11 Ocak 2009

Alexander Supertramp

“Pekçok insan mutsuz koşullarda yaşıyorlar ve yine de durumlarını değiştirmek için gereken teşebbüse kalkışmıyorlar çünkü her biri huzur verirmiş gibi gözüken, güvenlik, uyum ve muhafazakarlıkla dolu bir hayatla koşullanmışlar, halbuki aslında güvenli bir gelecek kadar bir insanın içindeki maceracı ruha tehlike oluşturan başka bir şey yoktur. Bir insanın yaşayan ruhundaki en temel öz maceraya duyduğu tutkudur. Hayatın neşesi yeni deneyimlerle karşılaşmalarımızdan gelir ve bundan dolayıdır ki her gün yeni ve farklı bir güneşle, sonsuza kadar değişen ufka sahip olmaktan daha büyük bir neşe yoktur.”
Christopher McCandless nam-ı diğer Alexander Supertramp


Sean Penn, Into The Wild'ı filme almasaydı, Alexander Supertramp'tan haberdar olabilir miydim, bilemiyorum. Üniversiteyi bitirir bitirmez ailesinin kendisine sunduğu hayatı reddederek, Alaska'ya gitme hayalinin peşinde arabasını, parasını ve kimliğini yok ederek Kuzey Amerika'da dolaşan ve en sonunda Alaska'daki terk edilmiş bir otobüste açlıktan ölmüş olarak bulunan bu özgür ve cesur ruhun varlığını öğrenebilir miydim, bilmiyorum. Halbuki 1997 yılında Jon Krakauer kaleme almış Chris'in öyküsünü ve Sean Penn de bu otobiyografik romandan esinlenerek, bence 2008'in en önemli yol filmini, çekmiş. Üstelik müziklerini de 90'lar kuşağının en önemli isimlerinden Eddie Vedder'a teslim ederek.


“Toplum, seni çılgın soy. Kendini yalnız hissediyor musun, bensiz?”

Jerry Hannan'ın yazdığı, Eddie Vedder'in seslendirdiği Society adlı parçadan

3 yorum:

  1. ben de bugün izledim. çok etkilendim. nette şimdi ne yazıldıysa film hakkında, bakıyordum. sonu çok üzdü ama beni.akıllı beyinlerin bu toplumlarda yaşaması neredeyse imkansız gibi.

    YanıtlaSil
  2. mükemmel biyografi halen tüylerim diken diken etkisideym

    YanıtlaSil
  3. gerçekten güzel bi film olmuş , sonu ne kadar hüzünlü olsada. bende çok etkilendim ve çok üzüldüm.

    YanıtlaSil