MAYALI TARİFLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MAYALI TARİFLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Haziran 2014

Ekmek Makinesinde Simit Tarifi

İstanbul da seyyar büfelerde satılan simitleri bilir misiniz? Aynı lezzet işte... Yol gurbete düşünce simite de ister istemez bir hasretlik oluşabiliyor. Ben de kafaya koyup yapacağım dedim. İlk iki denememde istediğim sonuca ulaşamadım ama 3.denememde tutturdum:)

Malzemeler:
1,5 cup ılık su
1 tatlı kasıgı toz maya
1tatlı kasıgı toz seker
3,5-4 su bardağı un
1 tatlı kaşığı tuz


Simitleri bulamak için pekmezli su ve kavrulmuş susam

Su, Maya ve toz şekeri önce bir bardakta karıştırdım ve bir 10 dakika kadar beklettim. Ardından bu karışımı ekmek makinesi haznesine aktarıp unu ve tuzu ekleyerek hamur hazırlama modunda çalıştırdım. Hamur hazırlama modunu sadece hamuru yoğurması için kullanıyoruz. Mayalanması için bekletmeyeceğiz. Bu esnada sürekli makinenin tepesinde kenarlara hamur yapışıp yapışmadığını kontrol ederek gerekirse kenarlardan tahta bir kaşıkla tekrar hamura dahil olmasını sağladım. Gerekirse un ekleyebilirsiniz. 3,5-4 su bardağı arasında un gidiyor.  Kenarlara yapışmayan bir hamur olacak.
Un yoğrulduktan sonra ellerinizi unlayarak hamurdan parçalar kopararak yumaklar(beze) alın. 6-7 adet beze oluşuyor. Bunları yarım saat kadar üzerlerine ıslak temiz bir bez, kapatarak bekleteceğiz. Böylece hamurlar kurumuyor ve güzel kabarıyor.Yarım saat sonunda bezeleri uzunlamasına 30-40 cm olacak şekilde yuvarlayıp kıvırarak uçlarından birleştireceğiz. Bütün bezeleri bu şekli verdikten sonra önce pekmezli suya(epey cıvık olacak) sonra da kavrulmuş susam a bulayacağız. Ben sadece tek yönden batırıyorum pekmezli suya. Alta gelecek kısmı batırmıyorum. Cunku fırında tepsiye temas eden alttaki kısım pekmezin de etkisiyle hemen yanıyor. Sizlere de tavsiyem sadece üste gelecek kısmı pekmezli suya batırmanız. Aynı zamanda tepsilere hem yağlı kağıt serili hem de kağıt üzerine un serpilmiş olacak, yoksa üstten akan pekmezden dolayı yine yapışıyor.

250 derecelik(Amerika dakiler için 450 F) kızgın fırında 10 dk kadar pişecek. Fazla kalırsa hemen altları yanıyor dikkat.

Afiyet Olsun

15 Haziran 2014

Muffin Kalıbında Peynirli Poğaça

Bir de benim tercihlerim var tabi kahvaltı için. Her zaman ev yapımı olsun hamur işi olsun, kabulümdür☺️Bu sabahtan mayalı peynirli muffin poğaçalarımız... Ben bu sabah etaminimin vazo kısmını işlerken hamuru ekmek makinesinde yoğuruluyordu☺️Tarifi: Malzemeler: 1,5 su bardağı ılık süt, 1 su bardağı sıvıyağ, 2 yumurta( birinin sarısı ayrılıp üzerine sürülecek) 2 tatlı kaşığı tuz, 3 yemek kaşığı toz şeker, 4 su bardağı un, 2 tatlı kaşığı kuru maya. Ekmek makinesinin 1,5 saatlik programı sonunda hamur hazır hale geliyor. Elde yaparsanız da yoğurup hamurun 2 saat sonunda mayalanmasını beklemek gerekir. Hamurdan limon büyüklüğünde parçalar koparıp içine peynir harcı koyup kapatın. Muffin kalıbına kapanmıs kısım alta gelecek şekilde yerleştirin. Kalıpta da 20 dk kadar bekletin, tekrar kabarsın. Yumurta sarısı sürüp çörek, susam ya da hashas tohumu serpip 180 dereceli ( amerika için 370 F) fırına sürün. Yarım saat sonunda pişmiş oluyor. 20 adet kadar poğaça çıkıyor. Ben bunun gibi iki kalıpta yapıyorum.  Tek kalıbınız varsa kalan hamuru normal tepsiye şekil verip dizerek de yapabilirsiniz. 

29 Mayıs 2014

Muffin Kalıbında Patatesli Poğaça

Sanirim tum pogacalarimi artik muffin kalibinda yapacagim. Bu ara favorim ise patatesli, son iki hafta icinde ucuncu yapisim. Tam olcuyu tutturup yine makineye yogurtuyorum.
Iste tarif: 1,5 cup( elinizdeki bardak ya da kupa) ilik hatta biraz sicak sut, 
2 yumurta(birinin sarisi pogaca uzerine surulecek) 
1 cup siviyag, 
2 tatli kasigi tuz, 
3 yemek kasigi tozseker, 
4 cup un ve 
2 tatli kasigi kuru maya. 

