31 Mart 2008 Pazartesi

Sencer'le kucaklaşma partisi

Sencer'in Pastasi

Şimdi ben size duygularımı nasıl anlatayım.. Şahane bir cumartesi geçirdim. Harika insanlarla beraber harika bebeklerle dolu cıvıl cıvıl bir cumartesi. Evim şenlendi seslendi dile geldi.. Bir kere daha iyi ki bu blogu açmışım dedim. İyi ki böyle bir dünyaya adım atmışım. Bu insanları tanımak nasip olmuş ve oğlumu onları tanıdıktan sonra doğurmuşum :) Böylece O'nun her anını bu insanlarla beraber kutlamak nasip olmuş!
Efenim daha bebişim doğmadan önce başladı bizim onunla kucaklaşma partilerimiz :) Tabii bu sanal bir kucaklaşmaydı daha ortada yoktu çünkü Sencer paşa. Doğana kadar sabırsızlandık oğlumuz gelsede onunla gerçekten kucaklaşsak hep beraber toplaşıp kaynaşsak.. Bebileri kaynaştırsak diye hevesle o günü bekledik. Ve o gün geldi canım oğlum Sencer'im doğdu. Şimdide sıra oğluşumu daha ilk anne karnına yerleştiği günden beri sabırsızlıkla görmeyi bekleyen insanlarla kucaklaştırmaya geldi. Bunun için her zamanki parti organizatörüm canım Müge görevi devraldı. Ve öyle bir organizasyonla herkesin katılımını sağladı. Tee ilk mailden organizasyona kadar tek bir fire ile gayet başarılı bir katılım sağlandı. Canım Işıl fire verdi belki ama olsun Işıl'ım sen canını sıkma sana özel bir gün ayarlayacağım:) Evet vakti zamanında görüşüp tanıştığımız, tanışıp kaynaştığımız 1.Türk yemek blogları toplantısının sanki ikincisi kıvamında tam 13 kişilik bir ekiple şahane bir kucaklama partisi oldu bu! Ee haliyle bu kadar yemek blogundan bu kadar şahane insanlar gelince harika bir menü çıktı ortaya ve harika bir sofra kuruldu evimde.. Ziyafet mi desem acaba buna sofra demek hakaret gibi geliyor çünkü bana!

Sencer'le Kucaklasma Partisi

Sofranın görünen kısmıyla bakarsak tam 13 çeşit vardı menüde. Ne kadar güzel imece usülü toplantılar. Bu arada ben yeni anneyim diye bana hiç birşey yaptırmayacaklardı nerdeyse. Ama durun dedim okadar da değil evime geliyorsunuz bir çeşit olsun benden olmalı. E o zaman en basitinden patates salatası yaptım bende. :) Aslında tarifi daha önce piknikte yaptığıma benziyor ama bir iki değişiklik var o nedenle yeniden vereceğim ilerleyen günlerde. Şimdi efenim geçelim menüde neler olduğuna :)
Öncelikle harika harika bir pasta vardı canım Yemek Bahane - Müge'den. Yumuşacık battaniyesinin üzerinde uyuyan minik bir melek vardı pastanın üzerinde. Pastanın tadı inanılmazdı. Sanki krokanlı browni! Canım Papatyam - Gülriz'den harika mini mini kekler. Üzerindeki baskı süsler görülmeye değerdi. Epey zahmet çekmiş bunları hazırlarken canım Gülriz'im. Bu arada bizimde O'nu bekleyen bir süprizimiz vardı. Menüyü saymayı bitirdikten sonra süprize geleceğim ;)


Canım Alacarte - Neslihan o kadar güzel bir peykek yapmıştı ki! Kendi yaptıklarımı çöpe atsam yeridir. Kıvamı, görüntüsü ve lezzeti aman yarabbi anlatılmaz yaşanır! Limonlu Cheesecake (Peykek) tarifi için mutlaka sitesine uğrayın derim. Canım Ganne - Fadime'den harika tahinli cevizli kurabiyeler. Yani o kadar harikaydı ki sanki tahin helvası yiyorsun, kıtır kıtır cevizin lezzeti ve kıyır kıyır bir kurabiye! Süper süper!


