23.12.2012

DUYGUSAL ZEKA



Duygusal Zeka;

Duygularını iyi bilen, onları kontrol eden, başkalarının duygularını anlayan ve bunları ustalıkla idare edebilmektir.  Gerek özel gerekse meslek hayatında duygusal zekaya sahip insanlar daha rahat etmektedir.

Daniel Goleman’ a göre, iç disiplin hayatı akıllıca yaşamanın ön koşuludur. Burada iç disiplinden kasıt duygularımızı bastırmak değil, egolarımızı – duygularımızı – geçmiş pişmanlıklarımızı ve gelecek hayallerimizi dengede tutarak yarınlara umutla bakmaktır aslında. Goleman’ ın tarif ettiği, duygularımızın efendisi olmak Doğu toplumlarında yaygın bir düşüncedir. Doğu felsefesi , mutluluğun insanın zihnini disiplin altına almasıyla mümkün olduğunu savunmaktadır. Doğu öğretilerinde gücün de mutluluğun da kaynağında insan iradesi vardır.
 

 

13.12.2012

ANLAYARAK HIZLI OKUMA VE ÖĞRENME



HIZLI OKUMA TARİHİ

1900 lü yılların başında geliştirilen bu tekniklerin uygulanışı ilk olarak Birinci Dünya Savaşında oluşmuştur. Bu da ancak bir zorunluluğun sonucunda geliştirilmiştir. Savaş zamanında İngiliz uçak savar birlikleri düşman uçakları yaklaştığında halka haber veriyor, halk da sığınaklara saklanıyordu. Ayrıca uçak savar birlikleri düşman uçaklarını vurmaya çalışıyordu. Fakat kendi savaş uçakları ile Alman savaş uçaklarının amblemlerini ayırt etmekte zorlanıyorlardı. Bu durum büyük kayıplara neden oluyordu. Askerler gelen düşman uçaklarını ayırt edemeyip yanlışlıkla kendi savaş uçaklarını vurabiliyorlardı. O dönemde Ohio Ünirversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Renshaw, sabit ekran denilen bir alet geliştirmişti. Askerlere düşman uçaklarıyla kendi uçaklarının resimlerini belli aralıklarla gösteriyor ve görme hızlarını arttırıyordu. Bütün uçak savar birlikleri bu eğitimden geçti.

Bu şekilde görme hızlı olabildiğince geliştirildi. Bu eğitim sırasında bir saniyenin beş yüzde biri kadar zamanda gösterilen cisimlerin ayrımını yapılabiliyordu. Bunu eğitim alanında da uygulamaya başladılar. Eğitimde belli kelimeler belli bir hızla yansıtılıyor, bakan denekler algılayabiliyorlardı. İşin ilginç yanı; belirme süresi kısalsa bile kelimelerin sayısı artmasına rağmen hatırlanabilmesiydi. Sonunda saniyenin beş yüzde biri kadar zamanda dört sözcük okunabiliyordu. 1960’  lardan sonra ABD’ li Evelyn Waod ve diğer araştırmacılar hızlı okuma teknikleri, buldukları yeni yöntemlerle ve tekniklerle desteklediler. Bunun sonucunda ortalama bir insanın iyi bir eğitimden geçmesi halinde 400 kelimenin birkaç katı kadar hızlı okuyabileceği ortaya çıktı. O yıllarda ABD Başkanı John F. Kennedy gibi ünlülerde bunu öğrenip uygulayınca daha da yaygınlaşmaya başladı.

Türkiye için 1980’ li yıllarda okuma ve daha hızlı okumak insanların genel ihtiyaçlarının çok gerisinde kalıyordu. Fakat Adnan Kahveci, Süleyman Demirel gibi isimler bu eğitimi alıp isimlerini bir dakikada 1000 kelime okuyor diye duyurunca bizim insanımızda merak etmeye başladı. Hızlı okuma teknikleri genel olarak vakıf ve derneklerde, eğitim danışmanlık firmalarında bu işin uzmanlarınca verilmeye başlandı.

