KİTAP YORUMU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KİTAP YORUMU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Eylül 2014

13)Dikkat Aşk Çıkabilir - Asude // Kitap Yorumu



Kitabın Adı :
Dikkat! Aşk Çıkabilir
Yazarı : Asude 
Tür : Romantik / Komedi
Sayfa Sayısı : 519
Yayınevi : Ephesus
ARKA KAPAK YAZISI
Birbirlerinden nefret eden iki insandı onlar Ama evlendiler!

Uslanmaz bir asosyal olan İlkimin hayatındaki tek amaç başarılı bir bilim kadını olmaktır. Onun modayla, makyajla işi yoktur ve gözlüğünün ardındaki dünyada ders notlarıyla mutludur. 



Evlenmek için hayallerinin profesörünü beklerken, karşısına tehlikeli, kaba, bilimden anlamayan, öfkeli bir işadamı çıkar. Martin Turner Bu Amerikalı adamla asla evlenmemesi gerektiğini bilse de, muhteşem kariyerinin anahtarının onun ellerinde olması işleri rayından çıkaracaktır.

Genç kız, ilk andan beri koşarak kaçmak istediği bu yakışıklı ve karanlık adama, hayatının tüm ideallerini çiğneyerek tutkuyla çekilirken, ilk kez gerçek bir kadın gibi hissetmeye başlar.

Ve genç adam, gizli çıkarları uğruna evlendiği bu kızı Amerikaya götürdüğü gün ondan kurtulma planları yaparken, sessiz karısı hayatının merkezine yerleşir. 
Aşk, nefreti gölgesi gibi takip ederken, bu nefretten bir aşk doğabilir mi? Peki ya sırlar açığa çıktığında gerçek aşk yalanlara direnebilir mi?


Benim Yorumum
Asude Hanım'ın okuduğum ikinci kitabını yorumlamaya kapağından başlayacağım. Kitabı okumadan pek bağdaştıramadığım allı süslü bir kapak gayet dikkat çekici idi. Ama okudukça tasarımcının hakkını vererek çalıştığını görmüş oldum. Kitaptaki can alıcı noktalardan üç tanesi kapağa yazılmış.

Absürt bir tesadüf ile karşılaşan İlkim ve Martin'in evliliğe mecbur kalmalarını sonra bu anormal ikili arasında beklenmeyen aşkın filizlenmesini yazarımız yine kendi üslubu ile anlatmış, aşkı komediyle birleştirerek.

Kendini okutturan kitaplar derim ben bazı kitaplarıma bu da onlardan oldu. Ben eğlendim Asude Hanım'ın her iki kitabını da okurken.
İlkim : ders delisi ve özellikle biyoloji meraklısı kocaman çerçeveli gözlükleri olan, Martin'le yolları kesişene kadar, bu hayatta yapmaktan memnun olduğu şeyin derslere çalışmak olduğuna inanan, a plus asosyal, ilk bakışta hiç bir görsel cazibesi olmayan, ayrılmış bir anne babanın tek evladı.
Martin : karanlık işlerle içli dışlı olan, kaba saba olduğu kadar yakışıklı ve mükemmel tonda mavi göz rengi olan uzun boylu, varlıklı bir adam.

Ders delisi kızımız Türkiye'nin önemli profesörlerinden birisini asiste etmektedir. Onda yarınki sınavın sorularının olduğunu bilen Gizem asosyal İlkim'i zorla bir bara davet eder. Sodasına mayhoşlaştırıcıbir madde koyulduğunu bilmeyen İlkim, bu barda en olmadık adama çarpar, Martin Turner'e.

Bu şekilde başlayan ikilinin hikayesi mecburi bir evlilikle resmen başlar. Martin, İlkim'i de alıp Amerika'ya dönmüştür. Kibar olduğu kadar söz dinlemez birisi de olan İlkim, disiplin ve otorite delisi Martin'i çileden çıkarır. 
İlkim'in tek amacı Stanford Üniversitesi'ne gitmek iken garip bir şekilde başlayıp garip bir şekilde ilerleyen ilişkisinde, eşinden Martin'den ne kadar uzak kalabilirdi ki?

Ve bu formalite evliliğin aşk evliliğine dönüşmesine kim şaşırmazdı ki?
Çirkinler Kraliçesi İlkim ve yakışıklılık abidesi Martin.

Olacak iş mi yahu!
Ama oldu işte :)

Aşkın gücü, Martin'in evlenmekteki esas ama gizli amacının açığa çıkması ile evliliğin devam etmesine yetecek miydi?
Ben bu soruların cevabını buldum :)
Darısı size.

