heykel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
heykel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
29 Aralık 2017 Cuma
Paris gezisinden
Bilmem hatırlayanınız var mı?
Çocuk, iş derken bloğuma çook uzun bir ara vermiştim. Şimdi kızım 6 yaşına yaklaşırken kendi seramik atölyemizi kurma yolundayız ve beni çok heyecanlandıran Paris Şehrine Maison&Objet fuarına gidiyorum. Oradan bol bol seramik resmi çekene kadar, siz eskilerle idare ediverin:)
8 Mart 2017 Çarşamba
Tarçın - Heykel
Efendiim, sizi köpeğim Tarçınla tanıştırayım. Kendisi bir İngiliz-İspanyol Cocker Spaniel. Dışarı çıktığımızda böyle oturup kedileri keser. Fırsatını bulduğunda da başlar kovalamaya.
Şimdi gelelim teknik konulara. Heykel yaparken genellikle şamot kullanılıyor. Çünkü diğer çamurlara oranla daha yumuşak olduğu için şekillendirmesi nispeten daha kolay oluyor. Öncelikle çamuru döverek kabaca heykelin formunu verdim. Sonrasında elle ve yontma/oyma aletleri ile heykelimin şeklini oluşturdum. Daha sonra fön makinası yardımıyla heykeli biraz kuruttum. Kuruttuktan sonra heykeli ortadan ikiye böldüm ve içini mümkün olduğunca (bacakların içlerini bile!!) oyarak boşalttım. Bunu yapmamızın nedeni nispeten ağırlığını azaltmak ve fırında patlamasını engellemek. Boşaltma işlemi bittikten sonra parçaları birleştirip, son düzeltmeleri yapıp bıraktım kurumaya. Sonrası artık bildiğiniz gibi devam ediyor. 900 derecede pişti. Bisküvi fırınlamasından sonra tamamen siyaha boyayıp sonra üstten nemli süngerle sildim. Çentiklerde siyah etkisi kaldı, tekrar fırına girdi. 1040 derecede pişti. Bu kadar hafifletmeme rağmen hala biraz ağır:)
Şimdi gelelim teknik konulara. Heykel yaparken genellikle şamot kullanılıyor. Çünkü diğer çamurlara oranla daha yumuşak olduğu için şekillendirmesi nispeten daha kolay oluyor. Öncelikle çamuru döverek kabaca heykelin formunu verdim. Sonrasında elle ve yontma/oyma aletleri ile heykelimin şeklini oluşturdum. Daha sonra fön makinası yardımıyla heykeli biraz kuruttum. Kuruttuktan sonra heykeli ortadan ikiye böldüm ve içini mümkün olduğunca (bacakların içlerini bile!!) oyarak boşalttım. Bunu yapmamızın nedeni nispeten ağırlığını azaltmak ve fırında patlamasını engellemek. Boşaltma işlemi bittikten sonra parçaları birleştirip, son düzeltmeleri yapıp bıraktım kurumaya. Sonrası artık bildiğiniz gibi devam ediyor. 900 derecede pişti. Bisküvi fırınlamasından sonra tamamen siyaha boyayıp sonra üstten nemli süngerle sildim. Çentiklerde siyah etkisi kaldı, tekrar fırına girdi. 1040 derecede pişti. Bu kadar hafifletmeme rağmen hala biraz ağır:)
22 Mart 2010 Pazartesi
Gelincik
Yeni ürünler fırından çıktı. Heykeli oyarak boşaltmaktan pek keyif almamış biri olarak, yine plaka yöntemi kullanarak yaptığım bir heykeli paylaşmak istiyorum. Bir arkadaşım görünce geline benzettiği için adı gelincik oldu:)
Beyaz çamuru, hizalama çubuklarıyla açtıktan sonra üzerine etekli bir kadın vücudu çizdim ve çamuru bu çizgilerin üzerinden kestim. Bu parçayı tekrar çamurun üzerine koyup ikinci bir parça aldım. Burada önemli olan etekleri alabildiğine geniş kesmek. Daha sonra bu parçaları genişçe bir merdane üstüne koyarak, fön makinasıyla bir süre kuruttum. Böylece çamurlarım yuvarlak bir form alarak tek başlarına ayakta durabilir oldular. Bu sırada oluşan çatlamaları parmağımla ovuşturarak birleştirdim. Daha geniş çatlamaları ise oyma kalemi yardımıyla kaynaştırıp, parmağımla ovarak düzelttim.
2 parça formlarını tek başlarına aldıktan sonra , çamurların kenarlarını çentip sulandırılmış çamur sürdüm ve parçaları birleştirdim. Heykelin iç tarafındaki eklem yerlerine, ince çamur parçaları ekleyip, oyma kalemi yardımıyla yapıştırdım ve düzelttim. En son dıştan son traşmaları ve düzeltmeleri yaptıktan sonra ana gövde hazır oldu.
Elimle yuvarlayarak kafayı yapıp, içini boşalttıktan sonra ana gövdeye ekledim. Elbisenin ön tarafındaki fırfırlar için, ince parçalar kesip üzerine dantelle desen verdim. Bu fırfırları katlayarak, arkalarından çentikler attım. Gövdeyi de çenttikten sonra sulandırılmış çamur yardımıyla yapıştırdım. Bu kısım biraz dikkat istiyor. Çünkü, çok bastırırsanız dantel desenleri kayboluyor. Saçı için ise elimle yuvarlayarak pelikler için sicimler yapıp, bunları ördüm. Örerken çatlıyor. Ben ıslak sünger yardımıyla bu çatlakları yok ettim. Daha sonra bu peliği kafaya ve etek kısımlarına yapıştırdım.
Bisküvi pişiriminden sonra, krakle (crackle) beyaz sırla sırlandı. Tekrar fırından çıktıktan sonra çatlaklar belli olsun diye siyah mürekkeple boyayıp, üstten mürekkepleri sildim. Aralarda siyahlar kaldı.
Gerçekten çok el oyalayan bir formdu. Özellikle pelik ve dantel kısmı için yaklaşık 4 saat uğraştım, ama emeğime değdi:)
10 Mart 2010 Çarşamba
Faşo Ağa
Bu da bizim faşo ağamız. Kendisi salonun başköşesindeki rafta durup, oradan bana kötü kötü bakıyor:)
Daha önce yaptığım heykelcikte içini boşaltma kısmından pek hazzetmediğim için, bunu yaparken farklı bir teknik kullandım. Öncelikle çamuru masaya vurarak dikdörtgen form verdim. Sonra çamurun ortasından bir çıta geçirdim. Çıtanın iki tarafından yuvarlamaya başladım. Böylece çamur yuvarlak bir form alırken içi de boşalmış oldu. Vazo yaparken bu teknik çok işe yarayabilir;)
Çamur istediğim kalınlıkta olunca, ortanın biraz yukarısından elle sıkarak boyun kısmını oluşturdum. Alt tarafını elimle yanlara doğru açtım. Omuz kısmı çok dar olduğundan, yanlara çamur ekledim. Arkadan öne doğru (parmak izlerim çıkacak şekilde) çamuru yaydım ve bu şal görüntüsü vermekle kalmayıp, omuzlara hacim kazandırdı. Kafasını yapmak için ise ellerimle ve ıslak sünger yardımıyla çamuru toparladım. Kafasının üstünü açık bıraktım. Kaşlarının çıkıntısını yapmak için çamuru içeriden parmaklarımla ittirdim.
En son kafasının tepesine şapka yapıp, sulandırılmış çamur yardımıyla yapıştırdım. Genel hatlarıyla form oluştuktan sonra, bıyık, kulak, gözler, yaka vs yapmak çok kolaylaştı.
Bisküvi fırınlamasından sonra öncelikle mat siyah sırla tamamen sırladım, daha sonra üstten nemli süngerle silerek sadece dokularda siyahlık kalmasını sağladım. Sadece şal, saç, bıyık ve şapkayı renklendirdim. Böylece sonradan renklendirme siyah beyaz filmler gibi oldu, ağamız da o filmlerin sert kabuğunun altında altın gibi kalp taşıyan baş karakteri...
Daha önce yaptığım heykelcikte içini boşaltma kısmından pek hazzetmediğim için, bunu yaparken farklı bir teknik kullandım. Öncelikle çamuru masaya vurarak dikdörtgen form verdim. Sonra çamurun ortasından bir çıta geçirdim. Çıtanın iki tarafından yuvarlamaya başladım. Böylece çamur yuvarlak bir form alırken içi de boşalmış oldu. Vazo yaparken bu teknik çok işe yarayabilir;)
Çamur istediğim kalınlıkta olunca, ortanın biraz yukarısından elle sıkarak boyun kısmını oluşturdum. Alt tarafını elimle yanlara doğru açtım. Omuz kısmı çok dar olduğundan, yanlara çamur ekledim. Arkadan öne doğru (parmak izlerim çıkacak şekilde) çamuru yaydım ve bu şal görüntüsü vermekle kalmayıp, omuzlara hacim kazandırdı. Kafasını yapmak için ise ellerimle ve ıslak sünger yardımıyla çamuru toparladım. Kafasının üstünü açık bıraktım. Kaşlarının çıkıntısını yapmak için çamuru içeriden parmaklarımla ittirdim.
En son kafasının tepesine şapka yapıp, sulandırılmış çamur yardımıyla yapıştırdım. Genel hatlarıyla form oluştuktan sonra, bıyık, kulak, gözler, yaka vs yapmak çok kolaylaştı.
Bisküvi fırınlamasından sonra öncelikle mat siyah sırla tamamen sırladım, daha sonra üstten nemli süngerle silerek sadece dokularda siyahlık kalmasını sağladım. Sadece şal, saç, bıyık ve şapkayı renklendirdim. Böylece sonradan renklendirme siyah beyaz filmler gibi oldu, ağamız da o filmlerin sert kabuğunun altında altın gibi kalp taşıyan baş karakteri...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)