Bir anket yapılsa ve insanlara bu ankette neden okuma alışkanlıklarının olmadığı sorulsa ortalama olarak herkes “zamanım yok” diyecektir. Okumaya zaman ayırmak kadar kolay bir durum yok aslında. İşin ilginç yanı ise kitap okumaya başlayıp, kitabı bitirdiğinizde özgüveniniz gelişecektir.

Okuyorum ama anlamıyorum, ne kadar zor metin, ay dili ne kadar da ağır vs. gibi yakınmalar sizi provake eden olumsuz düşüncelerinizdir. Eğer siz niyetinizi olumlu tutarsanız sonucu da olumlu alırsınız.

 HIZ DİKKATİ ARTTIRIR…

Örnekle açıklamak gerekirse, trafik kurallarına her iki aracın da uyduğunu varsayarak, 100 km ve 10 km hızda giden iki araçtan hangisinin kaza yapma riski fazladır? Kaza sebebi olarak dikkatsizliği ele alacak olursak tabi ki yavaş giden aracın hata yapma riski fazladır. Çünkü yavaş gitmiş olmanın verdiği rahatlıkla etrafı seyreder, radyoyla uğraşır vb. fakat hızlı giden aracın şöförü gözünü yoldan ayırıp aynaya bakmaya bile korkar neredeyse. Eğer bir şeye yoğunlaşırsanız ve dikkatinizi gerektiği gibi verirseniz şartlar ne kadar alayhinize olsa da hedeflediğiniz yere mutlaka ulaşırsınız.

Önemli olan kelimeler değil anlamlardır.

Bir romanı okuduğunuzda bütün kelimelerini okumanıza rağmen sizden bütün kelimeleri söylenmeniz istense söyleyemezsiniz. Eğer siz okuduğunuz bir metnin demek istediğin şeyi ya da size lazım olan anlamı çıkardıysanız gerisini boş vermenizdir.

Mutlaka her okuma öncesinde bir hazırlık yapın. Okurken dikkatin dağılmasının can sıkıntısının temel sebebi budur.

Adı yüzyıllardan beri bilinen ve tezleri üniversiteler de okutulan ünlü filozof Socrates baldıran zehiri içmeye götürüleceğini bilmesine rağmen idamından 5 dakika önce fülüt çalmayı öğreniyormuş. Öğrenmenin yaşının da vaktinin de olmadığını kabul edersek hızlı okumadan ziyade okuma sorunu olan bu engeli büyük oranda ortadan kaldırmış oluruz.

Dikkat ederseniz para eden tek şey bilgidir…

Okuma esnasında fizyolojik duruşumuz dikkat etmeliyiz. Sırtınızı dik koruma getirerek arkanıza yaslanmalısınız. Dört saatten fazla hareketsiz oturduğunuzda omurga arasında ki disklere kan gitmediği için lokal dokularla biriken atıklar erimiyor. Bu nedenle 30 dakikada bir duruşumuzu değiştirmeli, hatta yerinizden kalkarak biraz yürümeli, fizik kondisyon çalışması yapmalısınız.

Beynimizde büyük bir şehri kurmaya yetecek potansiyelde atom enerjisi mevcuttur.

Prof. Dr. Mark Rusonweig insan beynine saniyede 10 yeni bilgi yüklense ve bu durum ömür boyu sürse bile ancak hafızanın yarısından azını doldurabileceğini belirtir. İnsan beyni kesinlikle yorulmaz.

Okuma alışkanlığını kazanabilmek için ve hızlı okuma tekniklerini uygulayabilmek için, birinci etken nerede olduğunu ve ne yapılması gerektiğini bilmek ikinci etken ise azimli ve kararlı bir şekilde çalışmalarını sürdürmektir.

Bu yazının devamı olarak: ders çalışma yöntemi
: sağ beyin ve sol beyin çalışma şekli
: kitap kurtlarının ilginç hastalıkları….

