Biliyorum bu hafta pek uzun bir ara verdim. Eşimin şehir dışına gitmesi gerekiyordu ve "yeter artık yalnız kaldığımız" nidalarıyla ben ve oğlum da peşine takıldık. Daha önce bahsettiğim gibi biz Çin'in yeni gelişen bir şehrinde yaşıyoruz. Gittiğimiz şehir ise Çin'in başkenti Pekin'di. Orada elime rehber kitapçığını alıp, gidilebilecek yerleri seçip (tabii 2 yaşındaki yaramaz bir çocukla) elimden geldiğince kimi zaman yürüyerek kimi zaman taksiye atlayıp gezmeye çalıştım, alışveriş yaptım. Ünlü yasak şehire gittim, ilk alandan geri döndüm o ayrı. Sağolsun oğlum uçan tekmeleri ve kanında varolan küçük Osmanlı'lığın naralarıyla beni spot ışıklarının altındaymışım gibi hissettirince, oradan uçarcasına kaçtım ama azimliyim, bir gün Çin Seddi'yle beraber özgürce de gezebilmeyi umuyorum.
Geçen haftadan beri davet menümü bekliyorsunuz biliyorum, biraz da özür anlamında bu postta bolca resim ve tarif olsun dedim. Aslında bu pek beğeni toplayan hatta evlere götürülen elmalı payları sonraki post'un başlığı yapayım demiştim ama bu da bana ceza olsun. Elimde başka hiçbir tarif de kalmadı, öğrencilik yıllarımdaki gibi ödevimi hep son güne bırakmış hissim var içimde. Belki sonraki denememi yine Çin tariflerinden biriyle yaparım. Hem "Philadelphia" krem peyniri de bulmuşum, kim tutar artık beni?
Bu pastanın kaplaması için ilk defa Ayşe'nin sitesinde rastlayıp koca bir "yaşasın!" çektiğim marshmellow'lu şeker hamurunu yapıp kullandım. Şimdi diyorum ki keşke buraya gelirken kilo kilo glikoz ve jelatin tozu stoklamasaymışım. Gerçekten hazır şeker hamurundan farksız ve mis kokulu bir hamur elde ettim. Yalnız ben beyaz renkte marsmellow bulamadığım için hamurum mecburen pembe ve türevleri oldu, o konudaki araştırmalarım sürüyor. Tarif için lütfen tıklayın.
Pastamın pandispanyasını 2 gün önceden yapıp streçle sardım. Dolapta beklettim. Kalıbım 25 cm'likti.
Malzemeler
6 yumurta
1,5 su bardağı toz şeker
1,5 su bardağı un
1 paket şekerli vanilin
1 paket hamur kabartma tozu
50 gr. eritilmiş tereyağı
Bir çimdik tuz
Yumurtaların aklarını ve sarılarını dikkatlice iki kaba ayırın. Akları tuzla beraber köpük köpük olana dek çırpın. İçine azar azar toz şekeri ilave ederek çırpmaya devam edin. Tüm şeker eklendikten sonra karışım pürüzsüz ve koyu bir hale gelinceye kadar çırpmaya devam edin. Şekerler eriyince (ben karışımı iki parmağım arasında ovalıyorum elime pütür gelmezse çırpmayı bitiriyorum) içine yumurta sarılarını ekleyin ve karışıma çırparak yedirin. Unla beraber kabartma tozu ve vanilyayı eleyerek karışıma katın ve mikserin en düşük devrinde karışıma dikkatlice yedirin. Son olarak yağı ekleyip çırptıktan sonra yağlanmış kalıbınıza döküp önceden ısıtılmış 175 derecedeki fırınınızda pişirin. (Fırının kapağını ilk 20 dakika açmayın)
Krema için (Tarif Leman Cılızoğlu'ndan)
3 yumurta
1 çay bardağı un
1 su bardağından 1 parmak eksik toz şeker
2 su bardağı süt
Yarım limon kabuğu rendesi
1 paket şekerli vanilin ya da yarımçay kaşığı silme saf vanilya
Süt, vanilya ve limon kabuğu rendesi hariç tüm malzemeyi bir tencereye koyun, sütü azar azar ilave edip topak olmamasına gayret ederek karıştırın. Ateşe koyup koyulaşana dek karıştırarak pişirin. Kaynayınca 1 dakika fokurdamasına izin verin. Altını kapatıp vanilya ve limon kabuğu rendesini ekleyip karıştırın. Kremanızı ara ara karıştırarak üzerinin kaymak tutmasına izin vermeden soğutun. İyice ılınınca üzerini kapatıp dolaba kaldırabilirsiniz. Pastada kullanmadan önce mikserle tekrar çıprmayı unutmayın.
