İyi ki doğdun ANNEM!


Otuz dört yıl boyunca
Sınırı olmayan bir sevgi,
İnanç ve destekle içinde büyüdüğüm bir yuvayı bana veren,
Soluğunda saklandığım Annem
Canımın içi Ayşe’m iyi ki doğdun!


Bu sabah, kapıdan çıkarken bana "armağanların en güzeli gülümsemendir Çiy Tanem" deyişini zihnimde canlı tutup gülümsüyorum. Aslında seni Ulus'a kaçırmak istiyorumdum bugün. Eski bir şehre, senin zamanlarına. Çocukluğuna! Belki genç kızlığına. Hacı Avuz ve Koshelvacıların torunlarını buluşturmak geçti aklımda Kale'nin bendinde. Zeybeklerin heybetiyle Ankara'nın taşına bak deyişlerini... Akman'da sosisli ve limonata keyfi; ardından belki piramit pasta. Sulu Han'a inip mavi boncuklar takmak yeni yaşına. Daracık Sokak'tan Karyağdı Sultan'ın önüne çıkmak. Dileği olanların kesme şekerlerini alıp, çay içmek belki söğüt altında. Kimse bilmez senin şehrinin güzelliklerini. Enstitü'nün önünden geçerken "Ah Gençlik! Akşam ders çıkışlarında baban beni almaya gelirdi....." diye başlayan o bitmeyen aşk senfonisini dinlemeyi isterdim.

Mevlana'ya gitmek vardı seninle bugün. Kader arkadaşı, dünyaya aynı günde merhaba diyenlerin toplaştığı bir meydandan, Şems'in küçük camine doğru yürümek vardı serde.

Bugün bunların hiçbirini yapamayız. Torunun Ilgaz nezle olmuş. Onun yanındasın. Her an bizim yanımızda olduğun gibi. Olsun! Günlerimiz olsun. Yaşamdaki her gün doğum günün olsun.

64. Baharına merhaba diyor bu sabah Anne'm.
Soluduğu baharları, dün geceden temize çekmeye başladı belki zihninde.
Nice zamanlarımız olsun diye geçirdik içimizden dün ona armağan seçerken.
Nice zamanlarımız olsun ANNEM!

Annem!
Beni benden daha fazla yaşayan,
Umutlarında saklandığım,
Sevgisiyle yaşadığım kadın.
SENİ ÇOK SEVİYORUM!
İYİ Kİ DOĞDUN ANNEM.

Ya çocuk seni kendim için doğurdum dersin ya hep yürek sıkışmalarımda... Dilerim bunu hep hissedersin. Dilerim ruhunu incitmeyen bir evlat olabilmişimdir...