Kilo Vermek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kilo Vermek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ekim 2010 Cumartesi

Hızlı Zayıflama ? ;)

Tam zamanlı zayıflama macerama başlayalı bir hafta bir gün oldu. Bu süre zarfında tamı tamına 1 kilo 600 gr vermişim. 6oo gr nedir 1,5 kilo yazsaydın diyenlere sesleniyorum o 100 gr mın benim için öneminin farkında mısınız ?:P Sizin odun kuru tabi :))ya da böyle bir şey :/ Nasıldı o atasözü yav ? :)) Her şey birbirine girmiş durumda Kamer Genç'e benzedik bu diyet yüzünden:)

Evet neyse ne! Gelelim bir hafta da bünyenin 1 kilo 600 gr dan nasıl kurtulduğuna. Baştan söyleyeyim, evet ülkenin bilinen dr larından birine gittim hangi dr du neydi diye beni yormayın adını yazarsam ilerde buradan rahatça arkasından atıp tutamam o yüzden de yazmıycam:)) Ama diyebilirim ki onunla çalışan bir diyetisyenle görüştüm ve aşağıda ki diyet listesi de onlara aittir. Amma velakin 3,5 saatlik aç kalmam sonucu yapılan bir teste dayanarak beni hipoglisemi hastası ilan etmelerini henüz içime sindiremediğimden midir, hala bir hazır olamama durumumdan mıdır nedir diyetlerine birebir sadık kalamadım. Daha doğrusu sadık kalmayı da istemedim. Nedeniyse geçmiş deneyimlerime dayanarak diyetlere karşı üzerimden atamadığım inançsızlık diye özetlenebilir.

Ben benim yöntemlerle ilerleyip yavaş ama sindire sindire kilo vermek taraftarıyım. Yani bir oturuşta 1 kavanoz nutella yı utanmasa bitirebilecek bir bünyeye birden " 6 kaşık yemek ye "
demek bana inandırıcı gelmiyor. Elbette kişi verilen diyet listesini uygularsa muhakkak kilo verir. Ama verdiği o kiloları zihniyetini değiştirmedikten sonra aynı hızla geri alır diye düşünüyorum. Aslında ben zihniyeti değiştirme konusunda da tedirginim; sonuçta bu insanlar seni zayıflatabilmeyi başardıkları sürece isim yapabilirler. Bir de bulunduğu yer itibariyle zayıflama konusu hayatlarının her şeyi haline gelmiş. Yani ben ne kadar kızımla kafayı bozmuşsam bunlar da zayıflamayla aynı derece kafayı bozmuşlar düşünün yani:) Hem öyle bir bozmuşlar ki bir çoğu çaktırmadan sağlık mağlık adına metabolizma hızlandırıcı ilaçlar dayıyor danışanlarına. Hani ne kadar doğru bir geyiktir bilmiyorum ama bazı ülkelerde 5 yıldan fazla ilkokul öğretmenliği yapmış olanların şahitliği geçerli sayılmıyor derler ya işte o hesap bunların da zayıflama konusunda ne kadar çığrından çıktığı belli değil. Tabi bu durumda milletin onlara zayıflatma merkezi gözü ile bakmasının onlar üzerinde yarattığı etkiyi de unutmamak lazım. Hani bir ara Taylan Kümeli Sütaş reklamlarında bıldır bıldır koşuyodu da
" ulen sen önce kendini zayıflat" deyip kadının anasından emdiği sütü burnundan getirip bir deri bir kemiğe çevirdiler ya işte o hesap her daim zayıf kalmalı ve zayıflatmalılar. Hedef bu, sağlıklı olmanın tek koşulu bu onlar için.

