Aliş Halleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aliş Halleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Salı, Mayıs 08, 2012

Tırtıl Pasta

Oğlanın 2. yaş günü için okula götürmek üzere kendim bir pasta yapmak istedim, hem kolay yiyecekleri hem de şekersiz, sağlıklı birde komik birşey olsun dedim, araştırdım soruşturdum, ne yapacağıma karar verdikten sonra sıra malzemeye geldi, lolipop olabilecekler toplar yapmam gerekliydi ve imdadıma komşu dükkanın sahibi Hülyacığım yetişti.

Havuç ve kayısıları blendera attım karıştırdım.

 Tencerede şekerleninceye dek pişirdim, 10 dakika kadar sürdü.
Biraz Leibniz Zoo biskuisi, biraz ceviz, biraz tarçını da blenderdan geçirdim. Ortaya çıkan malzemeyi top yaptım, Starbuckstan arakladığım ahşap çubuklara takmadan bir saat buzdolabında beklettim. Lolipoplar hazır olunca eritilmiş beyaz çikulataya buladım birazda pasta süsü ekledim, lolipopları süslememek olmazdı değil mi ama? Tırtılın başı olan kırmızıya biraz gıda boyası ekleyip maydanozdan da anten yaptımmıydı über süper tırtılım tamamlanmıştı.
Altına strofor koyduğum kekin üzerine çam fıstığı rendesi ekledim ki çim gibi dursun diye, lolipop saplarını strofora istediğim şekilde batırdım, birde Dr. Oetker çikolata harflerden en kralından yazı yazdım.

Al sana en kralından 2 yaş cocuk pastası, afiyetle yediler, daha olsa yiyeceklerdi, hepsi havuçları cikolata zannetti ehehehehe.

Bunca yıldır blog yazarım, ilk kez de bir yemek/pasta tarifi verdim ya hey analık sen nelere kadirsin.

Pazartesi, Kasım 28, 2011

Bugün okullu olduk!

İlk okul maceramız bugün başlıyor.

Okul işlerini araştırmaya başladığımda baktım tüm bebeler bir oyun okuluna yazılmış, okulun yolunu çoktan tutmuş bile, okulların çoğunun kaydı kapanmış, bir daha dönem Şubatta başlıyormuş.

Oyun okulu olduğundan fazla uzatmadım, eşten dosttan duyduğum ve internetten de artı puan alan Iras Toros'a gidiyor bugün oğlan, saat 16.00'da.

Okul deyince herkesin içi buruldu ama oyun aslında bu okul, yaşıtları ile vakit geçirmek, paylaşmayı öğrenme okulu.

Bakalım göreceğiz. Anneli oyun okulu imiş birde bunlar, biz de anne yerine baba var deyince sorun olmaz dendi ya pek sevindik. Tabi bende orada olacağım ilk günde ama, sonrası baba ile:))

Haydi hop okullu oldu oğlan..pek komik.


Büyük Babası, Babası ile ve Anıtkabir isimli çalışmamdan.

Çarşamba, Eylül 21, 2011

Abla arayışlarımız..

Gecen aylarda bir post yazmıştım, oğlana bir abla bakıyoruz ama en kralı olsun, onu arıyoruz demiştim, ve birde adım gibi eminim en şahanesini bulacağız demiştim.

Bulduk, bulduk, bugün deneme süremizin 21.günü ve şu ana dek hepimizden mutlusu yoktur sanırım.

Leo'ya biricik sevgilim bakıyor.

Düşündük taşındık becerebilir miyiz diye, sonra neden beceremeyelim dedik, tanımadığımız yabancıların eline bırakıp onlarda sevgi ve şefkat bekleyeceğimize bunu biz kendimiz yaparız. Ve sanırım bu radikal çözümde şu ana dek başarılıyız.

Oğlan babasıyla gününü gün ediyor, bugün mesela adaya gidiyorlar, hem balık yemeğe hem ada havası almaya, hem de birbirlerine yarenlik etmeye.


Durum budur.


"Babamla bankaya geldim" isimli Sevgilimin çalışmasından.

"Babam Tchibo'dan kuki almış bana, hemen lüpleteyim" isimli çalışmadan.

"Yaşasın babam beni adaya götürüyor" isimli çalışmadan.

Ve ben yine ve yeniden şükrediyorum, bu kadar şanslı olduğum için, bu kadar nefis bir adam benim olduğu için ve bu kadar şahane bir çocuğu büyütebildiğimiz için.