Bu malzemelerle hamur yogurulup mayalanmasi icin bekletilir ya da malzemeler ekmek makinesinin haznesine konup hamur modunda calistirilir. Bu arada siz de 2 patatesi suda haslayip soyup ezdikten sonra az siviyagda kavurdugunuz dogranmis soganlara ekleyin. Tuz ekip biraz da tatli tozbiber az salca ilavesiyle az daha kavrulur. Icimiz hazir, hamur da mayalandi, simdi hamurdan parcalar alip elinie acip icine harc koyup kapatip muffin kaliplarina koyalim. Hamur elinize yapisiyor olacak, elinize siviyag dokup oyle acacaksiniz. Kapattiginiz hamur kismi alta gelecek. Patatesli harc sicak olunca hemen yine kapariyor kaliptayken.
Bitirince uzerlerine keskin bicak ile arti isareti yapabilirsiniz. Ardindan yumurta sarisi ve susam ya da hashas tohumu serpip 180 dereceli(Amerika icin 375F) firinda pisirin. 20-25 dk kadar suruyor. Afiyet olsun.

30 Ekim 2013

İnce Pizza Nasıl Yapılır?

Son iki üç haftadır epey bir deneme yaptım. Artık tarif bekleyen sayın instagram takipçilerim ve siz değerli blog okuyucularım önce bu işin birkaç sırrı ile başlayalım.


1) Mayalanan hamur mutlaka buzdolabında en az 1 saat beklemeye alınıp pişirmeden yarım saat önce dışarıya alınır. Varsa un serpilmiş döner bir tabla üzerinde ya da tezgah üstünde elle ya da oklava ile açılır inceltilir. Hamur ortaya toplansa bile siz eliniz ve oklavanız ile onu açılıp incelmeye ikna edin. 

2)İnce çıtır pizza seviyorsanız hamurda ki şekeri azaltın ya da tamamen çıkartın.
3) İnceltilen hamur ya özel delikli pizza tepsisinde yoksa da yağlı kağıt serilmiş tel ızgarada pişirilmelidir. Böylece pizzanız fırında olabilecek en yüksek ısıya hızla maruz kalacaktır. Bu da ihtiyacımız olan şey.

4) Fırın ısınız çok önemli. En yüksek kaç dereceye ısınabiliyorsa o ısıda pişirmelisiniz. 250 derece ise 250 derece. Amerikadaki fırınlarda 450-500F makbul.

Şimdi bir hamur tarifi paylaşmak icap eder:)
Birçok tarif denedim son vakitlerde. Maya paketinin arkasındaki tarif, bloglardan denemeler, Ekmek makinesinin kitapçığındaki tarif ve İtalyan kitap yazarların tarifleri... 

Sonuç olarak her tarif hemen hemen aynı kapıya çıkıyor. Pizza hamuru su, tuz, şeker(olmayadabilir), az zeytinyağı, kuru maya ve hafif ele yapışan bir hamur olacak kadar da un ile yapılıyor. 
Ama illa ki ölçüler belli olsun derseniz benim şaşmaz ölçüm ekmek makinesinin ölçüsüdür. 

Malzemeler:
1 cup su
1,5 tatlı kaşığı tuz
3 yemek kaşığı şeker
1,5 yemek kaşığı süt
1,5 yemek kaşığı Zeytinyağı
2 tatlı kaşığı Kuru maya
3 cup beyaz Un
Amerika da markette pizza için özel kuru maya buldum. Gerçekten bir harika. Onunla yaptığımda pizza hamuru çok güzel kabarıyor ve formunu kolay kolay kaybetmiyor. Diğer mayalarla hamuru açmaya başladığınızda kabarıklığı kaybolur, ama bu pizza mayası ne hikmetse havanın pizzadan kaçmasını engelliyor. 

Yapılışı:
Yukarıdaki malzemelerle 13 inclik yani yaklaşık 33 cm çaplı iki adet pizza çıkıyor. 
Ekmek makineniz varsa Malzemeleri sırayla makinenin haznesine koyup, 1.5 saatlik hamur (dough) programını çalıştırın. Süre sonunda hazneyi alıp buzdolabına bırakın.
El maharetiyle yapacaksanız da;
Mayayı suda eritip diğer malzemeleri katın. Hamurunuz az ele yapışır olmalıdır. Ekmek hamuru gibi. Üzerini bir bez ile örterek dışarda 1 saat kadar mayalandırıp buzdolabına alın. 

En az bir saat kadar beklesin. Bu süre iki güne kadar uzayabilir. Ve hatta buzlukta bir ay. Lakin elle açması zorlaşıyor bekleme süresi uzadıkça, oklava kullanmak gerekiyor. 

Hamuru buzdolabından çıkarıp un serpilmiş tezgaha ya da benim yaptığım gibi döner tablanıza alın. İkea da satılıyor. Ben iki adet edindim.
Hamuru ikiye bölerek her birini 33 cm(13 inch) olana kadar açın. Daha sonra açtığınız hamurunuzu pizza tepsisine(delikli oluyor) ya da yağlı kağıt serdiğiniz fırının kendi tel ızgarasına alın. 

