Fikriye..

Fikriye..

Benim saplantım..

Nedense bir türlü araştırmaktan vazgeçmediğim kadın.

Belki de kendimden çok sevdiğim adam olan, Mustafa Kemal'i en çok eleştirdiğim konu.

Fikriye..

Zübeyde Hanım'ın Mustafa Kemal'e layık görmediği, engelmeye çalıştığı ama tüm engelleri aşarak Ata'ya tam da kurtuluş savaşı yıllarında sadakatini ve hayatını vermiş kadın.

Peki bu saplantımın nedeni nedir?


Siz ne derseniz deyin..

İyidir Fikriye. Ata'ya aşık bir akrabadır nihayetinde..

Ancak Zübeyde hanım bu ilgiyi farkettiğinde o'nu Mustafa Kemal'den uzak tutmak için Mısırlı bir zengin ile evlendirdi.

Fikriye Mısıra gitti ama aklında Mustafa Kemal'den başkası yoktu.
Sonra Mısır'dan bir şekilde kaçarak İstanbula döndü.
"Ata"sından izin istedi o dönemde.
Mustafa Kemal'de "gelsin" deyince, "Ata"sının Ankara'da Kurtuluş Savaşını yönetttiği ve Ev olarak kullandığı o köhne tren gar'ına gitti.

Evi derleyip toparladı.
Güzel yemekler yaptı.
Mustafa Kemal'in yüzünü güldürdü.

Hatta Mustafa Kemal bir seferinde cephede Attan düşmüştü.
Kaburgasını kırmıştı.

İşte O an öyle istirahat filan yok.

Fikriye, Ata'sının sırtına, diklemesine bir kalas bağladı dik durabilmesi için, ve yine gönderdi savaşa.

Mesela yeni bir ev lazım geldiğinde, Mustafa Kemal, Fikriye'ye seçtirdi bu yeni evi. Ki o ev, şu an ki Çankaya köşkünden başka bir yer değildi.
Orayı seçen de zevkine göre dayayıp döşeyende Fikriye olmuştu.

Sonra nasıl olduysa oldu.

İzmir'im, Düşman'dan temizlendi ve bu temizlik Fikriye'nin de sonu oldu.

Ata, İzmir'de, Latife Hanımla tanıştı ve modern bir lider olarak modern bir düğünle Latife Hanım ile evlenmek istedi.

Peki ya Fikriye ne olacaktı?

Bir şekilde Fikriye, Mustafa Kemal'in isteğiyle Avrupaya tedaviye gönderildi.
O gittiğinde ise Mustafa Kemal ve Latife Hanım evlendi.

Fikriye ise bu haberi avrupada bir hastane'de, gözleri yaş içinde okuyacaktı.
Hemde, gazetelerden ve resimleriyle..

Yeni çift Çankaya'ya taşındı.
Yani Fikriye'nin güzel duygularla dayayıp döşediği o ev, Latife Hanım'ın evi oluvermişti.

Fikriye avrupadan İstanbul'a kaçtı.
İstanbul'dan da Ata'sının yanına Ankara'ya gidecekti.
Haber duyuldu ve Mustafa Kemal "engelleyin", "gelmesin" dedi devlet birimlerine.

Ama Aşk engel tanırmı ki,
Tüm devlet seferber olmuşken,
Fikriye tüm engelleri aşarak Ankara'ya vardı.

Dayandı Çankaya köşkünün kapısına.

Latife bozuldu tabi duruma.
Bir kaç gün mecburen misafir edildi Çankaya'da.
O sürede Latife Hanım, Fikriye'nin odası önünde, onun duyacağı şekilde hep bağırdı çağırdı.
"Ne zaman gidecek bu, yeni ev ayarlanmadı mı hala" diye..

Fikriye'ye Çankaya'dan uzak bir ev döşendi.
Oraya gönderildi.

Sonra Fikriye çok sevdiği Ata'sına Avrupadan hediye aldığı silahı götürmek için bir gün yine düştü Çankaya Köşkü yollarına.
Faytonla geldi,
Lakin kapıdan almadılar içeri.

Ağladı ve sızladıysa da..

Sonra faytona bindi, "geri dönüyoruz" dedi.

50 metre geçmeden bir silah sesi duyuldu.

Göğsünden vurmuştu kendisini bu acıya dayanamayıp.
Hemde Ata'sı için özel seçtiği avrupadan aldığı silahla.

Bir kaç gün numune hastanesinde tedaviye alındı,
Ama aşk acısı ve yarası galip geldi.

