13 Ağustos 2007 Pazartesi
Alaçatı & Assos Tatili
ALAÇATI & ASSOS ve RÜYA BALAYI
Evet, ben döndüm. Yok ben dönmedim. Galiba döndüm... Ama niye hala oradayım gibi hissediyorum ? ... Çok güzeldi...
Kendi kendime konuşuyorum sabahtan beri, tadı hala damağımda kalan nefis bir balayından döndüm, sizlere şımaracağım biraz şimdiden kusuruma bakmayın.:) Aslında biz kasım ayında evlendik ama hem işlerimizin yoğunluğundan hemde kış olduğu için balayı yap(a)mamıştık.
Arada sırada, ufak hafta sonu kaçamakları yaptık, Mudurnu ve Sapanca gibi ama oralardayken eşime "Ohh, ne güzel gecikmiş balayımızı yapıyoruz" dediğimde, "Hayır, bunlar balayı değil, sana öyle bir balayı yaşatacağımki, evet balayı budur" diyeceksin demişti... Haklıymış.
Bana beş gün süren bir rüya yaşattı. Şimdi sizlerle paylaşırken, bir kez daha yaşıyorum sanki.
Gezimizin teması "Balayı" olduğu için, fotoğraflarda hiç doğa, çiçek, böcek yok:) Tamamen yiyip içip, yatmak üzerine kurulu.
Çeşme-Alaçatı; Ege mezeleri, İzmir Topçu'da; çöp şiş,Kordon'da kahve, Assos, Erdek, Bursa ve tabiki iskender kebap..
Birde gittiğimiz yerlerin isimlerinide yazdımki, sizlerede tavsiye olsun, yolunuz düşerse uğramak isterseniz diye...
Balayımızın ilk durağı, üç gün geçirdiğimiz Çeşme - Alaçatı'daki Lale Lodge. Küçük ama çok şık bir butik otel, Hakan Lale ve annesi tüm detaylar ile ilgilenip, kendinizi özel hissetmeniz için herşeyi yapıyorlar.
Balayı odasına girince gözlerime inanamadım, romantizm adına düşünebilecek her şey düşünülmüştü sanki, bana sadece keyfini sürmek kaldı...
Kahvaltıda yediğimiz herşey kendi bahçelerinden ve ev yapımı idi desem? Hakan bey'in annesi her sabah çeşitli börekler ve taze limonata yapıyor, bahçelerinin meyvelerine, domateslerine, zeytinlerine doyamadık. Patlıcanı ağzına bile sürmeyen eşim, patlıcanlı böreği neredeyse bayılarak yedi. Zeytinyağı bile kendi bahçelerinden elde ediliyormuş. Reçeller de öyle, tabi bunlarla birlikte yediğimiz enfes İzmir tulumunuda unutmamam gerek.
Hakan Bey'in önerisi ile gittiğimiz Fontana Plajı. Hem deniz, hem de tesis olağanüstü idi. (Web sayfasındaki kalabalık kesinlikle yoktu.) Genellikle turizm kataloglarında gördüğümüz yabancı adalardan çok daha güzel, üstelik kendi ülkemiz, plajda içim hem keyif, hem de gururla doldu...
Her biri sanat eseri gibi olan Alaçatı'nın taş evleri ve sokakları...
Alaçatı'da İstanbul boğazındaki yalıları andıran bir site. Her evin önünde bahçesi ve yelkenlisi bulunmakta :)
Balayımızın son iki gününü geçirdiğimiz, Assos... Denizi tertemiz ve buz gibiydi. Sahil şeridi ise çok romantik. Assos'a sadece akşam yemeği yemek için bile gitmeye değer, kendinizi bir masalın içinde hissediyorsunuz. Özellikle ben, beşinci günün sonunda artık kendimi prenses sanmaya başlamıştım. Gerçek dünyaya nasıl ne zaman dönerim, bilemiyorum... :)
Assos'ta isterseniz otellerin önündeki iskelelerde yada 8 km. uzaklıktaki Kadırga Koyu'nda denize girebilirsiniz. Her ikisinide öneririm. Ancak aynı öneriyi kaldığımız Nazlıhan Otel için söyleyemeyeceğim, çünkü ikiside butik otel olmasına karşın, Lale Lodge başta kahvaltıları olmak üzere tüm dekorasyonu ile tam bir masal evi idi...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder