Salı, Ekim 19

Yaş 30! Sorunsalı...


Geçen akşam ne zamandır yapmadığımız bir şeyi yaptık. Bir araya gelip, film izlemeden ya da dışarıda buluşmadan, Sinem ve Barış'ın evinin mutfağında (Barış'ın ayağının çabuk iyileşmesi için yanında sigara içilmemesi gerekiyor), sadece yerde oturup hayatlarımız hakkında konuştuk. Tam anlamıyla kadın muhabbeti yaptık. Öyle bir kaptırmışız ki kendimizi, ben ne kadar ve ne içtiğimi hatırlamıyorum. Sonra sabaha fena bir başağrısı...


Baktık birbirimize özeniyoruz. Herkes kendisinin sahip olmadığına has(r)etle bakıyor. İş güç, aşk, evlilik, ve elbette en mühimi çoluk çocuk derken, saatten haberimiz olamamış. Dinçer, Alis'in tavşanı gibi, ne uzun muhabbet ettiğimizi bildirmek üzere mutfağa gelene kadar.

Sonuç olarak bir yere varabildik mi? Sanmam. Ama ben en azından kendi adıma bu 30 yaşın ne fena kafa karıştırıcı bir hal olduğu konusunda yalnız olmadığımı anladım. Geçenlerde de canım tavığım Rabiş'le konuşurken aynı şeyi düşünmüş, abuk sabuk fantezilerimize delice gülmüş idik. Sanırım hayatta bir sürü şeyi halledip geldiğin bir yer 30 yaş. Ee şimdi ne yapıyoruz? sorusu karşısında derin bir suskunluğa gark olunan bir yer. Ama bir arkadaşım bu "hal"in 32 yaşında geçtiğini söylemişti. Nedense...

Artık bekleyeceğiz 2 sene...

Ya da 1.3 diyelim... Vallahi doğum günüm gelmiş adeta.

Zaman! E biraz yavaş geç yav.

2 yorum:

elegimsagma dedi ki...

ya bak yine hatırladım fantezileri ve koptum iyi mi? yapicaz hepisini, yapicaaaz! daha 32 ye de cok var ustelik :)

yakınuzak dedi ki...

Yapalım tabi. Ama ben 32'yi hasretle bekliyorum ne yalan söyleyeyim :)