4.11.2012

BEKLENEN ÇEKİLİŞ SONUCU...


KATILAN HERKESE TEŞŞEKÜR EDERİM...



BİRİNCİ KATAGORİ   MERVE DADABAN
                                       (teraskeyfim@hotmail.com)
İKİNCİ KATAGORİ    CEYDA ÇAKMAK
                                       (muhlisceyda@hotmail.com)
ÜÇÜNCÜ KATAGORİ    SELDA AKÇAY
                                       (sosyetepazarı@gmail.com)
DÖRDÜNCÜ KATAGORİ  FİLİZ ÖZKAN
                                       (anwenfiliz@hotmail.com)
BEŞİNCİ KATAGORİ   ŞENAY GAZOZ
                                         (snygzz@hotmail.com)
ALTINCI KATAGORİ   BANU CANKER
                                        (cankerbanu@gmail.com)

Kazananlar benim mail adresime kendi açık adreslerini telefon numaralarını atmaları gerekiyor.. hafta içi kargoya verilecektir.
 

7.10.2012

BU EGOLARI ŞİŞİRSEK DE Mİ SAKLASAK?


Yıllar önce bir ülkede kral, tahta çıktıktan sonra en yakın çocukluk arkadaşını veziri yapmış. Veziri ile yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş.
Bir gün kılıçlarla antreman yaparken, vezir yanlışlıkla kralın elini yaralamış. Elinde ki kesiğin etkisi ile acı içinde kıvranan Kral yarasını sarmaya çalışırken vezir hemen yanına koşmuş;
- Kralım çok özür dilerim. Yanlışlıkla oldu. Ama iyi mi oldu, kötü mü oldu bilemiyorum!
-Vezir o nasıl laf öyle? Elbette kötü oldu. Şu halime bak!

Kral iyice sinirlenmiş ve o sinirle Veziri zindana attırmış.

Ertesi gün daha önceden planlanan bir av partisine çıkmışlar. Kral bir geyiğin peşinden tam gaz giderken muhafızlardan ayrılmış ve tek başına kalmış. Bir kaç saat iz sürdükten sonra bir tuzagın içine düşmüş. Tuzak o bölgede yaşayan bir kabile tarafından adak töreni için kurulmuş. Kralı yakalayan kabile savaşcıları hemen kednisini öldürmek üzere bir ağaca bağlamışlar. Kabilenin en yaşlısı tam kralı öldürecekken :

-"Aaaa! Bunun elinde kesik var. Zaten kanı akıtılmış. Bize yaramaz bu, bırakın gitsin." demiş.

Üç dört gün boyunca yürüyerek şatosuna dönen kral hemen vezirini zindandan çıkartmış.

-Sayende hayatım kurtuldu. Şimdi anlıyorum "iyi mi oldu yoksa kötü mü oldu bilemiyorum." derken ne demek istediğini. Peki sen ne yaptın zindanda? Nasıldı?

- Sormayın kralım. Fareler her tarafımı kemiriyordu, çok soğuktu ve hiç yemek vermediler. Ama kendime hep "şu olanlar iyi mi kötü mü bilemiyorum" dedim durdum.

Bu cevabı duyan kral yine sinirlenmeye başladı.
-Yahu vezir, hadi benim olayımda anladık; Ama artık zindan da biri nasıl söyler bunu??

-Kralım, sen beni zindana atmasaydınben o ava seninle gelecektim. O tuzaga seninle düşecektim. O kabile beni de yakalayacaktı. Ve o gün benim vücudumda kesik yoktu!!!

Her ne halde olursanız olun, en azından SİZ kendinize "eksiğim, şu an kötüyüm, negatifim tüh yahu, bu lanet şey niye bana oluyor?" demeyin Ve kimsenin demesine de izin vermeyin....


Kitaptan bir bölüm yazmak istedim sadece... Bence güzel bir kitap ... ayrıca kendime ait yazılar kişisel gelişimle alakalı burdan ulaşabilirsiniz.. üye olduğunuz taktirde bütün yazılar mail olarak size gelicektir... http://yagmurkocluk.com/baslangic/       iyi okumalar.....
 

23.09.2012

KİTAP ÇEKİLİŞİ...



Kitap severlere, kütüphanemi temizlerken okuyup beğendiğim kitapları hediye etmeyi düşündüm. Blogumda uzun sürenin ardından yeni bir hediye çekilişi oldu. Kitap hediye etmeyi seviyorum. Bu yüzden de katogori halinde oldu kitaplar. Size sıralama yaptım. 1-2-3-4-5 -6ve koşulları yazalım her zaman ki gibi.....

KAZANAN ALTI KİŞİ OLACAK BU ÇOK SEVİNDİRİCİ....:))))


1.KATEGORİ
 

2. KATEGORİ

3. KATEGORİ

4. KATEGORİ

5. KATEGORİ

6. KATEGORİ

1.Bloğu olanlar bu bloğa izleyici olmalı ve bloklarında bu çekiliş duyurusunu paylaşmalıayrıca bu postun altına linkleriyle beraber yorum bıraksınlar ki onları bileyim.Ve tabiki mail adresinizi bırakmalısınız.

 2.Bloğu olmayanlar face yada twitter 'de paylaşmalı linkleriyle beraber bu posta yorum bırakmalı. VE tabiki hangi kategorideki kitabları isterseniz bunu da yazmalısınız.

 3.Bu çok önemlidir : Sosyal medyada paylaştığınız linki yorumunuzun altına yapıştırmalısınız.

 4.01 KASIM günü kazanan açıklanacaktır.

 

 

 

BOL ŞANSLAR HERKESE.....KATILAN HERKESE DE TEŞEKKÜRLER :)))
KİTAP SEVERLERE HEDİYE ÇEKİLİŞİ...









 

19.08.2012

SECRET....



SECRET, kimine göre palavra kimine göre gerçek… Yazıyı okuyun ve hangisi  yalan bana söyleyin…Yazdığım yazıların altına yorum olarak yazılan "secreta çok benziyor" lafından sonra dedim secret neydi bir hatırlayalım... Bu arada ben inanmıyor değilim. Bir çekim yasası diye bir yasa var bence... Buyrum okuyun. Kitaptan alıntılar....
Ne düşünürsen hayatına onu çekersin…

Büyüklerimizin dediği gibi, kötü düşün kötü olsun, iyi düşün iyi olsun.

Benzer benzeri çeker. Para parayı çeker.

Çekim yasası nasıl çalışır.

Olmasını istediğiniz şeylere dair düşüncelerimizi sıkı sıkıya tutunmak ne istediğimizi kafamızın içinde tam olarak netleştirip kesinleştirerek. Çekim yasasını başlatabilirsiniz.
Hayatınızda değiştirmek istediğiniz herhangi bir şey varsa, düşüncelerinizi değiştirin frekansınız değişsin.

Aza kanaat etmek ve şükredecek ne kadar çok şey olduğunu düşünmek eksi yönde ilerletmez aksine artı yönünde ilerlersiniz.

“Düşüncelerinizi dinleyin, söylediklerinize kulak verin.”

Düşündüklerinizi yazın ve yazdıklarınızı okuyun.

Fark edelim ya da etmeyelim, zamanımızın çoğunu düşünerek geçiriyoruz. Biriyle konuşuyor veya birini dinliyorsanız; o an düşünüyorsunuz demektir. Gazete okuyor veya televizyon izliyorsanız düşünüyorsunuz. Geçmişe dair anılarınızı hatırladığınız da; düşünüyorsunuz. Geleceğe dair plan yaptığınızda; düşünüyorsunuz. Araba kullanırken ya da sabahları hazırlanırken de düşünüyorsunuz. Bir çoğumuzun düşünmeye ara verdiği tek zaman dilimi uykuda olduğu zaman dilimi olmakla birlikte, çekim kuvvetleri uykuya dalmadan önce düşündüklerimiz üzerinde çalışmaya devam ederler. Uyumadan önce iyi şeyler düşünmeye çalışın.

Bütün düşüncelerimiz anında gerçekleşmiyor. Aksi taktirde başımıza gelmeyen kalmazdı. Gecikme faktörü bize yardımcı olarak isteklerimizin üzerinde düşünüp, onları yeniden değerlendirmemize ve yeni seçimler yapmamıza fırsat tanıyor.

Kendinizi iyi hissetmeniz gerçekten çok önemli; çünkü bu iyilik duygusu sizden Evren’e yayılan ve kendisini çoğaltarak size doğru çekilen bir sinyal. Böylece kendinizi mutlu hissetmeyi başardıkça, mutlu olmanıza yardımcı olacak faktörleri de daha çok kendinize çekecek, gittikçe daha çok yükselebileceksiniz.

Olduğumuz her şey, düşünmüş olduklarımızın sonucudur.

                                                                        Budha

Para kazanmak için Para verin.

İlişkilerin sırrı

Siz kendinizden hoşnut olmadıktan sonra, başkalarının sizinle birlikte olmaktan hoşnut olmasını nasıl beklersiniz.

Bir ilişkiyi kendinize çekmek istediğinizde, düşünceleriniz sözleriniz, davranışlarınız ve yaşadığınız mekanın bu arzunuzla çelişmediğinden emin olun.

Kendinizi sevip sayın. Kendinizde beğendiğiniz özelliklere odaklandığınızda çekim yasası sizinle ilgili bu güzellikleri size artırarak geri dönecektir.

Sağlığın sırrı

Bir hastalığınız olduğunda, dikkatinizi hep bir hastalığa yöneltip, insanlara bundan bahsedersiniz. Bunun sonuncunda daha fazla hastalıklı hücre yaratırsınız. Mükemmel sağlıklı bir bedenin içinde yaşadığınızı düşünün. Bırakın hastalıklarla doktorlar ilgilensin.

Dünyanın sırrı

Rahibe Teresa çok zeki bir insandı. “Savaş karşıtı bir toplantıya asla katılmayacağım, beni barışa dair toplandığınızda davet edin.” Demiştir.

Eksiklerimiz olduğunu söyleriz; çünkü görüş gücümüzü açarak çevremizde kileri görmeyiz.

“Yapabileceğini de düşünsen, yapamayacağını da düşünsen, her iki durumda da sen haklısın.”

Mutluluğunuzun peşinden gidin, her tarafınız duvarlarla kaplı olsa bile, Evren size kapılar açacaktır.

Şimdi mutlu olun, Şu an kendinizi mutlu hissedin.

Neşe, sevgi, özgürlük, mutluluk, kahkaha olay budur. Size göre mutluluk, orada oturup bir saat boyunca meditasyon yapmaksa, bunu yapın. Mutluluğu peynirli sandviç yemekte buluyorsanız o zaman yiyin.

Hayatınıza ait karatahtaya istediğiniz her şeyi yazabilirsiniz.

SEÇİM SİZİN J

9.08.2012

LÖSEV Gönüllüsü Olmak Bir Ayrıcalıktır...


Büyük LÖSEV Ailesi, lösemili&kanserli çocuk ve ailelerin bu zorlu mücadelede yalnız olmadıklarını göstermek için sevgi ve azimle çalışan bir vakıftır. LÖSEV kurulduğu 1998 yılından bugüne dek faaliyetlerini duyarlı kişi ve kuruluşların destekleri ve binlerce GÖNÜLLÜSÜ’nün katkılarıyla gerçekleştirmiş; Türk halkının konu hakkında daha bilinçli ve duyarlı olmasıyla beraber tedavide %91'lere çıkardığı başarısını %100’e çıkartmayı hedeflemiştir.


LÖSEV'e gönlünü veren gönüllüler LÖSEV’in her etkinliğinde aktif rol almakta, vakıf çalışmalarına aktif katılım göstererek çocukları hayata bağlamaktadırlar.

