Vişnap

Kişisel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kişisel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bir minicik 2 aylık bebek kaç gündür öylesine etkiledi ki beni,sizleri ve tüm Türkiye'yi.Nasıl kötü bir kaderi varmış yavrunun.Şu yazımı yazarken gözlerimden yaşları tutamıyorum içim doldu doldu kaç gündür.Burada kişisel yazmama kararı almıştım da gel gelelim değil buraya yazmamak,sokaklar da duvarlara dahi yazasım var içimde ki isyanları.

Anneye tüh desem diyemiyorum ruh sağlığının mutlaka bozuk olduğunu düşünüyorum.Hiç bir sağlıklı bünye bu tür acımasız bir davranış içinde olmaz olamaz.Annenin ailesini de sorgulamak lazım insan hiç mi evladı ile ilgilenmez hiç mi uzaktan da olsa takip etmez mi.acaip tutarsız davranışları görmezden mi gelinir.Okul da okulun müdürü ve diğer öğretmenler de mi hiç farkına varmadılar kadının tutarsız davranışlarını?Ya peki bebeğin babası onun hiç mi suçu yok?Bebeği yapmayı biliyorsunuz da sorumluluğunu nasıl almazsınız,bilemezsiniz.

Böylesi bir kaderin karşısında nutkum tutuluyor.Bebeğin minicik bir bebeğin ah yavrum açlığa 4 günlük  bir direnme ile karşı durmaya çalışmışsın ama senin yazgın kötüymüş bebeğim.Hani umarım o annen ki ruh sağlığı  bozukta olsa ölüpte yanına geldiğin de o büyük hesap günü umarım şefaatçisi olmazsın kuzum.

Burada komşuları da sorgulamak lazım.Öyle bir duyarsız hale geldik ki yan komşumuzun  ne halde yardıma ihtiyacı var mı yolunda gitmeyen durumdalar mı diyemiyoruz bile öylesine alakasız ki birbirimizle.

Bir Allah'ın selamını dahi esirgiyoruz karşımızdakilerden.Oysa selamlaşmak nasıl bir güzel duygu iletişimlerin başlangıcıdır.Bizler Türk toplumu olarak böyle duyarsız değildik.Ne oldu bizlere de güzel olan değer yargılarımızı yitirdik.Neyin peşindeyiz bu hayat dediğimiz çarklarının arasına almış öğütüyor  un ufak ediyor bizleri.Lütfen biraz daha duyarlı olalım karşımızda ki insanlara karşı.

2 aylık alıp verdiği nefesi duyarsızlıkların yumakların da yok olan bebek sen bir melek olup gittin bu dünyanın acımasız insanlarından uzaklaştın orada huzur içinde uyu bebeğim.

Allah'ım başka bebekler ölmesin,çocukların,bebeklerin yüzleri hep gülsün mutlu olsunlar sıcacık yuvalarında sevecen anne babalar nasip et her bebeğe.

Selam yeni güne selam uçan kuşlara,selam yüreği pırpır edenlere,selam iyisi kötüsü ile selam olsun dünyaya bana,sana,o'na bize;sokaktaki aç kediye,köpeğe.Bugünler de benim de içim pır pır ediyor hep.Devamlı yazmak yazmak,çizmek isteği ile doluyum.Bir aydır  mutfağım Ramazan dolayısı ile tatildeydi,çok rahattım.Bayram geldi mutfak full başladı çalışmaya.Offf  offff  çektim;dolapta ki tabaklar,bardaklar sallanıp yıkıldılar mı acaba karşıda ki dağlar gibi?Sanmam onlar pek mutludurlar vişnaplarının  şefkatli sevecen elleri ile okşanacaklarından da ben cıks pek değilim.

Ahh klavyemin caps lock tuşu da bana azizlik yapmasa da rahat yazsam yazılarımı.Haaa bir de "D"harfi pek yaramaz oldu bir kaç gündür.Kaptırıp kendimi yazıyorum bir dönüp bakıyorum ki offff olamaz yine "caps lock" tuşunun azizliğine uğramışım haaa "D" harfi de arada saklamış kendini.Olsun yine de yazacağım ben inatlarıma gelip.Bugünler de kese kağıtlarına bile fena bakıyorum alıp içinde ki domatesleri boşaltıp kalemim ile üstüne yazasım geliyor.

Arkadaşlar yeni kişisel bir blog açma düşüncesindeyim.Bu kişisel yazım burada belki son paylaşımım olabilir ki öyle de olacak artık bundan sonra.Burada sadece mutfağımda pişirdiklerimle var olacağım.Haa bu arada bir de ilk şiirimi yazdım bende ki deli cesaretine bakarmısınız?Ben kim şiir yazmak kim.Sabahın 6.00'sıydı.Anlamadım  nasıl oldu nasıl yazdım kelimeler kendiliğinden döküldü  yüreğimden dışarıya.Azat edilmişcesine saçıldılar dışıma her bir kelimem kelebekler gibi.Güzel oldu mu vallahi ben sevdim iyi veya değil ama sonuçta benim ilk şiirimdi.Belki ilk yazdığım şiirim ile yeni bloğuma ilk başlangıçı yapabilirim.Ya da saklarım kendime ben de yüreğim de kalır.

Aslında olmuyor,yakışmıyor hiç,bir yandan ocakta soğan kavrulurken bir yandan yazı yazmalar.Oysa bana bir kahve bir de bir de işte  demeyim cızzz dediğimizden ondan lazım yanımda eşlik etmeli.Kalk soğanlar yanmasın bir iki çevir devam et yazıya.İsterdim ki ellerim,parmaklarım soğan değil mürekkep kokmalıydı.Komik,yüreğim  mürekkep ister mutfak illa da kavur şu soğanları der:)

Yarın bayram bitiyor,bitsin oldum olası sevmem bayramları.Her sevdiğimin yokluğu ile her biri için ayrı sızlıyor gönlüm.Dayanması zor aklıma gelir eski bayramlarım ailemle soluğu Kartal'da alışlarımız.Kabarık mavili elbisem mavi pabuçlarım ile nasıl da cakalı yürürdüm çocuk masumuyetim ile bir elim annem de diğer elim babamın ellerinde Yakacık'a gidişlerimiz.Güzeldi.O güzelliğinde canına okumuştu annemlerin aile büyükleri.Babaannemler  biz erkek tarafıyız ilk önce bize gelincek bayram da.Anneanne tarafı olmaz önce bize.Haaahhh çekişin sizler böyle annemle babamda beraber aldıkları karar ile hiç birine gitmemeye karar verip bu kararlarını uygulamışlardı.Çok iyi yapmışlardı da ama ben severdim kuzenlerimle bir arada olacağım diye geceden heyecanı ile uyku tutmazdı beni.

Sonrası önce babaanneler,dedeler öldüler.Sonrası annem,babam bizler de kaldık böyle dımdızlak dünya yüzün de.Gel de sev bayramları sevebilirsen.
Bugün 2.nci günü bayramın ziyaretlerine gideceğim.Aslında bilmem nedendir hiç istemiyorum oraya yanlarına gitmeyi.Çok üzülüyorum gittiğim de."Bayram gelmiş neyime."