(Yazarın okuduğum diğer kitabı Pabucumun Ajanı ile ilgili yorumum için B U Y R U N)





25 Eylül 2014

12)Kara Kış Beyaz Düş - Fatma Erdek // Kitap Yorumu


Kitabın Adı : Kara Kış Beyaz Düş
Yazarı : Fatma ERDEK
Yayınevi : Ephesus Yayınları
Yayın yılı : Mart 2014
Sayfa Sayısı : 400

"O gece Selim'in gözlerinde, inanmak istemediğim gerçeği okumuştum. Bütün varlığıyla doğru söylüyordu. Bana karşı hissettiği yasak aşk, onun kıblesi olmuştu. Bu aşka ibadet ediyordu. Söyleyeceğim, yapacağım hiçbir şey bunu değiştiremezdi. Yaşamaya ya daölmeye, aldırmıyordu." Annesinin mutluluğu için, iki ateş arasında kalmış bir genç kız... Ortak bir kaderi paylaşan, iki yaralı yürek...
****************
Yazarın okuduğum bir diğer kitabı Melekler Zamanı hakkındaki yorumum için; B U Y R U N


Kaliteli işler çıkardığından hemen her okurun emin olduğu bir yayınevinden çıkan Kara Kış Beyaz Düş romanını kapaktan başlayarak yorumlamak istiyorum.
Kardelen çiçeği vardır bilir misiniz?
Kışın soğukluğuna, karın tüm zorluğuna rağmen inatla gün yüzüne çıkan, ihtişamıyla bir çok çiçeğin içinde en özellerinden olan. Kitabın kapağında işte bu narin ve bir o kadar da inatçı çiçek kullanılarak kitabın ismine atıfta bulunulmuş. İçeriği ile de ne kadar uyuştuğunu kitabı okuyunca gördüm. Normalde her kitabın arka kapak yazısını okurum ama bu kitap bu konuda benim için istisna oldu. Sanırım bunun nedeni ise yazarın Melekler Zamanı adlı kitabından memnun olduğumdan, yazarın kalemine duyduğum güvendi.
Bazen bir yudum nefes, bir avuç mavi ve bir tutam özgürlük, bir ömre bedeldir.
Benim Yorumum
Bir gecede okuduğum bir kitaptı. O an için ruhuma iyi gelmişti fazlasıyla, bırakamazdım elimden. Alıntılar yapmama nedenim de bu. Satırların arasında anlamlar yoktu. Diğer kitabı gibi yoğun bir anlatımı, durup durup okunulası uzun ve anlamlı cümleleri yoktu bu sefer yazarımızda.
Zaten şiir için bu imkan çok normalken romanda insan ister istemez akıcı olsun zihni yormasın istiyor. En azından zaman zaman.
Ama bu kitaptaki cümleler kısa olsa da her cümle mânâ yüklüydü, okuyucuya direk geçen.

Zeynep; mağrur duruşuna ve uysallığına rağmen hukuk okuyan genç bir kız. Annesi genç yaştan dul kalınca dıştan mükemmel ötesi görünen bir üvey baba ile büyümek zorunda kalan her türlü maddi imkanı bulabilen bir kız.
Selim; emekliliğini yaşayan, ziyadesiyle zengin, birtakım alışkanlıkları olan planlı, programlı kitabın ilerleyen sayfalarında şizofrenik davranışları olan ve Zeynep'e son darbeyi çok güzel yapan bir adam.
Güven; Zeynep'in üvey babamdan kaçabilme umuduyla geçici görev için gittiği Erzurum'da tanıştığı asker bir insan evlâdı.
Akgül; Zeynep'in Narman'da bulduğu benzer kaderlere sahip olduğunu düşündüğü kitapta geçmiş zaman ve şimdiki zamanla anlatılan Zeynep'in hayatının kırsal kesin versiyonudur. AmaAkgül'ün özeline inilmez, hep sırlıdır okurun anlayabileceği kadar sırlı sadece. Kitabın son sayfalarında bir ya da iki sayfada biraz açık şeyler bulabilirsiniz.

Zeynep'in hayatı anlatılıyor demiştik. Bölümler halinde bugün yaşadıklarının sebeplerinin neler olabileceği bir diğer bölümde geçiyor.
Zeynep üvey babasının tutucu davranışları ile hukuk okulunu bitirince annesinin hastalığından dolayı onu bırakmak içine sinmese de Selim'den uzaklaşmak uğruna Narman'da görev yaparken Güven ile tanışır. Karkız (Akgül) ile aynı evde yaşıyordu. Buna bir de Güven eklendi. Lakin Zeynep'in geçmişinin üzerindeki etkisinden dolayı bir takım sıkıntılar yaşarlar. Ve bundan sonrasında sizler için yorumlayabileceğim şeyler biter. Spoi vermemek adına susmam gerekir :)
Akgül'ü kurtarıp kurtaramadığını, eşiyle arasını düzeltip düzeltmediğini, Selim'in hazin sonunu ve kendisine neden şizofrenik dediğimi ve daha fazlasını kitabın satırları arasında bulabilirsiniz. 

''Son olarak az evvel beynimin ne kadar buhranlı ve dolu olduğunu gördüm. Fatma Erdek Hanım'a Güven yüzbaşı idi neden kitap biterken binbaşı dendi diye sordum. Yüz ile binden hangisinin büyük olduğunu beynim bu sıralar ters kodlamış.''

23 Eylül 2014

11) Pabucumun Ajanı - Asude // Kitap Yorumu


Kitabın Adı : Pabucumun Ajanı
Yazarı : Asude
Tür : Romantik - Komedi
Seri Sıralaması : 1 / 3
Yayınevi : Ephesus


Ben Deniz Akın; Fiyasko Birlik Başkanı, yirmi beş yaşında, babasının kızı, annesinin kız kurusu, ekonominin niteliksiz iş gücüyüm. Klasik bir dünyalı, yurdum insanı, fazlaca dağınık ve meteliğe kurşun değil, ancak palavra sıkan beş parasız biriyim.

