Pazartesi, Aralık 1

Küçük Kurbağaların Kuyrukları Nerede?


Küçük kurbağa kafasını kaldırıp gökyüzüne baktığında gördüğü vakit bir daha asla dönemeyeceği bir vakit. Ancak küçük kurbağa henüz bunu bilmiyor. Hunharca harcıyor enerjisini, çılgınca yoruyor hiç yorulmaz bildiği/sandığı bacaklarını.
-O taşa da zıplarım, bu taşa da hoplarım,
- Derenin en güneyine de giderim
-Çok hızlıyım; altımdaki balıkların bazılarını göremem bile.
Küçük kurbağa böyle giderken ya da bazen dururken, diğer kurbağaya ilişiyor gözü.
Diğer kurbağa, bir taşın üstünde ellerini bacaklarının arasına koymuş derin derin düşünüyor.
-Ne düşünüyor?
-Diğer taşa zıplamanın ve orada durmanın hayatında nasıl bir değişime neden olacağını, kendini nasıl hissettireceğini, neler kaybettirip neler kazandıracağını… Ve elbette ki; oraya atlama isteğinin aslında hayatında nereye temas ettiğini…
- Ha ha ha, ne salak hayvansın sen, diyor küçük kurbağa.
- Sen de ne edepsizsin!
Su samuru geçiyor önlerinden. Ne hızlı, ne yavaş…Gözlerinin içine baka baka…
-Ne güzel kürkü var…
-O kürk benim olmalı, su samuru benim olmalı, istiyorum, hayatımda hiçbir şeyi bu kadar istememiştim.
- Ne güzel kürkü var…
- O kürk benim olsa, o kürke dokunsam, üzerime sarsam, acaba nasıl hissederim, acaba bu kayadan insem ve onun yanına gitsem, bu kayadan indiğim için pişmanlık duyar mıyım?
-Aptal, deyip suya atlıyor küçük kurbağa ve bu gözü kayanın altında yüzen altın renkli balığa takılmadan tam 3 saniye önce oluyor.
-Ah, ne güzel balık, benim olsun!
Ve bu kuyruğunun olmadığını fark etmesinden yaklaşık 8 saniye önce oluyor.
Ve bu diğer kurbağanın da, kuyruğunun olmadığını fark etmesinden belki 10 saniye sonra oluyor.
Birinin kuyruğu dururken düşmüş, birininki giderken.
Samurun kürkü çok güzel…
Geçiyor; ne hızlı ne yavaş…

2 yorum:

KuzeyGüney dedi ki...

Aslicim ne guzel yazmissin. Ve de bizi surekli didip duran bir durumu pek guzel anlatmissin. Ama simdi tastan tasa ziplasak da tasta put gibi dursak da kuyrugu kaybediyoruz, oyle mi? O zaman hangisi daha iyi???

yakınuzak dedi ki...

Şimdi yavrum,
Sen bu noktada olsan olsan su samuru olursun; sen kuyruğu kaybetmeden samur mertebesine ulaşmış bir insansın zira...