Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz şöyle buyurdular: "Sizin adınıza en çok korktuğum iki şey var. Bunlar aşırı emeller beslemek ve nefsin azgın ihtiraslarına kapılmaktır. Aşırı emeller beslemek, mü'mine âhireti unutturur, nefsin doyumsuz ihtiraslarına kapılmak ise, insanları haktan saptırır." Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz yine bir başka hadis- i şeriflerinde şöyle buyurdular: "Şu üç şey, üç şeye yol açar: 1-Bütün benliği ile dünyaya sarılan, ötesinde zenginlik olmayan bir fakirlikle, -Dünya için hırslanan, bitmez bilmeyen bir meşguliyetle, -Dünya için cimrilik eden, beraberinde hiç zenginlik olmayan hüzünle karşılaşır." Rivayet edilmiştir ki: Sahabe-i kiramdan Ebü'd-Derdâ Radıyallahu Anh Humus halkına şöyle seslenmiştir: "Ey Humus halkı! Oturamayacağınız kadar çok binalar yapmaktan, ulaşılması mümkün olmayan emeller beslemekten, yiyeceğinizden çok varlık ve servet biriktirmekten utanmıyor musunuz? Sizden önce gelip geçenler de büyük binalar yükseltmişlerdi, çok servetler yığmışlar ve uzak vadeli emeller peşinde koşmuşlardır. Fakat kurdukları binalar mezarları olmuş, uzak vadeli emellerinde hayal kırıklığına uğramış ve yığdıkları servetler de hiçbir işlerine yaramamıştır. Abdullah ibn Ömer Radıyallahu Anhüma şöyle demiştir: "Sabahladığın zaman "Akşam ne yapacağım?" diye düşünme. Akşamı bulunca da "Yarın ne olacak?" diye endişelenme. Yaşarken ölümün için, sıhhatli iken hasta olacağın günlerin için tedbirini al; çünkü yarın adının ne olacağını bilemezsin." Şöyle bir rivayet ulaşmıştır: Peygamberimiz ashabı ile sohbet ederken onlara: "Hepiniz cennete girmek istiyor musunuz?" diye sorar. Ashab: "Evet, ya Resûlallah" der. Bunun üzerine Resûlullah onlara: "Kendinizi uzun vadeli emellere kaptırmayın ve Allah'tan gerçek mânada hayâ edin." Ashab: "Biz zaten Allah'tan hayâ ediyoruz." dediler. Bunun üzerine Efendimiz onlara: "Bu sizinki gerçek mânada hayâ sayılmaz. Allah'tan gerçek mânada hayâ etmek şöyle olur: Mezarlığı ve vücutlarınızın çürümesini her zaman hatırınızda tutmalısınız. Karın boşluğunuz ile bu boşlukta bulunan organlarınızı, başınız ile üzerine yayılan organlarınızı haramdan korumalısınız. Âhiretin itibarını arzu eden kimse dünyanın süsünü terk etmelidir. İşte Allah'tan gerçek mânada hayâ etmek böyle olur ve böylelikle kul, Allah'ın dostu olma mertebesine ulaşır." Abdullah bin Mes'ud'un rivayetine göre, bir gün Resul-i Ekrem Efendimiz, Sahabîlere şu tavsiyede bulundu: "Yüce Allah'tan hakkıyla, gerçek haya ile haya ediniz" buyurunca, Sahabîler: "Ya Resulallah, Allah'a hamd olsun, biz Allah'tan haya edip utanıyoruz" dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (a.s.m) şu tavsiyede bulunur: "Haya etmek böyle değildir. Allah'tan hakkıyla haya etmek, başı ve başın taşıdığı organları, karnı ve karnının içine doldurduğu organları, haramdan korumak, ölümü ve toprak altında çürümeyi hatırda tutmaktır. Âhireti isteyen kişi de dünyanın zinetini bırakır. İşte, kim böyle yaparsa, Allah'tan gerçek manada haya etmiş olur."alinti
SEVGILI ARKADASLAR SITEME HOSGELDINIZ UMARIM ZAMANINIZI IYI DEGERLENDIRIRSINIZ SEVGILER. .
16 Mayıs 2010 Pazar
Allah tan gerçek manada haya edenler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)