Tuna Üstüner ise Enler listesinin zirvesinde bir yakışıklı, holdinglerin genç veliahdı, titiz ve disiplinli tam bir Kurumsal Kasıntı.
Ben bir enkazsam o bir saray, ben bir köleysem o bir kral, ben bir esintiysem o bir tufan.

Ve o benim hem felaketimin, hem de kurtuluşumun adı.

Bizim hikâyemiz nefretle başlayıp, şiddetle devam ederek, aşkla yol aldı. Beni şirketinden kovması hiçbir şey ifade etmiyordu, çünkü kanunlar bizi birbirimize mecbur bırakmıştı. Tuna her gün beni görecek ve ben her gün onun aşkıyla savaşacaktım. Bu aşk çıkmazının ortasında onu mahvetmek için tutulan bir ajan olduğumu ise çoktan unutmuştum.


Romantik komedi !
Bu kitapta bir Deniz karakteri var. Allah'ım o kadın bir harika...
Fazla olan özgüveni yüzünden çok sık başı belaya girse de bir şekilde sıyrılabilen kendini Himono Onna ( Yazar kitabının 23. sayfasında açıklamış bu kelimeyi. Himono Onna : Japonya'da kullanılan bir terimdir. İş hayatında ve dışarıda görüntüsüne dikkat etse de evinde tam bir pasaklı olan, dağınık aynı zamanda da evlenememiş kadınları ifade ederken kullanılır.) diye tanımlayan deli dolu ve işsiz bir bayan Deniz.
Güncel hayattan olayları veya kelimeleri kullanan yazarımız Asude gerçekten iyi iş çıkarmış. Facebook da bir fan sayfası olan Asude Hanım bu kitabının bir bölümünü sayfasında parça parça paylaşmış. Ben ise tamamını kitabından okudum.
Bir de Tuna Üstüner var. Yakışıklı denince akla gelen tüm özelliklere sahip ve bunun yanısıra yüklücede bir malvarlığı var.
Ben sizlere nasıl yollarının kesiştiğini söylemek istiyorum :)
Deniz iş aramaktan bitap düşmüş ve tamamen ümidini kesmiştir. Hatta büyük şirket sahibi patronlara o kadar sinirlenmiştir ki en son oturur bir CV yazar ve ilk gördüğü holdinge girer Ahmet Bey'in kuzeniyim diyerek kendini bir anda idare katında bulur.
Deniz Ahmet ismini sallamıştı ama en üst merci de birisinin ismini tutturmuştu.
Deniz'in CV'sini tüm patronlardan intikam almak için hazırlamıştı. Mesela o CV'den bir bölüm;
YABANCI DİLLERİşte benim uzmanlığım... Dünya üzerinde silinmiş, kullanılmayan Sanskritçe ve Latince, Uzay dili, Afrika Kabileleri Dili, henüz var olmayan Lanetusçe, Birleşmiş Milletler'in varlığını kabul ettiği resmî 192 ülkenin tüm şive ve lehçeleri dâhil bütün dilleri. Kuşdili, kedidili, ayrıca sizin gibi kibirli p.çlerin 'Beden Dili'ni de okuyabiliyorum. Ama bu dili henüz yazamıyorum.Umuyorum ki, sizi gözlemledikçe onu da yapacağım.
Varın devamını siz hesap edin :)
Bu Cv'ye ve kuzeni olmayan Ahmet gerçeğine rağmen Deniz işe girer.
Bir şekilde ayrılamaz Tuna ve Deniz ikilisi. Roman seyrettikçe Deniz'in sıradan bir bayanken hayatının nasıl şekillenip değiştiğini, ikilinin aşklarını ve esas bombayı bulabilirsiniz. Ben hem beğenerek hem de eğlenerek bir solukta okudum.
Bol okumalı günler dilerim hepinize.

Asude Hanım'a teşekkürler.




10) Grinin Elli Tonu - E.L James // Kitap Yorumu


Orijinal Adı: Fifty Shades of Grey
Türkçe Adı: Grinin Elli Tonu
Seri: Fifty Shades #1
Yazar: E.L James
Çevirmen: Sevinç S. Tezcan
Sayfa Sayısı: 576
Basım Yılı: Eylül 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Tür: Erotik,Yetişkin


Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı... Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.Edebiyat ögrencisi olan Ana Steele, genç girişimci Christian Grey'le röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ana'nın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır...Grey'in sıra dışı erotik istekleri karşısında şoka uğayan ama bir yandan da heyecana kapılan Ana tereddüde düşer. Büyük başarısına rağmen -çokuluslu şirketleri, uçsuz bucaksız serveti ve sevgi dolu bir ailesi vardır- Grey şehvete esir olmuş ve hükmetme hırsı olan bir adamdır. Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Ana, Christian'ın karanlık sırlarını ve kendi gizli arzularını keşfeder.