SEVGİLERİMLE HOŞÇAKALIN..

Varmıydı öyle zoru görüp yüzüstü bırakmak karşındakini hemde nefret ederek gitmek.Nefret ettiğin sana ne yaptı da nefretini kazandı:( Öncesi arkadaşım dedi sana bağrına bastı.İlerledi günler aylar,yıllar geçti gitti tanışmaların üzerinden arkadaşlığına sığmaz olmuştun sen,aldı seni dostu yapıp başı üzeri taşımaya gayret etti.

Çok güvenmişti sana.Elinden geldiğince seni kırmamaya özen gösterdi hep.Çünkü sen onun kıymetlisiydin.Ya sen naptın kırsan iyi budadın da gittin.Çok canını acıttın.Bunu hak etmemişti hiç.Kirpik dipleri ıslak,istemsizce süzülen gözyaşlarının tuzu yanaklarını yakıyor artık.O çok nefret ettiğinin.

O ki bir sana değil bir  diğer dostum dediği kişiye de çok kırgın çok çok.Artık itiraf edip açıklıyor yüreği taşımıyor içinde tuttuğu acıları:(Siz iki dostum dedikleri siz var ya siz  hala sizler için ağlıyor nefret ettiğiniz.Kapının dışında kırdınız kanadını onun.Hoyratca savurdunuz dostluğunu.

Sizin olsun bundan sonra yaşantınız.Onu attığınız bir dost mezarlığında artık duyguları,ruhu öldü onun:(

Yine de kahretsin ki sizleri çok seviyor kaldırıp atamıyor yüreğindenAkıllandı bundan böyle kimseye dostum deyip güvenmeyecek deliler gibi ağlattığınız.
Sahi Dost kime denir.?



Selam sevgili arkadaşlarım nasılsınız?Ben de biliyorum sen nasılsın dediğinizi duyuyorum şükür iyiyim biraz işlerle boğuşuyorum şu aralar.Sizlerden bayağı bir uzak kaldım,hepinizi öyle çok özledim ki.Şimdi fırsat bulup hepinizi tek tek ziyaret ediyorum.Ne güzelmiş sizlerle beraber olmak içim,gözüm,gönlüm açıldı her birinizin bloğunda dolaşırken.Kiminizden bir parça kek,kiminizden bir dilim börek aldım.

El işi yapan arkadaşlarımın büyük emeklerle işledikleri örtüleri el işlerini hayranlıkla seyrettim.Kimi duygularını bloğuna döken arkadaşlarımın nefis yazılarını,şiirlerini okuyup  ruhumu ödüllendirdim dar vakitlerimde.Hepimiz bayram yaptık.Haber vereyim sizlere yoktunuz o an da dayanamadım işte alıverdim.Kimi bir tabak yemekti,kimi nefis çorba,salata neler neler vardı bayram havası gibiydi bloglarınız.

Daha ziyaret edemediğim arkadaşlarımın blogları var aklım onlara takılı kaldı bu gece ya da yarın ilk fırsatta ziyaretlerindeyim hem de çat kapı yapacağım.Severim ani habersiz ziyaretleri samimi gelir bana hep.

Arkadaşlar şimdi benim sizlerden bir ricam olacak bu güzel blog ziyaretlerim de bazı arkadaşların bloğuna kolay ulaşamadığımdan isteğim şudur ki yeni sistem olarak biliyorsunuz artık bloglarımızı readerden değil GOOGLE+PLUSS'tan takip ediyoruz.Benim gibi sizlerin de hesabı var gplussta.Bazı arkadaşların sayfasında hakkında bölümün de blog adresleri yok.Benim de yoktu.Sağolsun arkadaşım yardımcı oldu  bloğumun linkini iletişim bilgilerimin linkini koydum bana kolay ulaşabilesiniz diye.Sizlerde iletişim bilgilerinizi blog adresinizin linkini gplussta hakkında bölümüne koyarsanız  bu hem size hem de biz takipçilere çok faydalı olacak diye düşünüyorum.

Aldığım bir duyuma göre temmuz ayında reader kapanıp bütün bloglar  gplussa geçecekmiş.Hala geçiş yapmayan,bilmeyen arkadaşlarım varsa bunu bilsinler istedim.Tabii karar sizlerin yine de.Ben sizleri artık readerden takip etmiyorum,edemiyorum gplussa geçiş yaptığımdan beri.O zamanlar çok kolaydı sizlere ulaşmam.Hala geçmeyen arkadaşlarım varsa bir an önce tavsiye ediyorum.İlk başlar bilemeyip çok zorlandım bocaladım.Hatta bloğuma gelen yorumları cevaplarken bile takip edemediğimden bayağı bir zorlanmıştım.Takip dahi edememiştim,kısa süreli kopukluk yaşamıştım bloğumla ilgili.Adeta canımın içi bloğuma yabancılaşmıştım. Ama inanın öğreniliyor hatta eski takip sisteminden daha fazla keyif alınıyor.

Umarım yine çok konuşup başlarınızı ağrıtmamışımdır.Biraz fazlaca konuştum farkındayım farkındayım ama işte arada oluyor böyle.
Hepinize kucak dolusu sevgiler,selamlar yolluyorum.
Bir hayat ki hem sevip an geldiğinde nefret ettiğimiz gün batımında doğacak gün ile gelecek olan güzellikleri umarak günleri ardı sıra arka arkaya devirdiğimiz çark.Bir baktığımızda elimiz de olan bir yarım sevda ucundan kıyısından tutup çoğaltmaya çalıştığımız oyalandığımız koca bir muamma.

Kimilerine toz pembe tül uçuşluğun da hafifce geçen kimilerimize de demirden gemileri karada yüzdürmek gibi zorlayan bir  ömür yiyici.Kimilerimizin yarım kalan hayallerini rafa kaldırma vakitleri gelipte istemeyerek kaldırdığında,arada raftan alıp yeniden bir iki oluşan tozlarını üfleyerek hayaller denizin de boşa kulaç atmalar bile bile akıntıya ters yüzmeler.
Sonrasında öyle bir an gelip te o tozlu rafı emanet bırakılan hayallerle baş başa bırakıp hiç yanına yöresine uğramamak.Can acıtsa da zaman içinde acılarda nasırlaşıyor bunu yaşayarak öğrenmek.Bilinen tek şey kader herkese ayrı yazılıyor kimileri iltimaslı,kimileri umudunu öbür dünyada soracağı sorunun cevabını alma ümidiyle aldığı nefesi vermeye devam edip gidiyor.

Gün gelecek aldığı nefes son olup dışarı değil içeri üflenecek işte bunun adı da son nefes olacak.

