31 Ocak 2010

Neşeli ayaklar

Videolar yaklaşık 3 ay öncesinden, çok net değil ama beni neşelendirmeye yetiyor :)
Dar alanda kısa paslaşmalar.

yemek öncesi dans from demet kumbaraci on Vimeo.



yemek dansı 2 from demet kumbaraci on Vimeo.

30 Ocak 2010

Başka türlü bir şey


Anne olunca size yapılan her yardım daha bir anlamlı olur.
Anneniz başka bir şehirde yaşayıp 45 gün yanınızda kaldıktan sonra ara ara tekrar gelmek üzere gittiğinde küçücük bir bebekle kalakalırsınız.
Ona minnettarsınızdır ama bencillik eder onun da bir evi, arkadaşları, kendi hayatı olduğunu bilseniz de gitmesini istemez, anneanne ve dedenin aynı şehirde yaşamalarını istersiniz hep. İşten de ayrılmışsanız sosyal hayatın çok kısıtlı bir kısmına dahil olabilirsiniz, o da her isteyince değil.
İşte bu zamanlarda açılan bir telefon, nasılsın diyen bir ses, belki uzaklardan gelen minik bir hediye, bebekli hayata 10 dakika uğramakla bile gününüzü açan biri, minnacık bir yardım o kadar etkilidir ki, ilaç gibi gelir.
Arkadaşlarla aranızdaki bağ, daha da kuvvetlenir sanki bebekten sonra.

O, hamileyken özellikle son zamanlarda yanımdaydı, "Kımılcan" la konuştuk dışarıdan onu beraber sevdik. Hastanede herkesin bakıp ne kadar değişik dediği koca papatyalı, tek pembe olmayan kapı süsümü hazırlayıp odayı süsledi. Deniz'in yenidoğan bezlerine peçetelik misali bez tutmaçları bile yaptı. Odasına da vinilden kocaman duvar süslemeleri.
Deniz büyürken de her fırsatta yanımdaydı hiç sıkılmadan onunla saatlerce oyunlar oynadı, onun da benim de sıkıntılarımız uçuverdi yanımızda gülen bir bebekle.
Parfümler kremler kitaplarla dolu odasını yağmalamasına izin verdi, onunla çocuk oldu. Hepimizin zor zamanları oldu ama hiç ihmal etmedik birbirimizi.
1 yaş, 2 yaş derken eğlenceli hazırlıklar yaptı.

Bugün de çatkapı yanımızdaydı Seren, evde geçirilen bir Cuma gününde.
Düşünceli anneye ve kıpır kıpır miniğe sürpriz oldu.

Kızkardeşim olmasını çok isterdim derler ya teyze, anne yarısıdır diye.
Ama olsaydı S. den daha fazla sevilmezdi heralde ben ve Deniz tarafından.

- Ceyen teyje çay yapağım mı? Yimon da çıkayım,


Teyzeye şebek gülüşü nasıl yapılır inceliklerini gösterirken.

28 Ocak 2010

Kısa.. kısa..

Bir minik tavşan arkadaşlarıyla eğlenirken.

2 yaş dedikleri ilallah dedirten terrible two şehir efsanesi bizi vurmadı, şimdilik. Herşeyin "benim" yani onun olduğu durum dışında ne bir huysuzluk ne kendini yerden yere atmalar, çığlıklar yok.

19-20 ay civarı üst baş değiştirirken direnmeler ve sonunda bizim pes deyip onun da cıbıl cıbıl fırlayıp kaçtığı inatlar vardı. 2 yaş sendromu bu olsa gerek demiştik, bakalım belki de daha bir şey görmedik.

Playbarn' da Ekin, Sarp, Ege ve Eren' le.
Arada ayrı yerlerde dolanırken birbirlerini hatırlayıp soruyorlar Ekinn neeyde? Şayp neyeye gitti?