Sonrasında Latife Hanım ile Mustafa Kemal'in de evlilikleri sorunlu olacak ve ayrılacaklardı.
Hatta bir seferinde, Mustafa Kemal, Latife hanıma, bahçede köpeklerle oynarken "Fikriye.. Bak.." diye seslendi.. Kıyamet de kopmuştu.
Yani aslında, Ata'nında aklındaydı hep "Fikriye"..

Hayatı sona erdi Fikriye'nin.
Ve bir aşk masalı da..

Sahi, siz "aşk" için ölen bir insan gördünüz mü?

Ben gördüm...

Adı, "Fikriye"..

14 bıdı bıdı:

Gökkuşağındaoturankız dedi ki...

Gazi ve Fikriye kitabını okumuştum. Tüylerim diken diken olmuştu ve dayanamamıştım ağlamıştım. Böyle bir aşk olamaz diye düşündüm ve halada düşünüyorum.

sünter dedi ki...

Sevgili digi,
bir cok sey söyleyebilirdim, ama sen o kadar güzel yazmissinki, ben ellerine saglik, yüregine saglik diyeyim, sen fazlasini anla.

Sevgilerimi yolluyorum.

MANUKYAN dedi ki...

ata latifeylen evlendide başı göğemi erdi sanki..
gıcık zübeyde..

BlahBlah dedi ki...

fikriye ile atamı daha çok yakıştırırdım. evlenseler, bebekleri olsa falan derdim.

ama sonra düşündüm ki, eğer o soyad çocukları sayesinde başkalarına geçseydi ve onun çocukları atam kadar büyük işler yapmasaydı gözümüzde o soyad bu kadar değerli olmazdı.

latifede karar kıldım. çocuk olmadan evliliğinin bitmesi iyi olmuş.

öyle veya böyle çocuğunun olmadığına mutluyum. çünkü bu zamanda o aileyle çok uğraşırlar ve de yıpratırlardı.

ella dedi ki...

Önünde saygıyla eğileceğim bir aşk. Ben yapmazdım böyle birşey, belkide çok aşık olmak gerekli bir insanın uğruna ölebilmek için. Bilemiyorum...

şirinem dedi ki...

Bende bu konuyu çok merak edenler arasında sayılırım neden Atamız Latife hanimi tercih etmedi belkide çok daha fazla mutlu olabilirdi kim bilebilir kii sevgiler

tugbisimm dedi ki...

aşkına hayranlık duyduğum kadındır kendisi
Bir aşık aşkına sahip çıkmak için daha ne yapabilir ki
ölmekten başka
çok güzel yazmışsın digi tebrikler

Adsız dedi ki...

gözlerim dolu dolu okudu. ne zaman okusam bu fikriye'yi hep böyle olurum.

Adsız dedi ki...

Ne güzel anlatmışsın diyecek birşey bulamıyorum hele günümzdeki aşkları düşünerek... :(

ELİF dedi ki...

Ah öyle aşklar geçmişde varmış,nerede bu zamanda,insanlar birbirleriyle konuşmaya korkuyor..
Gülümsemeye korkuyor...

Yüregine saglık,güzel kaleme almışsın,duygularınla beraber...

Adsız dedi ki...

benımde ılgımı cekmıstır bu konu.ama mutlaka atamınn bır bıldıgı vardır.atayla ılgılı yorumlarda alaycı yazılmaması gerektıgı bılıncındeyım.

Zeugma dedi ki...

Fikriye, adını her duyuşumda benim de ''Atamızla evlenseydi keşke'' dediğim kadındır.
Her ne olursa olsun Latife ile uyumsuz duruyorlar.Zaten öyleymiş ki fazla sürmemiş..
Latife'nin subayların önünde Atatürk'ü azarladığını okumuştum bir de :(
Sonuçta aynı fikirdeyiz Kelebek...
eline sağlık, çok güzel yazmışsın..

Adsız dedi ki...

Can Dündar bir yazısında Atatürk'ün Fikriye ile sonradan evlendiği Latife'de iki ayrı yüzünün gizli olduğunu yazmış,
Biri alaturka, diğeri alafranga yüzü.
Birde Fikriye'nin yeğenine göre Fikriye sırtından vurularak öldürülüp cesedi bile aileye teslim edilmeden apar topar gömülmüş. Bilmiyoruz ne doğru ne değil tabii. Ama aşk öldürebiliyormuş demekki insanı gerçekten....

fisunlahersey dedi ki...

ehhh kadındır,güçlüdür kendinden emindir seversede uğruna ölebilir,ve ölmüştürde işte....
saygıyla eğilinmesi gereken duygular ve sonuna kadar süren bi aşk ne denilebilirki başka ..
paylaşımın için teşekkürler