Ve aşağıda  Hicaz makamında Sâdettin Kaynak'ın bestelediği,sözlerini Mustafa Nâfiz Irmak'ın yazdığı çok güzel çok sevdiğim eserini haydi beraber dinleyelim mi?
Son ümidim de bitti,kuş gibi uçtu.
Sevgiler sevgiler,hayalleriniz de olan umutlarınızın hiç bitmemesi dileği ile yıllarınız tül uçuşluğunda geçsin.


Dün ile bugün işim dolu olmasaydı muhakkak cafeye gider deniz kenarında çayımı,kahvemi yudumlardım böylesi güneşli güzel gün de.Benim gibi ev de olup işler ile boğuşanlara ve de hayal ettiğim gibi dışarıda gezmeler de olan hepinize herkeslere kocaman kocaman sevgiler,selamlar yolluyorum sıcacık yüreğimden.
Çalan telefona bakmak için işime ara verdim eşim arayan köye gitmiş dönüşte uğrayacağını söyledi.Tamam dedim süt almış oooo bu çok güzel işte ne zamandır sana sütlaç yapmayı düşünüyordum dedim.Çok sever sütlaçı uzunca bir ara oldu yapmamıştım biliyorum ki çok özlemiştir:)

Bir saate kalmadı geldi,bir sürü bir sürü yeşillikler ile.Hepsini kendi elleri ile toplamış.Haa haaa vallahi ben bazen çok muzip oluyorum ne öğünüp nispet yapıyorsun şimdi peki ineğin de sütünü sen sağaydın da göreydim dedim:))

Köyde akrabaları var buranın oturduğumuz semtin çok güzel yemyeşil doğa içinde bir sürü köyleri var her köy birbirinden güzeldir.Şanslıyız bu konuda.Arada gider kendimizi doğanın,sakinliğin kollarına atarız.Gerçi bizim yaşadığımız yer de az köye benzer araba bile nadir geçer:)Kuş cıvıltıları,kedi miyavlamaları,köpekler hep yanımızdalar zaten yakında bizlerin nüfusunu bile geçecekler:)

Haa bu arada bizim evin bodrumuna ben Görele'de iken kedi doğurmuş iki tane yavrumuz var biri beyaz diğeri siyah.Siyah minnak kedinin adını profitröl koyduk.Beyaz minnak kedi ise hala isimsiz.Şöyle çarpıcı,frapan,janjanlı bir ismi olsun istiyorum.Giden kaybolan kedimin yerine Rabbim bana bu kedileri nasip etti diye düşünüyorum .

Şimdi bakın bu postu neden yazmaya karar verdim şu gördüğünüz yemyeşil taptazecik yeşillikler için konu bu olacaktı.Ama ben naptım lafı oradan aldım buraya kedi yavrularına kadar getirdim.Yok anam yok anlıyorum ki çenem bazen çok düşüyor.Neyse başınızı ağrıtmadan,sıkılıp bloğumdan kaçmadan hemen konuya geliyorum gitmeyin lütfen yaaaa:))Haa bu arada sütü de ateşe koydum kaynasın bir yandan diye umarım unutup,yazıya dalıp taşırmam.
Köyden gelen bu ürünlerin hepsi inanın zümrüt gibi,dokuları ise ipek ipek ellemeye bile çekiniyorsunuz ayıklayıp,temizler iken Maydanozların sapları incecik imrendim narinliğine.Pazılar yumuşacık saplarını elimle cıt cıt kopardım.
Taze soğanların tepeleri toprak içindeydiler.Toprağını bile ayrı sevesi geliyor insanın.Dereotları tül tül içimden onları avuçlarımın içine alıp üfüresim geldi ne güzel uçuşurlardı mutfakta da bana iş çıkar,aman aman iş istemiyorum ben:))Taze naneler bana birden limonata içme isteği verdi.Ahh yanında da eli yüzü düzgün bir zeytinyağlı biber dolması bol naneli olmalıydı şimdi.Yapacağım ama bu isteklerimi.Biber olmasa da pazılarımla sarma yapacağım.Pazıların saplarını da haşlayıp bir güzel kavuracağım bol karabiberli yeme de yanın da yat :))
Maydanozları inanın yıkayıp limonlayıp yiyesim geldi onları da akşam yapacağım kıvırcık salatanın içine katacağım bol taze naneler ve taze soğanlar ile  muhteşem olacaklar dereotunu da unutmayacağım ilave etmeyi:)
Haaa süt ne alemde bir bakayım.Ahhh tam yaramazlık yapıp taşmaya niyetlenirken yakaladım onu kabarmış ha taştım ha taşacağım derken.Sütü soğusun buzdolabında bir tam gün bekletip üzerinde oluşan kaymağını alacağım.Kahvaltılar da nasıl güzel olur reçel,bal ile sıcacık ekmek üzerine sürüp yemeleri.Yarısından sütlaç yapıp kalan yarısını ya içeriz ki ben pek sevmem süt içmeyi.Belki yoğurt yaparım bir kilo kadarı ile.
Aşağıda sütün ılık hali bu daha.Buz dolabında tam soğuyupta üzerinde oluşacak kaymağı düşünemiyorum.Şimdiden bile yarım parmak kalınlıkta kaymağımız:) 
Kara lahanalarında saplarını koparttım pazının sapları ile beraber  kavurmasını yapacağım bol soğanlı içine taze soğanda katmayı düşünüyorum.Pazı ve karalahanın yaprakları tabii ki sarma olacaklar.
Bugün de buranın semt pazarı var niyetim gidip iç bakla,semiz otu,enginar almaktı.Hasret kalmıştım Görele'de sizler yapıp paylaştıkça nasıl canım çekmişti anlatamam.Fakat daha bir şey alamam pazara da gidemem köyden gelenleri ancak bitiririz.Demek niyet ile değil istekler kısmet ile oluyormuş.Artık haftaya nasipse  giderim pazara.
Kara lahanaların yapraklarını saplarını yıkayıp haşlayım yarına ön hazırlık olsun işim azalsın biraz.Sütlaç yarından sonraya pişecek.Hepsinin tariflerini,fotoğraflarını kısmet olursa sizler ile paylaşacağım.Aslında imkan olsa da yaptıklarımı kurduğum sofrada hep beraber yesek,içsek paylaşsak ta maalesef hepimiz birbirimizden uzak uzağız.Gönüllerimiz iç içe beraber nasılsa deyip avunuruz avuturuz kendimizi.
Hepinize kucaklar dolusu sevgilerimi,özlemlerimi yolluyor,sıkıca sarılıyorum.
Görele'den son yazımı da yazıp nasipse Görele defterini kapatıyorum.Dönüş hazırlıklarına başladım usul usul.Ruhum da hem sevinç hem hüzün dalgaları bir arada yaşıyor,yüreğim de adeta dans ediyorlar.Hangisi üstün derseniz ikisi de eşit oynaşıyorlar:)