Malzemelerinizi sermeden önce domates sosunu hamurun üstüne yayın. Diğer malzemelerinizi ve kaşar rendesini de serip, önceden fena halde ısıtılmış fırında kenarları hafif kızarana kadar, max 10 dk, da pişirin.


Afiyet olsun

Not: Hamuru daha geniş açıp dışarı taşan kenarlarının içine extra peynir kaşar bırakıp içeri kıvırırsanız çift peynirli pizzalarınız olur. Kenarları ısırdıkça peynirler çıkar, yiyenler deliye döner :) Cheddar peynir bırakmıştım ben..
















1 Temmuz 2011

9 AY + 12. GÜN: KABAKLI POĞAÇA :)

9 ay +12. günün doktor kontrolünde İpek Kız artık gelmeye niyetlendiğinin sinyallerini verdi bize. 2 günde nasıl böyle bir değişim oldu aklım almıyor.
Doktorumuza kalsa bugün bile doğumu başlatabilecekti, ben de bebek de hazırdı buna... Ama beklemeyi seçtik... İpek Kız ile bir haftasonunu daha birlikte geçirmeyi...
Pazartesi sabahı kontrollerimizin akabinde muhtemelen bu macera başlayacak...
Maceranın uzun sürmemesi ve abisi gibi İpek Kızın da çabucak yolları aşıp sağlıcakla aramıza katılması dileğimiz...
Maceranın pazartesinden önce başlaması da bir başka olasılık... Her iki opsiyon da kabulümüz:)

Bu haberlerle doktordan ayrılırken pek mutluydum. Bu sefer bir heyecan başlamıştı. Tatlı bir heyecan:)
Ancak iki gün öncesinde 9ay10günün tamamlanışı ile yavaştan da elim google da miyadın dolması ile ilgili yazıları aramaya başlamıştı... Yazıları okumakla birlikte keyfim kaçar gibi olunca kendimi meşgul edecek birşeyler bulmalıyım ve bu konuyu rafa kaldırmalıyım dedim.
Kabaklı Poğaça bu arayışın ürünü işte:)

IMG_5704
Tarif Lezzet dergisinin Tuzlu İkramlar ekinden...
Un miktarını ve maya türünü değiştirdim ben. 4 su bardağı yerine 5 su bardağı un kullanmış oldum. Yaş maya yerine ise instant kuru maya. Harcında geçen dereotunu ise tamamen çıkardım, siz seviyorsanız yarım demet dereotu ekleyebilirsiniz.

Malzemeler:

5 su bardağı un
Yarım paket instant maya
1 yemek kaşığı toz şeker
1 su bardağı süt
1 çay bardağı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı tuz
1 yumurta + 1 yumurtanın beyazı(sarısı poğaçaların üstüne)

Harç İçin: 2 kabak, 1 soğan, 1 çay bardağı ufalanmış beyaz peynir, 2 yemek kaşığı zeytinyağı, tuz, karabiber.

Üzeri İçin: 1 yumurtanın sarısı, beyaz haşhaş

IMG_5699_resize
Yapılışı:
Hamur için geçen malzemeleri karıştırarak pürüzsüz kıvamda bir hamur elde edinceye kadar yoğurun. Üzerini nemli bir bezle örtüp hamuru yarım saat dinlendirin. Bu sürede siz harcınızı hazırlayın. Bunun için kabaklar rendelenir, fazla suyu sıkılarak dökülür. Soğan ince kıyılarak tencereye alınır, kabakları da ekleyip zeytinyağında 5-10 dk kadar kavrulur. Kabak bu aşamada hiç su vermiyor, daha önceki sıkma işleminden dolayı. Kavurma işleminden sonra ocaktan alıp içine ufalanmış beyaz peyniri ilave edin. Tuz ve karabiberi de eklediğinizde harcınız hazır. Harç sıcaklığını kaybetmeden poğaçaları yapmaya geçebilirsiniz. Böylece daha çabuk mayalanacaklardır. Hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar koparıp elinizde açarak içine harcınızdan koyup kenarlarından üste doğru kapatın. Fırın kağıdı serilmiş ya da yağlanmış tepsiye aralıklı olarka dizin. 1 saat bekleyin. Bekletme süresi bittikten sonra poğaça hamurlarının üzerlerine yumurta sarısı sürüp haşhaş serpiştirin. 170 dereceye ısınmış fırına verin. Üzerleri kızarıncaya kadar pişirip servis yapın.
IMG_5787

7 Ekim 2010

CAN KREŞTE&ÇİKOLATALILAR &MAYALI ÇÖREKLER

3 yaşını dolduran oğlum kreşe başlayalı 1 ay oldu bile… İlk gün 2 saat, sonraki gün 3 saat, üçüncü gün yine 3 saat, sonraki günler yarım gün…
Bir ay sonrasında ise artık tam gün… Daha önce kreşe hiç gitmemişti de yeni başlamıştı sanki benim için. Oyundu o yarım gün gidişler sanki, şimdi ise tam mesaili bir kreş öğrencisiydi…
İlk haftamızı da bu şekilde tamamladık neredeyse…

İlk veli toplantımızı da yaptık.

