31.12.2009
20.12.2009
*Oturduğumuz apartmanın genel elektrik panosundaki arızadan dolayı klimaları sorun giderilinceye kadar çalıştırmamamız için bizi uyaran elektrikçinin , biz şimdi neyle ısınacağız diye çemkiren anneme “ben hepinize sarılır ısıtırım abla” demesini çok isterdim..Ama yağmurlu hava da beresini takmadan dışarı çıkan yeğenimin şapkanı tak evladım büyüyünce çocuğun olmaz diyen anneme “çocuk kafayla mı yapılıyor anneanne” diye cevap vermesi egomu tatmin etmeye yetide arttı bile :)
*Ömrümüz boyunca en az bir kez okey masasının yanından geçerken “Muhittin abi okeyleri ters çevir “ esprisini yapıp çok ta komikmiş gibi şapşal şapşal gülmüşüzdür.Yapmışızdır bunu inkar etmeyin..
*İkibinondan bir beklentim bile yok ! (çok yazık lan bana)
*Köy yanar kahpe taranır mode: ON
14.12.2009
Kış gecelerimin en sosyal aktivitesi olan yerli dizilerin içinde reklamlarına tahammül edemediğim tek dizi Ezel olsa gerek..Allahım bi insanı yaratırken bu kadar özenmek zorundamıydın hadi özendin bezedin de meşhur etmek zorunda değildin bence..Karşı komşumun oğlu olsaydı birlikte büyüseydik beşikte kertselerdi bizi ne olurdu sanki .. Dizideki sevdiği kadına baktığı gibi birkerecik bana baksa bitkisel hayata girer sittinsene çıkamazdım lan ben.
Evet buydu demek istediğim bitti.Nokta.
13.12.2009
Sevgili stuven ın mim’i ile uzun zamandır mim yazmadığımın farkına vardım.. Mimlenmediğimden de kaynaklanıyor olabilir tabi bu durum :) Oldu o zaman olmazsa ben suallerimin boşluklarını doldurayım..
*Kullandığınız parfüm markası?
Parfüm değil ama parfüm niyetine Nivea nın Fresh Vücüt Spreyini kullanıyorum.Hafif ve ferahlık veren kokusu hoşuma gidiyor..(valla reklam değil)
*En son okuduğunuz ya da okumakta olduğunuz kitap?
Sanırım herkesin üç beş kez okuyup ayılıp bayıldığı kitap AŞK’ı okumaya çalışıyorum halen.Bitiricem ama azimliyim.(Rezalet)
*En son izlediğiniz film?
Neşeli Hayat(ho ho ho)
*Okumaktan zevk aldığınız kitap türü?
Anı,roman,öykü,şiir,masal,inceleme,biyografi hiç fark etmez yeterki kendini okutabilsin..(ikinci soruya bak anlarsın heralde bişeyler)
*Vazgeçemediğiniz, beğendiğiniz giyim markanız?
Marka takıntım yok,içerisinde kendimi rahat hissedebildiğim her şeyi giyebilirim..(Çok yakında da sadece çuvala sığabileceğim)
*Saç renginiz?
Sanırım kumral..(Doğuştan sarıymış ama sonradan kumrallaşmış Allah’ın hikmeti ne diyecen kayınço)
*Göz renginiz?
Mavimtrak yeşil! (Gözlerin ne renk sorusuna cevap verirken sarfettiğim çabayı hiçbir yerde sarfetmiyorum biliyormusun?)
Az geldi bu sorular bana biri beni yüz soruda falan mimlesin lütfen :)
Hayırlı akşamlar efenim..
10.12.2009
9.12.2009
Doğum günümde iş yerime gelen isimsiz çiçek kimdense çıksın adam gibi söylesin !
Meraktan çatladım lan!
4.12.2009
1.12.2009
İnsanoğlu nankör azizim..