Limonlu Peykek Tahinli Kurabiye

Efenim tatlılarda sonra gelelim tuzlu çeşitlerine.

Canım Hünerli Bayan - Müge harika bir kısır yapmıştı. Bu sefer bana özel, her seferinden farklı yaptığını söyledi. Tadı da hakikaten farklıydı ama çookk güzeldi. Canım Mahlep Kokusu - Suzan'de çok lezzetli daha önce hiç tatmadığım bir lezzet olan Buğday Salatasını yapmıştı. Hakikaten tadılması geren bir lezzet. Suzi'nin sayfasında tarifini yayınlamasını sabırsızlıkla bekliyorum..

Kisir Bugday Salatasi

Canım Nane Limon - Münevver Ablam her zamanki pozitifliği sıcacık anaçlığıyla benim favori kişim Pırasalı Tavuklu Kiş ile katılmıştı aramıza. Ya bir kiş daha lezzetli olamaz! Bizi evinde misafir ettiği günden beri tadı damağımdan çıkmamıştı. Şimdi cumartesiden beri halen tadı damağımda :). Canım Yanya Evenez - Selencim harika otlu çörek yapmıştı. Yani aslında şimdi onun pek mutfakla arası olmadığı bir dönem ama neyseeee :) Bu harika çörekler yapmasına engel olmamış. Her ne kadar ben o kadar çeşitte onları atlamış olsamda akşamleyin hemen hüpletip lüplettim :)

Pirasali Tavuklu Kis Otlu Corek

Sencer'in arkadaşı lokum Can'ın biricik annesi canım Pınar'ım harika rulo poğaçalar yapmıştı. Bence poğaçalar hep rulo olmalı. Yani ben Pınar'ınkilerden sonra buna karar verdim :) Sevgili Çalışan Anne - Esra aslında bir yemek blogu sahibi olmadığını ısrarla söylesede bence o çok daha önemli bir konuda blog sahibi o da annelik! Şimdi madem herkes birşeyler getiriyor bende elim boş gelmeyeyim demiş ve tazecik simitleri alıp gelmiş :) Canım Esra düşünmen ve varlığın yeter :)

Rulo Pogaca Simit

Ee madem misafir bana geliyor bende yemek blogum var diye geçiniyorum o zaman bende birşeyler yapayım dedim. Ve bana en basitinden patates salatası yapmak düştü. Herkes bayıldı :) Ya ne diyebilirim ki bende pek bir hamaratım :P

Patates Salatasi

Efenim bu kadar kişinin arasında canım ajanım Ayşem'imimin görevi ise Canım Gülriz'in süpriz pastasını hazırlamaktı. Papatyam Gülrizimin doğum günü münasebetiyle O'na hiç ummayacağı bir anda en çok sevdiği tema olan deniz ve yelkenle bir süpriz hazırladık. Süpriz o kadar yerini buldu ki Gülriz pastası önüne geldiğinde iki gözü iki çeşme ve ağzı açık şekilde kala kaldı :) Yani daha güzel bir süpriz düşünülemez!!! Canım Gülriz'im iyi ki doğmuşsun iyi ki aramıza katılmışsın iyi ki seni tanımışızzz!! Bu arada Ayşem'in harika pastası da görülmeye değerdi yani, ajanım ellerine sağlık!!!



Evet efendim menü bu şekilde aslında say say bitmezz.. Tüm menünün yanında birde süpriz misafirimiz vardı ki teeee İngiltere'lerden katıldı aramıza. Bercestem gene gel :) Hatta bence sen hiç gitme bu kadar gurbet bir yere kadar yeter yaneeee :)
Efenim yedik içtik derken durumun asıl kahramanı canım oğlumu unuttum sanmayın. Bizim yeme telaşımızda Sencer paşam, Can arkadaşı ile beraber keyifle uzandılar divanda. Bu arada sevimli bibimiz Batu ve bizim oğlanların abisi Mert'te evde şenlik halinde bir oradan bir oraya koşturup durdular.