Hemen gider gelirim derken 3 saat süren toplantı&diğer velilerle ve öğretmenlerle tanışma-görüşme&durum değerlendirmesi… Mutfağı seven tek veli ben değilmişim…
Can’ın sınıfının velileri ile ayrı bir sınıfa geçip ayrıca görüştük. Her gün bir veli bir çeşit kek, poğaça, kurabiye türünden yapıp okula gönderebilir, kahvaltı ya da ikindi kahvaltısına alternatif olur fikri çıktı biranda… Çünkü Can dahil birçok çocuk okuldaki sabah ve ikindi kahvaltısını sevmiyordu, reçelli ekmeği yemiyorlardı mesela, Can evinde de hiç yemedi. Zeytini hiç yemedi, beyaz peyniri de ağzına sürmez.
Fikir güzel geldi, hemen bir programa bağlayıp ilk sırayı alan bendeniz yine de kafasındaki sorularla geri döndü evine… Can kreşe gitmeye hazır mıydı? İyi mi yaptık?

Her annenin çocuğunu kreşe ilk verdiğinde duyduğu, sorularla gidip gelen vicdan muhasebesi…
Henüz erken mi? Daha çok küçük… Nasıl bakıyor başının çaresine? Öğretmeni yeteri kadar ilgi gösterebiliyor mu? Kendi kendine yiyebiliyor mu? Şimdiye kadar çatalı kullanmıştı ama kaşıkla hiç çorba içmemişti mesela… En ufak detayına kadar her şey birer soru işareti?
Bir yerde defteri denkleştirip dürüp kaldırmam gerekiyor artık. Zaman gerek bunun için sanırım.

Akşama doğru gelen dostun ziyaretiyle mutlu olup kendime geldim biraz. Kafamdaki sorular rafa kalktı…
Yemek sonrasında yeşil çay yanında limonlu tartlar yenildi. Havaların soğumasıyla çayın tadı daha bir güzeldi sanki…

Cumartesiyi böyle kapattıktan sonra pazar sabahı artık dem vuramaz olduğum hamur yoğurma isteğimi dindirdim bir nebze…

Uzun süredir aklımda olan Münevver Ablamın açmaları iki ölçü olarak piştiler.
Bir ölçüsü Can’ın kreşi için…
IMG_2011

Açmaları Münevver Ablaya ilk gidişimde yaklaşık 2 yıl önce yemiş ve lezzetine vurulmuştum o vakit... Gel zaman git zaman derken düğme bisküviler gibi açmalar da ancak yapılabildiler.
İç kullanmayıp sade yaptım riske girmeyip. Can’ın mercimek yemediği aşikar, patatesli olabilirdi ama vakit de yoktu, öğle buluşmasına yapılacak tart bekliyordu daha sırayı, sonra buluşmaya yetişme telaşı… Belki buluşmadan sonra bize geçilir diyerek ortalığın toparlanışı, sürekli bir ev toparlama haliyle geçiyor evdeki vakitlerim, sürekli ya mutfak toparlanıyor, ya salon, ya diğer odalar, ya yıkanmış çamaşırlar, ya ütülenmişler, ya Can’ın oyuncakları, dağılmış kitapları… Sürekli bir toparla(n)ma…

Hepsi yetişti, buluşmaya da vakitlice gidildi…

Pazar buluşmasından dönüşte bir saat kadar da parkta vakit geçirdik Can ile… Eve girmek istemedi bir türlü… Güneşin son demleriydi, sınırlamadım, ne onu ne kendimi… Sonbaharın tadını çıkardık…
IMG_2124
IMG_2131

En sonunda ikna olup eve geçtikten sonra, Can uykuya daldı, ben yeniden mutfakta yerimi aldım. Bu kez de;

-Güzel bir insanın doğumgünü için çikolatalı kapkekleri
-Can’ın bisküvi kutusunun üstünden gösterip gösterip “Anne ben bundan iste” dediği çikolatalı kurabiyeleri pişirmek için…
IMG_2148

Acele ediyorum, pişecekler ve daha fotoğraf çekeceğim güneş elini ayağını çekmeden ama mümkün olmuyor. Kapkekler ve kurabiyeler hazır olduğunda güneş gitmiş oluyor artık…
Flash ile haşir neşir olmam gerekiyor mecburen içime sinmeden hiç…

Daha öncede pişirdiğim kapkeklerin fotoğrafları var neyse ki… Tarifi de burada
IMG_8123_resize

Ancak kurabiyeler daha önce de çok defa pişmesine rağmen hiç fotoğraflanmamışlar. Tarifi de eklememişim dolayısıyla..
En iyisi fotoğraf çekme işini de tarifi yazmayı da bir başka sefere bırakmak dedim… Ancak elde olan flashlı çekimlerle de olsa yer alsınlar şimdilik
IMG_2158
Kapkekler 1.5 ölçü pişirildi, yarım ölçüsü ev halkı için, 1 ölçüsü güzel insanın doğumgünü için paketlenip hazır edildi… Güzel bir süprizin tadı oldular…
Herkes ne var bunun içinde böyle diye sorarken aslında bir o kadar sade bir tarifti, tuzdu belki lezzetleri bu kadar keskinleştiren ve güzelleştiren..