Playbarn' a ben ilk defa gittim, neden bu işi yapıyorlar ki dediğim asık suratlı, sevimsiz ablalar dışında herşey iyiydi biz de oturup konuşma fırsatı bulduk, zaman çabucak çok güzel geçti gidiş dönüş yolunda vapurda çektiğimiz soğuğa değdi fazlasıyla. Deniz'i vapurda zapdetmek çok güç bir içeri bir dışarı hava buz gibi. Bir de seven herkes ne yakışıklı minik oğlan diye sevdi kızımı hala mı kıza benzemiyor.

Gündüz uykuları bu hafta itibariyle rafa kalktı. Hafta başı azimle uyutmaya çalıştık, haftasonundan nezle oldu burun akıntısı var deli gibi de esniyor kesin uyur diye sabahtan bir posta ben, öğleden sonra da babası aynı odada yatarak denedik. İkimizi de uyuttu ben rüya bile gördüm kendisi uyumadı.
Uyandım, annecim uyumayacak mısın deyince "şşşş anne büyükk paağmak uyuyo hoyy pişşş yapıyo" dedi baş parmağını avuç içine koyup uyutmuş bana gösteriyor.

Babası yeni işine başlayana dek evde. Deniz' den mutlusu yok, hep gülen bir suratla geziyor baba gey diye komutlar verip Ateş'i yanımdan alıyor sen geyme diyor bazen bana bir de sıpa. "Alabiliy miyim? onu veyiy miçin?" diyor ama diğer filler hep emir halinde.

Madagascar izlediler babasıyla, Deniz King Julien'e hayran özellikle. İzlemek istediğinde "muudit aç baba" diyor filmdeki dans hareketleriyle yani "move it".
Ateş' in saçlarını tarıyor tokalar takıyor oyuncak kurutma makinasıyla kurutup çok gücel oldu baba diye ayna tutuyor fotoğraflamak lazım aslında ya bunları :)
Araba yarıştırma, bolca saklambaç ve ayı yürüyüşü de var tabii.

Çok uzun karışık bir post olacak ama yazamadım bayadır.
Deniz artık herşeyi konuşuyor, anlatıyor, çok soru soruyor. Unutmak istemediğim hatırladığım birkaç şey..

Her an bir soru, yavaş yavaş konuşuyor.
- kimi ayıyoçun? niye kapattın? *ben telefondayken

- içinde ne vay *tencerede yemek karıştırırken

- çok gücel oldu mu annee? *bir yerlere gidip kurdele doluyor ve bana gösteriyor

- baba neğeye gitti? ne jaman geycek?

- oooo neley aydıın? dışardan birisi elinde alış veriş torbasıyla gelince mutlaka.

- topumu iççiom onu naçıl ayabiliyim? *topu kaçmış koltuk altına

- benim çaakımı açşana anne? *müzik açık ama mutlaka kendi şarkısını istiyor

- napıyoj şimdii?

- ne koydun onun iççine? *nezlesi için Peditus ekledim portakal suyuna

Yanına hayvancıklarından birini oturtup kitabı açıyor masal anlatıyor,
- Bi jamanlaay, evvey jaman içindeee, buyadaa bi inek vaymııış ..

Espri anlayışı var şakalar yapıp gülüyor. Geçenlerde bir sabah yeni uyandım başımın üstüne Diego' yu koydu sonra da geçti karşıma,
- annee baçında ne vay? Diego vayy hehehe

"Komik" demeye bayılıyor, bugün dizleri üstüne fena düştü sonra da yere attı kendini ay ay diye, eyvah dedik çok acıdı ağlıyor, yanına gittim, katıla katıla gülüyor "kommik, komik oydum ben" diye.

Dışarı çıkarken giydiriyoruz harıl harıl hava buz gibi, bakıp beni nereye götürüyorsunuz böyle der gibi,
- ben neğeye gidiyoyum?

Yine bugün pencereye gitti üfleyip buharlanınca,
- bi tane adam çijiyom oyaya ben
- ....
- mmm adam naçıl çijiliyo anne?