Oysa ki ben dalyan gibi amcamın kanser denen o illet yüzünden bir hafta içinde bir deri bir kemiğe bürünüşünü izlemiş biri olarak; nasıl bilincimin altına üstüne zapzayıf kal mesajını gönderebilirim ki? Kilo alan insanların beyinlerinin onlara oynadığı oyunları keşfetmeli önce. Kim durduk yere yemesi gerektiğinin üzerinde yer? Ama bunu yazarken "kilo almamak için hiç bi halt yemiyorum canım. Ay vallahi aç geziyorum. Aman ne kadar da zayıfım, çıtırım" demek adına öğürenlerde en az kilo alanlar kadar yeme konusunda sorunlu kanımca. Yani sabahları 6 dilim peynir sağlıklı olamayacağı gibi bir ince dilimin yarısıyla ayakta durmaya çalışanların ya da daha kötüsü hiç kahvaltı ya da akşam yemeği yemeyi tercih etmeyenlerin de sağlıklı olamayacağı aşikar. Doğum günü çok yaklaşmış bir terazi olarak aslolan dengedir diyorum daha da bir şey demiyorum:))

Yine uzattım değil mi? İşte aşağıda bana verilen liste var. Aslında bu çeşit listelerin yayınlanması taraftarı değilim ama hem biraz fikrinizi almak istiyorum hem de bana gönderen diyetisyenin emziren anne olduğum için son derece besleyici olduğunu söylemesinden dolayı bu listeyi paylaşmakta sakınca görmüyorum. Ben bu listenin yarısını ( yani 6 y.k. dediyse 9 yaparak gibi) uygulayarak hiç spor yapmadan ve dahi yürüyüşe çıkmadan bir haftada 1,5 kilo verdim ama eminim tamamını uygulasam 2,5 kilo verirdim. Ayda 6-8 kilo bence hızlı bir kilo veriştir. Bu noktada bazı arkadaşlar "aylarca kilo vereceğim diye azim yapacağına koruyacağım diye azim yapmak daha kolay" diye düşünüyorlar. Ben de diyorum ki "yavaş kilo vermek demek hem bünyeni tahrip etmeden hem de beslenme alışkanlığını birdenbire değilde yavaş yavaş farkettirmeden değiştirmek anlamına geliyor" bu nokta da kafam karışmış durumda siz ne dersiniz acaba ?

KAHVALTI

1 dilim beyaz peynir (40g)

5-6 adet zeytin

2 dilim tam tahıllı ekmek (çavdar - tam buğday - karışık tahıllı)

Domates - salatalık - yeşilbiber

* 2 GÜN/HAFTA 1 adet yumurta eklenebilir (ben haftada 4 gün yedim)

ARA ÖĞÜN

1 adet orta boy armut veya elma veya 3 adet mürdüm eriği veya 1 adet şeftali/nektarin veya 1-2 adet mandalin

2 adet ceviz

ÖĞLE YEMEĞİ

6 yemek kaşığı sebze yemeği (kıymalı veya zeytintyağlı hazırlanabilir) veya 6 YK kurubaklagil yemeği

1 kase (4 YK) yoğurt

2 dilim tam tahıllı ekmek veya 1 dilim ekmek ile 1 kase çorba

ARA ÖĞÜN

1 porsiyon meyve veya 2 adet kuru kayısı veya kuru erik

6 adet badem

ARA ÖĞÜN

Yarım su bardağı veya 1 çay bardağı süt

VEYA 1 dilim az yağlı beyaz peynir ile 1 dilim tam tahıllı ekmek (veya 2 adet kepekli grisini)

AKŞAM YEMEĞİ

3 köfte kadar (90-100g) kırmızı et veya tavuk veya balık veya hindi eti

4 yemek kaşığı sebze yemeği ve/veya karışık salata (1 TK zeytinyağı ile)

1 dilim tam tahıllı ekmek

VEYA 6 YK kurubaklagil yemeği (y.mercimek/nohut vb) + 2 YK bulgur pilavı veya 1 dilim ekmek ile ayran/cacık/yarım kase yoğurt ile salata

GECE

2 adet mürdüm eriği veya 1 adet orta boy armut

1 kutu probiotik yoğurt (içine 1 çay kaşığı tarçın eklenebilir) - Bu tarçını da hani hiç tatlı vermemiş ya tatlı ihtiyacımı gidermek için veriyor ne kadar iyi niyetli değil mi? :P:)