O kadar güzel o kadar dolu dolu bir gün geçirdim ki daha ne kadar yazsam anlatmaya doymayacağım. Bu güzel günü fotoğraflandıran ilk önce Pınar (özellikle telefon açıp rica ettiğim ve beni kırmadığı için), Berceste, Gülriz, Neslihan, Müge ve Fadime sizin sayenizde o günden harika kareler var şuanda arşivimde :) Öncelikle bu günün planlayıcısı canım arkadaşım Müge olmak üzere, beni yalnız bırakmayan harika insanlar canım arkadaşlarım Gülriz, Fadime, Pınar, Münevver Abla, Ayşem, Suzan, Neslihan, Selen, Berceste, Müge ve Esra çoooooooooookkkkkkkk çooooooookkkkkkkkkk teşekkürler. İyi ki varsınız iyi ki benimlesiniz!!!
Unutmadan bir küçük resim daha koymam lazım günün anısına :))))

23 Mart 2008 Pazar

YE #32 Çorba

Çorba ye#32 Efenim kaç etkinliktir kaçırıp duruyorum. Bir türlü katılım gerçekleştiremedim. Ama bu sefer kaçıramazdım. Çünkü sevgili Lama benim gibi yeni doğum yapmış olmasına rağmen azimle etkinliğe ev sahipliği yapmaktan vazgeçmemişti. O'nun bu azmi benide azimlendirdi ve evet bu etkinlikte ben de varım dedim. Zaten yeterince kolay bir konu elimin altında süper tarifler olunca katılmamak olmaz dimi :)
Şimdi efenim öncelikle sevgili Lamacığıma biricik kızı Zeynep'ten fırsat bulupta ev sahipliği yaptığı bizi davet ettiği için teşekkür ediyorum ve çok çok kolay gelsin diyorum.
Bu ayki Lezzet dergisinde birbirinden değişik çorba tariflerini görünce bunları denemeliyim diye düşünmüştüm. E hazır etkinliğin konusuda çorbalar olunca hemen içlerinden birini seçtim ve karşınızda;
Portakalli Mercimek Corbasi by Yasemin Mutfakta

Portakallı Mercimek Çorbası

Portakallı Mercimek Corbasi by Yasemin Mutfakta
Sevgili Lama ve Ye #32 sayesinde hazırladığım bu tarif hafif tatlı çorbaları sevenler için birebir uygulanması gereken bir tarif. Hazırlaması çok kolay. Zaten kolay olmasaydı cesaret edemezdim. Malum sürekli yaka iğnesi olarak taşıdığım bir oğlum var :) En çok vakit alan kısmı portakal suyunu sıkmak heralde. Şimdi öncelikle bu çorbanın duru değil biraz koyu olması gerekiyor, aksi halde su zeytinyağ gibi üste çıkıyor ve çorbanın görütüsü bozuluyor. Onun için siz benim gibi aaaa çok koyu oldu dur su ekliyeyim diyerek fazladan su eklemeyin derim :) Ben biraz abartmışımda. Sevgili eşim normal mercimek çorbasını tercih ederim desede ben ısrarla denemenizi tavsiye ederim. Değişiklik iyidir ;) Tarif Mart 2008 Lezzet dergisinden.

Malzemeler
  • 1 su bardağı kırmızı mercimek (dergide sarı mercimek diyor yahu ben sarı mercimek görmedim hiç :))
  • 1/2 litre portakal suyu
  • 1/2 litre su
  • 1 soğan
  • zeytinyağ
  • tuz - biber
  • 1 çay kaşığı köri
Yapılışı
  1. Soğanları küp şeklinde doğrayıp arzu ettiğiniz kadar yağda derin bir tencerede pembeleşene kadar kavurun. Şekilleri çok önemli değil nasolsa sonunda blenderden geçecek.
  2. Mercimekleri yıkayın ve süzün. Pembeleşen soğanlara mercimek ve köriyi ekleyip bir iki dakika daha kavurun.
  3. Portakal suyu ve normal suyuda ilave edip karıştırın. Mercimekler yumuşayana kadar kaynamaya bırakın.
  4. Mercimekler iyice yumuşayıp dağılmaya başlayınca tuzu ve karabiberinide ilave edip ateşten alın ve blenderden geçirin. Blenderden geçirmeden önce baktınız kıvamı hakikaten çok koyu az biraz kaynamış su ilave edebilirsiniz. Ama başta da dediğim gibi sakın suyunu fazla kaçırmayın. Blenderden geçirdikten sonra halen duru haldeyse biraz daha kaynatabilirsiniz. O zaman yeniden koyulaşır :) Ama dikkat edin dibi tutmasın.
Afiyet olsun...