Bezini değiştirirken söyleniyorum ne zaman tuvalete yapacaksın diye, cevap,
- bi jaman anne
- hımm hangi zamanmış o?
- bi gun

- Anne çıkı çıkı oldu, uff oldu bacağım
- Ne oldu?
- çıkı çıkı tuttu * eşofman üste sıyrılıp bacağını sıkmış sıkı sıkı diyor :)

Bu ara doktor gezdik biraz. Deniz'in deyimiyle "Dokdok amca" sına gittik 2 yaş kontrolüne. Kan idrar tahlilleri yapıldı ilk defa. Değerler iyi, et köfte ve balık yememesi kafaya takılmayacakmış yediği sebzeden de demir alıyormuş işte.
Boy uzamış yine 91 cm, 15 kg.

Geçen Pazartesi de göz doktorundaydık. Bir arkadaşımın göz uzmanı kardeşi, Deniz'i resimlerinden görüp bir göz doktoruna göstermemi istemişti. Her şey normal, burun kökü miniklerde geniş olduğu için bazen fotolarda şaşı gibi çıkabilirmiş, gözlerinde düşük numara hipermetropi çıktı. Bu yaştakilerde normal ve olması beklenirmiş, bunda sorun yok. Ama 2 göz arasında yarım derece fark olması nedeniyle 3 yaşta tekrar kontrole götüreceğiz, olası bir göz tembelliği riskine karşın.

Benden bu kadar çok bile yazdım. Karmakarışık bir post olmuş okuyabilenler affetsin..
Berna' ya fotoğraflar için teşekkürler..

27 Ocak 2010

Çocuk Esirgeme Kurumu

Sevgili Açalya çok güzel yazmış.

Ülkemizde Çocuk Esirgeme Kurumu gibi yardıma, bakıma ve sevgiye muhtaç binlerce çocuğun yaşadığı bir yer var ama ancak birileri hatırlatırsa aklımıza geliyor.
Hep gazete, TV' den öğrendiğimiz kötü olaylarla hatırlıyoruz bu kurumu malesef.
Kıyafetler küçüldü, zaten çok az kullandım yepyeni gibi ya da kullanmadıklarım da çok diyorsanız, çocuğunuzun artık oynamadığı sağlam ve temiz, nereye vereceğinizi bilemediğiniz oyuncaklar varsa her ilde bulunan ve bunlara çok ihtiyacı olan ÇEK yurtlarına verebilirsiniz. Bilgi almak ve her ildeki iletişim bilgilerine ulaşmak için resmi web sitesi SHÇEK.
İzmir Karşıyaka Çocuk Esirgeme Kurumu bizim buradaki, ben ilk fırsatta bir paket hazırlayıp gidiyorum.

Deniz'i yalnız büyütüyor olmasam ya da fırsatım olsaydı gönüllü annelik yapmayı da çok isterdim miniklerle oyun oynamak, onlara biraz olsun ihtiyacı oldukları sevgiyi, güleryüzü verebilmek için.

Çiçekli Mim


Sevgili Berna, Esra ve Elif 'ten geldi papatyalı blog dostluğu mim'i, çok teşekkürler..
Çok zaman oldu aslında ama tembel ben anca buraya yazabiliyorum şimdiye dek hepsi sahibini bulmuştur. Benden de tüm okuduğum ve bizi takip eden arkadaşlarıma gitsin.

23 Ocak 2010

Takvim

2010 İrenbe takviminde Deniz.

Evde birşeylerle uğraşırken arada yanıma gelip "bakağım anne dapıyomuuş" diyor bu komik surat ifadesiyle.
Bu da geçen seneninki. Ne tatlıydı o dişsiz ağız kel yusyuvarlak kafa.

Yazacak çok şey var ama elim gitmiyor.
Ateş çok seviyor diye az önce ona yine kek yaptım.
Haftaya gidiyor erkene alındı. Çok uzaklara. Henüz alışamadım süresi belirsiz ayrılık fikrine canım çok sıkılıyor..

21 Ocak 2010

14 Ocak 2010

Deniz 2 yaşında


Benim minik tavşanım bugün 2 yaşında.
Resim yeni değil aslında 1-2 ay öncesinden çok sevdiğim için bugüne seçtim.