Kitabı bir çok kişiden sonra okudum. Sizlere de daha geç yorumluyorum. Bundan sonra her gün bir yorum yayınlamaya çalışacağım ama bakalım nasip.
Edebiyat öğrencisi olan başrol karakterimiz Ana Steele. Edebiyat öğrencisi olan uysal ve sakin yapılı kızımız hem ev arkadaşı hem en yakın arkadaşı olan Kate hastalanınca onun için çok önemli olan bir görevi yerine getirmek zorunda kalır.Kate, okul dergisinin editörüdür ve aylardır okullarından mezun olan genç girişimci Christian Grey ile röportaj yapmayı beklemiştir. Ama röportaj günü kendisi hastalanınca Grey hakkında hiç bir bilgisi olmayan Anastasia röportaja gitmek zorunda kalır.Bu kitabı okumaya başlamadan önce BDSM BDSM, rızaya bağlı olarak fiziksel baskı ve kuvvetli duyusal uyarımın uygulandığı ve fantezi güç rolü oynamanın yapıldığı cinsel tercih ve kişisel ilişki türüdür ) bir kitap olduğunu düşünürken, okudukça böyle bir şey tanık olmam nerdeyse kitabın sonlarını buldu.Grey, Ana'dan etkilenmiştir ama kendisi o kadar farklı dünyanın bir insanıdır ki daha önce hiç erkek arkadaşı olmayan Ana, Grey ile bodoslama bir dalış yapacaktır ikili ilişki denen olguya.Sayfalarca süren bir BDSM anlaşmasını gizli kalması ön koşulu ile Ana'ya sunan Grey kitabın sonuna kadar bu anlaşmayı imzalattıramadı :) Lakin imza sadece bir formaliteden ibaret kaldı. Nasıl yani mi? Spoi veremem üzgünüm.Grey ne kadar güçlü,kararlı ve cinsel birliktelik konusunda alışılagelmişliğin dışında ise Ana o kadar mahcup, mazlum hatta ezik, daha önce bir erkekle birlikte olmamış tam bir acemi. En heyecanlı yerinde kesilen dizilerin haftaya ki bölümü gibi bitiyor bu kitap.
Serinin devamını henüz okumadım. Ama merak içerisindeyim :)







19 Mayıs 2014

9) Cellat - Cihan Erdem // KİTAP YORUMU



Kitabın Adı : Cellat
Yazarı : Cihan Erdem
Türü : Tarhi Bilim-Kurgu
Sayfa Sayısı : 387
Yayınevi : Ephesus Yayınları



''Tarih ile geleceği bütünleştiren, gizemli kapıları ardına kadar açan bir kitap.''                                      Osman Aysu


ARKA KAPAK YAZISI
İnsan ırkının gelmiş geçmiş en iri ve ürkütücü bedenine sahip, sadece öldürmeyi arzulayan dilsiz bir cellât.

Basit bir cümle ile anlatılamayacak kadar üstün zekâya sahip cesur bir asker, adil bir sultan ve gerçek bir kahraman; Yavuz Sultan Selim.

Kutsal kitap gibi taşıdığı Cellâtı okuyarak insan öldürme cesareti bulmaya çalışan esrarengiz bir adam.

Üzerinde yaşayan insanların olağanüstü bir zihinsel düzeye eriştiği, dünya teknolojisini yönlendiren bir Ada.


Düşündüğü tek şey cellât olmaktı ve bunu başarmalıydı. Eğer başaramazsa bile en azından birini öldürerek bu duyguyu tatmalıydı. Kana susamışlığı ve öldürmeyi bu denli arzulaması, belki iğrenç, insani olmayan ve canice bir durumdu ama bazen kendine kızdığı zamanlar da oluyordu.

Özellikle masum bir çocuğu ya da eceliyle ölmek üzere olan bir yaşlıyı öldürmek istediği zamanlar...

Fakat bu duygular daha fazla sorgulama yapmasına ve bir şeyleri değiştirme gayreti içine girmesine yetmiyor, derinden yaşadığı kin ve nefreti bastıramıyordu.


Yazım Yanlışları

  • Eskideni sitem yazılı odasında çalışırken kapılarını kapatmazdı..(Syf.236)



Alıntılar
  • ''Kime ve neye karşı olursa olsun darbe, halkı ve halkın geleceğini yok eder''(Syf.12)
  • Savaşın ne sebeple olursa olsun, sivillere ve masum insanlara zarar vereceği yıllardır süregelen savaşlarda ispatlandığı halde, her ne hikmetse askeri üniformayı giyen insan savaşmak için can atıyor...(Syf.22)
  • 'Adeleti sağlamak uğruna merhametsizlik, Allah yolunda merhamet etmek kadar ibadettir.'...(Syf.55)
  • İnsanlık için kötü şeyler düşünen ve yapanları öldürmek bir ibadettir.'...(Syf.56)
  • Ne kadar güçlü olursak olalım ruhumuz ufacık bir sevgiye muhtaçtır, bir tondan bile daha ağır olan hayvanlar sırf başları okşandığı için evcilleşebiliyorlar...(Syf.68)
  • Yüz yıl gözlerine tutsak olmaktansa, bir yıl diline esir olurum daha iyi...(Syf.203)