Pandispanyamızın bombe yapan kısmını tırtıklı bir bıçakla keserek düzlüyoruz. Artan parçaları krema için bariyer yapmakta kullanacağız. Kekimizi 3 kata ayırıyoruz. Üst kısımdan kalan kekleri elimizle ufalayıp bir kaseye dolduruyoruz, içine 2-3 çorba kaşığı hazırladığımız kremadan koyup hamur yapar gibi yoğuruyoruz. Hazırladığımız hamuru eşit iki parçaya ayırıyoruz, bir parçasını kullanarak uzunca yuvarlıyoruz. Pandispanyamızın ilk katının dışına çember şeklinde çerçeve yapıyoruz. bu sayede kremamız pastamızdan taşmayacak. Bu yöntemi blog dostlarımdan Zümrüt'te görmüştüm, kendisine de çok teşekkür ediyorum bu harika fikir için.
Yaptığımız çerçevenin içini, hazırladığımız kremanın üçte biri ile doldurup içine arzu ettiğimiz meyve veya dolgu malzemelerinden birini koyuyoruz. Ben pastamın ilk katında çilek, ikinci katında muz parçaları kullandım. Daha sonra kalan hamurdan ikinci çerçeveyi yapıp ikinci kata da sıralıyoruz. Tekrar krema ve meyve ile doldurduğumuz pastamızın üzerini kapatıp etrafını kalan krema ile iyice sıvıyoruz.
Pastamızı en az 3-4 saat dolapta beklettikten sonra hazırladığımız şeker hamuru ile kaplıyoruz.
Uygun büyüklükte açtıımız hamurumuzu, düzgünce pastamıza giydirip fazlalıkları bir rulo kesme aracıyla alıyoruz.
Kestiğimiz parçadan uzunca bir kurdele kesiyoruz ve pastanın alt kısmına çok az su sürerek yapıştırıyoruz. Ben süslemesinde "cımbız" denilen bir aleti kullandım. İlk defa kullandığım için de pek düzgün olmadı malesef. Yine pastanın üst kısmını da bu alet ile çepeçevre olmak üzere şekillendirmeye çalıştım.
Pastamın süslemesi için pek fazla alternatif düşünemedim renklerim kısıtlı olunca; sadece iki renkten güller ve şekiller hazırladım. Gülleri az bir hamurun üzerine batırdım, kalan şekilleri ise dağınık bir şekilde pastama yerleştirdim. Güllerin arasına birkaç aksesuar yerleştirerek daha ferah bir görüntü yakalamaya çalıştım.
Hemen yeni arkadaşlarımın pastamı nasıl bulduklarını anlatmak istiyorum; öncelikle hepsi şok oldu, daha önce böyle bir pasta görmediklerini dile getirdiler ve beni tebrik ettiler. Bir bilseler ki Türk hanımları daha neler yapıyor, bu pasta onlarınkinin yanında çirkin kalıyor; hayretleri iki katına çıkardı eminim. Kimisi pastanın resmini çekti, kimisi bu işi profesyonelce mi yapıyorum diye sordu, kimisi ders vermemi istedi. Bu işi profesyonelce yapmadığımı ama bir çok arkadaşım ve sevdiklerim için bolca bu tarz pastalar yaptığımı ifade ettim. İsteyen olursa yapabileceğimi de ekledim ;)
Menüdeki bir başka şaşırtıcı tadımız "kısır"dı, herkes en az 2 sefer daha aldı ve bin tane de soruya maruz kaldım. "İçinde ne var", "bu kuskus mu", "domates tadı var ama domates yok" gibi. Aslında ben kısırın içine marul koymam ama elimde dereotu olmadığı için(burada yok) yeşillik gözüme az geldi. Bir de bulgurun bir buğday türevi olduğunu ama kuskusun makarna türevi olduğunu ve ikisinin farklı olduğunu anlatamadım, zira buradaki ve yabancı ülkelerdeki kuskus aynı bulgura benziyor. Araya bunun geleneksel bir Türk yiyeceği olduğunu da sıkıştırdım, Yunanlılar'ın da bizim pek çok lezzetimizin üzerine yattığından da dem vurmayı unutmadım. Sonuç olarak çok beğendiler ve ben de çok sevindim.