Dört gün tatil fazla geldi bana! Valla bak ne yapacağımı şaşırdım..Yapacağı tatili iki gün sanıp kendini ona göre hazırlayan bünye uzayan tatili bulunca afalladı sersemleşti kendinden geçti..
İlk iki gün işsiz insan bünyesine imrenip oh ne güzel lan bütün gün sadece bir koltuktan diğer koltuğa gittiğin için yorulmaktan şikayet edip , dördüncü günün sonunda bu ne biçim hayat lan malak gibi o koltuktan bu koltuğa diye çemkirip işsiz insanlara acıdım :) Allah kimseyi işinden gücünden etmesin , hiç işi olmayanlara da acilen iş versin yareppim amin.. Birde şimdi hani Salı dan başlayacağız ya sendromda yok oh mis (buda züğürt tesellisi olsa gerek) O değilde uzak akrabalarla yapılan telefon görüşmelerinde neden hep kapanışı bana yaptırdılar bi türlü anlayamadım..
En basitinden klasik bir dialog;
Anne:Hayırlı bayramlar ablacımcım bayramınız mübarek olsun……Nasılsınız inşallah iyiyiz çok şükür bla bla bla sinirlide iyi bende halamla konuşacağım diye bakıyor gözümün içine (!) Yalan bal gibi yalan .. Değil gözünü görmek sesini bile zor duyuyorum..Beş karış suratla telefona sürünürken anneye atılan gıcık bakışların akabinde “Nasılsınız halacım bayramınız kutlu olsun öpüyorum ellerinizden nasılda özledim enişteme çok selamlar öp çocukları benim yerime, hoşçakalın “ bu bayram boyunca böyle devam etti..Annemin aradığı her uzak akrabayla zorla konuşturuldum yapmacık yapmacık nasıl kibarım anlatamam..Kibar konuşacağım diye çenem kasıldı resmen.. Bu arada gezdik tozduk güldük yedik içtik eğlendik te tüm bu saydığım eylemleri yaparken bir şey dikkatimi çekti ..Yeni nesilde yeni bi trend oluşmuş..Mesela şimdi arkadaşlarınla toplaştın böyle o kankasını getirmiş öbürü manitasını diğeri komşuyu olmuşsunuz bi dünya oturmuşsunuz mekana heyecanla harala gürele tanışmaydı falan filan hoop bitti konuşma kal geldi herkes mal mode:on ! Panik yok ne yapıyoruz hemen varsa dijitallere yoksa dandik pikcelli cep telefonlarına sarılıp başlıyoruz abuk subuk resimler çekmeye(!) Tamam ölümsüzleştirilen anlar güzeldirde biz yine milletçe her şeyde olduğu gibi bundada bokunu çıkarmış durumdayız.
Arkadaşım verirsin sırtını denize bi manzaradır sonuçta çekersin birkaç güzel kare anlarımda oturduğun mekanda iki üç sandalye masanın ne gibi bir özelliği var anlamıyorum ki o değilde sinemada seans arasında makineları çıkarıpta flaş patlatmanın nasıl bi avareliğin getirisi halen araştırmaktayım..
Öyle işte tatil bitti ya şimdi kar yağdığında nefes nefese fırk fırk burnunu çeken çocuğun karın masumiyeti karşısında gözlerinin içinin gülmesi ikilemini yaşıyorum..(alakayı kuramadıysan mail yaz ben sana kurulmuşunu gönderirim)
Bide mesaj kaygısı içeren her cümlemde "sokim" demek istiyorum :) ayıp olacak diye korkuyorum..
Neyse efendim diyeceğim şu ki kusurları olsada tatil candır..Kıymeti bilinmeli..
Son olarakta lazer epilasyonla istemediğiniz tüylerinizden kurtulun temalı afişi okumaya çalışırken “lazere hayır” radyasyon var ağdaya razıyım diyen kuzenimin cümlesini “acı çekmek özgürlükse…………” ile tamamlamaya çalışması beni sürüm sürüm endişeye sürükledi.. Tedirginim lan bilok :)