Bin teşekkür sevgili!

Salı, Haziran 21, 2011

İlk kez..

Bazı sabahlar içim bir başka neşe dolar benim, erken kalmışımdır, bir kahve mesela, tüm günün iyi habercisi olabilir bana, bir kuş sesi, bir insan soluğu. Neşe doldurur bunlar benim içimi.

Bu sabahki neşem uyandığımda kolumda yatıp yüzümü seven Leo idi..Uyuyor numarası yapmaya devam ettim, hiç ses etmedim, 9 ay karnımda taşırken, bir senedir sarıp sarmalarken en çok beklediğim anlar bunlar değil miydi ki benim? Hiç ilişmedim, mırıltılar, şarkıları duydum bu sabah, karşılıksız koşulsuz bir sevginin kanıtı..ve hiç ses etmedim..

Keyfini çıkardım..belki de ilk kez..soluksuz..sessiz..

Perşembe, Nisan 28, 2011

Geçmişten fotoğraflar, geçmişten derken?

Canım Tugba gecen yıl tam da bu günlerde benim doğumuma girmiş, ve bu mucizenin fotoğraflarını çekmişti beni kırmayarak. Bugün o fotoğrafları ilk kez gördüm ben, gözlerim dolarak, bu mucize için tekrar tekrar ve binlerce kez şükrederek baktım tüm fotoğraflara tek tek.








Tuğbacım, o kadar güzeller ki, o kadar duygulandım ki, iyi ki hemen vermemişsin fotoğrafları, o taze annelikle nu kadar anlamlı olmayacaktı. Binlerce teşekkür ediyorum tekrar ve yeniden sana.

Cuma, Ocak 14, 2011

Aliş'in küçükleri.

Ben şöyle birşey yaptım. Pek keyif aldım. Sosyal sorumluluklarımızın da olduğunu, ben en azından artık kullanamadığımız ürünleri, illaki ihtiyacı olanlara değil ama isteyenlere vererek kendime hatırlatmak istedim. bebek büyütmenin imece usulu yaşamak olduğunu öğrendim artık.

Bu blogda sadece Alişin küçülenlerini değil, Aliş'in eğitimi, bezi, kakası, diş fırçalaması, yemek yemesi, oyunları, kitapları ile ilgili bilgiler de vermeyi istiyorum, ama elbette hep zamanım oldukça.

Aliş'in artık poposuna olmayan kumaş bezlere o kadar cok küçük popo talip oldu ki, gözlerime inanamadım, o postımda dediğim gibi vaktim oldukça Aliş'in eskisi demeye dilimin varmadığı, artık giyemeyecek kadar büyüdüğü kıyafetlerini kendimce istifledim, fotoğrafladım, sıraladım ve görücüye çıkarmaya başladım, Aliş büyüdükçe hergün birşeyler eklenecek buraya ve elbette benim zamanım oldukca.

Şimdilik bu kadar koyabildim, ama çok fotoğraf çektim.

Çekiliş, değerlendirme şu bu yapacak zamanım olmadığı için de Alişin küçülenlerini ilk talep eden mailin anne ve çocuğuna vereceğim. Bu arada sizin de verecekleriniz varsa hemen eklerim, mesela Canan'ın gönderdikleri var, onları da ekleyeceğim.

Eee o zaman pamuk eller hemen tıklasın...



O zaman minik bir reklam karesi ehehehe..

Salı, Ocak 04, 2011

Bir teklifim var!

Benim bir teklifim var. Aliş için kullanmış olduğum Babynap kumaş bezleri evlatlık vermek istiyorum, onları kullanacak, temiz tutacak, şahane bir bebeğin poposuna üşenmeden takacak, beyaz sabunlarla arındırıp, 60 derecede makinede pofur pofur yapacak bir aileye vermek istiyorum. Gözüm arkada kalmasın istiyorum. Bize çok emeği geçti onların, ama daha kullanılanilir durumdalar, kaldırıp atmak istemiyorum.

Bezler 10 adet, 4-9 kilo arası bebeklerin popolarına uygun, 4 adet sızdırmaz kilot ve yaklaşık 20 adet arabezi de hediyesi, bambu dokuması olup renkleri de kremdir. Çok çalışkandırlar ve bir o kadar emektar. Ha birde torba verebilirim ekinde kirlileri koymak için hehehe.



Eğer bu teklifim tutarsa daha verebileceğim dünya kadar erkek bebek eşyası var.

