Şevin'in KIŞ BAHÇESİ

Gökten onca kar tanesi düşer, hiçbiri bir diğerine değmezmiş.



1/19/2011

Dördüncü Nesil


Fon müziği Hoobastank, The First of Me. Günlerden çarşamba. Ocak ayına benzemeyen bir ocak ayı. Diyelim ki, ömrün boyunca ayağına bol gelen ayakkabılarla yürümüşsün ve birdenbire ayağına tastamam uyan ayakkabılar giymişsin. Farzet ki televizyon seyrediyorsun. Ama görüntü ve ses eş zamanlı devam etmiyor. Ses geriden geliyor, görüntüye uymuyor bir türlü. Birbirine uymayan anlamsız görüntü ve sesler. Sonra bir gün aniden ses görüntüye yetişiyor. Her şeyin yerli yerinde olmasından doğan sakin bir huzur hali sana hakim oluyor. Hep gözlerini kısıp bakmışsın hayata ama bir gün açıvermişsin gözlerini gibi düşün. Hep dalgalı denizde yol almışsın da, birden durulmuş deniz. Çok sıcak ve nemli bir havada nefes almakta zorlanırken birden tatlı ilkbahar serinliğine dalmışsın diyelim. Nasıl hissederdin? Siyah beyaz seyretiğin filmi ilk kez renkli seyreder gibisin. Hayal etmeye çalış! Uzun yoldan geldin, yetişemeyeceğini sandın ama tam da zamanında yerini aldın. Şimdiye dek başrolünde olman gereken hayatında ilk kez gerçekten başroldesin. Kral kelebeklerine baksana. On milyonlarca kral kelebeği her yıl dört bin sekiz yüz kilometre yol alıyor. Üstelik yolculuğu tamamlayanlar yola çıkanlar değil. Kafa karıştırıcı gibi, değil mi? Yola çıkan ilk nesiller yolda telef oluyor ama yeni doğanlar aynı yolculuğa devam ediyor. Tam dört nesil. Bir neslin ömrü yalnızca altı hafta. Ama dördüncü nesil diğer nesillerden altı ay daha fazla yaşıyor. Üç nesilin katettiği yolu son nesil tek başına alıyor. Bu son nesilin daha dayanıklı olması sayesinde soyu tükenmiyor göçmen kelebeklerin. Nasıl oluyor da binlerce kilometrelik yolu böyle kendinden emin bulabiliyorlar. Güneşin konumuna göre ya da manyetik alan çizgilerine göre hareket ettikleri söyleniyor. Boyu santimlerle ölçülen bu yaratık gibi sen de en sonunda kendini dünyanın manyetik alanına teslim edersen ne hissedersin? Nasıl bir his olurdu yaşama o kadar güvenebilmek? Hayal edebiliyor musun? İşte öyle bir şeyler hissediyorum bu günlerde. Hem yolu biliyorum hem de dördüncü nesildenim.

1/03/2011

2011, To do list!

Snow can wait, i forgot my mittens!





Daha çok müzik dinle. Daha çok yürü. Hatta durma, koş. Ya da dur bir dakika, koşma artık. Dur dinlen. Yeterince dinlendiğine kanaat getirdiğinde yine koşmaya başla. Koş diyorum, koşturma. Elin ayağına dolanmasın. Ne demişlerdi motor kursunda; motor baktığın yere doğru gider! Nereye gidiyorsan oraya çevir başını. Oyalanma. Lafı geveleyip durma. Dosdoğru söyle ne söyleyeceksen. Arkana bakıp durma. İleriye doğru dedim. Manzaranın dosdoğru içine. Merkezine. En çok da yağmura doğru. Sonra yağmurdan taze serin güneş kokusuna doğru. Kendinle gurur duyduğun sahnenin dosdoğru içine. İçindeki enerjiyi elinle tutabilecekmiş gibi hissettiğin anın içine. Orda kal. Sonra yine durma, koş. Taşıma. Yüklenme. Hafifle. Biraz daha hafifle. Bekleme. Bırak her şey değişsin. Ağırlıklarına tutunma. Yaz. Daha çok yaz. Daha az dinle. Eğer dinlersen, -ne demişler- yağmuru dinlermiş gibi dinle. Yarım bırakma. Her şeye başlama. Başlarsan, yarım bırakma. Yarım bırakırsan, pişman olma. Pişman olursan, tutunma. Bırak düşsün, kırılsın. Almak için yere eğilme. Dert etme. Ne dedim, ileriye. Daha ileriye. İleriye giderken de geçmişi küstürme. İki yanından, biraz arkandan gelsin geçmiş. Kanatların olsun iki yanından. Ağırlıkların değil. Çok sev. Lilo'yu sevdiğin gibi. Lilo'nun seni sevdiği gibi. Lilo'nun herkesi sevdiği gibi. Lilo'nun her şeyi sevdiği gibi. Manzaradaki ışıkları görmek için o kadar zaman kaybetme. Daha iyi bak. Daha sakin ol. Önündeki rüzgarı takip et, kokusu taze, fazla uzağa gitmiş olamaz. Şarkıdaki gibi, slow down my beating heart. Daha yavaş. Ama koşmak gerektiğinde, tereddütsüzce. Baktığın yere doğru. Daha az konuş. Çok az konuş. Hiç unutma, konuşma yeteneği insana düşüncesini gizlesin diye verilmiştir. Never work against mother nature. Enerjinle anlatabilirsin, emin ol. Konuşmadan da anlatabileceğini anlatmak için konuşma. Susmayı küçümseme. Kendini hep bir şeylere mecbur etme. Mecbur değilsin. Yapmayabilirsin. Tüm hayatın aslında bir gün, unutma. Kendi güneşine tutun. Helios'un atlı arabasından bak hayatına. Sonra yine aşağı in. Hayatın içine. Dedim ya, manzaranın merkezine. Doğu mitolojisindeki öğüdü unutma. Kırılmamak için bükül, düz olmak için eğril, parçalan ki yenilen.