24 Eylül 2010 Cuma

Zayıflama Maceram 1

zayiflama.jpg
Uzun zamandır yazmıyor ya da yazamıyorum. Belki şehir dışında olmanın verdiği rehavet, belki kendini ifade etme isteksizliği, belki zaman darlığı ya da hepsi birden.
Ama tabi nereye kadar değil mi? Bu lüzumsuz ataleti yıkmak gerek, yazmak gerek. Neler oldu bitti, kendinle konuşur gibi not etmek gerek diye diye bloga düşüverdim yeniden ;)

Ve ayağımın tozuyla çıktığım macerayı size raporlamaya karar verdim;

Hemen hemen 25 yaşımdan itibaren benimle yaşamaya başlayan bir problemim var benim. Hani pek çoğunuzun yakından tanıdığı çağımızın populer problemi olan kilo probleminden bahsediyorum. Doğum yapana kadar kendilerini kontrol altında tutmayı daima başaran ben malesef aynı başarıyı doğumdan sonra devam ettiremeyerek bilenlerin bildiği üzere epeyce enine boyuna bir kadına dönüştüm. Kapı gibi hatun derler ya hah işte tam da ondan oldum:))

Bunda sadece boğazımı tutamamın payı yoktu tabi. Bundan 3 sene evvel hamile kalmaya karar verdiğimde bir aksilik var mı yok mu diye öncelikle rutin testlerimi yaptırmıştım. İyi ki de yaptırmışım çünkü bu sırada troit hastası olduğum anlaşıldı. Hemen iyi bir endokrinci arayışına girilerek hastalığımın çeşitini, ne yapmam gerektiğini öğrendim ve artık hipotroitli bir kadın olduğumun bilinciyle kabak gibi başbaşa kaldım.

Neyse efendim, önceleri bozuldum zira bu hastalık insan da kısırlıktan tutun türlü çeşit şeye sebep olabiliyordu. Malesef en kötü etkilerinden biri de metabolizmayı yavaşlatmasıydı:(
Yani ben sizin yediğiniz kadar yesem de sizin yaktığınız kadar yakamıyordum ve bu gerçekle yaşamaya alışmalıydım. Ha tabi bir de her gün vücudum artık üretemediği için dışardan almam gereken troit hormonu haplarımda hastalığın bonusuydu (!);)0
Neyse allah beterinden saklasın deyip kabul ettik hastalığımızı ve cebimize attık ilacımızı. Sonrasında "ulan ben 6 senedir çocuk istemiyorum. Bırak ya kendim çocuğum deyip şişim şişim şişinip geziyorum" şimdi bir de çocuk doğurmadıkça " yok canım kesin kısırdır atıyo" diyenlerin dediği doğru çıkmasın mı ? diye paniklemedim de değil doğrusu :)
Neyse ki hemencecik hamile kaldım da kendimi çok daha fazla üzmeden bu süreci atlatmayı başardım. Bu işte en sevindirici nokta hamileliğimden önce bu durumu farketmem zamanında ilaç kullanımına başlayıp değerleri normale çekmeyi başarmam ve hamileliğim sürecinde doğru oranda troit ilacı içerek bebeğimin bu durumdan etkilenmesinin önüne geçebilmeyi başarmış olmamdı. Ki bu noktada HAMİLE KALMAYI PLANLAYAN TÜM ARKADAŞLARIMIN HAMİLELİK ÖNCESİ TÜM FONKSİYON TESTLERİNİ YAPTIRMALARI GEREKTİĞİNİN ÖNEMİNİ vurgulamadan geçemeyeceğim. Çünkü daha sonra bu konuyla ilgili vahim bir kaç örneği duydum ki aman uzak olsun herkesten:(

