Uzun
zamandır yazmak isteyip de fırsat bulamadığım bir diğer post da Zeugma Müzesi
gezimize aitti. Antep’in bu kadar güzel ve muhteşem lezzetlere sahip bir şehir
olmasının yanı sıra kültürel olarak da bize bu derece keyif vermesi şehri bizim
için unutulmaz kıldı. Gezdiğimiz yerlerin içini sanatla doldurunca o gezinin
tadı bir başka oluyor. Zeugma Müzesi’ni çok beğeneceğimi biliyordum ancak
müzeye adımımı attığım andan itibaren yaşadığım his büyülenmeydi.
Dünya’nın
en büyük mozaik müzesi olan Zeugma Müzesi’nde eserlerden bu kadar
etkilenmenizin bir diğer sebebi de sunumunun bu derece başarılı oluşu.
Işıklandırma ve dizilim gerçekten harikaydı, en az yurtdışında hayran
kaldığımız müzeler kadar başarılı olan Müze düzenini ayrıca takdir ettik.
Türlü
zorluklardan sonra günümüze kadar gelmeyi başarabilmiş bu muhteşem mozaiklerin
her birinin önünde durup hikayesini okumaya çalışıyorsunuz.
Müzenin
en önemli eserlerinden birisi de Posedion villasından çıkan Mars heykeli.
Zeugma’nın koruyucusu olarak görülen heykelin villa içerisine dönemin
saldırıları sırasında tahrip olmaması için gizlendiği tahmin ediliyor. Bereket
ve gücün simgesi olan Mars heykeli müzenin her noktasından görülecek şekilde
konumlandırılmış. Mükemmel denebilecek bir işçiliğe sahip heykelin yüzündeki
sert ifade gözbebeklerindeki gümüş ve altın ile adeta somutlaşıyor…
İlk antik spa dersek sanırım yanılmayız :)
Tüm
mozaiklerin önünde uzun uzun durup izlememe rağmen içlerinden biri vardı ki
ondan ayrı etkilendim. Eros ile Psykhe’nin aşkını anlatan mozaiğin hikayesine
gelince; “Hayatın nefesi” anlamına gelen Psykhe o kadar güzel ve çekici bir
kadındır ki Venüs bile onun gölgesinde kalır. Psykhe’yi kıskanan Venüs oğlu Aşk
Tanrısı Eros’u Psyhke’yi bir canavara
aşık etmek üzere görevlendirir ancak Psykhe’yi gören Eros güzelliği karşısında
duyduğu şaşkınlıkla okunu ayağına düşürür ve ona aşık olur. Yaşadıkları birçok
zorluktan sonra bir araya gelirler ve böylece “Aşk” ve “Ruh” sonsuza kadar
kavuşur…
Zeugma
Müzesi’nin sembolü haline gelen ve mahsun bakışlarındaki hüzün ile kendisine
tutuklu kaldığınız Çingene Kızı (Mainad) bana göre Mona Lisa kadar güzel ve
etkileyici bir başyapıt.
Benzer şekilde eserin önünde dururken nereden
bakarsanız bakın derin bakışlarını gözlerinizin içinde hissettiğiniz Mainad, yüzünün
tamamı olmasa da çok şey anlatıyor kendisine bakanlara...
ayda 1'e düşünce yazma arası motivasyon mesajı şart:))
YanıtlaSilİlk defa yorum bıraksam da zevkle takipteyim daha çok yaz Gizem:)
Aldım mesajı :)) çok çok teşekkürler daha sık yazılar gelecek söz! :))
SilGözlerim fal taşı gibi açıldı fotoğraflara bakarken! Ne kadar harika eserler! Mutlaka görmeli!
YanıtlaSilKesinlikle gidilmeli ben ilk fırsatta tekrar görmek istiyorum, çok teşekkürler :)))
Silgezdiğim en etkileyici müzedir Zeugma
YanıtlaSilBenim de gezdiğim en etkileyici müzelerden birisiydi kesinlikle! ;)
SilCok güzel bir yazi ve resimler cok cok tesekkürler
YanıtlaSilAsıl ben teşekkür ederim beğeniniz için :) sevgiler...
Sil