Yüreğinde paylaşım ve sevgiye yer olan herkesi Lösev gönüllüsü olmaya davet ediyoruz.

Lösev gönüllüsü olabilmek için aşağıdaki formu doldurmanız yeterli: http://bit.ly/losevgonullusu
Lösev’i Facebook’ta takip etmek için: www.facebook.com/losev0660
Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.





5.08.2012

PARA KAZANMA VE KULLANMA SANATI


Para sayesinde, insan istediği yerde yaşamak imkanı sağlar ve bütün isteklerini karşılayacak duruma gelir. Ailesine rahat bir ev ve yaşantı sağlayabilir. Böylece kendisi de belirli bir noktaya kadar özgür yaşama imkanına kavuşur. Böylece başka kişilerin denetim altında bulunmaktan kendini büyük ölçüde kurtarır.
    Para, insanı yoksulluğun tüm baskılarından kurtarır. Zengin bir kişi, isterse seyahate çıkar ve dünyayı gezer. Çocuklarının iyi bir eğitim almasını sağlar. Kısaca söylemek gerekirse zengin bir kişi, hayatını yüksek bir düzeyde geçirebilir.

PARA NASIL KAZANILIR??

"Amerikan Business" adlı dergi, "Elli Meslekte İlk Adım" başlıklı bir yazısını yayınlamıştı. Elli büyük şirketin başında bulunan elli iş adamı ile görüşmüş. Bu İş adamlarına işe nasıl başladıkları sorulmuş.
Elli iş adamının yanlız 22 si kolej ya da üniversite öğrenimi görmüştü. Geri kalan 28 sinin ise lise ya da daha az öğrenim gördüğü anlaşılmıştı. Bunların arasında yedi iş adamı katiplik ve beş kişide gazetecilik yaparak hayata atılmıştı. İş adamlarından beşi satıcı, üçü avukat ve üçüde mühendisti. ikisi muhasebecilik, ikisi hademelik, ikisi çıraklık, ikisi öğretmenlik, ikisi de ilancılık yapmıştı. Aralarından biri makineci çıraklığı, biri telgraf operatörküğü, biri araba söförlüğü, biri kimyagerlik yoluyla iş hayatına atılmıştı. İçlerinden üç ya da dördünün tarlalarda çalıştıkları akla gelebilir; ama bu elli iş adamından hiçbiri bu işleri yapmamıştı.
İşte bu listeden anlaşılacağı gibi bir gencin iş hayatına nereden girdiği hiç önemli değildir. Makineci çırağı olarak iş hayatına atılan kimse buğün Amerika Birleşik Devletleri nin gümüş sanayinde söz sahibi işadamı buğün 51 yaşındadır. Demek ki bir genç insanın yapacağı ilk iş hiç önemli değildir. Çünkü genç kişinin bu işte uzun süre kalması gerekmez. İlk iş gençlerin ilerleme merdiveninde ilk basamaktır ve gençler bu basamaktan başlayarak yukarılara çıkmanın çarelerini arayacaklardır.

"Bir kimse işine bağlılıkta samimi olur ve işin başarılı bir biçimde sona ereceğine güven duyarsa o kimse kuşkusuz büyük bir geleçeğe adaydır."
                     
                                                                     japon yazar Serji  Noma

Yaratıcı bir işle meşgul olan insan için en iyi ve en olumlu çalışma biçimi, hem çalışmak, hem dinlenmektir. Dinlenmek çalışma hayatında en önemli kuraldır...


HARCAMALARINIZIN HESABINI BİLİNİZ....