Yasemin Mutfakta 1 Yaşında :))

Aman da aman! ne kadar çok heyecanı bir anda yaşıyor insan.. Hale bak! Ben zamanla ilgili ileri geri konuşurken meğer sayfamın yıldönümü bile gelmiş! İnanılır gibi değil!
Yani daha dün sevgili üstad Portakal Ağacı'nı gezerken ya ben neden böyle bir site yapmıyorum diye düşünüyordum. Şimdi geldiğim hale bak! Bu siteyi yapmışım bir de üstüne bir senesini geçirmişim bile! Vay anam vayyy!
Aslında sayfamın senesinde daha güzel kutlama fikrim vardı bir sürü planlarım. Ama herşey planlandığı gibi olmuyor :) Amann ne önemi var efem!

Durun size şuanda bu postu nasıl yazdığımı göstereyim :)


Evet aynen gördüğümüz gibi oğluşum göğsümde mışıl mışıl uyuyor. Gerçi bu uyku genellikle kuş uykusu oluyor 20 dakika kadar. Sonra "meeeeeee" diyerek uyanıyoruz. Bu da karnım aç anneee demek oluyor. :) Evet yanlış yazmadım benim oğlum karnı açken meeeeee diye ağlıyor. İlk ağladığında epey şok olmuştum. Babası epey gülmüştü. "Allah Allah kime çekti acaba??" demişti. Meğer sevgili eşimde bebekken böyle ağlarmış :))

İşte böyle efendim.. Sayfamın yeni yaşı yeni süprizleride saklamış beraberinde.. Bakalım bundan sonrakilerde ne süprizler var bizi bekleyen :)

*pasta resmi kaynak http://cupcakes.mrsbeasleys.com/Index.cfm

20 Mart 2008 Perşembe

Hurmalı Cevizli Hafif Kek

Hurmalı Cevizli Hafif Kek by Yasemin Mutfakta
Efenim aslında bebişimin beni pek rahat bırakmamasına rağmen şanıma leke gelmesin diye mutfağa girmeye başladım. Ama size öncelikle hazırda bekleyen gelecek tarifimi sunayım dedim. Şimdi bu kek gerçekten güzel. Öyle alışılagelmiş yumuşacık sünger kekler gibi değil. Gayet sıkı bir dokusu var. İçindeki bol hurma ve ceviz sayesinde çok güzel yoğun bir tadı var. Ayrıca çok da sağlıklı çünkü kepekli un ve az şekerle yapılıyor. Ve yumurtasız :) Evet yanlış duymadınız bu kek yumurtasız :) Yani efenim rejimdeyseniz ve canınız kek istediyse tam size göre :) Bu arada tarif hünerli arkadaşımın evinde gördüğüm ve hemen ödünç aldığım harika bir kitaptan! Kitapta birbirinden güzel tarifler var. Ben şimdiden 3 tanesini uyguladım bile sizede şiddetle tavsiye ederim!


Malzemeler
  • 2 + 3/4 su bardağı kepekli un (Bu arada arkadaşım normal un ilede denedi gayet güzel olduğunu söyledi. Yani kepekli un yok diye paniğe gerek yok :) )
  • 1 paket kabartma tozu
  • 2 çay kaşığı tarçın
  • 1 su bardağı doğranmış hurma
  • 1/2 su bardağı dövülmüş ceviz
  • 4 yemek kaşığı ayçiçek yağı
  • 1/2 su bardağı şeker
  • 1 + 1/4 su bardağı süt
  • süslemek için ceviz ve hurma
Yapılışı
  1. Fırını önceden 180 derecede ısıtın. Kullanacağınız kek kalıbını yağlayıp unlayın.
  2. Kuru malzemeleri, un, kabartma tozu, tarçın, hurma ve cevizi bir kapta birbirine karıştırın.
  3. Yağ, şeker ve sütü bir kapta çırpıp kuru malzemelere karıştırın. Öyle pürüzsüz sıvı bir hamur karışımı elde etmiyorsunuz onun için panik yapmayın. Gayet koyu kıvamlı pütürlü oluyor.
  4. Karışımı kek kalıbına boşaltıp üzerini ceviz ve hurma ile arzunuza göre süsleyin.
  5. Kalıbı önceden ısıttığınız fırına sürün. Yaklaşık 40-45 dakika pişirin.

urmalı Cevizli Hafif Kek by Yasemin Mutfakta
Afiyet olsun...