Seviniyorum bundan böyle net sorunum da olmayacağından çok rahat gelip bloglarınıza ziyaretlerimi yapıp paylaşımlarınızı okuyup yorumlarımı yapabileceğim nihayet.Acısını çıkaracağım:)
Evimizin manzarası muhteşem.Akşama kadar evden günlerce çıkmasam asla canım sıkılmaz.Geldiğim de bir sürü sızlanmalarım olmuştu evin dağınıklığı tozu filan falanı yüzünden boşaymış üzülmelerim.Sağolsun kadın geldi  yaptı tertemiz çicekler gibi oldu.Benim yaptığım işler de benim canıma yetti ahh keşke sağlığım yerinde olaydı da hep işleri ben yapaydım.Kendimi fazla yormuş olmalıyım ki sol kolum bayağı ağrı,sızı yaptı günlerce.İlaçlar imdatıma yetiştiler.İçim huzur doldu.Binlerce kere dualar ettim kadına hala da etmeye devam ediyorum.Kolay değil ev de tadilat olmuş tadilat ardı temizlikler zorludur her zaman.
Çoğu kişinin tercih etmediği,nedeni ise tahminimce diğer cafelere ve çay bahçelerine göre daha bir iptidai olmasından ya da bu eski park dedikleri yer  ekseri Görele'de ki köylerden salı günleri kurulan pazara gelenlerin buluşma yeri gibidir.Köylüsü kentlisi hep burada ben de burada İstanbuldan gelmiş tanıdıklarıma rastlarım bazen.Adres çok güzel,çay bahçesi şahane ağaçların gölgesinin serinliğini hiç bir branda ya da şemsiye veremez.Burada otur,efil efil çayını iç,gazeteni oku,bulmacalarını çöz. Huzurun kolları seni sarsın sarmalasın,kalk git evine sonra:)Seviyorum çok seviyorum eski park dedikleri bu mekanı.Sezonu da açmışlar şükür çaylarını içmek nasip oldu.
Pazara köyden taze tereyağlar,peynirler,çökelekler gelmiş alıcılarını bekliyor.Hepsi doğal miss miss.Ya hakiki dut pekmezine ne demeli,Bidonlar da ki kiraz tuzlamaları sevenlerini bekliyor.
Taze otlar yöresel doğallar uzun uzun sopa gibi olanları çok merak ettim. Eşime telefon edip sordum,tarif ettim nedir dedim haşlanıp kızartılıyormuş ah adını söyledi unuttum neydi neyse zaten de itibar etmedim  sadece baktım geçtim.Maydanozları çok güzeldi.Taze soğanları ise sandım onları pırasa.Taze soğan dediğin ince narin olacak bunlar XL boyundaydılar her biri:))Enginar,bakla hiç görmedim sizler yapıp paylaştıkca canım çekti.Artık İstanbul'a döndüğüm de bol bol pişireceğim:)
Bahçelere,tarlalara ekmek için tohumlar,çekirdekler de satılmak üzere pazar da yerlerini almışlar.
Bu gördükleriniz Girebi adını ezberleyene kadar  kaç kere hep yanlış söylemiştim artık mıh gibi çakılı beynim de asla unutmam bana çok gülmüşlerdi burada yanlış söyledikçe adını:)Girebi Karadeniz yöresinde kullanılan her Karadenizlinin ekmek,su gibi elzem olan bir ihtiyacıdır. Fındık bahçelerine mutlaka girebi denilen bu alet ile giderler.Yolda hem  dalları yana çekip yol alırlar.Hem de fındık toplamak için yukarıda olan fındık dallarını aşağıya çekip rahatca dalda ki fındıkları toplarlar.Kimi de  işe yaramaz olup kuruyan dalları,çalı çırpıları da bu girebi denilen ucu eğri çok keskin olan alet girebi ile keserler.
Tahtalar tahtalar envai çeşit kepçesi,hamur tahtası,kaşığı,oklavası, merdanesi,sepetleri ile bir tahta cümbüşüydüler gördüklerim.Hepsini çok sevdim dakikalarca başında seyrettim.
Sahil boyunca geniş sakin kaldırımlar da yürümek temiz deniz havasını ciğerlere çekmek öylesine güzel ki.
Hele de yürüyüşleriniz de gün batımına denk gelip güneşin batışını izlemek emsalsiz.
Bu post bu kadar yeterli olsun desem kabul edermisiniz?Dönüş için hazırlıklarımı bitirmek zorundayım da.Bir daha postta diğer fotoğraflarımı paylaşıp acısını çıkaracağız söz veriyorum.Kalın sağlıcakla ,hepinize sevgi ve selamlarımı yolluyorum kucaklar dolusu:))
Sizler bu satırları okurken ben yolda olacağım.Nasipse bugün sizlerle İstanbul'da buluşuruz.
                                                                                                                     visnap.blogspot.com/












Merhabalar baştan uyarayım sizleri bu yazım çok çok uzun oldu.Umarım  bana üff demezsiniz:)
Köyümüz daha doğrusu eşimin köyü Giresun ilinin Görele ilçesinin çalış köyü.Bir de oraların yaygın adı vardır Zıva diye de geçer.
Gitmelerime yakın nihayet vakit buldum da bugün yemyeşil doğanın kucağına kendimi atıp köy yollarına revan olduk.Sabah uyandım kahvaltımı dışarı da pideyle yapayım diye indim aşağıya.Bu sefer yediğim peynirli,yumurtalıydı.Burada yağlı diyorlar.Neden acaba yağlı derler ki?Eskiden bilmezken yapyağlı bir şey sanmıştım  gördüğüm de ne alaka diye de şaşırmıştım.

Siparişini verirken zaman geçmiyor gibi geliyor insana.Bir de pişirip sıcacık böyle içinde peynirleri erimiş önünüze getirmiyorlar mı yeme de yanında yat misali elinle yiyorsun tadı çıksın diye.Kenarlarından pideyi kopara koparta ortasına bana bana sıra yumurtasına geldi mi sarısına bir banıyorsun kenar dilim pideyi pide sapsarı oluyor tabii vakit geçirmeden doğru midene yolluyorsun:)Çayımı da büyük su bardağı ile içtim.
Görsel netten alıntıdır.Neden akıl edemedim kendim yediğim yağlının fotoğrafını çekmeyi bilemedim.Bildim bildim gelen yağlıya bir daldım yarısında aklıma gelince parça pinçik olmaz deyip vaz geçtim:)

Oradan doğru eski parka orta şekerli bol köpüklü Türk kahvemi içip beni köye götürecek arabayı beklemeye.Otururken aldığım gazeteyi okudum,bulmacasını çözdüm.Çok severim bulmaca çözmeyi.Şu nete takıldığımdan beri bulmacalarımı da rafa kaldırmıştım.Özlemişim nasıl iyi geldi.

Telefonum kilitlenmişti burada güvenipte göstermek istemedim telefonculara daha beter yaparlar diye.Telefondan da nete giremiyorum üfflüyorum her seferin de tam zamanını buldu kilitlenmek için deyip söyleniyorum.Kendim de cesaret edemiyorum ki karıştırıp elleyim belki olur diye.