Benim Yorumum
Daha önce okumadığım bir yazarın tanıtım yazısını okuyunca merak ettiğim bir kitabıydı Cellât...Tarihi vve bilim kurgu pek okumadığım kitap türüdür aslında. Nedeni sevmemem vs değil asla. Zaten ben kitap ayrımı yapmam. Fantaastik seviyorum deyip aşk romanlarından olmakş ya da bilim-kurgu seviyorum deyip polisiye kitaplardan olmak istemem ben. Şans veririm her türe ve okurum da ilgimi çekerse ki ilgimi çeken 'Cellât' hakikaten okunası bir kitap. 
Esrarengiz adam adıyla kişileştirilen bir adamş bir sahaftan uzun zamandır aradığı 'Cellat' isimli kitabı-sahafın fazla para istediğini bildiği halde-alır. Kitabı okumaya başlamasıyla bizi içine ala macerada başlar. Aldığı kitap içindeki Dev İsa'nın hikayesini dinleriz bir müddet. İsa cellat olmayı isteyen ve fiziksel yapı olarak da buna müsait olan birisi. İri yarı vücudu onun korkutucu görünmesine ziyadesiyle yardım ediyor zaten. Bu Dev İsa Yavuz Sulan Selim zamanında yaşayan birisidir. İsa'nın neden cellat olmak istediği tarihi olaylarla da çok güzel bir şekilde birleştirilmiş ve kitabı okuyan esrarengiz adamla da bütünleşmiş. Ama kitabın tarihi tarafları asla beni sıkmadı. Çünkü bana çıkıp da yanlı ya da basit bir üslupla anlamıyor yazar tarihi. Temel hatlarıyla veriyor anlatmak istediğini. Mesela Yavuz'un sefere çıktığını söylüyor fakat bunu detaylandırarak konusundan uzaklaşmıyor. Kitap ilerledikçe kitabı ilginç kılan yere geliyoruz. Burası hakkında çok konuşmamak istemememle beraber kısaca şunu diyeceğim. Yavuz'un küpesindeki cevherinş kitabın ilerleyen sayfalarında hafif fantastike bölümlerinde aslında ne kadar önemli olduğunuz görüyorsunuz. Ya bu kitapta robota dönüşebilen insan-melek gibi varlıklarda var. Biz insanların teknolojiyi kademe kademe kullanmasını, insanların dünya üzerinde emeller kurmayı hayal etmesini engellemeyi amaçlayan insan-melek varlıklar. :) Spoiler vermiş olabilirim şuan emin olamadım bundan ama bunları söylemek istedim. Aşk,tarih,doğaüstü,dini,sosyal vs vs her şey var bu kitapta, çok oldu okuyalı hala aklımda bakınsana.
Sorarsanız tavsiye ederim sizlere kitabı. Yorumlarınız benim için Yavuz'un küpesindeki cevher kıymetinde.






22 Mart 2014

8) Tutkulu Notalar - Olivia Cunning // Kitap Yorumu




Kitabın Adı : Tutkulu Notalar
Kitabın Orjinal Adı : Backstage Pass
Yazarı : Olivia Cunning
Türü : Erotic - Romans
Sayfa Sayısı : 431
Seri Adı : Sinners On Tour 
Yayınevi : Ephesus Yayınları





BEŞ ÇEKİCİ ADAM, BİR SEKSİ KADIN VE ATEŞLİ BİR ROMANTİZM.
Müzik hiç bu kadar ateşli olmamıştı!

Sahnelerin en seksi metal grubunun baş gitaristi Brian Sinclair, yaratıcılık kıvılcımını kaybettiğinde, bastırılmış dehasını ortaya çıkarabilmek için grubunu tutku dolu gecelere sürükleyecekti.

Tutkulu notaları ortaya çıkaran kadın...

Seksi psikolog Myrna Evans "Günahkârlar" ile birlikte tura çıktığında, gruptaki herkes onu baştan çıkarmaya çalışır ama Myrnanın elde etmek istediği tek adam Briandır...

İki aşığın çılgın ve dizginlenemez tutkuları, onları yepyeni bir boyuta taşırken kendilerini sınırsız arzu ve günahlarla dolu bir turnede bulacaklardı...
Ve artık siz de bu ritmin esiri olacaksınız !
Günahkarlar adında Rock grubunun, seks üzerine profesörlük yapmış Myrna ile tanışmasıyla başlıyor bu kapağı bile şehvetli kitap. Günahkarların her bir üyesi işinde iyi ama birisi var ki Myrna'nın asıl konuşmak istediği kişi yani Brain, hepsinden iyi. İşinde, gitarında 'Üstad' diye tabir edilen bir adam.Grubu tanımamız gerekirse; Sed solist, Brian gitarist(bizim bu kitap için karakterimiz), Erik bateri, tabi Trey ve Jace de var.Bu kitapta Brain ele alınmış olsa da serinin devamı için hazırlık olsa gerek diğer karakterlere de ufak ufak değinilmiş...Myrna; iş çevresinde ve normal yaşantısında sıkıcı iş kıyafetleri ile tam bir hoca gibi görünmesine rağmen, aslında arzularını kullanmak isteyen, eşi ile özel yaşantısında kendisini sınırlandırmak istemeyen bir kadın. Fakat tam da bu nedenden eşi tarafından 'fahişe' diye nitelendirildiğinden ve alkol yüzünden iş yaşantısında da kendisine zarar veren eşinden ayrılmış ve ondan kaçmış bir kadın. İş için gittiği bir seminerde otelde, Günahkarlar'la tanışır. Zaten gruba,özellikle Brain'e, hayrandır.Grubun adından da çıkacağı gibi, ahlaki değerlere karşı pek bilgisi olmayan ve bundan da hiç rahatsızlık duymayan müzik grubunun hayatlarının aşklarını bulmasını okuyacaksınız bu seride. Zaman zaman okumakta zorlandığım bir kitaptı.. Konu bağlamadığından vs değil. Sanki gerçek yaşamdan kopuyordu yazar. Ya da ben denk gelmemiş veya duymamıştım yaşamımda kitaptaki bazı noktaları.Kurgusal anlamda sevdim kitabı. Turneye çıkan bir Hard Rock grubu. Sahnede fırtına gibi esen, gözlerine siyah kalemler çeken, sporcu, dövmeli, küpeli adamlar...Ama aslında serinin diğer kitaplarını da okumuş olmamın güvencesiyle söylemeliyim ki. Her birisinin kalbi naif, yumuşak ve kırılgan. Güçlü görünen Sed'in de duygusallığını diğerlerine nazaran daha dolu, daha dışa dönük yaşayan Brain'inde... Bu sebeptendir ki Myrna ile tanıştıkları gece bile ayrıldığı sevgilisini unutma çabasından dolayı, içmektedir.Kitapta okuyacağınız bir yer var ki ben 'YOK ARTIK!' dedim, Brain'e çok kızdım. Hatta daha kabasını daha fazlasını. İnsan hayatımın kadını dediğini... (Neyse, siz okuyun da bir anlamı olsun.) Kitabın içine girip okursanız beğeneceğinize eminim ama dışarıdan ve ayıptır, yanlıştır diye bakarak okursanız sever misiniz bilmem.