9 Mart 2008 Pazar

1 AY bitti....

Zaman dediğin kavram ne kadar da kontrol dışı.. Ve aslında ne kadar da göreceli.. Yani bir kelebeğin ömrü 24 saatten ibaret ve bu insanlığa göre ne kadar kısa. Ama kelebeğe sorsan o bin yıldır yaşıyor sanki..
Bende bu zaman kavramında hızla ilerliyorum bu günlerde. Gündüzlerim gecelerim ışık hızında ilerliyor. Belki takvime göre bir ay geçti oğluma kavuşalı ama bence daha dündü onu kucağıma aldığım gün.. O'nunla beraberken ben zaman kavramını yitirdim aslında. Artık her anım O her günüm O.
Her sabah bugün bana ne süprizler hazırladı diye uyanıyorum hemen yanı başımda minik yatağında uyuyan prensime bakarak. Sabahları ayrı bir güzel oluyor bu bebişler. Kokuları ayrı güzellikte yayılıyor odaya.
E tabii tüm gece alınmayı bekleyen bezleride eklersek bu kokuya :) Efenim benden alışık olmadığınız şekilde romantik yazdığımı farkettim ve yeter bu kadar duygusallık dedim, silkelen ve kendine gel Yaseminnnn :) Ya bu annelik beni olduğumdan duygusal yaptı yahu, durmadan gözlerim dolu dolu geziyorum. Hayır bişey değil oğlum beni daha net görmeye başladığı şu günlerden ay ne kadar sulugöz bu kadın diyecek.. Ama annelikte böyle bişi beaaa :)
Şimdi gelelim bir ay nasıl geçtinin özetine.. Hastaneden geldiğimiz ilk geceyi anlatayım size yeteri kadar komik zaten :D
Ev haliyle kalabalık ana dış kapıdan başlayarak heryere süsler asmış bizim yeğenler. Daha dış kapıdan uyarmışlar insanları "Lütfen kapıyı yavaş kapatınız, artık apartmanda bir bebek var!". Ne düşünceli yeğenlerimiz var bizim. Sonra "Hoşgeldin Sencer" yazan bir yazı karşılıyor bizi.. Ay ben yeterince duygusalım zaten iyice duygulanıyorum. Her yerde balonlar bir şenlik havası. Efenim evimize gelmiş olmanın rahatlığıyla oğlumu aldım kucağıma odaları gezdirdim. Bak oğlum burası senin odan burası banyo burası teras.. Gayet keyifliyiz. Ben çok ayakta kalamıyorum malum acıyan bir ameliyat yaram var. O yüzden her adımda iki dakka dinlenme molası.
Amcasının kucağında kulağına ismi fısıldandı oğlumun... Babası ve ben ağlamamaya çalışarak elele oturuyoruz salonda bir köşede.
Sonra yavaş yavaş azaldı kalabalık. En son annem "Kalayımmı gideyimmi" dedi. Ben gayet kendimden emin "Git annecim biz hallederiz.." dedim ve gönderdim annemi. Saat 22:00 sularında oğlumun karnını doyurmaya başladım. Bu arada saatlerimizi kurduk hani olurda uyanamazsak diye. Henüz annelik refleksinden habersizim tabii. Şimdi 10 da uyursa sırayla 1 de 4 de ve 7 de kaldırırız besleriz. Plan bu... Gayet güzel karnını doyurdu bizimki. Hafifce gazınıda çıkardık. Yatağına koyduk. Herşey güzel. 5 dakika geçmiştiki "ingaaaaa" şeklinde ağlama başladı.. Bu arada bebekler gerçekten ınga diye ağlıyor :). Allah allah acaba altımı pis dedik. Hadi altını temizledik. Meğer bu dahada huzursuz yaparmış bebekleri. :) Temizlemeden sonra baktım benimki ağzını açmış aranıyor. Dedik heralde doymadı. Koy tekrar memeye. Ve evet bu şekilde meme gaz ve alt değiştirme ile saati 1 yaptık.. Yahu bir yerde yanlış yaptığımız kesindi. Ne yaptıysak çocuk uykuya dalmıyor. Yani 3 saat boyunca emzirme 3 kere alt alma ile geçen zaman bozulan sinirler ve sinirden yaşaran gözler.. Çaresiz "Acaba annemi çağırsak mı?" dedim. Sabırla benimle uğraşan sevgili eşim o zaman patladı "Zaten bir cengaverlik yaptın gönderdin kadını çok biliyormuşsun çocuk bakmayı gibi" dedi. :)))) O saatte annemi aradım ve "Anneeeee bu çocuk uyumuyorrrrrrrrrrrr..." dedim. İlk gecemiz anneminde yardımıyla 3 defa uyanıp emzirme ile geçti ve pek tabii bir daha altını almadık :)