Bu arada biz 9-14 kiloluk bezlere geçtiğimizden mini boyları hediye etmek istiyorum.

İhtiyacı olan var ise lütfen tanya.ozkan@hotmail.com adresine tık tık bir mail.

Her ne kadar yıkayıp kaldırdımsa da bezleri göndermeden önce bir kez daha yıkayıp kurutup göndereceğim yeni bir aileye.

Pazartesi, Ocak 03, 2011

Memeler foraaaa

Bazen bazı bloglarda okuyorum, bebeğime iskender kepapcısının ta ortasında memeden süt verdim, en anne benim. Bebeğime dişleri tamamlanana dek süt emzirdim en süper anne benim. Veya pompayla süt cekip bebeğe süt vermek analık mı diye burun kıvırmalar. Veya bebek 3 aylıkken hayat devam ediyor deyip bebeği yüzüstü bırakanlara anne mi denir gibisinden.

Unutmamak gerekir ki herkes kendi kadar anne, birine pompa ile süt cekip bebeğe vermek ne kadar acaip geliyorsa, bana da " I breastfeed in public" öyle şahane bir marifet gibi değil de daha cok gösteriye kaçan bir hareketmiş gibi geliyor, ama yerli yersiz eleştirmiyorum. Dedim ya herkes kendi kadar anne. Ben anne ile bebeğin ilşkisinin cok özel olduğunu düşünen annelerdenim, ulu orta mememi açıp bebeğimi emzirmeyi de bu ilişkiyi bozacak gibi birşey görür, aksine bu iki kişilik güzel hadiseyi kamuya açmamayı yeğlerim. Aynı kamuya açık alanda sevişmediğim gibi.

Birde 3 aylık bebeği bırakıp hayatına devam etmek var, ben o eksik annelerdenim o zaman, evet bebeğimi 2.5 aylıkken haftanın 2 günü bırakıp işe başladım, evde oturup tüketen annelerden olmamak için, üretmeyi sadece bebek üretmek olarak görmediğim için, bir bebeğin kadın hayatının tamamını altüst ettiğine inanmadığım için..

Haa bu arada beni yüreklendiren şahane bloglar okumuyor muyum? Okuyorum elbette, mesela kumaş bez, ne kadar çok ilham vermişim benden sonraki annelere, mesela pompa ile süt sağmak, ne çok anne utana sıkıla yaptığı bu işi benimle paylaştı..

Diyeceğim o ki memeleri kamuya açan annelerden daha az anne hissetmiyorum ben kendimi, aksine daha çok anne hissediyorum, daha zor bir savaşın içinde olduğum, bebeğime daha iyi bir gelecek sağlamaya çalışıp, kimseye sırtımı yaslamadığım için..

Yine de hiç bir anneyi de bu blogdan aklıma geldikce eleştirmeyi de görev görmüyorum.. herkesin doğrusu kendi doğrusu ve her annenin bebeğiyle ilşkisi özel ve tek...ee o zaman yaşasın annelik.

Perşembe, Aralık 30, 2010

Sırtımda dövülenler.

Benim vücüdumunun çeşitli ve gizemli (merak uyandırması için böyle diyorum)yerlerinde dövmelerim var. Bu dövme işi bulaşıcı bir akıl hastalığı, bir kere başlarsanız sonsuza dek dövme yaptırabilirsiniz mesela.

Benim sol kürek kemiğimin üzerinde çince olmak üzere kendi adım ve sevgilimin adı var, bu dövmeler farklı zamanlarda yapıldı. Gecenlerde de gittim bu aile sicilinin en altına yeni bir sicil daha kaydettirdim.. Malum aileye yeni gelen bir miniboy var ehehehe.

Bu dövmem sanki en güzeli oldu bu üçlemenin, yada bana öyle geliyor. Ama şimdilik en sevdiğim dövmem bu. Ha bu arada daha orada dövülürken yenisini nereme ve nası listediğimi hemen tasarladım ve karar verdim. Böyle birşey dövme işte.



Sol kürek kemiğimin önceki hali.


Dövme yapılmadan önce Çaça ve ben fır fır dönenirken.


Dövme yapılırken...



Ve tataaaam..son sicil...aile kütüğü tamamdır.

PS- Ha bu arada çince, japonca, sanskritçe, latince dövmeler benim sevdiklerim arasındadır. Dövme nevi şahsına münhasır bir hadise olup uzaktan eleştiriye de pek açık değildir..Kısa nottur bu da.