Diğer bir salata da makarna salatasıydı, içinde mısır, havuç, bezelye ve bolca turşu vardı. Makarna salatası da severek tüketildi.
Yine misafirlerimin ayıla bayıla yedikleri bir başka tat da Cafe Fernando'nun çikolatalı brownie'siydi. Bu tarif benim favorim ve en can kurtarılması gereken zamanlarda koz olarak kullanıyorum. Bu seferki brownie'yi iki kat malzeme ve yarım kilo çikolata ile hazırladım. Üzerini çekilmiş antep fıstığı ile süsledim. Sonuç olarak evlerine kocalarına ve diğer çocuklarına da götürdüler.
Menüdeki tuzlu çeşit ihtiyacı için son anda Saliha'da gördüğüm "tereyağlı poğaçaları" denemeye karar verdim. Poğaçaları bir gece önceden hazırlayıp şekillendirdim, tepsiye dizip yumurta sarılarını susamlarını serptim. Ertesi gün pişirdim ve sonuç harikaydı. Bir sonraki güne bir tane bile kalmamıştı.
Menüdeki son çeşitim ise "elmalı pay" dı. Günün en çok konuşulan tatlarındandı elmalı pay. Daha önce yemediklerine inanamıyorum çünkü her zaman çok klasik bir tariftir elmalı turta veya pay. Hamurunun mayalı olup olmadığı ise en büyük merak konusuydu. Yine evlerine giderken birer ikişer alınıp götürüldü. Bu arada herkese herkese bolca plastik kabımı dağıtmak zorunda kaldım inşallah hepsini geri alabilirim ;) Bu tarifi sonraki yazıma saklıyordum ama bir an önce paylaşmak istedim. Tarif yine Leman Cılızoğlu'ndan uyarlama ve kesinlikle garantili bir sonuç.
Malzemeler
3 adet elma-rendelenmiş
1 tatlı kaşığı dolusu tarçın
1 çorba kaşığı toz şeker
3 çorba kaşığı yoğurt
3 su bardağı un
250 gr. tereyağı
Yarım limon suyu
1 paket hamur kabartma tozu
4 tepeleme çorba kaşığı pudra şekeri
Yarım su bardağı iri çekilmiş ceviz
Elmaları bir tavaya koyun, üzerine toz şekeri serpin. Tarçın ve cevizi ekleyip karıştırın. Elmalar suyunu salıp çekene kadar pişirin. En fazla 15-20 dakika sürecek bir işlem bu. Daha sonra iç malzemenizi soğumaya bırakın.
Un, oda ısısında biraz yumuşamış yağ, kabartma tozu, limon suyu, pudra şekeri ve yoğurdu bir kaba koyup ele yapışmayan bir hamur yapın. Hamuru buzdolabında 10-15 dakika dinlendirin. Daha sonra yarım cm. kalınlığında açıp geniş ağızlı bir bardak ya da kalıpla yuvarlaklar kesin, bir kenarlarına soğumuş elmalı içi koyun. Yarım ay şeklinde hamuru bastırarak kapatın. 180 derecedeki önceden ısıtılmış fırında üzerleri pembeleşene dek pişirin. Bir kabın içine bolca pudra şekeri koyun, kabın içinde tek tek her yerlerini pudra şekerine bulayın, servis tabağınıza alın.