Kurabiyeler ise Can’ın kreşi için yine… Açmalarla yan yana kutularda yerlerini aldılar ertesi gün için.
IMG_2180
Açmaların tarifi Münevver Ablanın sayfasından aynen uygulandı. Arşiv olması için buraya da ekliyorum. Malzemeler bir ölçü için.
IMG_2017
Malzemeler:
-2 1/2 - 3 Bardak un ( 240 ml.lik bardak)
-2 yumurta
-1/3 paket yaş maya, ya da 1 tatlı kaşığı instant maya (Tepeleme)
-60 gr yumuşak tereyağ
-1/2 çay bardağı zeytinyağ ( Daha da az olabilir)
-1 çay bardağı ılık süt
-2 çorba kaşığı toz şeker,
-1,5 tatlı kaşığı tuz,
- 1 çorba kaşığı mahlep
-Üzeri için 1 yumurta sarısı ( Biraz sütle inceltilmiş)

İç Malzeme:
alternatif 1:
Haşlanmış yeşil mercimek,
1 tane kuru soğan, 3-4 dal taze soğan
Maydanoz, kekik, tuz, karabiber, pul biber, kimyon
alternatif 2:
Haşlanmış patates
1-2 kuru soğan
Tuz, karabiber, muskat rendesi,pul biber

Yapılışı:
Siz benim gibi yapmayıp mayalı hamurları akşamdan yoğurup buzdolabına kaldırın. Ertesi sabah da içinin hazırlanıp, pişirilmesi kısa sürede olur. Yaş maya kullanılıyorsa, ılık süt ve şekerle birlikte 10 dk. kadar kabarması sağlanır. Instant maya ise elenmiş unun ortasına konur. Kenarlara tuz, şeker, mahlep serpiştirilir. Ilık süt, yumurta, zeytinyağ ilavesiyle yoğurulur. Burada ele yapışıyor diye fazladan un koymayın. Yoğurdukça ele yapışmaz olur. Kıvamı geldiğinde yumuşak yağı ilave edip, yine yoğurulur. Üzeri örtülüp buzdolabına kaldırılır. Mayalanma uzun sürede ve yavaş yavaş olur böylece
Sabah, hamur çıkarılır. Oda ısısına gelmesi için mevsim kışsa sıcak bir yerde ( kalorifer üzeri gibi) bekletilir.
Soğanı ince doğrayıp, çok az su ile pişirin. Daha sonra çok az zeytinyağ ile mercimek ya da patates eklenir, diğer malzemeler karıştırılır. İçler sıcak, hazır bekletilir.
İyice kabaran hamur yine yoğurulur. Küçük parçalar kopartılıp, merdane ile açılır. İç konup istenilen şekil verilir. Münevver Abla mercimeklileri ay şeklinde, patateslileri ise, hamuru rulu yapıp, kendi etrafında döndürerek,uçlarını alta sakladığı şekilde yapmıştı.
Bu arada fırın 180 derecede ısıtılır.
Şekil verilen hamurlar, yağlı kağıt konulmuş tepsiye dizilir. Biraz daha mayalandırılır. Zaten iç sıcak olduğu için kısa surede kabarırlar.
Üzerine sütle inceltilen yımurta sarısı sürülür, haşhaş, susam, çörekotu serpilir.
Üzeri kızarıncaya kadar, 15-20 dk. pişirilir.
İlk sıcaklık geçince, büyükçe bir kap içinde, kağıt havlular arasında, kapağı kapatılarak servise kadar ılık halde bekletilir.

9 Nisan 2010

PASKALYA ÇÖREĞİ VE 4 NİSAN MANZARALARI

Haftasonu paskalya çöreklerimiz pişti, istenen tat kıvam yakalandı. Artık tarif gönül rahatlığıyla verilebilir.
Kimden KLUBEM


Malzemeler:

175 gr margarin/tereyağ
2 su bardağı pudra şekeri
4 adet yumurta
1 su bardağı ılık süt
1,5 çorba kaşığı dolusu mahlep
1 paket dövülmüş damla sakızı tozu (Aktarlarda satılan limon tuzuna benzer, bir de paket içinde ufak beyaz un şeklindedir, bir paketin tamamı konacak)
1 paket yaş maya(42 gr)
6+ ½ su bardağı un
Üzeri için 1 yumurta sarısı, 2 çorba kaşığı file fındık/badem ya da Antep fıstığı…

Yapılışı: İlk iş olarak ufak bir tavada margarini eritip ılımaya bırakın. Hamur yoğurma kabınıza, sütü ve pudra şekerini alıp mayayı alın, mayayı elinizle ezerek dağıtın, yumurtayı, tereyağını, mahlebi ve sakız tozunu ekleyin. Ardından azar azar unu ekleyin. Hamuru iki katı olana kadar ağzı kapalı bir şekilde bekletin.(sıcak ortamda yaklaşık 2 saat, ortam soğuk ise 3 saat)
Mayalanan hamurlardan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp çubuklar haline getirin, üç çubuğun uçlarını bir araya getirip saç örgüsü yapın, alttaki uçlarını da birleştirip yağlı kağıt serili tepsiye dizin.

Üzerlerine yumurta sarısı sürüp file fındık ya da badem serptikten sonra tepsiyi 20 dakika daha bekletip 170 dereye ısıtılmış fırına sürün.
Kimden KLUBEM
Ben tepsileri midi fırına tek tek sürüyorum. Böylece altı ve üstü eşit pişiyor, daha kısa sürede pişiyorlar. Üstleri kızarana kadar (20-25 dakika) pişirin.