Hah işte böyle oturur iken uydum cesaretime bir iki yerini kurcaladım aaa inanmıyorum safariyi açtım.Hemen nete girdim.E-maillerime baktım,sağolsun sevdiklerim beni yalnız bırakmamışlar her zaman ki gibi:)

Neyse geldi araba ve düştük köy yollarına Allah'ım yemyeşil bitki örtülerinin arasından giderken arabanın camlarını da açtım nasıl güzel nasıl temiz bir hava camdan içeri dolan hafif esinti ile yüzüme çarpıyor böyle mest oldum.Hah şimdi Görele'ye geldiğimi hissettim diye içimden geçiriyorum.Dayanamayıp hislerimi yüksek sesle arabadakilerle de paylaştım.

Ahh arkada yanımda oturan Burhan amcam da şu çenesini bir tutaydı vır vır konuş konuş beni meşgul edip duruyor,şivesinden dolayı yarı anlıyor yarı anlamıyorum dediklerini iyice sıkıntılı oluyor bu sefer,ya ben etrafımda ki güzelliklere bakmak istiyorum beni meşgul etmesene diye içimden söyleniyorum.Arada ağzından tükürükler saçılıyor.İlkin irkiliyorum sonrası boş veriyorum eve gittiğim de üstümü başımı değişirim diye böyle bir olumluyum bir pozitifim,köyün havasından mıdır nedir bilmem artık durum bu:)
Köye vardık ilkin eşimin büyüklerinin kabirlerini ziyaret ettik dualarımızı yaptık.Rabbim kabir rahatlığı versin,mekanları cennet olsun cümle ölmüşlerimizin.Orada bu aşağıda ki sevimli inek karşıma çıktı adeta bana sen kimsin her kimsen köye hoş geldin bakışları ile uzun uzun süzdü beni ben de onu .O an da fotoğrafını çekmek aklıma geldi ölümsüzleşti bu kare ile sevimli inek:)Belki de seneye geldiğimde inek çoktan tencereye girip bitmiş olur:)

Aşağıda gördüğünüz bu eski köy evi geçen seneye kadar kullanılıyordu ve ben bu evi çok seviyordum.Maalesef yağan yağmurlarla oluşan heyelan sonucu ev aşağılara doğru kayma yapınca içinde oturanlar da evi boşaltmak zorunda kaldılar.

Hemen alt tarafına yeni beton ev yaptılar.Ben yeni yapılan beton evleri sevmesem de her geçen gün eski köy evleri yerlerini maalesef yeni beton evlere bırakıyorlar.Buraya kadar deyip ömürlerini tamamlamanın verdiği bir mağrurlukla yavaş yavaş göçüyorlar yerlerinden yurtlarından beraberlerinde içlerinde yaşanmışlıkları bütün hatıraları da sürüklüyorlar.

Öğlen yemeğimizin fotoğrafını çekeyim istedim nedense bana bir çekinme geldi belki evin sahibi istemez mütevazi sofrasının görüntülenmesini diye teklifte edemedim ama çok isterdim o yer sofrasının fotoğrafını çekeyim.Yer sofralarını severim arada özlerim böyle anlarda da tadını doyasıya çıkartırım.

Kocaman bir sini sininin için de koca bir tabakta bahçeden koparılmış doğal mı doğal bezelye döndermesi(mısır unlu tereyağlı)Kuru fasulye,pilav ve bir Karadenizlinin evin de ,mutfağında olmazsa olmazı pancar  (kara lahana) çorbası.Ev yapımı yoğurt ve de yoğurttan yapılma saf ayran.Ekmek bir mısır ekmeği bir de tam buğday unundan yapılma buğday ekmeği hepsi ev yapımı.Nasıl doğal nasıl güzel  lezzetler.Acaba ki muhakkak kuzine sobanın üzerinde pişirilmelerin de büyük etkisi var doğallığı zaten en başta geliyor.Üzerine de demini alan çaylarımızı kapının önünde içtik.
Çaylarımızı içerken işte tam bu sırada aşağıda ki yılanı gördük kıvrıla kıvrıla geliyordu.Akıbeti fena oldu ben fotoğrafını çektiğim de yaşıyordu sonrası öldü öldürdüler.Kör yılan sandım değilmiş.Yavru ama büyüdüğün de insana saldıran tür bu yılan dediler,yine de üzüldüm.Iyyy içim fena oldu fotoğrafına bakarken bile şu an ürperdim birden:)Gerçekten soğuk hayvan yılanlar.
Her güzellikler gibi bugün yaşadığım köyün güzelliğine de veda edip aşağıya inme zamanı geldi.Daha doyamadım ki ben köylere.Kısmetse bir daha gelişimde bahçelerde ektikleri taze fasulyeler,domatesler,biberler yetişmiş büyümüş olacaklar ve ben onları yiyeceğim doğanın içinde tadına vara vara:)Dönüşümüz de insanlara rastladık.Köyde yaşam olsun, iş olsun gerçekten çok zorlu.Rabbim hepsine kolaylıklar versin.
Dönerken arabanın içinde habire fotoğraflar çekiyorum.Tam o sıra köy çeşmesinin önünden geçerken anılar gözümde canlanıyor ahh o çeşmeden su içerken telefonu düşürmüştüm ekranın camı kırılmıştı .Nasıl üzülmüştüm:)Ne kadar boş üzülmeler aslında ama o an öyle düşünmüyor insan:)Bakın tavukların fotoğrafını eklemeyi unuttum artık bir başka zamana kalsın onlar da:)Nasıl manzara,doğa çok güzel değil mi?Burada devamlı yaşarmısın derseniz pek sanmam ama arada sık sık gelip bir kaç gün kalmayı çok isterim.

Ve  inek bu sefer yerden kafasını kaldırıpta beni uğurlamıyor bile.Karnını doyurmakla meşgul.Yenecek onca lezzetli otlar varken beni ne selamlasın ki sarı inek:)
Bu post çok uzun bayağı uzun oldu umarım okurken sıkılmadınız.Haydi ben gittim hepinize kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum.

Merhaba sevgili arkadaşlarım.Geldim buralara azıcık netim vardı ve ben onu yemiş gibi yedim bitirdim.Şimdi ne netim var ne de her hangi bir şeyim.Olan kotamı doldurduğumdan bir süre sizler ve ben birbirimizden ayrı kalacağız.Hepinizi çok çok özleyeceğim.
Kısacık bir ara veriyorum.Geldiğim de seslenirim.Hepinize kucak dolusu sevgiler sevgiler.

Not:Evin olan bütün temizlik işleri bitti çok şükür.Söylenmeme de değmedi hiç.Ama sizler de aynı durumda olurdunuz şok gibiydi dağınık bir evle yüzyüze gelmek.Şimdi pırıl pırıl tertemiz missler gibi oldu.Vallahi kadın 3 gün de zor bitirdi,ben de iyi kötü yardım ettim:))Bundan sonrası bol bol gezme zamanlarıdır.Sizler için de gezeceğim isimlerinizi hep anacağım büyük özlemlerle.