Buraya kadar bir sorun yoktu. Asıl sorun doğum yaptıktan sonra metabolizmamın yavaş olduğunu bile bile yemeklerden özellikle hamur işi ve tatlıdan kaçamamış olmamdı. Aman efendim nasıl bir tatlı istemek :( ki ben aşırı tatlı seven bir insan değildim doğurasıya kadar. Bir süre süt üretiminin vücudumda yarattığı etkidir diye düşündüm. Valla ciddi bak böyle düşündüm:) Ne var tamam belki böylesi daha işime geldi:P

Her 6 ayda bir troitimden dolayı kan vermek zorunda olduğumdan bu kanları verirken tam kanıma da baktırdığımdan şeker testlerimi de yaptırıyorum gibi algıladım kendimi ama meğerse yetersizmiş bu testler. Efendim geçtiğimiz cuma yine kan verdim ben ama bu sefer dr umun tavsiyesi ile açlık tokluk şekerime de hamilelikten sonra yeniden baktırdım . Bu sayede insülin direncim kontrol edilecek kilo alımında bunun neden olup olmadığı anlaşılacaktı. Aman ben o kanı vermez olaydım:( Sanki başımdaki hastalıklar azmış gibi ( ki bir de kayak yaparken düşmem + ağır soğuk algınlığı geçirmem sonucu oluşan cillop gibi üstüste binmiş 3 tane bel fıtığım var ki evlerden ırak ) telefonda ki ses bana yeni hastalığımı müjdeledi. "Efendim siz de hipoglisemi var dedi öncelikle bunu kontrol altına almalıyız tatlı ve karbonhitrat krizine girmenizin nedeni bu hipoglisemik durumunuz dedi. Ne hönk falan diyemeden diyetisyenimizin verdiği listeyle kontrol altına almaya çalışacağız dedi karşı ses.:( Nasıl yani ya, neden ben hırrrr:(
Bir de annesini kaybetmiş biri olarak bastırmaya çalıştığım tüm korkularım hortlayıverdi ki sormayın gitsin:( Hemen bilinç altımı devreye sokarak iç sesi çalıştırdım ve aman canım yok bir şey geçer geçer dedim:/

Ama tabi iç ses şunu da anladı ki tip2 diyabet olmaya niyetim yoksa bu kilolar benden gitmeliydi. Yani en azından eski 36 beden pantolonlarıma giremesem de atabildiğimi atabilmeliyim üzerimden hissi kuvvetlendi iyice. Ha tabi hala emziren bir anne olduğum gerçeğini göz ardı etmeden besleyici değeri yüksek bir diyet proğramı ile bu işin üstesinden gelebilirim diye düşünüp dr un diyetisyeniyle bağlantıya geçtim,görüştük, tanıştık, gülüştük ve ben çıkaracağı diyet listesini büyük heyecan beklemeye başladım.
Bugün de akşam üzeri diyet listesi elime ulaştı. Ulaşmaz olaydı:) Aynen şöyle yazmış hatun kişi;
"Emzirme döneminde olduğunuzu da göz önüne alarak hem besin öğeleri açısından yeterli hem de ara öğünlerde kan şekerinizin düşmesini önleyici bir beslenme düzeni hazırladım. Diyet listeniz ektedir bla bla :P"
Tabi ben bi heyecan ekteki listeyi açtım. Aman ne görsem iyi 6 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 çay bardağı süt türü dişimin kovuğunu doldurmayacak bir liste ve kesinlikle tatlı namına hiçbir şey yok:( Ya ben zaten böyle beslensem direkt 34 beden olurum. Ki zaten kendi yöntemlerimle kasmadan 10 kilo vermişim şimdiye kadar. Ne diye bu kadar kasacakmışım kendimi. Şimdi ne halt edeceğim ben oldum. Ne yani şimdi ömür boyu bu salak beslenme biçimine mi uymak zorundayım. Sağlıklı yaşamak buysa sağlıksızı nasıl usta ?:((
..................................................

Macera başlamadan bitti mi diyorsunuz :P :) Yok tabi ki bitmedi:P:)) Ben bi maceraya başlamaya karar vermeye göreyim kimse beni tutamaz ;-*
Gün gün bu blogda, kaçırma abla:)))