Çarşamba, Aralık 22, 2010

En güzel doğumgünü hediyem!

Doğumgünü şenlikleri tam gaz devam ederken, sevgili bizim evde eski günlerdeki gibi bir parti düzenlemiş, en yakın dostların olduğu, pastalı şampanyalı canlı performanslı muhteşem bir parti.

Bu partinin en bomba kısmı ise evde canlı müzik performansı esnasında Aliş'in fosur fosur uyuması idi. Hoş partinin başında biraz uyandı, herkesin kucağında keyif etti, ama hemen uykudan küçülen gözleri ile yatak yolunu tuttu.

Her ne kadar oğlanın fotoğraflarını çok koymak istemiyorum desem de, benim pek hoşuma giden şu üç kareyi paylaşmadan gecçemedim.







İyi ki doğmuşum ve iyi ki doğurmuşum! Hayat artık benim için tam bir şenlik!

Salı, Kasım 30, 2010

Kamuoyu araştırması

Kanada'dayken yemedik içmedik elbette kumaş bez satan Diaper-eez mağazasına toplaşıp gittik. Ben bu kadar çok kumaş bezi hayatımda bir arada görmedim. Aman yarabbim çeşit çeşit renk renk, boy boy, kızına erkeğine göre. Gözlerim yuvalarından fırladı. Ama aldım mı? Hayır almadım, zira bir set, yani bir sızdırmaz kilot, bir ara kilot ve bir ara bezinden oluşan takım, ki bunlardan en az 15 adet olmalı bir insan yavrusunda, 23 (yazı ile yirmiüç) ((ara parantez çüş)) Kanada doları idi. Vergisi kur farkı falan 30 amerikan dolarını bulurdu, ben burda az daha kassam biraz daha eklesem üstüne 5'li set alıyorum canım nappoint'ten. Zaten dükkan sahibi ile sohbetimiz esnasında, en iyi kumaşların Türkiye'de üretildiğini, eğer Türksek buradan almanın delilik olduğunu da söyleyince pek bir keyiflendim. Eee bizde zaten her boy çeşit çeşit var.

Ben Diaper-eez'den oğlana yoga matı, diş kaşıma şeysi, leke çıkarıcı, bummis marka disposable ara bezi, mobywrapımın üzerine takabilecek torba palto, alıştırma kilodu gibi ıvır kıvır alıp, dünya paraları bayılıp çıktım, alışverişimden çok memnunum.


Şimdi Kanada bu kadar pahallı iken birde bez yıkama servisleri var, önceki postlarımdan birinde ağlayarak anlatmıştım. Sistem şu şekil işliyor, bebeğin yaşına göre bezler kiralanıyor, her hafta yenileri gelyor ve siz arındırılmış kirlilerinizi yıkanmak üzere gönderiyosunuz, yani her hafta aynı bezleri kullanmıyorsunuz, ama temizlenmiş, sterilize edilmiş ve en önemlisi kurutulmuş bezleri popolara takabiliyorsunuz.

Ne dersiniz siz böyle bir uygulamaya dahil olur muydunuz? Unutmayın ki kağıt bezlerle dünyaya veriğimiz zararın bir köşesinden dönmekte fayda var!

Sırf bu posta yorum bırakılabilsin diye de yorumları açtım hehehe.

Salı, Kasım 23, 2010

Anne dehşeti

Dün ofisimde telefon çaldı, ahizeyi kaldırdım, cılız bir ses, Tanya Abla, Aliş kustu diyor.

Peki diyorum, ne kadar kustu, yediklerinin hepsini diyor ses, o zaman formül mama, süt verelim diyorum, telefonu kapıyorum sakince, ve fakat evde kurulu olan ve gizli olmayan kamera sisteminden de bir kontrol edeyim diyorum, zira sürekli izlemiyorum evde neler oluyor diye, ama geriye dönük kayıt olduğundan kontrol edebiliyorum bu gibi durumlarda.

Aman Allahım, tam 25 dakika boyunca çocuğa eziyet ediliyor, öyle yemezsen böyle yediririm, kaşıkla yemezsen biberonla kaktırırım, olmadı suyun altından ittiririm , o da mı olmadı ucak yapar yediririm. Seyrettikce gözüm çıktı, gözüm çıktıkca sinirlendim, sinirlendikçe üzüldüm bu sefer. AKşam olmasını bekledim sabırla yine de.