Ben yok iken bir Can Yücel şiiri ile sizleri baş başa bırakıyorum.Issız kalmasın bloğum ben gelene kadar beklesin.
Herkeslere,hepinize en kocaman en sıcak,en Karadeniz esintileri ile dolu merhabalar diyorum.Bilin bakalım sizlere nereden sesleniyorum?Giresun Görele'den tabii:))Geldim tatil yapayım biraz eve çeki düzen filan vereyim diye.Evde ki hesabım buraya uymadı.Benim hesabıma göre en fazla iki günümü alır temizlik filan ondan sonrası ver elini gezmeler diyordum.Böyle düşünerek yol aldım.Her şey iyi güzel gitti yolculuk filan da ahh ah o Trabzon hava alanında tam bir saat bekle bekle ardımızdan gelecek olan uçağın yolcularını.

Saatle 10.30'u gösterirken evin önüne geldik.İndim otobüsten iyi güzel de ne market açık ne pideciler her yerler kapalı ben kaldım mı aç bilaç:))Ne olacak şimdi Allah'tan yanımda simit ve peynir vardı.Haa peynirimi yanımda alıp getiririm her gelişim de.Çünkü biraz seçerim illa da koyun peyniri miss gibi ezine olacak olmazsa yerim de gelir gider sofraya akıbeti börek içine malzeme olur en sonun da sevmediğim beyaz peynirler:)

Tam 6 katı ıngıl hıngıl çıktım valizim ağırmış işte o an farkına vardım.Bina da asansör de yok.Kaldırıp atsan atılmaz taşıdım mecburen:)Kapıyı açtım tahmin ediyordum da bu kadarını tahmin etmemiştim.Bu ne bizim eve nolmuş diye bütün odaları tek tek dolaştım hepsi birbirinden beter dağınık ve toz için de ve de pis:)

O esna da telefonum çaldı ahh haaa var ya o zıplamış sinirlerimle eşime bir söylendim ki makineli tüfek gibiydim maşaAllah:)Bir sakin ol bir dur dinlesene beni dedikçe susmam mümkün değil ki hızımı ve de hırsımı alamamıştım ki:) Tam elim değdi telefon kapandı mı:)Tabii hatalıyım ben aradım bu sefer hemen:)Sanmış telefonu kapadım.Yok elim değdi kapandı filan dedim o arada da sinirim geçmişti.

Şimdi burada bu gurbet ellerde yarın bir yardımcı kadın arayacağım sağa,sola haber salacağım da vallahi ben çok fazla utanacağım evin pis,dağınık halinden.Acaba biraz toparlasam,temizlesem de öyle mi gelse kadın?Kararsızım:)Neyse mutfağa gideyim de bir çay demleyim peynir ve simitten oluşan soframı kurup karnımı doyurayım:)Kalın sağlıcakla ve de sevgi ile hep mutlu olun hepiniz:)

Uyudum uyandım simit peynirden oluşan kahvaltımı da yaptım az önce:)
Şimdi bir çarşıya gideyim ne kadar temizlik maddesi varsa hepsini toplayıp alasım var.Bir de bana bir kadın yetmez 2 kadın bulmam lazım.Bu işleri halledeyim gelişmelerden sizleri haberdar edeceğim:)Bana bol bol,çok çok dua etmenizi istiyorum ev işini halledip tertemiz olması lazım.


Merhabalar bugün böyle içimden bol bol sohbet etmeler geldi.Nereden esti nereden geldi bu istek derseniz canımın içi yazılarını bloğunu büyük keyif alarak takip ettiğim Aslısınım  aslisin bana birazcık sitem etti neden yazılarını yazmıyorsun çok özledim diye.Ben de sebep bekliyormuşum sanki,hani körün istediği bir göz Allah vermiş iki göz gibi dünden hazırmışım yazılar yazmaya.

Laf aramız da çok özlemişim eskisi gibi anılarımı yazmayı sizlerle karşımdaymışsınız gibi sohbetler etmeyi.Umarım sıkmam sizleri.Sohbetlerin konusu ne olabilir ya geçmiş zamanın unutulmaz anıları ya gelecek zaman ile ilgili planlar programlar yapılmasını istediğimiz olaylardır.

Ehh ben de gelecek ile ilgili öyle ahım şahım ele avuca,kaleme klavyeye gelecek pek bir istek,plan,program olmadığı için sizlerle geçmişte ki bir anımı paylaşayım istedim.Haaa sıkıcı geldiği an da isterseniz bırakın benim yazımı okumayı. Gücenirmiyim haberim olmadığı için yok ama eğer bilsem  gücenirim küserim bile:)

Geçmiş geçmiş zamanlardan birinde bir hafta sonu hava günlük güneşlik kış mevsiminden yeni çıkıyoruz eşimle de o zamanlar daha yeni tanışıyoruz.Birbirimizin yanında çok kibarız.Hangimiz flört,nişanlılık zamanların da öyle değildik ki:)ikimiz de incelikten kendimizi ne kadar eziyetlere  sokmuşuz boşu boşuna.Ama  rahat davransak ikimiz de pörtlek gözlerle aa bu ne biçim biri filan derdik hatta beraberlik için karar bile almazdık belki de:)

Ev de otururken gelen bir telefonla şimşek hızıyla hazırlandım hadi hazırlan gezelim biraz sözleri üzerine.Nereye gidelim? Bu soru ne zaman bana sorulsa hep aklımdan uçar gider gezmek istediğim yerler:)Tabii sen bilirsin dedim kararı ona bıraktım.Sevgilim de (O zamanlar sevgilimdi)beni Polezköy'e götürdü.Bir yemek yeriz diye.Heyecanla yemyeşil doğanın içinde gittik bir kır lokantasına girdik merkezde.Oranın bir de bilmem yaşıyor mu yaşıyorsa kulakları çınlasın vefat ettiyse Rabbim rahmet eylesin ki o zamanlar dahi bayağı yaşlıydı.Bakkalcılık yapan Radife teyzeye de uğradık davet ettik hep beraber yemek yiyeceğiz.

Garson geldi siparişleri alacak beş dakika beklese de bir soluklansaydık bari apar topar siparişler verildi bana sorunca garson makaralı gibi sıralıyor olan menüyü.İki kere tekrarlattım üçüncü de  utandım artık.Aklımda tek kalan aynalı sazan balığı oldu sazan gibi atladım balığın üzerine:)

Sanki balığın yan taraflarında aynaları var da parlak parlak gibi gibi geldiydi.Pek afilliydi ismi.Kadriye teyze köfte siparişi verdi eşim o bir balık sevdalısı tabii ki balık siparişi vermişti de bildik tanıdık balıktı.Acaba benle de yıldızı balık burcu olduğumdan mı barıştı da beni çok sevdi.Hala da çok sever eksilmedi bilhassa daha da arttı  sevgisi yıllar içinde.Kulağımı da çektim kırk bir kere maşaallah diye tahtaya vurdum şimdi:)

Karnımda nasıl acıktı zaten yolda başladıydı acıkmalara tavan yaptı miss ızgara kokularını içime çeke çeke bekliyorum büyük sabırsızlıkla aynalı sazanımı.Diğerlerin siparişleri geldi başladılar bile yemelere:)Bizim aynalı sazan görünürler de yok.Salataya dadandım bu son  bu son çatal bekleyeceğim derken  salatanın yarısını götürdüm.

