Dun dundur, bugun ise artik cok gec
Sarhoslugun bir tanimi olsaydi bile sarhoslar anlamazdi sanirim. Bir yazi ulasti elime. Nasil bilmiyorum. Vahiy desem degil, aydin ruya desem degil. Velhasil bilmiyorum. Elciye zeval olmaz diyip oturdum yillardan sonra kaleme aldim bu icten mesaji. Hayir bisey degil de, blog deyince arada bir yazi yazmak gerekiyormus. Herkesler blog yaziyor ama onemli olan sureklilik arz etmesiymis. Alin size yeni bir alinti, arz-i endam eder:
Bana sarhoslar sacmaliyor dedirtemezsiniz...
Gun o gunlerden bir gun. Siradan bir gunde, bir mektup ulasiyor elinize. Siradan gun oldugu icin ve hayat da siradan oldugu icin o mektubu alip, siradan zarfini, ozensizce aciyorsunuz. Mektubu, siradan gunlerde yaptiginiz gibi, goz ucuyla soyle bir okuyorsunuz. Sozcukler, cumleler pesi sira gelirken beyin duvarlarinizda siradan melodiler yankilaniyor. "Ehem, kem kum, sen, ben siz. Ben aslinda. " Mektup bisey demiyor. Ne diyebilir ki?
Belli bir yasa gelenleriniz bilir (ki o belli yasin kac oldugunu belli bir yastakiler iyi bilir), yeni bisey yoktur. Hersey aynidir. Mektubu okudum elbette. Yeni birsey yok. Aradigim kisiye su an erisilemiyomus sadece.
Ama sadece sarhosken fark edebilecegim bir ayrinti vardi mektupta. Mektup limon kokuyordu. Tum eksiligiyle limon. Kagit limon suyunda banyo yapmis ve durulanmadan zarfa konmustu. Odamda sigara dumanindan kalan boslukta yasayan oksijeni bir mum yakmakta kullandim. Evet, ben de biliyorum, 'bir kagida limon suyuyla gorunmez bir mesaj yazabilirsiniz'. Romantik mum isiginda nefes nefese tuttum kagidi ciliz aleve. Yavas yavas belirdi elbette karartilar. Kagidin yanmaya yakin kokusu sardi ortaligi. Aman, az kalsin yakiyordum tum kagidi, sarhosum ya.
Gizemli mesaji okumayi erteledim. Bir sigara daha yaktim. Muzik actim, kulakliktan. Mesaji okumaya yetecek miktarda biram olup olmadigini dusundum. Yarinlari dusundum. Bundan sonra farkli bir hayat bekliyordu beni. Hazir miydim?
Dunden hazirdim aslinda. Belli bir yasa girdigimden beri bekliyordum gizemli bir mesajin bana herseyi soylemesini. Eminim siz de, belli etmeseniz bile, gizli gizli o mesajin gelmesin bekliyorsunuz. Kusura bakmayin ama sans bugun bana guldu. Siz beklemeye devam edin, ben bir bira acip mektubu okuyacagim simdi.
-----
Ne? Bu mu? Bu kadar kisa mi? Bu kadar direk mi? Biraz hazirlik yok mu? Bunca zamandir bekliyordum? Alistir biraz. Ruhumu oksa, sevindir azicik. Mesaj kisa ve oz. Malesef. Inanmiyacaksiniz ama sadece su yaziyordu: "Salaksin".
Iyi de, yani. Oha. Tamam belki mesaj dogruyu soyluyor. Ama boyle mi yazilir? Ben olsam biraz daha ayrintiya girerdim. Soyle mesela:
"Merhaba,
Nasil gidiyor hayat? Umarim hersey yolundadir.
Dusundum de, aslinda sen harika birisin ama, seninle bir gelecek goremiyorum. Nedeni basit. Sen bir hayal dunyasinda yasiyosun. Benim ayaklari yere basan birine ihtiyacim var. Doguyu ve Batiyi, gecmisi ve gelecegi, isigi ve karanligi, gunduzu geceyi, maddeyi ve ruhu, kadini ve erkegi, ici ve disi bilen birine. Sen herseyi birlestirmeye calisiyorsun. Tek bir cevap istiyorsun, tek bir anlam. Evrenin dinamigi kutuplar arasindaki gerilimden aliyor gucunu. Hem iyi hem kotu olamazsin. Hem guzel hem akilli olamazsin. Anlami istiyorsan sekle sahip olmazsin. Hizli olup devinimi yakalamak istersen ani yasayamazsin. Su olursan yanamazsin. Beni istersen benim olamazsin. Gercekten sen olursan biri olamazsin.
Isin kotusu, eger bunlari bilirsen, bunlarin hicbiri olamazsin. Benim birine ihtiyacim var. Sen biri degilsin... Oteki bile degilsin. Sen.. Sen sadece salaksin..."