çıplak ayakla..

yazmaya yazmaya paslanıyor insan galiba,
paslanıyor duyguları baştan sonra hayata..

beceremiyorum artık vurulmayı kimseye,
sevmeyi, aşık olmayı hatta..

oysa şu an,
yürürken çıplak ayakla
plajda..

sarılmak isterdim sevdiğim bir bedene,
bir yandan bakarak geceye ve ay'a..

sıfır beklenti, sıfır dilek..


ne çok yılbaşı geçirmişiz..
ne çok yeni yıl gördük..

düşünüyorum da;
binbir dileklerle girileni mi istersin?
yatakta sevişerek neşeyle mi?
kafada kukuleta ile olanı mı?
aileyle beraber olan mı?
arkadaşlarla kıyak kafayla olanı mı?
denizde buz gibi suda olan mı?

ne ararsan var..

ama hepsinin belkide ortak elemanıydı "huzurlu" olmak..

belki de,
insan huzurlu hissedince kendini
yarına, yarınlara daha iyi niyetler besleyebiliyor.
daha iyi dilekler..
güzel bir bakış,
dudaklarda tebessüm hatta..

ama ne oldu?
koskoca bir hiçbirşey..

aranızda, yani bu yazıyı okuyan biri varsa,
bilmem acaba onun hangi yılı tam da dilediği gibi geçmiştir ancak;
benim pek olmadı.
hatta kimsenin de olduğunu sanmıyorum..

hep koskoca bir yalan olarak kaldı bizim yeni yıla girerken dilediğimiz dilekler..
hep bir facia..
hep bir muamma..

bu sefer,
2014'e girdik..
ama bir değişiklik yaptım..

sıfır beklenti,
sıfır dilek..
bakalım beklenti olmayınca yıl nasıl geçecek..


kendime olmasa da size benden bir dilek gitsin o zaman,
mutlu yıllar..

daraldım..


hani olur ya,
hayatın tüm renkleri yok olur birden..

hava fazlasıyla gri,
hatta siyaha çalan..

önünde gördüğün herşey renksiz, gri, siyah..

aslında böyle karamsar ve böyle kara havaları severim.
bir yaz gününden daha mutlu ederdi beni böylesine günler.

sahi neyi sevmezdim ki..

90'lar çok güzeldi sanki benim için,
sanıyorum bir çok insan için öyleydi.
gençliğimi yaşadım 90'ların ikinci yarısında..

aslında iklim olarak değişikti 90'lar..

yine de benim için güzeldi..
çocukluğum ile gençliğimin arasındaki ince çizginin yaşandığı günlerdi..

herşeye rağmen şimdiye göre gayet güzeldi işte.

daha nasıl anlatılır bilmem ama,
tv'de gece 12'den sonra meme görmek mümkündü.
şimdi düşündükçe "özgürlüğe bak be" diyerek hayıflanıyorum..

neyse işte,
90'lar bitti..
ben herşey daha iyiye gider sanıyordum,
olmadı.

hiçbirşey yolunda gitmedi bu ülkede..
geriye gidiyoruz bildiğin..

neyse işte,

ülke'de hiç birşey yolunda gitmiyor aslında,
yani yolunda gidiyormuş gibi yapanlara inat herşey berbat..
kimsenin hayatı güzel değil,
herkes birbirini kandırıyor..

kimse mutlu değil,
herkes kendini kandırıyor..

eh bu kadar kandırmaca arasında;

daraldım..
darıldım hatta..

selam olsun hayata darılmayana..
daralmayana..

uyan artık..


sıcak bir ev özlemişim ..
sıcak bir yemek, 
sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler. 
çıkmışım bir dalgadan, vurmuşum sokaklara
....

sonra kendimi atmışım sokaklara.
daha günün ışığı bile yok.
doğmamış,
doğamamış güneş.

gökyüzü titrek ve tedirgin bir çocuk gibi.
güneşi istiyor artık karanlık.

sahi normalde bu tıklım tıklım olan caddeler neden boş?
uyuyor mu tüm insanlar?
nereye kayboldular?

kalkın artık ayağa.
uyanın.
yalnızım ve korkuyorum.

korkuyor ve titriyorum.
az önce dokunduğum kadının tenindeki titreme gibi sanki.

kendi kendime sorular soruyorum sonra.

derdin ne?
sorun ne?
neden mutlu değilsin?
neden herkes gibi sahte gülücükler savurmuyorsun etrafa?

oysaki az önce bir kadın,
tenine yaslandığım kadın,
orgazm sigaramı yatağında içtiğim kadın,
"sana aşık oluyorum galiba" demişti ya?

boş sokaklarda yürürken boş taksileri bilerek es geçiyorum sanki.
biraz daha tadını çıkarmak istiyorum gecenin sabaha direnişinin.

gece direniyor.
ben direniyorum..

öyle boş boş,
boş sokaklarda yürürken..

sonra bir an kendimi yokladım.
aşk varmı? diye,
hani iyi de bende var mı? diye.
arandım, tarandım,
yokladım kendimi.
bulamadım.
yoktu yine..


kandırma dedim kendime; 
- kandırma kendini.
-kandırma artık.

ve umut edip durma artık.

aşk yok artık.
uyan be adam!
sabah oldu!
uyan!