Eve gittim, ablamızı aldım karşıma, bak dedim yemek afiyetle yenir adı üstünde, sen bugün Alişe yedirdiğin gibi yemek yemek ister misin? Biz sana hep Aliş'i özellikle yemek konusunda zorlamayacaksın demiyor muyuz? Son derece basit yetiştiriyoruz biz Aliş'i, zorlamadan, itişmeden, ben havuz başında çatalının ucunda köfte ile koşturan annelerden olmak istemiyorum diye bin kere söyledim. Ama demek ki boşuna söylemişim.

Bebeklere yemek yedirmenin zor olduğu kabulum, ama ben hiç bir şekilde zorlanmamaları gerektiğine inanıyorum, ve hiç bir zaman yemeğin oyuna döndürülmememesi taraftarıyım, yemekten uçak olmaz kardeşim.

Neyse efem, evde insan gibi bu durumu anlattım ve bir daha tekrarlanmamasını salık verdim, ancak ofisten eve gidene kadar eğer canım arkadaşımın dediği gibi 10a kadar saymasam üçüncü sayfalarına düşebilirdim gazetelerin. " Anne dehşeti" manşetinin hemen altına.



Bakmayın melek halime, içime şeytan kaçtı bu analıkla beraber benim!

Salı, Kasım 16, 2010

Yine kumaş bez! Taa buralardan.

Aliş gelmeye karar vermeden çok önce ben kumaş bez kullanma kararı almıştım, ve nitekim Aliş gelmeden Alişin poposu için babynap'ten tüm siparişlerimi vermiş, hazır ve de nazır Aliş'i beklemeye başlamıştım, hedef, doğanın dengesi, çevreye katkı, tüketim toplumu olmaktan uzaklaşmak, ve de en önemlisi kağıt bezlerin barındırdığı zehirli maddeleri bebeğin popo ve pipisinden uzak tutmaktı.

Aliş gelince 4.5 kilo olur olmaz başladık kumaş bezlere ve şiddetle tavsiye ettiğim hayatımın vazgeçilmesi oldular, benim de Aliş'in de.

Bu işe başlarken seyahatlerde yapamam heralde demiştim, sonradan kurutması olan her evde yapabilirim dedim, ama hala uzak mesafe yolculuklarda yapamam kanaatindeyim, aslında kanaatindeydim, zira bundan beş dakika önce okumuş olduğum bir web sayfası gözlerimin tam olarak yerinden pörtlemesine sebep oldu.

Şimdi biz Toronto'dayız, kumaş bez kullanımını araştırken denk geldim bu siteye, aman tanrım diye okuyorum, diyor ki, biz bebeğinizin bezlerini yıkarız, siz yeterki doğamıza sahip çıkın!

Almıyorsunuz diaperları, kiralıyorsunuz birde, işiniz bittimi de başkaları kullanıyor, bendeniz salak cennetkuşuda kumaş bezleri getirmedim, buralarda beceremem diye, millet atı almış üsküdarı geçmiş, bizse hala mehter marşındayız, 3 ileri bir geri!


Alişin şapkası H&M den 5.95'e, sahi H&M'in bebek kısmı nasıl bizde acaba? Hayatımda kendime birtek pırtı bulup alamadığım sefil H&M bebek konusunda benim gönlümü çoktan aldı! Ama kendime pırtı alabilir miyim o hala tartışılır..

Cumartesi, Kasım 13, 2010

Chin mudra

Yogada çeşitli mudralar vardır, mudra el ile yapılan jestlerdir.

Bizim Aliş doğmadan önce yaptığı jesterle bizi yıkıp geçirmişti, rock forever jestini bloğumda da yayınlamıştım hehehe.

Son numarasıchin mudra. Baş parmak ile işaret parmaklarının birleşmesi ile oluşan daire yoganın gercek amacını sembolize eder, bireysel ruh ile evrensel ruhun birleşmesini temsil eder. Diğer 3 parmak ise dünyaya/toprağa doğrudur, almayı sembolize eder. Başparmağın işaret parmağı ile birleşmesi, enerjinin bedenden çıkıp gitmesini engeller ve davemlı vücudda hareket etmesini sağlar. Bu mudrayı yapıp elleri birde dizlere koydunuz mu, muhteşem bir meditasyon çalışmasına hazır olursunuz. Bu kısacık öğreten adam durumunun hemen ardından, Aliş'in chin mudra çalışmasından minik bir örnek.

Perşembe, Kasım 04, 2010

Süperman kurtar bizi!

Gecenin bir körü..saatin alarmının sesini kim bu kadar yükseltmiş acaba?..duvarlara çarparak fırladığım yatağın üstünden atlayıp telefona ulaşmak istiyorum, yok, yok telefon odada bile değil, ya bu çalan nedir? olsa olsa oğlanı gözetlemeye bayıldığım kameranın benim bilmediğim alarmı var, odur, kapıyorum,ı-ıh olmuyor bitmedi. Eyvah alarm sesine artık Alişin çığlıkları da karıştı, bulamıyorum, kapayamıyorum alarmı, odadan fırlıyorum, koridorda sevgili, başı kesilmiş tavuklar gibi, elinde biberon koşturuyor, noluyor diyorum, şaşkın gözlerle bilmiyorum diyor, elde biberon, dakikalar boyu sağa sola çarptıktan sonra binada bir anons, yangın çıkmış. Tövbe, yangın çıkışını ayakkaplarla kapamış bir insanım ben memlekette, ne yangını, ne alarmı, yangın çıksa ölmeye razı bu bünye, yeter ki ayakkaplarına yer bulsun.

Susmadı gitti bu alarm. Aaaa aşağıya itfaiye geldi, aha bir anons daha 27.katta yangın çıkmışta, evlerimizden çıkmayalımmış, aklımdaki tek şey can hıraş kucağımda ağlayan bebeyi alıp itfaiyecilere ulaşmak ve " Bey bey cocuk uyuyor" demek.."alın siz pıtpıtlayın sabaha kadar" demek..tek düşünebildiğim bu.

Neyse yarım saat içinde alarm sustu, anons yapıldı, birde "false alarm" dediler..tü ben böyle medeniyetin içine tüküreyim..bebek uyuyordu..artık uyandı! Gelin de onu pıtpıtlayın bari.


28 kattaki evimizin camından sarktık ama gelenler yukarıdakiler miydi göremedik.

Pazartesi, Kasım 01, 2010

Okyanus ötesinden ilk haberler.

Vardık sonunda, keyifli gecen 12 saatlik bir ucuşun sonunda. Alişin gıkı çıkmadı.Zaman zaman şaşırdı, burası nasıl yatak, benimki biraz daha büyüktü diye, ama idare etti bizi.İniş ve kalkışlarda su içirdik, melissalı, uyku düzeni değişmedi, nasılsa öyle uyudu, çok güldü cok kahkaha attı.



Şimdi sokak iti oldu artık, sabah 9da cıkıyoruz akşam 5 e kadar sokaklardayız, bebekle seyahat etmekten korkan varsa, hiç korkmasın, dünyanın en keyifli şeyi.

Çekirdek aile okaklardasürtmekte..


Eskiden bu fotoğraflarda iki çift gülen göz olurdu, şimdi ne güzel artık büyüdük, sevgimiz gibi..

Bu seyahat Alişin ilk seyahati, ilk okyanus geçişi, ilk güvenlik kontrolünden geçişi, ilk basınçla tanışışı, ama en önemlisi bizim ilk gezgin ruh bir bebekle tanışmamız, hayatı boyunca bu kadar uyumlu olması en büyük dileğim..

Hadi bize müsade, sokaklar bizi bekler..

Pazartesi, Ekim 18, 2010

Süt müt işleri

Aliş geldikten 5 gün sonra göğüsten emzirmenin antipatik,, anti işlevsel ve anneye eziyet, bebeğe eziyet bir hadise olduğuna karar verip, pompa ile yakın bir ilişkiye girmiştim. O ilişkim dolu dizgin devam etmekte, beni esefle kınayan, yan yan ve ters ters bakan onlarca insan oldu. Nadir de olsa gittiğim anneli bebekli ortamlardaki memeler ortada durumlarına aynen benim baktığım gibi. Neyseki bu işten alnımın akıyla çıktım ve yarın Aliş'in 6 aylık olması şenlikleri kapsamında 6 aydır süt ile beslenmesinin de şenlikleri yapılacak.