Güzel kızım benim bu sana minik bir yaşgünü mektubu olsun benden.
Edebi laflara becerim yok ama bir annenin dileyebileceği en güzel en tatlı şeyleri diliyorum senin için.
Pırıl pırıl bakan, ışıltıyla gülen gözlerin hiç solmasın, karşına hep güzellikler çıksın ki hayata bakışın hep böyle aydınlık olsun.
Yaşayacağın kötü tecrübelerden zarar görmeden ders alarak çıkasın ki zorluklara karşı direncin ve öngörün artsın.

Seni çok seven aranıza mesafeler girse bile iyi ve kötü anlarda yanyana olacağın dostların olsun. Gerektiğinde tek laf etmeden sessizce yanında dursunlar, binlerce kelimenin yerine geçsin.
Korkuların da olacak içinde ama cesaretini herkes görsün, inancını umudunu hiç yitirme. İleride hangi işi yaparsan neyi seçersen seç severek ve en iyisini yapmaya çalış.
Hayatın getirdiklerinde yanında seninle yol alıp gözlerinin ışığını capcanlı, ellerini sımsıkı tutacak bir sevdiğin olsun. Sağlıkla hep mutlu ol, mutlu et. Sen büyüsen de içindeki çocuk hiç büyümeden sana hep neşe versin.

Senin doğumun şimdiye kadar yaşadığım en güzel şey. Annen olmayı seviyorum, seninle tekrar çocuk olmayı da. Uykudan uyandığın zamanlar terlemiş ensendeki lüleleri koklayıp öpmeyi, sana dair her şeyi çok seviyorum iyi ki benim bebeğim oldun.

2 yaşın kutlu olsun..

"Babies are bits of stardust blown from the hand of God. Lucky the woman who knows the pangs of birth for she has held a star." Larry Barretto


ekleme..saat 22.00 az önce uykuya daldı, babası yanından gelip anlatıyor, uyku öncesi "iyi ki doğdun Deniiiiz" şarkısını "yavaç cöyle babaa hıjlı cöyle baba bi baa cöyle diye onlarca defa hızlı yavaş çeşitli versiyonlarda söylemiş ve söyletmiş ee babası da yapmış dediğini :)

11 Ocak 2010

Arkadaşlık Çerçevesi

Ekin ve Berna' ya gittik. Öncesinde Ekin kuzuya bir hediye hazırlığı.

Gerekenler;
- evdeki atık kutulardan kesilmiş bir resimlik ve çerçeve,
- boya malzemeleri
- çerçeve süslemesi için çeşitli süsler, etiketler ve tutkal
- ve boyamaya meraklı bir minik

Boya yapacağız deyince Deniz çok heyecanlanıp "Yaçaçııın!!" diye bağırıp hoplamaya zıplamaya başlıyor, onun bu isteğini gördükçe benim de yayıntıya ve boyanan yerlere müsamaham artıyor galiba.

Önce eller boyanıp izi çıkarılır, sonrasında çerçeveler fırçayla ve arada parmaklarla boyanır, ben birkaç çerçeve kestim benzerinden anneanne-dedeye ve bize de 2 yaş el izi hatırası hazırlamak için.

Deniz boyarken arada fırçayı bana uzatıp "çok gücel olcak anneee" diye sesleniyor.
Boyanan çerçeve kuruyunca üzerine süsler yapıştırılır. Deniz yarısını yapıştırdı sonra da yorulup kalktı "kardeş dapcak anne" diye sandalyesine bebeğini oturttu yerde ayı dansı yapmaya başladı komik kızım benim.
Resimdeki boşluk bırakılan yere diğer boya meraklısı kuzunun el izi basılmak üzere arkadaşlık çerçevesi tamamlanır.


Kızlar çok eğlendiler kendi kendilerine oyun yaratıp durdular. Çok komik anlar da yaşadık arada 2lik Deniz oyuncakları kapıp "o meniiim hepci meniiim anneee" diye 2 damarını konuşturdu, 3lük Ekin de niye Deniz benim diyor onlar benim amaa, dediğimi neden yapmıyor anne diye anlamaya çalıştı. Keşke aynı yaşta olsalar dedik hep, böyle bile anlaşabiliyorken.

Küçük ressamlar işbaşında.