Afiyet olsun…

Çörekler pişince mutfağa tepsilerin başına koşturan biri vardı, onu da çektim:)
Kimden KLUBEM

Ertesi gün yani paskalya günü çöreklerimizi de alıp arkadaşımla buluşmak üzere yola koyuldum. Yol boyu rastgele fotoğraf çekerekten buluşma noktasına yürüdüm. Taksim'de bir kutlama daha vardı. Polis teşkilatının kuruluşunun 165. yıldönümü kutlanıyordu.
Kimden KLUBEM


Bu beyefendiyi görünce Beyoğlu'nun eski yıllarına gittim sanki. Hani özenle giyinilip çıkılan asil Beyoğlu'nun o zamanki görüntülerine...
Kimden KLUBEM

kafamı havaya kaldırdım hala 3-4 ay öncesinden biri gülümsüyordu bana
Kimden KLUBEM


Hollandalı arkadaşımın davetiyle ilk defa bir paskalya törenine katılaraktan bu merakımı gidermiş oldum. Çıkışta paskalya çöreklerimizi kahve eşliğinde yedikten sonra benim önerim Emirgan Parkına gitmek oldu. Lale zamanı çok güzeldir diyerek de övdüm ama nereden bilirdim geçen haftadan bu haftaya çok şeyin değiştiğini:( Giderken trafik bezdiriciydi. Bu daha iyi haliymiş, dönüşte sahilden dönerken ki trafik beterin beteriydi.
Daha bir hafta önce gelip çektiğimiz güzelim çiçeklerin halini görüp şaşırdım. Çoğu hastalık kapmış, bir kısmı da ezilmiş gitmişlerdi.
Kimden KLUBEM
Üstelik park fotoğraf çekmek için çok çok kalabalıktı. Neyse ki 50 mm yeni lensimiz arka planı epey flu yaptığı için istediğimiz fotoğrafları çekip döndük.
Kimden KLUBEM
Hava çok güneşli olduğu için fotoğraf çekmek ayrı zordu. İkindi vakti gittiğimiz halde yine de sürekli gölgelik alan aramak zorundaydık. Oysa geçen hafta ne güzel bir ışık vardı. Bulutların arasından sabah ışığı ile ne kolaydı iş, mekan kalabalıklaşmadan da işimizi halledip dönmüştük. Trafik ve otopark derdimiz de hiç olmamıştı.
Kimden KLUBEM

Emirgan Parkını size de epey övmüştüm bir önceki yazımda. Aklıma bu da geldi mekândan ayrılırken, hemen yazayım yeni durumu da istedim ama bu hafta tatlı telaşlar içerisindeydim, bir türlü fırsat olmadı.
Kimden KLUBEM

4 Mart 2008

TEMEL MAYALI HAMUR ve ÇİKOLATALI PASTA

Size aslında temel mayalı hamur tarifimi vermek istiyorum. Bu tarifi ile ister pizza hamuru olarak kullanın ister açma ister poğaça yada mayalı çörek olarak... Ben artık tarif defterime bakmadan yapıyorum...

Malzemeler:

  • 1 su bardağı ılık süt

  • 1 su bardağı ılık su

  • 1 su bardağı sıvı yağ

  • 1 paket yaş maya(42 gr)

  • 3 yemek kaşığı toz şeker

  • 1 tatlı kaşığı tuz(zeytin de olacaksa azaltın)

  • 1 tatlı kaşığı mahlep(koymayadabilirsiniz)

  • Aldığı kadar un

Yapılışı: Ilık süt ve su karışımı içerisine şeker ve maya konulur, maya çözünüp biraz köpürene kadar beklenir. Ardından diğer malzemeler eklenip ele yapışmayacak kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edilip üstü kapatılarak ılık bir yerde mayalanmaya bırakılır. Hamur iki katına çıkınca(1-2 saat) hamuru tepsiye yayıp isterseniz pizza hamuru olarak kullanın isterseniz açma ya da poğaçalar yapın. Şekli verdikten sonra hamuru tepside bir süre daha bekletirseniz daha da kabarır ve daha iyi bir sonuç elde edersiniz. Bu malzeme ile 2 adet orta boy pizza oluyor. Dilerseniz yarı malzeme ile bir orta boy pizza elde edebilirsiniz. Ben bazen yarısı ile pizza yapıp diğer yarısı ile açma ya da poğaça yapıyorum. Pizza yapmak için 1 yemek kaşığı salçayı 1 su bardağı su ile sulandırıp tepsiye yaydığınız hamurun üstüne sürdükten sonra, kaşar rendesi hariç diğer pizza malzemelerini çiğ olarak hamurun üzerine dizin( mısır konservesi, dilim zeytin, salam, sosis, sucuk, kırmızı ya da yeşil biber, domates...) Kaşarı rendeleyin ama hemen üstüne serpmeyin. 180-200 derecelik fırında pizzanızı pişirin. Hamurun kenarları kızarınca pizzayı çıkarıp kaşar rendesini üzerine serpin ve sıcak fırına sürün tekrar. Kaşar 1-2 dakika içinde eriyince tepsiyi fırından çıkarabilirsiniz. Dilimleyip afiyetle yiyin.