Ha bu arada, "memeye bebek dudağı değmezse sütün kesilir kızım" babane hurafelerini, "hmm memeden vermezsen bebek eksik kalır" geyiklerini, "aaaa olur mu canım öyle şey, allah yarattıysa bu iş için memeden vermeli" bilirkişiliğini haksız çıkarttığım, ve tamamının uydurma olduğunu anladığım için pek mutluyum. Pompa ile sütü sağıp verdiğim için doğum yapan annelerin aksine, depresyona girmedim, göz altlarım morarmadı, bebek bana bağımlı değil, son derece düzenli bir rutini var ve geceleri uyuyabiliyorum, zira sütü hazır, buzdolabında duruyor hehehehe. Uyumayı bırakın, bebek 7 haftalıkken bir hafta Atina'ya bile gitmiştim, onu tamamen unutmuşum. Teknoloji iyidir hehehe.

Bana sorarsanız memelerin tek işi bebeğe süt vermek değil, hatta aslında seks objesi olmanın dışında öyle ulvi de bir görevleri yok, cokta deforme etmemeli o yüzden ahahahyt...unutulmamalı ki doğumdan sonra da anneler sevişmeye devam ediyor...her ne kadar bizim toplumuuzda anne sevişmese de genel uygulama bu...


Sevgili şöyle bir yazı yazmış, alalım şapkalarımızı da düşünelim, sebebi nedir?


En son tam 6 ay önce, doğumdan bir gün önce şu köşede bir fotoğraf çalışmam olmuştu, öylesine aklıma geldi.

Cuma, Ekim 01, 2010

Bir mandalina bu kadar mı keyifli olur?

Gecen sene koca göbeğimle yılbaşını geçirdiğimiz Londra'da giyebilmek üzere bir elbise ararken tanıştım kenidisiyle...pek keyifle alışveriş yaptığım Erenköy cassette mağazasında.

Bu sene Aliş gelince aramıza istedim ki o da en az benim kadar şık, en az benim kadar renkli olsun istediğimden bir mail attım kendisine..hadi atölyeye gel dedi..istediğini yaparız Alişe..kalktım gittim..sadece Alişe değil..kendime ve Minota da birşeyler aldım, artık her haftasonu ordayım...her seferinde yeni şımarıklıklarıma olur diyor Mandalinarossa...bıkmadan..keyifle..en şen kahkahalarıyla...

Sadece bu şahanelikleri yapmıyor Mandalina..çocukalr içinde bir sürü şahane projesi var..merak edenler için, link şuracıkta..ben o kadar eğlendim ki, her gün ilaç niyetine en az bir kez izliyorum...bu ara vimeo patladı ama açılınca bakarsınız mutlaka.

Ve son olarak Mösyö ve benim akıllara zarar kılıklarım..







Birde Minot'a tshirt almıştım, doğum günü sebebiyle, tshirtler de mandalinarossa tasarımı..baygınım onlara da...



Bu haftasonu da gideceğim..bakalım daha ne şahanelikler yapacak Mandalina bize..herşey o kadar keyifli o kadar güzel ki..şiddetle tavsiye ederim..

Nazlı ellerine sağlık,emeğine sağlık..kazaklar m-u-h-t-e-ş-e-m...yalnız sevgili biraz buruk..ben ne giyeceğim diye...

Cuma, Eylül 24, 2010

Koca Popo Aliş.

Aliş artık koca popooooo. Kumaş bezlerde mini boyları geride bıraktık, 9-14 kiloya gectik, mutluyuz gururluyuz.

Bu kağıt bez yerine kumaş bez kullanımı dünyanın en rahat şeyiymiş, bu arada kayıtlarda bulunsun diye, adadan istanbul evine taşınma döneminde kullanmış olduğumuz kağıt bezler sayesinde bebeğimiz isilik oldu, desitinle geçirdik isiliği, bu arada tüm o cehennem sıcaklarında Aliş'in poposunda bir gram pişik ve silik olmamıştı, elbette durdum düşündüm, hem dünyanın ağacı yok oluyor, hem cebimden eşek yüküyle para çıkıyor, birde üstüne oğlanın poposu isilik ve pişik. I-ıh, ben almayayım böyle aşkın ızdırabını,çokta vakit kaybetmeden derhal ek bez satın alayım, büyük popo bezlerinde stoğumda 7 adet var zira.

Tekrar şiddetle annelere ve adaylarına tavsiye ediyorm, en azından bir tur deneyin aman ben yapamıyorum rehavetine kapılmadan önce. ahanda link..



Aliş'in henüz başladığım ayak çalışmasından bir örnek.


Ofis halleri isimli çalışmamdan..

Pazar, Ağustos 29, 2010

Yaşasın kumaş bez..

Kumaş bez kullanımımın nasıl gittiğini dair mailler alıyorum. Madem merak edenler var biraz anlatayım o zaman.