28 Şubat 2014

7) Kitap Tiryakileri ile 5.Blog Turu: #direnAŞK - Ali Bolat // Kitap Yorumu

Aslında benim yorumumu sizlerle çarşamba günü paylaşmam gerekiyordu. Fakat insan maalesef her zaman planladıklarını gerçekleştiremiyor. Sizlerden bunun için özür dilerim.

Geçmişle barışmadan AŞK için savaşamazsın!
Aslı kocasından boşanmış, ölü bir bebek doğurduğu için ciddi psikolojik sorunlar yaşamış, doğup büyüdüğü şehir ve geçmişiyle travmatik bir ilişkisi olan bir kadındır. En yakın arkadaşı Sibelin on dokuz yaşındaki oğlu Cem, geçici bir süre Aslının yanında kalacaktır. Tam bu esnada ülkeyi sarsmaya başlayan isyanlar Aslının hayatını da etkiler. Cemi korumak adına kendini olayların içine atan Aslı, hem kendi gençliğini hatırlar, hem de yepyeni bir nesille tanışıp bir dönüşüm yaşamaya başlar. Kalbini Gezi Parkı olayları sırasında tanıştığı ve kendinden on iki yaş küçük Ufuka kaptırınca durum iyice karışır, çünkü Ufuk da Aslıyla aynı şehirde doğup büyümüştür. Ufuk, Aslıyı Mersine davet ettiğinde Aslının dünyası altüst olur. Travmatik geçmiş, âşık olunan adamın siluetinde bir bombaya dönüşür, çünkü Aslının geçmişinde yüzleşmekten kaçındığı sırlar vardır. Aslı aşkın gücüyle çıktığı bu yolculukta geçmişini yenip yepyeni bir hayata merhaba diyebilecek midir, yoksa kendi içine daha fazla kapanıp aşkı yok mu sayacaktır?
Kitabın Adı : #direnAŞK
Yazarın Adı : Ali Bolat
Yayınevi : Yabancı
Türü : Roman / Güncel
Sayfa Sayısı : 408

''Bu, bir kadının kendi içinde yarattığı bir devrimin hikâyesidir.''



Benim Yorumum
Kitabın yazarıile soyadımızın aynı olmasından dolayı merak ederek başladım kitaba. Ali Bolat'ın 6.kitabı imiş #direnAŞK ama benim yazarın okuduğum ilk kitabı. Kapak olarak bana sade geldi. Asla itici değil, direnişsiz :) Adında zıt düşecek şekilde sakin...
Kitapta ölü doğum yapmış, 30'lu yaşların kadını Aslı'nın evliliğini sonlandırmasından da bahsedilirken, aslında bugünkü hayatı anlatılıyor. Duygusal, kırılgan ama uzun zamandır geçmişinde yaşadıkları ile yaşamına devam eden, bir resim galerisinde çalışan, kurduğu düzeninden gayet hoşnut olan bir bayan Aslı. Derken en yakın arkadaşının oğlu Cem ile bir müddet aynı evde yaşamak zorunda kalıyorlar. Aslında arkadaşının yurt dışına çıkmasından dolayı oluşuyor bu durum. Cem teknoloji çağının internetsiz yaşayamayan gençlerinden: akıllı telefon, bilgisayar, sosyal paylaşım siteleri müdavimi...
Taksim Gezi Parkı olayları sırasında doğmaya başlamış bu kitabın konusu da Cem'in Gezi Park'ı olaylarına dahil olması ile başlıyor. Aslı, Cem'i korumak amaçlı gezi parkı olaylarının ortasında bulur kendini. Cem sayesinde Facebook, Twitter'a katılan, akıllı telefon alan Aslı, Cem'i korumak amaçlı peşinden gittiğinde kendinden on iki yaş küçük olan Ufuk'a aşık olacağını nereden bilebilirdi ki? Ya aşkının peşinden koşacağını? Tüm korkularına rağmen.
Klasik bir aşk romanı okudum diyemeyeceğim. Aşk filizlenen taraflardan birisi muhakkak defektli oluyor aşk romanlarında. Fakat bu kitap farklıydı. Sadece elektronik cihazlar üzerinden takip ettiğim gezi olaylarını okumak güzeldi, ama okuduklarım ne kadar objektif bilemem. Çünkü ben de Türkiye için unutulmayacak bir olay üzerinden bir kitap yazsaydım, gördüklerimin ve yaşadıklarımın bende oluşan etkisinden kurtularak yazamazdım... Kitabın adında bile '#' işaretini kullanan yazarımız zaten her türlü eleştiriye açık olduğunu kapaktan belirtmiş bizlere...