Çikolatalı Truf tarifine gelince de yaptığım çok basit idi. Herhangi bir çikolatalı kek pişirip kabaran kısmı kesip elinizle ufalayarak daha önce verdiğim tarif ile çikolatalı truflar hazırlayın, kalan tek katlı tabanı ise bir kenara alın. 120 gr çikolatayı benmari yöntemiyle ya da mikrodalgada eritip içine 100 gr kadar çiğ süt kreması ekleyip karıştırın. Kekin üstüne bu karışımı yayın. Çikolatalı truflar ile süsleyin. Fazlasını pastanın çevresine çember şeklinde dizebilirsiniz. Çikolatalı trufları kayınpederimin doğumgünü için yapmıştım. Esas doğumgünü pastasını eltim yapmış idi. Onları fotoğraflayamadığım için yayınlayamadım. Afiyet olsun...

Close up mercek ile çektim bu fotoğrafı, renklerin bu kadar canlı duruşu çok hoşuma gitti...

20 Temmuz 2007

ÇİKOLATALI CEVİZLİ ÇÖREK

Gün içinde bakındığım yemek blogları benim için biraz kötü oluyor bazen... Özellikle acıkmaya başladığım zamanlarda... İşyerinde saat 11 ve 16.00 civarı hamurişi tatlı türü yemek istediğimi farkediyorum. Kurabiyeler ve tatlı çörek fikirleri aklımda uçuşuyor. Özellikle tatlı çörekler, hem hamur işi hem de tatlı ihtiyacımı giderdiğinden gözdelerim arasında. Sevgili Gül ve Dilek'in sayfalarında gördüğüm muffin görünümlü haşhaşlı, çikolatalı, üzümlü çörekler beni kalbimden vurdular. Birden çikolata ve ekmeğin ne güzel gideceğini düşündüm, tahinli ise muhteşem olurdu. Hangi tarifi yapsam, ne yapsam derken geçen akşam Dr. Oetker instant kuru maya paketinin arkasında ki tarifi gördüm ve 10 sn içinde paket açılmış sütün içine katılmıştı bile:) Tarifte sadece malzemelere sadık kalıp, şekil verme fikrini Gül ve Dilek'den aldım. Ceviz ve çikolata, çöreğin içinde buluştu ve aklımda ki tadı yakaladığım bir tarif oldu. Bir sonra kinde tahinli, haşhaşlı, pekmezli ya da üzümlü olanlarını da yapacağım.
ÇİKOLATALI CEVİZLİ ÇÖREK
Malzemeler:

  • 4 su bardağı un


  • 1 tutam tuz(çok az, çimdik ile)


  • 1 çay bardağı şeker


  • 1 çay bardağı sıvı yağ(100 gr margarin yerine kullandım)


  • 1 su bardağı ılık süt


  • 1 su bardağı ceviz içi


  • 120-150 gr kadar çikolata parçaları (Damla çikolata yerine, evdeki çikolaları ufaltarak kullandım.)
Yapılışı: Maya ile sütü karıştırıp biraz bekletin. Unu eleyip katın. Bir tutam tuzu, şekeri ve yağı ekleyip yoğurun. Üzerini hava almayacak şekilde kapatıp ılık ortamda 40-50 dakika bekletin. Hamuru 3 eşit parçaya bölün, elinizle ya da merdane ile her bir parçayı açıp içine ceviz ve çikolata parçalarını serpin. Kenardan içe doğru kıvırarak uzun rulo yapıp, 6 dilime kesip muffin kalıplarına pay edin. 3 top hamurdan toplam 18 adet muffin çöreğiniz olacak. İsterseniz benim gibi hamurlardan birini rulo halinde kesmeden baton kek kalıbına da bırakabilirsiniz. Bu parçayı da piştikten sonra daha küçük dilimlerde keserek servis yapabilirsiniz. Çikolatalar çörek sıcakken erimiş bir halde oluyorlar. Soğuduktan sonra ise servis yapmadan önce mikrodalgada çok az tutarak çikolataların tekrar erimesini sağlayabilirsiniz. Çikolatasını erimiş isteyenler için bir öneri:)
Ayrıca dün ki doğumgünümü çok anlamlı bir şekilde kutlayan Sevgili Punto Amca'ya burdan teşekkürlerimi gönderiyorum. Benim için seçtiği güzel şiir için de... Şiire konu olan sardunyayı daha bir seviyorum artık. İyi ki tanımışız onu ve ailesini...
Türkçemize sağladığı katkılardan dolayı kendisine ve yol göstericiliğinden dolayı da eşine ayrıca teşekkür ediyorum.

7 Mayıs 2007

Ben geldim... Ben zaten hep burdayım:)


Herkese Merhabalar:) Bana göre kısa ama eminim blog dünyasına göre uzun bir aradan sonra yine burdayım...

Sanılmasın ki tembellik yapıyorum, bilakis çok da verimli geçen bir dönemdeyim. Hem işyerimde hem de evimde verimli bir dönem geçiriyorum. Hamileliğin altın 3 ayını geçirdiğimden sanırım.