Şimdi size tecrübeyle öğrendiklerimi sıralıyayım..
  • SAKIN CENGAVERLİK YAPIPTA ANNENİZDEN YAHUT BÜYÜKLERİNİZDEN GELECEK YARDIMA HAYIR DEMEYİN :)))
  • Bebeklerinizi mutlaka anne sütüyle besleyin. Emzirmek hem onun için hemde sizin için muhakkak yaşanması gereken ve sadece size has olan bir duygu paylaşımı. Bunu kaçırmayın!
  • Gece en geç 00:00 da bebeğinizi altını alın sonra kaka yapmadığı sürece, ki uyku halinde kaka yapmıyorlar, sabaha kadar altını açmayın. Bu yeni doğan bebekleri huzursuz ediyor. Çıplaklık duygusunu sevmiyorlar.
  • Gündüz en fazla 2 saatlik uykular uyumalarına müsade edin. Sık sık uyandırıp emzirin altını temizleyinki gündüzün geceden farkını farketsinler. Hemde çok fazla uyumadıkları için gece daha çok uyuyorlar.
  • Özellikle besledikten sonra muhakkak gazını çıkarın. Ama olurda çıkmadı telaş etmeyin. Bebeğinizi yan yatırarak uyumaya bırakın. Her uyanışında yattığı yönü değiştirinki yavrum sürekli aynı tarafta uyumaktan tutulup kalmasın :)
  • Emzirirken onunla konuşun gözlerini kapatıp uyku moduna geçsede mutlaka sizi duyacaktır. Emzirmek uzun süren bir eylem olduğu için bazen sizin içinde sıkıcı olabiliyor. Bu vakitte kitap okuyabilirsiniz. Okuduğunuz kitabıda yüksek sesle okuyabilirsiniz. Böylece hem bebişinize kitap okumuş hemde kendiniz için faydalı birşey yapmış olursunuz. :)
  • Bebişiniz ağlamaya başladığında hemen panik yapıp onu susturmaya çalışmayın. O güzel sesinin bir süre tadını çıkarın. Bu sayede hem ciğerlerinin açılmasını hemde göz yaşının gelmesini sağlamış olursunuz. Hem böylece ağlama şeklinin farklılığından acaba açmı yoksa gazımı var farkını ayırd etmeyi öğrenebilirsiniz.
Efenim haddim olmadan bir aylık tecrübemle benim en çok dikkat ettiğim konular bunlar. ve size verebileceğim tavsiyeler.. Elbette aklıma geldikçe sizinle tecrübelerimi paylaşmaya devam edeceğim. Ama bu arada artık yavaş yavaş mutfağa girmeye başladığımda tariflerimde devam edecek..
Son olarak size bir aylık oğlumun yakın plan resmi :). Bu şahane resimleri bize kazandıran Hüner ailesinin beyefendisine teşekkür etmeden geçemeyeceğim :)


Blog Widget by LinkWithin