Ahhh balığımı yemeğe yer kalmayacak derken güzel kayık bir tabakta geldi benim aynalı sazanım canım cananım.Hemen başladım yemelere de püüü bir kılçık bir kılçık kılçıklarından gına geldi,ye yiyebilirsen yedirtmiyor ki.Ah mı etti ne ettiyse aynalı sazan ile yıldızımız barışmadı.

Bilirsiniz balık kendini en rahat hissettiğin ortamlar da ya da ev de rahat yenir ellerinle parmaklarınla.Elimde çatal bıçak balık zevksiz benim gönlüm geçti aynalı sazandan.Yanımdakilerin tabaklarında ki köfteler de gözlerim.Adeta milletin lokmalarını sayar gibiyim.Eşim anladı durumu sevmedin mi balığını?Yok yok çok sevdim,bayıldım bayıldım.Ne bayılması kibarlık yapacağım ya.Bayılttı beni aynalı sazan ayılmaya uğraşıyorum bunlar içimden dır dır söylenmelerim:)Yarısından çoğu etleri kılçıkları hepsi tabağımda kaldı vaz geçtim ben bu kadar kılçıklarla savaş vermekten yorgun düştüm varsın kediler bayram etsin deyip ekmek salata ile doyan karnımı bir tatlı ile avuttuydum.

Hey gidi geçmiş zaman anıları.Şimdi aynı durum olsa davranışlarım ne kadar farklı olurdu.Daha ağzıma gelen ilk kılçıkta ben bunu sevmedim yemeyeceğim deyip hafifce önümden uzaklaştırırdım aynalı sazan balığını:)

Anlatacaklarım  bu kadar bir başka yazımda yine bir balık hikayem daha var bir gün onu da yazıp sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hepinize çok çok teşekkür ediyorum yazımın tamamını sıkılmadan okuduğunuz için.Sıkılıp yarıda bırakanlar bilin ki sizlere de azıcık gücendim:)Aynalı sazanıma gücendiğim kadar değil ama gücendim işte bilesiniz:)
.



Merhaba sevgili arkadaşlar.Çok yakında bloggerlarla bahara merhaba demek için varmısınız.Haydi bir an  önce hemen verilen adrese  gidelim:)
Blog yazarları buluşması 2013@hotmail.com adresine Blog adı,Ad&Soyad ve telefon numaranızı bırakmanız gerekmektedir.Ürün sponsoru olmak isteyen firmalarda aynı adresten iletişime geçebilirler.

Arkadaşlar gelmek isteyenler yukarıda ki adresten  iletişime bir an önce geçerlerse iyi olur.Bildiğim duyduğum kadarı ile  kontenjanın bitmesine çok az kişi kalmış.Geç kalırsanız kontenjanlar kapanmış olabilir.Çok teşekkürler sevgilerimle.


Merhaba arkadaşlar.Geçtiğimiz hafta sonu canderel güzel nazik kahvaltı davetine katıldık blogger arkadaşlarla.Etkinlik çok sıcak samimi bir hava da geçti.Canderel'in ev sahipliği mükemmeldi.Bitkisel tatlandırıcı ürünlerini tanıdık.Gayet sağlıklı vücuda hiç bir yan etkisi olmayan ürünlerdi.
Kısaca sizlere anlatmak istiyorum.1800'lü yılların başından beri Güney Amerika yerlileri tarafından sıkca kullanılan STEVİA bitkisinin yapraklarında ki tatlı mucizeyi Canderel bizlere bizler için işleyip hediye ediyor.Bizler de vücudumuza,sağlığımıza iyi bakmak durumundayız.Haydi o zaman hep beraber bu tatlı mucizeyi detaylı incelemek üzere canderel sitesini tık tık tıklayalım.Ben de bu arada şeker yerine Canderel tatlandırıcı kullanarak yaptığım kakaolu kekimin tarifini yazayım. 
Kakaolu Kek
 Malzemeleri:
3 yumurta,Bir su bardağı Canderel bitkisel tatlandırıcı,bir çay bardağı fındık yağı,bir su bardağı süt,3 su bardağı un,bir paket kabartma tozu,iki yemek kaşığı kakao.
Tarifi: 
Derin bir  karıştırma kabında yumurtalarımızı çırpalım.Bir su bardağı Candereli ilave edelim.İçine fındık yağımızı ve sütümüzü de katalım çırpmaya devam edelim.Unumuzu ve kabartma tozumuzu da eleyerek kek hamurumuz göz göz olup hava kabarcıkları oluşana kadar çırpmaya devam edelim.

Elde ettiğimiz boza kıvamındaki kek hamurumuzun bir kısmını ayırıp diğer kapta kakao ile karıştıralım.Sade olan kek hamurumuzu margarinle yağladığımız kek kalıbımıza boca edelim.Üzerine de diğer kakaolu olan kek hamurumuzu usulca  dökelim.Ve 170 derece ısılı fırında pişirelim.

Notum:Şeker yerine kullandığım bitkisel tatlandırıcı canderel kekimin tadında hiç bir değişiklik yapmadı.Normal toz şekerinin verdiği lezzet ile aynıydı.Bundan böyle sağlıklı yaşam adına Canderel hep mutfağımız da yer alacak.Sizlere de tavsiye ediyorum.

Bu güzel kahvaltılı Canderel'in  basın lansmanın da bizleri bir araya getiren çok sevgili arkadaşım canım Senemciğime seneminyemekleri tekrardan çok çok teşekkür ediyorum.
Sevgi ile kalın.
Merhabalar sevgili arkadaşlarım,geçen blogger arkadaşlarla 1948 yılından beri faaliyetini sürdüren Ar Yıldız Çatal,kaşık,bıçak,tencere fabrikasına ziyarete gittik. Çeliğin nasıl işlendiğini görüp fikir sahibi olduk.
Bizler  evimiz de önümüze gelen çatalların kaşıkların içinde sevdiklerimize yemekler pişirdiğimiz tencerelerin bu kadar sevgi ile meşakkatle en ince detayına kadar incelenip bizler için imal edildiğini gidip görmesek asla bilemezdik.
Öyle faydalı oldu ki bizlere bu ziyaret.Emeği geçen herkeslere tekrardan çok teşekkürler ediyorum.Ve o gün sabah buluşmamızdan akşam olupta evlerimize dağılmamıza kadar olan güzel günümüzü sizlerle de paylaşmak istediğimden klavyemin başına geçtim.Akşamın yemeği de hazırlandı ocakta pişiyor.Rahatım yani açıkcası:))
Ürünlerin sergilendiği bölümler Ar Yıldız'ın ismi gibi ışıl ışıldılar.Şu güzellikler karşısında diyecek hiç bir şey bulamıyorum Ürünün kalitesi duruşundan belli.
Ya bu güzel kaliteli tencerelere ne demeli.Kim istemez böyle güzellikleri mutfağında .Hepimiz  isteriz değil mi.O zaman ne yapıyoruz tencere alacaksak,yıllar yıllar boyu kullanacaksak Ar Yıldız alıyoruz.

