Cumartesi, Haziran 12

Dünya Kupası Heyecanına Ortak Oldum, Yine Olurum...



Evet, kupa heyecanı yüz milyon desibellik vuvuzelalar ile başladı. Televizyon karşısında bizim sinirimiz kalktı, stadyumdakileri düşünemiyorum.

Uruguay - Fransa maçı kanaatimce vasattı. Yaklaşık 20 yıllık profesyonel futbol izleyiciliği tarihimde rastladığım maçlara kıyasla söylüyorum bunu. Yok öyle bir tarih tabi. Ama hiç bir zaman bir çok hemcinsim gibi nefret etmedim bu ayak oyunundan. Mesefeli bir duruşum vardı kendisine, ama eğlenceli bulduğum bir tarafı da. Son yıllarda kendimle ilgili keşfettiğim bir çok şey gibi, bununla ilgilenebileceğimi de yakın tarihte keşfetmiş bulunuyorum.

Dediğim gibi, gol pozisyonu bulma konusundaki heyecanlı dakikalar bir tık ötesine gitmeyen dünkü takım oyunu, son dakikalarda Fransa'nın sıkıştırmaları dışında, pek açmadı. Yani beni açmadı. Ama açtığı insanlar da olmuştur elbet. Bu nedenle, amatör yorumlarım için bu insanlardan bu vesileyle özür dilerim. Yalnız maçın Capon hakemi Yuichi Nishimura, seviyeli hareketleri ve alnına düşüveren kakulü ile gönüllerde taht kurmayı bildi. Kendisinin daha evvel başka bir maçı sahaya atılan yabancı cisimler nedeniyle 20. dakikada tatil ettiğini öğrenmem de, gözümdeki değerini bir kat daha artırmanın yanısıra "Acaba bir Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu olabilir mi?" diyerek şüphelenmeme de neden oldu. Neyse, öyleyse de öyle ne yapalım? Adamı nüfusuma geçirecek değilim.


Kupadaki favorim Arjantin. Bunda elbette Maradona'nın, Arjantin'in kazanması durumunda Buenos Aires sokaklarında çıplak gezeceğini söylemesi çok etkili. Adamı çıplak görme ihtiyacından değil, ama yarın öbür gün torunlara anlatırım: "Sene 2010, Dünya Kupası'nı Arjantin kazandıydı da, Maradona çıplak gezdiydi Arjantin caddelerinde, teey tey." Onlar da "Aman ananeee, Dünya Kupası mı kaldı allasen" diyerek uçan arabalarına binip uzaklaşırlar. Ben de "Allasen demeyi biliyorsunuz eşşek sıpaları" derim. Bu arada anneanne dedim birden, hadi hayırlısı...


Dün, maç sırasında ofsaytı anlamaya çok yaklaştım. Hatta şımarıp, "Niye ofsayt diye bir kural var ki?" filan diyerek atıp tuttum. Sonra meğer o anladığım tam olarak öyle değilmiş diye aydınlanıp bu yorumları sağda solda yapmadığıma dua ettim. Ancak azimliyim; Dünya Kupası sonuna kadar ofsaytı hakemle aynı anda anlayabileceğime inanıyorum.


O zaman ne diyelim "May the Force be with you, Argentina!"
Son dakika: Maaşallah Arjantin, maaşallah Nijerya demek istiyorum! İşte yeşil sahalarda görmek istediğimiz türden hareketler...

8 yorum:

Madman dedi ki...

Futbol ve dünya kupasıyla ilgili yazdığın bunca şeyden sonra ofsayt konusunda ciddi olmadığını ümit ediyorum. Ayrıca o vuvuzella mıdır nedir, onu çalanlara g.rsin ve g.tlerinde patlasın diyorum. Başka da bişiy demiyorum. Beynimi s.kti lanet ses...

yakınuzak dedi ki...

Sayın madman, ofsayt konusunda çok ciddiyim,zira çok amatörüm. Vuvuzela ile ilgili söylediklerine de istirham ederim, adamların yerel bir çalgısı, eminim çok daha başarılı kullanım alanları mevcuttur.

Madman dedi ki...

Bak şimdi senin anlayacağın şekilde ofsaytı anlatayım :

Ucuzluktaki süper çantayı almak için Mango'ya girdiniz.
Sadece bir tane kalmış,o da kasanın (kale) hemen yanında.
Ama bu cantanın tek taliplisi siz değilsiniz elbette!
Çantayı gozüne kestiren diğer bir müşteri (rakip oyuncu) de sizin hemen yanınızda bitiveriyor.
İkiniz de durumun farkındasınız ve hızla kasaya (kaleye) yöneliyorsunuz.
Tam o esnada; biraz önce bluz aldığınız Zara'da ödemeyi yaptıktan
hemen sonra çalan cebinizi cevaplamak için cüzdanınızı çantanıza koymadan arkadaşınıza verdiğinizi ve onda unuttuğunuzu fark ediyorsunuz.
Bir yandan kasaya doğru koşarken diğer yandan da elinizi havaya
kaldırarak arkanızda kalan arkadasınızdan cuzdani (topu) istiyorsunuz.
Öyle bir durumdasınız ki, rakibinizin gerisinde kalırsanız kasaya daha uzak kalacağınız için avantajınızı kaybedeceksiniz ama eger arkaya gecmezseniz arkadaşınızdan uzak kalıyorsunuz ve arkadaşınız da o kalabalıkta size cüzdanınızı fırlatamıyor,herşey bir an meselesi.
Bu durumda yapmanız gereken rakibinizin arkasına geçip cüzdani (topu)almanız ve cüzdanı ele geçirdikten sonra rakibinizi gecmeye çalışmanız.

İşte ofsayt bu.
Top sana atıldığı anda kaleye rakibinden daha yakın olamazsın.

Got it ?

yakınuzak dedi ki...

Sayın Madman,
"Sana anlayacağın şekilde anlatayım" diyerek verdiğin Zara, Mango örnekleri cinsiyetçilik konusunda mükemmel malzemeler. Diğer taraftan, hiç kuşkusuz, Zara'dır, Mango'dur, ucuzluktur bu konularda epey kafa patlattığın aşikar. Ancak ben tecrübe ederek öğrenmeyi her zaman tercih etmişimdir. Bu nedenle, böyle örnekler yerine maçın gidişatı içerisinde, yani mevzunun içinde ve tam da olması gereken yerde, konuya daha bir vakıf olacağımı düşünüyorum. Yine de teşekkür ediyorum.

İlker Küçükparlak dedi ki...

peki vuvuzella mı ömer ürüdülella mı ikilemine ne diyeceksin?

Madman dedi ki...

Yapmaa... Bu anlatım bana ait değildi. Bir yerde okuyup gülmüştüm. Belki sende gülersin diye yazdım ama ciddi algılamışsın. Ben ciddi bir adam değilim yakınuzak. Ciddiyetsiz bir adamım. Neden kızdığını anlamadım ama yinede özür dilerim.

yakınuzak dedi ki...

Dostum, elbette vuvuzela...

yakınuzak dedi ki...

Estafurullah Sayın Madman, niye kızayım. Tam da ciddiye almadığımdan mütevellit bir durum tespiti yaptım. Hörmetler...