Çılgınlar gibi eğlendikleri anlar, defalarca zıplayıp katılırcasına güldüler dinlenip tekrar hoplamaya başladılar bizi de çok güldürdüler.

Çok keyif aldığım bu gün, güleryüzü, sohbeti ve çok daha öncesinden tanışmış olmayı dilediğim arkadaşlığı için Berna' ya çok teşekkürler, kocaman bir dilim ev yapımı pasta ve diğer yiyip içtiklerim için de :)

8 Ocak 2010

Mini mini oyunlar

Minicik, iki tane "iki" den bir oyun grubu.

Ayşegül ve Doğa' yla bir mail grubu sayesinde bu yaz tanıştık.
Pazartesileri buluşuyoruz aksilik olmadıkça.
Kızlar iyi anlaşıyor, iletişimleri güzel ikisi de dilli maşallah.. tabii bazen "iki" damarları tutuyor bıyaaak beniiim hayııyy o meniimm anneee!! krizleri yaşanabiliyor.

Dışarda, bizde ya da onlardayız. Deniz Doğa'nın evinden ayrılmak istemiyor ama.
Gitme vakti benden ciddi anlamda kaçıyor ıııhh ben buuyda kalcaaam ditmiyceem!!
Nedeni de kapkara bir Bitter, cocker kendisi.
Deniz Bitter'in topunu düşürmesini bekliyor kapıp gene ona atıyor "annne ona bak ona baak annee gidiyoo yakayadıı topuu ihhi ihi "

7 Ocak 2010

2010..

Yılın ilk haftası geçti bitiyor bile.

Oysa ben dileklerimi listeleyecektim. Süslerini atınca annanne ve dedenin bahçesine dikeceğimiz Deniz' in minik çam fidanını fotoğraflayacak, yılbaşı akşamı hediye heyecanını, çocuklar arasında nasıl oynayarak eğlendiğini anlatacaktım.

İçinde bulunduğumuz belirsizlik, muamma hali nihayet sona erdi, benim de huzursuzluğum, tuhaf ruh hallerim, miskinliğim. Olmayacağına kesin gözüyle baktığım bir gelişme oluverdi işte rüyamda görsem inanmayacağım. Değişiklik, yeni bir başlangıç. Hayırlısı diyorum klasik ağzımızda ya hep, güzel şeyler olsun umarım.

Yeni yıldan tek dileğim sağlık. Eşime, anne ve babama, bana, tüm sevdiklerime arkadaşlarıma en çok da Denizkızıma. Gerisi boş sanırım bir şekilde hayatın akışına uyum sağlıyoruz. Maceraya atılabilme gücü de istesem biraz.


Güzel başladı ilk hafta. Deniz ve vapur, tatilde aylak gezintiler, bolca kahve ve pasta tadımıyla. Arkadaşlarla uzun lezzetli kahvaltılar, Deniz'in halinden memnun, neşesinin enerjisinin hiç bitmediği anlarla. Ve tabii günü hiç kaçırmak istemeyip öğlenleri hiç uyumadığı akşamına da erkenden sızdığı günlerle.

Başı mı poposu mu belli olmayan komik tavuğa Deniz'in tepkisi, "Hoyoja bak anne ü-ürüüüü"

Önce midillilere yanaşırım sonra da bir hızla kaçarım
kaçarken de aynen böyle diyor " middiddii geymee kaçıyoyum been "

Güyo'yla ve Öjgüy amcayla koşturdum oynadım hiç yorulmadım.

Sinem & Mehmet'in yeni tükkanı :)

Çok şirin, çok emek verilmiş. Doğal, katkısız ürünlerle dolu Atatürk Orman Çiftliği, Güzelbahçe.
Arka taraftaki denize nazır saklı köşede kahvelerimizi içtik, bu arada etraftaki yumurtaları yutata canavarı Deniz'den korumaya çalışarak.

Unutmadan.. Yılın ilk günlerinde evimize bir kar tanesi düştü.
Füsuncum çok sevindirdin beni bunlardan biri de benim içinmiş meğer.
Çok teşekkür ederim arkadaşlığın, blogumu devam ettirme sebeplerinden biri olduğun için.