Bu yazım tüm trabzolulara kendini trabzonlu hissedenlere hediyemdir.
TRABZONLU OLMAK NE DEMEK?
Trabzonlu olmak
Yaşamı hücrelerine dek duyumsamak demek
Trabzonlu olmak
Duygusallık demek, Şairleri kıskandırırcasına
Trabzonlu olmak
Muhalif olmak demek,
İradenin üzerindeki toz zerresine bile!
Trabzonlu olmak
Soru işareti olmak demek, çengeli en uzun olanından
Trabzonlu olmak
Direnmek demek,
Gerektiğinde kafa tutabilmek tüm dünyaya!
Trabzonlu olmak
İsyan demek; Kalıplara, elbiselere, düzene, tüm dayatılmışlıklara
Trabzonlu olmak
Tabanca mizaçlı olmak demek;
Sevincini, öfkesini kimselerin tahmin edemediği;
Her daim vurucu, her daim yakıcı ve delici!
Trabzonlu olmak
İnsan olmak demek kemençeden;
Çok sesli, çok renkli,
Doyulmaz tatlar yaratan, kayde atlarken:-)
Trabzonlu olmak
TRABZONSPORLU olmak demek,
Yılların ezilmişliğinin ortak sesi, yılmaz balyozu, Sıradanlığın tepesinde!
Trabzonlu olmak
Kartal olmak demek,
Konmak Boztepe’ ye, açmak kanatlarını, Kucaklamak Karadeniz’ i...
Kaç Trabzonlu var dünyada???
Size Trabzonu anlatmaya çalışayım biraz. Bazen çoşkulu bazen karadeniz gibi hırçın ama anında duruluveren durulunca eşi benzeri olmayan ,insanlarının hep güleryüzlü ve hayata bağlı , misafirperver olduğu sıcacık şehir.
Teknolojinin gelişmesine rağmen hem gelişip hemde geleneklerine bağlı kalabilen insanlara sahip.( bakınız beeen çok mütevaziyimdir heheee ) Trabzonda dışarda kalsanız herkesin kapısını gönül rahatlığıyla çalabilirsiniz çünkü insanımız misafire öyle değer verirki herşeyden üstün tutar.
Meşhur kemençesiyle oynanan karadeniz oyunları sıksarası, sallaması , üç ayağı , cantemirağası , kemençe sesini duyunca yerinde sallanmaya başlayan ve bir an önce horona kalkıp dermanı kesililceye kadar oynayan oynarken dünyanın tüm dertlerini unutan insanlarıyla başkadır trabzon.
Faroz kesmesini yani trabzon kolbastısınıda unutmamak lazım. Faroz trabzonun en eski ve en önemli mahallelerinden biridir. Burada yıılar önce ( 60-70 yıl kadar ) mahalle arasında oynanmaya başlanan oyun şu anda tüm trabzonlu gençler tarafından özel kolbastı ekipleri kurularak sevilerek oynanmaktadır.
Aaah aaah anlatmakla bitmezki ... Şimdi yemeklerden bahsedecem bu bize yapılırmıydı diye kızacaksınız ama elim mahkum anlatmam lazım. İsteyen gelssin ben yapiiim.. Yok öle üç kuruşa beş köfte . Evet meşhur vakfikebir ekmeğimiz, kuymağımız, hamsimiz, mısır ekmeğimiz , mıhlamamız , hamsili pilavımız , hamsi kuşu (hamsili çörek) , laz böreğimiz , akçaabat köftemiz , kayganamız , fasülye ve lahana diblemiz , minzi peynirimiz , terayağımız ,karayemişimiz , lahanamız , trabzon hurmamız ...... oooo oooo say say bitmez ağzınızın suyunun aktığını burdan görebiliyorum onun için fazla devam etmiyorum. he heee
En meşhur geleneklerimizden birisi de atma türkülerimiz yani manilerimiz...Eskilerden beri süregelen bu gelenek öncelerde her düğünde kemençe eşliğinde insanlar tarafından karşılıklı atışılarak söylenirdi. Artık düğünlerde pek olmasa da hala devam eden özellikle büyüklerimizin hoş sohbetleri esnasında söyledikleri atma türküler meşhurdur. Bir kaç örnek vereyim size.
Derenun kıyısında
Olta vurdum baluğa..
Onbeş yaşında idum
Başladum sevdaluğa ..
ERKEK
Derin derin göllerin
Dibine dalacağum
Ahd ettum yemin ettum
Kız seni alacağum .
KADIN
Derin derin göllerun
Dibine dalamazsun
Ne kadar yemin etsen
Sen beni alamazsun
ERKEK
Büyü kavağum büyü
Göğe mi alacasun
Almam seni deyisun
Bekarmi duracasun
KADIN
Uşak gelme peşume
Anamun tek kızıyim
Nazar edersun beni
Göklerun yıldıziyim
Gezilmesi görülmesi gereken o kadar çok yerimiz varki.. Yeşili ve mavisiyle kucak kucağa her tonda yeşili ve maviyi bir arada görmenin mümkün olduğu özellikle dışardan gelen insanların aşık olup döndüğü "cennette yaşıysunuz kıymetini iyi bilin dediği" bir şehir burası.
Sayısını bile bilmediğimiz her birinin birbiriden güzel olduğu yaylalarımızda yaşam bambaşka .. Yeşilin görmediğiniz binlerce tonunu görebileceğiniz , mavi ile yeşilin zirvede sarmaş dolaş olduğu kendinizi göklerde hissedeceğiniz , oksijeninin bolluğundan başınızın döneceği eşsiz yerler yaylalar. Teknolojiden uzak ama bir o kadar huzur verici , sohbetlerin , muhabbetin tadına doyamadığımız yerler.
Etrafı trabzon kalesinin surları ile çevrili denize sıfır ganita baç bahçesinde akşam sefası yapıp büyüleyen karadenize karşı , danseden yıldızların altında demli bir karadeniz çayı içmenin tadına varmak.
Güzelim boztepede trabzonu tüm güzelliğiyle ayaklarınızın altına alıp semaverle çay içip sohbbet etmek.
Meşhur uzungölümüzde terayağında pişmiş alabalığı yemek. Uzun gölün eşsiz doğasında bol oksijenle çiğerlerimize bayram ettirip , keyifli bir yürüyüş yapmak..
Sümela manastırında tarihi bir gezinti yapmak...
Daha sayamadığım , resimleyemediğim onlarca güzelliğiyle Trabzon kapıları herkese açık , hepinizin mutkala gelip görmesi gereken yerler ve ben hepinizi burada bekliyorum... Sevgiler