farkındalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
farkındalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ocak 2012

insan için alem kendisi kadardır..

"Hayat güzel diyor herkes ama, hayat ne? Öyle çok söyleniyor ki güzel olduğu, kurt düşüyor en saf insanın bile içine. Güzelse neden bunu söyleyip duruyoruz? Neden ihtiyacımız var buna. 
Madem bir hayatımız var ve madem çok güzel her şey, bir de "yaşanmışlık" diye dramatik derecede gülünç bir lafı ne diye icat ettik. 
"Yaşanmışlık" diye bir şeyi varsa insanın, bir de "yaşanmamışlık"ı olmaz mı o zaman? "
Geriye yaşanmışlıklar kaldı" gibi laflar dolanıyor ya şimdi ağızlarda, geriye kalmayan ne peki?


Neden hayat hafızalarımızın hatıra defterlerindeki üç beş "yaşanmışlık"la sınırlı kaldı? En iyi ihtimalle, pek az yaşadığımız için olabilir mi?.."
*****
"Kendini bırakıp gölgesinin peşine düşen nereye varır? Heves kovaladıkça, gölge kaçar. Sonu olmayan bir kovalamacadır bu; ama insan tükenir kalır bir yerinde.."


*****
"İnsan için alem kendisi kadardır. Alem akıl almaz büyüklükte olsa da, insanın dünyası kendi idrakinde başlayıp biter. Nereye kadar görebiliyor, nereye kadar duyabiliyorsa, nereye kadar hissedebiliyor, nereye kadar idrak edebiliyorsa, oraya kadar uzanır hikayesinin tabii sınırları."
****
Kendini bilmemeyi ve kendinden bakmamayı adet edinmiş insan, biricik hikayesini de elinden kaçırmış olur böylece. Bu kendini ıskalamak değildir de nedir? Bu kendini hikayesiz, yani varlıksız bırakmak değildir de nedir? Ömür boyu, başkalarının hikayesine tutunarak, ilişerek, sığınarak yaşayabilir mi insan? Aldığı bütün nefesleri başkalarına harcayabilir mi? Kendinde var değilken, bir başka yerde var olabilir mi?


"Yeni insan, bütün gücüyle yaşadığı sarhoşluğa tutunan insan... Oynadığı oyuna kendini kilitleyen insan... Yegane güvencesi kaçabiliyor olmak... Kendine ait ve kendinden gelen bütün sorulardan, bütün meraklardan, bütün kuşkulardan, bütün kaygılardan... Yeni insan, karnını başkalarıyla doyuran insan... Kendi yüzüne bakamayan, kendini yeryüzündeki bütün insanlara beğendirerek ispata çalışan insan... 
Aynayı, hiç kendi başına kalmayacağı kadar kalabalık tutmaya çalışan insan.."


Hep tükenen ve tüketen insan..


/Gökhan Özcan/

***
Dedim kendim yazamıyorum madem,  bari yüreğime yakın yazılarıyla takibe çalıştığım Gökhan Özcan'dan alıntı yapayım..
Yazacağım günleri özledim doğrusu.
Hisleri kaybolanın, izleri de kaybolur mu ki acaba?
Ya da izleri kaybolanın hisleri..?
Ne dersiniz?
Kafamda hep deli sorular..

21 Ocak 2011

meçhule açılan kapılar...

              
                
          
"Ölüm, aslında ölümsüzlüğe açılan kapı.
Ölümsüzleşmem için, sadece bir kere ölmem gerek...
Mesele, son nefesi verene kadar bize verilmiş olan sayılı nefeslerin vaktini, ölümsüz olmak için nasıl kullanacağımızda…
 ***
Geleceği kim biliyor? Hiçbirimiz. Niçin üzülüyoruz, niçin seviniyoruz o zaman?

***
Allah’ın emirlerini ne kadar dikkat ve lezzetle yerine getirirsek, Allah da dualarımıza o kadar şefkat ve letâfetle icabet eder. Denemesi bedava değil, ama bu zahmete değer...
***
Maddî zevk kontenjanımız harcandıkça azalıyor ve sonunda da bitiyor galiba. Ama manevî zevkin zirvesi olan dua kontenjanı, harcandıkça artıyor. Bize lütfettiğin bu zevkleri rızana en uygun şekilde kullanmamızı nasip et Ya Rab! Amin!

***
Bazen uçurumların kenarından geçiyor insan, korku ve dikkat içinde. Sonra birden yol genişliyor. İnsan gaflete dalıyor. Allah’ım, bize uçurumlardaki kurbiyetini, hayatımızın her anında lûtfeyle. Amin !..."

...

                        
 Ümit Meriç(dualar ve aminler kitabından...)

12 Mayıs 2010

Sınırda mısınız?


Herşeyin bir sınırı var bilirsiniz.  Sınır deyip geçmemek lazım.  Şöyle ki;  sınır deyince benim aklıma bir sürü tanım geliyor...Mesela;
Sınırı zorlayanlar,  haddini aşanlar...
Sınır tanımayanlar... Hayatı sınırsız sananlar... Sınırdan uzaklaşanlar... Sınıra yaklaşanlar...Sınırsız yaşayanlar...Sınırsız yaşananlar ve aklınıza daha ne gelirse..

"Dur!  sınıra geldin "   dendiğinde,   "sinir"ine  ve   "sınır"ına   hakim olamayanlar...Sınıra geldiklerinde ne yapacağını şaşanlar  ve  daha bir sürü sınırsız tanım...


"sınır" ve "sinir" ikisi de "sabrın sonu selamettir"  düsturunun vazgeçilmezleri...."Sınır"ını iyi bilmek  ve  "Sinir"ine  hakim  olmak...İkisi de zor gibi görünse de,
sınır burda başlıyor işte asıl.  Bunu bildin mi sınırın öte tarafına geçmek daha kolay gibi.

Ve nihayet hayatı sınırsız sananların, sınırdan öte tarafa geçtiklerinde, yani "sınır ötesi"nde karşılarına şöyle bir levha çıkar;  sınır ötesi harekat:)

Sınır ötesi harekat!  Hiç de kolay gözükmüyor sınırdan sonrası...
Özellikle burdan bakıldığında...

Ya ordan bakıldığında?....Sınırlarımı mı  zorluyorum ne! ...arada  sırada sınırları zorlamak insanı kendine getirmenin haricinde  bi de sinirlere de iyi geliyor(muş).....Devam et sen, doğru yoldasın:)

Bak şimdi, durup dururken bir düşünce aldı beni....
Durup dururken mi,  hadi ordan,  kimi kandırıyorsun sen, kendin ettin kendin buldun:)

***
Sınırlarını bil....Sinirlerini  denize sal...Kendini kendinde bırak...bütün mesele bu!

Ya düşlerim?

Düşlerimi kimseye vermem ama...bari onlar bana kalsın....  O da   mı yok!...

O  halde durdurun dünyayı inecek var!...



n'apalım bugüne de bu  kısmetmiş artık:)