9 Şubat 2014

6) Yemin - Fatih Murat Arsal // Kitap Yorumu

Kitabın Adı : Yemin
Yazarın Adı : Fatih Murat Arsal
Yayınevi : Ephesus
Türü : Roman / Aşk
Sayfa Sayısı : 608
''Bak kızım! Erkeklerin yapıları karmaşıktır. Herkes kadınları karmaşık yapılı sanır ama erkekler bizden daha sorunludur. Dünya üzerinde aşık olduğunu açıkca ifade edecek erkek azdır. Söylemektense göstermeyi tercih eder.''
Yazım Yanlışı : ''Benim sınırlarım zorlayan tek şey sensin vahşi cadım!'' (Sayf.600)

Fatih Murat Arsal (FMA) aşk romanları ve kitap kapaklarındaki kızlar ile bayağı bir ün yapan yazarımız. Ben de yazarından imzalı 'Nefretten Sonra' kitabı varı ama daha öncesinde bukitabıolmuş oldum. Şahane Gelin'le başlayan 'Zoraki Koca' serisi bu kitapla devam ediyor. Seri halinde çıkmış olsa da kitaplaraslında birbirinden bağımsız. Kapağındaki sarışın kız dikkatimi çekmiş olsa da neden bilmiyorum bana basit geliyor. Ya da garip. Belki daha farklı olabilirdi. Belki de diğer kitaplarındaki gibi siyah zemin üzerine yapılarak bir gizem katılabilirdi. Bunlar nacizane fikirlerimken içerik olarak kitaba diyecek söz bulamadım. Esas kızımız Tuğçe. Kapakta kişiselleştirilmeye çalışılsa da benim gözümün önünde farklı bir sima canlandı hep. Ve sanırım o daha masumdu, hayalimdeki sima.Zengin bir babanın sözde hırçın abileriyle büyümüş nazlı, çekici, kararlı ve güzel bir kız. Kendisinin rahatlığından rahatsız olan babasının partilerde refakat etmesi için yanında göndermeye başladığı 'Kara' neden diğer erkeklerden farklı idi ki? Neden her erkeği etrafında pervane edebilecek güzelliğe sahipken bu adam ona bakmıyordu bile. Bakmıyordu ama görevine sadakatinden mi ya da başka bir şeyden mi bilinmez neden bu kadar karışıyor veya sahipleniyordu ki bu kızı? Kara ve Tuğçe'nin hikayesi ilerlerken acaba neden 'Şahane Gelin' deki Gülay ve Osman da bu çiftin hayatına dahil olabildi? Bu sorular ben okurken kafamda şekillendi. İlerledikçe cevabını buldum... Bir eleştirim ise Gülay'ın kutsallaştırılmasına. İlk kitabı okumadım ama bu kitapta baştan beri Tuğçe ve güzelliği övülürken acaba neden sonradan dahil olan Gülay sürekli Tuğçe'den üstün tutuldu. Karakter Tuğçe bile asla Gülay kadar güzel olamam, kimse onun kadar güzel olamaz vs havalarındaydı. Hatta kara bile. Yani o kitap bitmiş. Bu kitaptaki karakterin yüceltilmesi gerekirken Gülay'ın tanrısallaştırılmış güzelliğine vurgu neden? Bir de Kara'nın Tuğçe'yi cezalandırma yöntemini bir bilseniz :) . Bunu size söyleyemem maalesef.'Kıkırdadı.' Bu kelime kitapta o kadar çok vardı ki... Kıkırdamak gülmek, etraftan dikkat çekmden, belli belirsiz gülmek gibi bir şeyi çağrıştırırken bana üzülen bir insana ya da söylenen bir insana kıkırdadı demek neden? Fakat her şeye rağmen ben kitabı çok sevdim. Kurgusu aklımda kaldı ve yer etti. 

Kitap Tanıtım Yazım : Yemin


28 Ocak 2014

5) Neyse ki Çocuk Yaptım - Vefa Enver // Kitap Yorumu





Kitap Adı: Neyse ki Çocuk Yaptım
Yazar Adı: Vefa Enver
Türü: Romantik Komedi
Yayınevi: Ephesus
Sayfa Sayısı: 304
Basım Yılı: 2.Baskı, Ekim 2013
Serinin Kitapları:
* Neyse ki Çocuk Yaptım





ARKA KAPAK YAZISI
Çocuk Da Yapamadım Kariyer De adlı romanıyla okurlarını roman karakterlerinden biri gibi hissettiren Vefa Enver'den, serinin son romanı.
Sibel ve Ahu'yu tanıyorsunuz... Aslı'nın ona hiç benzemeyen kardeşi Nazlı ile tanışacağınız bu roman Çocuk da yapamadım Kariyer de serisinin en tatlı kitabı. Kızlar bu romanda aşkın ve tutkunun onlara açtığı yoldalar!
Sevdiğiniz ve içlerinden biri gibi hissettiğiniz üç arkadaşın işlerinin yoluna girdiğini, sonunda istedikleri gibi yaşadıkları bir hayatları olduğunu mu düşünüyorsunuz? Yoksa bunu umuyor musunuz?
Merakınızı gidermenin tek yolu var... haydi okuyun!
Eğer kahramanlarımızı bu kitapta tanıdıysanız, Sibel, Ahu ve Aslı'nın maceralarını Bunu Sen İstedin ve Çocuk da Yapamadım Kariyer de'den okumak isteyebilirsiniz.

Yazım Yanlışları
'Hiçbir şey alamana gerek yok.(syf.26)
... ve mutlu olmalarını istiyorum. Aptal âık değilim.


Alıntılar paylaşmadım çünkü serinin son kitabının yorumunda sizlere uzun uzun anlatmak istedim seriyi.'Pembelerin Kraliçesi' diye bir yorum okumuştum Vefa Enver'e hitap edilen. Ne kadar doğru olduğunu okudukça anladım. Kapaklar pembe tonlarında, içerik pembe dizi kararında. Aslında bu seriden çok da iyi pembe dizi çıkar bence. Romantik  kelimesi geçince kadınlardan beklemek anormal olmasa gerek. Baran'a Sibel'i kazansın diye o romantik fikri veren Ahu, aslında yazarın ta kendisi değil midir? Bu kitapta yeni çıkan çiftimizin de hayatındaki yaşananlar anlatılmış. İki serseri aşığın (Nazlı&Kadir) aşkı birbirlerini ne güzel de değiştirdi bir bilseniz. Okurken gözlerimin dolduğu, ama aynı anda da güldüğüm o kadar çok şey oldu ki. Dedim ki bu yazar işini iyi biliyor. Kitapta Aslı ile Hakan Çırağan'da evleniyor. Ama kendi düğünü de Çırağan'da olduğu halde tatsız geçiren Sibel, bu sefer ki düğünde gelinden daha çok dikkat çekmeyi başarıyor. İkizlere gebe kadın ama düğünü kaçırmamak için doğum sancılarını umursamıyor, yetmezmiş gibi Kadir'le Nazlı aşkına da el atıyor. Eee sonra malum olay. Gelinlikle hastaneye giden Aslı oluyor. Ve esas kız dediğim Aslı Hanım, alttan alan ortamı idare eden, birlikteliği sağlayan gibi görünse de....Devamı yok sizlere. Okuyun sizlerde banane. Canınınız sıkkınsa ya da kitap okum alışkanlığı kazanmak istiyorsanız kesinlikle okumalısınız diyebileceğim bir seri. Şu anda da kız kardeşlerim başladı kitap bir onda bir onda :)


25 Ocak 2014

4) Bunu Sen İstedin - Vefa Enver // Kitap Yorumu

     
Kitap Adı: Bunu Sen İstedin
Yazar Adı: Vefa Enver
Türü: Romantik Komedi
Yayınevi: Ephesus
Sayfa Sayısı: 440
Basım Yılı: 2.Baskı, Ekim 2013
Serinin Kitapları:
* Bunu Sen İstedin
* Neyse ki Çocuk Yaptım

''Ama sen spordan nefret edersin. Hatta yolun sonundaki marketten eve dönerken sırf yürümemek için, taksiye biner, taksici söylenmesin diye de yolu uzatırsın.''

Yazım Yanlışları
  • O zaman ekonomik önemleler paketini açıklarız.(syf.49)
  • ...Aslı'nın kolay sakinleşmey niyeti yoktu.(syf.83)
  • ...bilmeye ihtiyacı olan bir kadın odlunu görebiliyordu Ahu.(syf.143)
  • En azından önce ve uğrayıp toparlansaydık.(syf.218)
Yorumda hayatımdaki yoğunluktan dolayı geç kalmış olabilirim ama serinin ilk kitabı Çocuk da Yapamadım Kariyer de 'yi okur okumaz başladım ve bitiriverdim serinin bu ikinci kitabını. O yorumumda en sonda Sibel Baran'a nasıl aşık olur ya demiştim dahası da varmış bu kitapta Sibel ile Baran'ın düğünü ile başlayan kitap pembe dizi tadında ilerliyor, elinden bırakası gelmiyor insanın. Her kızımızın hayatı farklı yönlerde farklı şekilde ilerlerken piyangodan çıkan yeni bir çift daha ortalığı karıştırıyor. Kim bunlar biliyor musunuz? Aslı'nın dingin karakterinin tam zıttı olan kız kardeşi Nazlı ile Baran'ın yine kendinden çok alakasız erkek kardeşi Kadir arasında.. Huhhhuu yeni bir Baran&Sibel çifti daha... Bitmemeliydi bu seri 10 kitabı olmalıydı daha devam etmeliydi. Bizim kızlar nene olmalılardı bence daha. O kadar sevdim ve bağlandım bu seriye... Okuyalım mı diye sormayın bana direk başlayın bence :)
Serinin tüm kitaplarının kapak tasarımları bence çok hoş. Pembe tonlarında... Türkiye'nin ilk romantik komedi yazarı Vefa Enver'in kitaplarını takip ederim kesinlikle.