye devam ediyor. Bu noktada, İren için “sessizlik duruşunda” bulunuldu. Hiç görmediğim, tanımadığım insanların acımı paylaşması ve bazı yakın tanıdıklarımın hissettiremediği “kaybın bizim için değerli” duygusunu yaşatmaları çok anlamlıydı benim için. Böyle topluluklarda söyleyeceğin herhangi bir cümlenin, düşüncenin yargılanmayacağını bilmek insana büyük bir konfor sağlıyor. O yüzden, bu festivaller, bir araya gelişler keşke daha sık gerçekleşse.

Benim için bir diğer önemli nokta, Berna Hanım’ ın yasın duygular ve seçimler olduğunu vurgulamasıydı. Süreçte, en sık duyduğum ve en çok yaralayan cümleler İren’ in eşyalarını, fotoğraflarını, ona ait olan şeyleri kaldırmam üzerineydi. Oysa, yas seçim demekmiş. Ben ona ait hiçbir şeyi hayatımdan çıkarmamayı seçtim.

Bu ilk oturumda o kadar çok dikkat çeken nokta vardı ki 2 dolu sayfa not almışım. Berna Hanım’ ın bu oturumu Youtube’ a yüklendiğinde mutlaka paylaşacağım.

Beni etkileyen bir diğer oturum Fatma Ece Çetin tarafından hazırlanan “Aktif Yas Sürecinde Aktif Beyin” oldu. Nörolojik sistemin yas sürecinde nasıl işlediğini öğrendik. Yine kendi yasımın ilk günlerine gittim. Beynimin içinde bir milyon kişi zıplıyor gibiydi. Baş ağrım ilaçlara rağmen asla geçmiyor, zar zor daldığım kısa süreli uykularda bile kafamın içindeki ağırlığı hissediyordum. Gözümü her açıp kapadığımda süreçle ilgili bitmeyen yüzlerce soru geliyordu önüme. Fatma Ece Çetin yas sürecinde bir ağacın tepesinden köklerine düştüğümüzü, dipten çıkmak için beynin mücadele verdiğini ancak çıkarken atılan her adımda yeni bir şeyle karşılaştığımız için (anılar, pişmanlıklar, keşkeler, ölüm şekli, kişinin bizdeki yeri vb.) ağacın tepesine ulaşmanın zamana bağlı olduğunu söyledi. Tabii, bu zaman kişiye göre değişiyor. Ağacın tepesine ulaşmak için kayıpla gelen yeni yaşantıya, yeni kişiliğe, kimliğe, yeni beyne adapte olmamız, kısacası bu yeniyi öğrenmemiz gerekiyor.

Daha sonra, Nazlı Akın’ ın “Yasım Bir Öykü Olsaydı” oturumuna katıldım. Burda,  https://yasveolumbilgeligi.org/ çatısı altında online bir dergi ile karşılaştım: “Eşik”. Gönüllü yazarların yas ve ölüm üzerine kaleme aldıkları öykülere, şiirlere, denemelere https://yasveolumbilgeligi.org/esik/ sitesinden bakmanızı öneririm. Belki, İren’ le “Eşik” te oluruz…

Bir başka etkileyici oturum “Judith Liberman’ la Sohbet” ti. Ölümü, ölüm olmadan nasıl konuşacağız üzerinde duruldu. Fark ettim ki, gerçekten ölüm kapımızı çaldıktan sonra ölümü konuşuyoruz, daha öncesinde yokmuş gibi davranıyoruz. Bunun için benim hayatımda en belirgin örnek, İren’ den birkaç ay önce okulumuzdan bir çalışma arkadaşımızın oğlunu kaybetmesiydi. Yanına gidememiştim. Aslında kaçtığım böyle bir şey başıma gelirse ne yaparım duygusu idi. Evladı olmadan ne yapar diye kendi kendime sorduğumda artık hayatının bittiğini, aklını kaçıracağını, işe gelemeyeceğini düşünmüştüm. Çok tuhaf değil mi? Hayat devam ediyor, aklımı kaçırmayı çok istememe rağmen kaçıramadım, işe gidiyorum… Düşündüğüm hiçbir tepki olmadı benim hikayemde… Çünkü yaşam hikayeleri uzaktan öngörülerle yazılamayacak kadar tahmin edilemez…

Bir sonra ki oturum Handan Armağan’ ın “Tutunmak ve Tutunamamak” oturumuydu. Handan Hanım, hayatı kontrol altında tutma sanrılarımızdan bahsetti. Söylediği her cümlede aynada kendime baktığımı hissettim. Yas sürecinde aklımızdan çıkmayan “Neden? Kimin hatası? Öyle mi olsaydı? Böyle mi yapsaydık?” sorularının kaynağının, gerçeğin doğasında olan ölümü kontrol edebileceğimiz güdüsü olduğunu söyledi. Aslında, zihnimizi bile kontrol edemeyen varlıklar olarak, her şeyi kontrol edebileceğimizi düşünmenin ne kadar nafile bir çaba olduğunu anladım oturum sonunda.

Son olarak, Nur Engin’ in “Momento Mori: Kelimelerle Dönüşen Ölüm ve Yas Algısı” oturumunda ölüm ve yasa edebiyat penceresinden baktık. Okuma listeme yeni kitaplar eklendi.

Bu arada katılmak istediğim 4 oturum daha vardı ancak zaman uymadı. Onların kayıtlarını mutlaka izleyeceğim.

Ölüm ve yasın konuşulduğu, yaklaşık 12 saat süren bu festivalde, dünyaya gelişimizle birlikte ölümün varlığını kabul etmiş olmamız ve hayatın olağan döngüsünde bu gerçekle yaşamamız gerekliliği üzerinde farkındalık yaratılmış oldu. Benim için en önemli olan şey birbirini anlayan bir toplulukta dayanışmada bulunmaktı. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler…

1 yorum:

  1. Güzel kızım yazdıklarını okuyorum sayende çok şey öğreniyorum kalemine sağlık. Acım azalmıyor senin yazdıkların çok anlamlı .irenin ruhu hep seninle olsun

    YanıtlaSil