Birinci sınıf kaliteli ürünlerden gözümü alamadım yine  bir sürü bir sürü konuştum değil mi.Tamam tamam başlıyorum anlatmalara:))

Sabahın erken saatlerin de üç ayrı nokta da toplaştık.Son durağımız Bakırköy'den sonra Çorlu'ya doğru yol aldık.Şöförümüz de çok kibar nazikti kendisine buradan da ayrıca çok teşekkür ediyorum.Öncesi tanıştığım arkadaşlarımı tekrardan görüp hasret gidermek çok güzeldi.Bir de isimlerini duyup şahsen tanışmadığım blogger arkadaşalarımla da tanışmak o da ayrı güzeldi.
Hepimiz çok güzel kaynaştık sohbetler eşliğin de nasıl Çorlu'ya geldik hiç anlamadım.Ben aslında uzun yolculukları pek sevmem.Demek yalnızken can sıkıldığından sevilmiyormuş uzun yolculuklar.Hatta dergi filan almıştım yolda okurum diye çantamdan çıkarmadım bile onları:))

Bizleri ArYıldız fabrikasında sevgili sosyal danışmanı güler yüzlü Ferhan hanım ve diğer çalışanlar (hepsi çok güler yüzlüydüler) ve de canım arkadaşım Olsa da yesek Suzan'cığım da fabrikadaydı kendisi Çorlu'da oturduğundan o da ev sahibi sayılır :) çok sıcak çok güleryüzlü ve içten karşıladılar.
Tanışma faslından sonra yemeğe geçtik.Yemeği yapanlarında ellerine sağlık hepsi nefisti.Yemekten sonra toplantı odasına çıktık. Türk kahvelerimiz de geldi sağolsunlar.Kahvelerimizi içerken bir yandan da bizleri bilgilendiren Üretimden sorumlu beyefendi(özür dilesem affolurmuyum acaba adını unuttum:(( )ve muhasebe müdürü Bahadır bey'e çok teşekkürler ediyorum.Gerçekten  işlerini büyük özveri ve çok detaylı inceleyerek üretiyorlar.Hep bizlerin sağlığı ve rahatlığı için Ar Yıldız çelik tencere çatal kaşıklarını aldık mı daha da çarşılara,mağazalara gidip almamıza gerek yok o kadar sağlam ve de dizaynları güzel ki.
Fabrika da çalışma anları.
Çok büyük bir alan dolaş dolaş bitiremedik fabrikayı.
Daha bir sürü yer var dolaşacağımız.
Tekstil işine de el atmış Ar Yıldız Fabrikası,çok ta iyi yapmış artık tekstil ürünleri de Ar Yıldız güvencesi altında bizlere ulaşacak demektir.
Ve güzel olan güzellikler nedense çabucak biter.

Bir güzel günün daha sonuna geldik ve yavaş yavaş geri dönüşümüz için otobüslerimize binmeye başladık.Bizleri gelirken kapıda karşılayan Ferhan hanıma ve diğer çalışanlar dönüşümüzde de kapılara kadar uğurladılar.

Hepsine çok teşekkür ediyorum.Güler yüzlerini asla unutmam mümkün değil sevgiler sevgiler bütün Ar Yıldız çalışanlarına ve de sevgili Yağmur'uma ,diğer blogger arkadaşlarıma hepsine kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum.Sağlık ile sevgi ile kalın.



                          

Merhabalar kaç günlerdir içim sıkkın,keyfim firardaydı.Kaç zamanlardır sol kolumdaki ağrı,acı beni yedi yedi bitirdi.Çok şükür sadece bir kas sıkışmasıymış rahatsızlığımın sebebi.Hemen en başta durumumu yazdım ki heyecanlanmayın iyi olduğumu bilin istedim.Hani yürekler ağıza gelmesin.

Sadece biraz içimi dökmek istiyorum sizlere izninizle.Kaç zamanlardır çok bunalmıştım.Acısı bir yandan vesvesesi diğer yandan hani acaba kötü hastalık filan diye diye kendi ömrümü kendim yedim kemirircesine.Grip olsam burnum aksa acaba deyip hemen kötü hastalıkları konduruyorum.İşte bu salak huyumu hiç sevmiyorum.Sevmiyorum ama engel de olamıyorum huyumun şüpheciliğine.

Rabbime her zaman dua ederim canımı hayırlısı ile alsın diye,asrımızın kötü hastalığı ile beni sınamasın istiyorum.Adı bile korkutuyor inanın.Hani 6 ay ömrün kaldı deseler bir ayda toparlanır paldır küldür giderim ahirete ben öyle bir şeyde.
Rabbim nerede amansız hastalığa yakalananlar varsa tez vakitte acil şifalarını versin.

Çok şükür çok önemli bir şey değilmiş rahatsızlığım.Doktorun dediğine göre çektirdiğim MR  da ani zorlamadan oluşabilir dediği kas sıkışması,kasların zedelenmesi,tendomin filan dedi.İşte onlarmış canımı acıtan kolumu başıma dahi götüremem.Hele son günlerde sağlıklı uyku uyumama bile mani olup uykularımdan uyandıran acı.

Üç haftalık ilaç tedavisi verdi geçmezse Allah'ım geçsin sizler de dua ederseniz çok sevinirim,yoksa omuzumdan iğne yapacaklar.Laf aramızda madem paylaşıyorum sizlerle duygularımı bunu da bilin istiyorum.İğneden  çok çok korkarım oldum olası:(

Bu güzel haberi alınca doktor sonrası doğru deniz kenarına cafeye gittim.Öncesi güzel bir hamsi ızgara,salata ziyafeti  ve ardından orta şekerli bol köpüklü damla sakızlı Türk kahvesi ile kendimi mutlu ettim,kutladık güzel haberi eşimle.Bu arada denizde ki martıların çığlıkları bana tatlı ninni gibi geldi.Onları da ekmek ile ödüllendirdim .Çıldırdılar ekmeği görünce kapanın gagasında kaldı ekmek lokmaları:)

Durumum ve de moralim çok şükür,bin şükür şimdi çok çok iyi.Rabbim hepimize sağlıklı güzel günler yaşatsın.Kanuni Sultan Süleyman'ın dediği gibi 
Olmaya Devlet Cihanda Bir Nefes Sıhhat Gibi.

MUTLU MESUT HEPİNİZE  KOCAMAN SEVGİLERİMİ YOLLUYORUM...