Paskalya çöreğinin tarifini bir türlü ekleyememiştim. Paskalya etkinliğine bizi davet eden arkadaşım Kostas'a sürpriz yapmak için bu çörekleri yapmıştım. Ama babamın rahatsızlığı sebebiyle paskalya akşamına gidemedik ve paskalya çöreklerini tatmasını istediğim gibi birçok kişi tadamadı. Paskalya çöreği için birçok tarifi inceledikten sonra Hürriyet'in sayfasında gördüğüm Fındıklı Paskalya çöreği tarifinde(2.tarif) karar kılmıştım. Tarife buradan ulaşabilirsiniz.

Yurtdışında ki arkadaşların haftasonları yaptıkları gezileri okuyunca(Pia), özellikle Berceste'nin Camden Town yazısından sonra neden bizde keşfetmiyoruz çevremizde ki ilginç yerleri dedim ve haftasonu eşimle Eyüp'te bir gezi yaptık. Çok kalabalık olduğundan evimize yakın olmasına rağmen haftasonları gitmeye çekindiğimiz bir yer haline geldi. Eşim ısrar etmese yine de benim dışarı çıkacağım yoktu ama neyse ki içimizden biri harekete geçiyor. Evimizden Eyüp'e kadar yol boyunca parkta ki piknik kalabalığını seyrede seyrede gitmek büyük keyifti. Rengarenk, cıvıl cıvıl:)

Gerçi pazar günü sonunda herkes dağıldığında ortalık birer çöp yığını haline geliyor. Neyse ki Belediye işçileri gelip tekrar eski haline getiriyorlar. Belediye daha çok çöp kutusu bıraksa, halkımız da şu vurdumduymazlığından kurtulsa bu kadar çok temizlik işçisine gerek de kalmayacak, bu da ayrı bir durum.

Yürüyerek Eyüp'e vardığımızda önce kendimize ödül niyetinde birer dondurma aldık eşimle. Sonra çimlere oturduk, özlediğimiz birşeydi bu:) Derken bir cami avlusuna girip birazda orada oturduk, derken bir kız çocuğu elinde yeni yapılıp henüz kurumamış bir ebru sayfasıyla geçiyordu, hemen kaynağını sordum ve kaynağa çok yakın olduğumuzu öğrendik. Eyüp'te Mehteran bölüğünün bahçesinin içinde ufacık bir odada yapılıyordu bu ebrular, bir tek ustanın elinden çıkıyordu. Sizler için fotoğraflamadığıma çok pişmanım ama yolunuz düşerse Eyüp Evlendirme dairesine yakın olan bu bahçe içinde ki odaya uğrayıp Ebru ustasını seyretmenizi isterim. Su üzerinde ki belirsiz boya şekillerinin bir anda nasıl harika bir laleye ya da güle dönüştüğünü bir görün siz de.... Bahçeden merdivenle de camiye çıkılıyor. Bu caminin avlusu da çok hoşuma gidiyor, bu avlu da oturup biraz sakinliğin tadına varıp yolunuza devam edebilirsiniz. Eyüp'ün bütün kalabalığından arınmış bu iki yeri ilk Eyüp ziyaretinize ekleyin derim. İlk fırsatta bu mekanı fotoğraflayıp sizlerle paylaşmayı istiyorum.

Bir önce ki hafta ise çok güzel bir sofraya konuktuk. Bütün doğallığını korumuştu sofra, tıpkı memleketleri Adıyaman'da olduğu gibi yer sofrasında idi. Benim çok severek yediğim kuru biber ve patlıcan dolması ile soğuk çorba vardı. Dolmanın tarifini ben de vermiştim bloğumda, soğuk çorba ise uzun zamandır dilimde idi, aşurelik buğday ve hafif ekşitilmiş ayrandan yapılıyor. Yaz günlerinde serinlemek için benim de sık sık yapacağım bir çorba olacak. Sofranın bir başka güzelliği de bizim pide dediğimiz kimi yörelerde ise açık ekmek diye geçen ekmeğiydi. Yakınlarında bu şekilde ekmek satan bir fırın varmış, memleketimi özlediğimi anladım, keşke bizim yakınımızda da böyle bir fırın olsa, evde ki ekmek tüketimi epey artardı sanırım. Ekmekler soğumasın diye sofranın sonunda örtüye sarılı olarak duruyor...

Ben de boş durmadım. 18 cm lik kelepçeli kalıbımı kullanıp mini bir cheesecake yaptım. Eşim şimdiye kadar yaptıklarımın arasında en güzeli olduğunu söylüyor. Limonlu cheesecake benim en sevdiğim tatlı diyebilirim.
Kendi ekmeğimizi yapmaya devam, bu çiçek ekmek hep sofralarımız da olacak bundan sonra...
Bu arada harıl harıl etamin işlemeye devam ediyorum. Ama maalesef henüz bitmediğinden paylaşamıyorum. Bu sefer işlediğim model ilkine göre iki kat daha büyük. Beni o kadar güzel dinlendiriyor ki, ev işlerini yaptıktan sonra açılır tekli koltuğa serilip alıyorum elime. Sanem'e tekrar sevgi ve teşekkürlerimi yolluyorum.