Aliş dünyaya gelmeden iddialı olduğum birkaç konudan biri kağıt bez yerine kumaş bez kullanacağım yönündeydi. Aliş gelmeden o minicik poposu için bambu bezleri hazır etmiş, organik deterjan ve yumuşatıcılarla yıkayıp pofur pofur bir hale getirmiştim. Eve gelen her arkadaşım bırakın bıyık altını direkt poposuyla gülmüş bu fikrime, üstüne üstlükte hadi canım, bebek gelsin görürsün sen ebeninkini tersten demişti.

Gördüm mü ebemi? Hayır.

Kısaca anlatmak gerekirse şuradan aldığım bezler 4-9 kg için olduğundan Aliş 4 kiloya ulaşana dek bekledim, yeni doğanları da vardı ama kırılan cesaretim almama müsade etmemişti. ALiş 4 kiloyu gördüğü gün poposuna aldığım deneme paketinin bezlerini takıverdim, annemin "hadi canım", babamın "aa bebenin bacakları eğri olur" nidaları arasında tek destekcim biricik sevgilimin yüreklendirmeleri ile ilk günü geçirdik, deneme paketi beş bezden oluştuğundan bir hafta, bir gün kumaş bir gün kağıt bez gittik, hani beceremezsek bezler elimizde patlamasın diye. Bir haftayı bitirdik, beş bez ve 30 dan fazla kağıt bez israfı ile. Ben aa yeter ben veriyorum bir beşli paket daha sipariş dedim.. Sİparişler derhal geldi.Biz tam gaz devam. Artık kağıt bezi sadece seyahatlerde ve havuza sokarken kullanıyorum, o da mecburen, annemde mesela kurutma olsa onda da kullanacağım.

İlave siparişler elbette verdim, şu anda 10 adet 4-9 kg ve 7 adet 9-14 kg kumaş bez ile günümüzü gün ediyoruz.

Kullanımına gelince..beni en başta en çok korkutan kısım buydu, o kakalar çişler ne olurdu, nasıl arınırdı, pek kolaymış, şöyleki: Kakasını kumaş beze yapan bebek sinyali çakar, alt açılır, lavaboda "alişin popo bezş sabunu, lütfen kullanmayınız" yazan post-it'in altında duran beyaz sabun ve tırnak fırçası eşliğinde arındırılır, zaten bebek kakası recel gibi birşeydir, mide kalkmaz hehehe. Ardından bekleyen diğer bezlerin bulunduğu kovaya atılır ve çamaşır makinesinde yıkanmak üsere beklemeye alınır.

Çamaşır makinesinde bez mi yıkanır diye burun kıvıran varsa eğer, bu ürünü geliştirip satan ekip elbette ki bunu da düşünmüş, çamaşır makinelerinde 60 derece yıkanmak üzere organik ve antibakteriyel bir de çamaşır deterjanı ile yumuşatıcısını üretmiş, içerisinde hiç bir kimyasal yok, beni uyardılar kahverengi sizi endişelendirmesin renklendirici kullanmıyoruz meyve özlerinin rengidir diye..

Uzun lafın kısası, kağıt bez cevreye zarar, bu bezler için yılda 8 milyon ağaç kesilmekte, yılda 5 milyar bez tüketilmekte, ve bunlarda yakılmak veya gömülmek sureti ile imha edilmekte, yani soluduğumuz hava veya içtiğimiz su olarak bize geri dönmekte..karar sizin..aa ben sadece bebeğimi kolay yoldan büyütürüm gerisi cokta trink diyorsanız eyvallah, ama ben filemin yanına birde kumaş bez katarım diyorsanız ona da kocaman bir bravo..ben destekçiniz olurum..dünyanın en kolay şeyi, gözünüzde hiç büyütmeyin derim.

Bu arada kumaş beze alışan bebekler popolarında kağıt bez istemiyorlar..ıh ıh diye diye çıkartırıyorlar haberiniz ola hehehe.

Pek uzun ve sıkıcı bir post oldu bu ama kağıt bezlerdeki 12 saat çiş tutabilen mucizevi maddeler kanserojen, özellikle erkek bebeklerim sperm üretiminde inanılmaz zararlı, nette bir araştırın derim. Ben daha fazla kafa ütülemeyeyim.


Yukarıda da oğlanı göbeeme sarmak münasebeti ile çıkardığım uzun orman yürüyüşlerinden bir kare..