Bir insan harcamalrına karşı dürüst olmalıdır. Her harcamayı geresiz görerek kısmaya çalışmak da çok büyük hatadır.
Harcama konusunda en doğru hareket biçimi, gelir getiren harcamaları, gelir getirmeyen harcamalradan ayırmaktır. Bir insan tüm harcamalarını incelediği zaman eline bir siyah ve bir de kırmızı kalem almalıdır. Siyah kalemle kar getiren harcamalrını, kırmızı kalemlede kar getirmeyen harcamaları işaretlemelidir. Zaten zararı göstermek için kırmızı kalem kullanmak adet olmuştur....
Bu işaretlemeler yapıldıktan sonra kar getirmeyen harcamaları durdurmaya çalışmalıdır. Aynı hatayı tekrar etmemek için bu iş gereklidir.

Para harcamak ya da harcamamak değildir.Asıl sorun karı artırmaktır. Harcama rakamının ne olduğu bilinmezse harcamayı kısmaya da imkan bulunmaz....

SAĞLAM BORÇ ORANI

"Borcun, borç alana yaptığı etkiler hem fizyolojik ve hem de psikolojiktir. Yani borç hem bir gıdadır, hem de bir ilaçtır, hem uyandırıcıdır, hem insanı hareketlendirir, hem yavaşlatır. Kişilere hem yardım eder, hem onları yakar. Borç hem devlet kurar, hem tepetaklak yuvarlandırır."

Kitapta vurgulanmak istenen konu; İnsan ancak çalıştığı zaman mutluluğa kavuşur. Hatta mücadele etmeyi sürdürdüğümüz ve gündelik ekmeğimizi kazanmak için uğraştığımız ya da toplum için yararlı bir iş yaptığımız zaman, zengin oldukları için artık bir işin peşinde koşmayan kişiler, bize gıpta ederler.

DÜNYA DA HİÇ KİMSE ÇALIŞMADAN PARA KAZANAMAZ.

Ve kitapta daha nice güzel bilgi bulunmaktadır okumanızı tavsiye ederim....

1.08.2012

HEDİYE ALMASINI SEVENLERE....


Her zaman düşünülmüş ve çok zor karar vermişizdir. Arkadşımıza,Sevgilimize, Annemize, Babamıza , Kardeşimize ne hediye alsam diye...

Doğum günleri, yılbaşı çekilişleri, sevgililer günü, Anneler günü, Babalar günü, yıldönümü bütün özel günlerde hem bütçemize göre hem de kişiye göre hediye almak isteriz.

İnternetten alışveriş imkanları çoğaldı ve alışveriş siteleri de çok fazla. Hediye almak için bütün siteleri dolaşmak gerekiyor. Aynı zamanda tercih yapmamız da gerekiyor. Nasıl bir hediye almalıyım???? diyorsanız.. www.nehediyealsam.net

İşte size göre bir site, cinsiyetini, burcunu, yaşını, fiyat aralığını yazıyorsunuz. Hediyemi bul diyorsunuz. Ve  alınacak kişinin sevebileceği hediyeler karşınıza çıkıyor. Çok büyük rahatlık....

Ayrıca bu sitedeki hediyeler bütün alışveriş sitelerinin toplamı şeklinde diğer sitelere bakıp uğraşmanıza da gerek kalmıyor.

Kendi özelliklerimi seçip baktığımda bana uygun hediyeler çıktı ekranda, kendi kendime hediye almayı bile düşündüm diyebilirim...:)))

www.nehediyealsam.net  Sizin için düşünecek. Yapmanız gereken kişiye uygun hediyeler arasından sizin hoşunuza gideni seçip hediye almak....

29.07.2012

AMASYA........ FERHAT İLE ŞİRİN


AMASYA ANLATMAKLA BİTMEYEN MEMLEKET......

Ferhat yiğit bir delikanlıdır.
Nakkaştır. Saraylar süsler, Şirin  Amasya Sultanı nın kızkardeşidir. Birbirlerine olan aşkı uğruna insan gücünü aşan bir isteği yerine getirmek için dağları delerek şehre su getirmeyi başarır. Ancak; Amasya Sultanı kızkardeşini yine de Ferhat a vermek istemez. Ferhat; Sevdiği Şirin e, Şirin de Ferhat a kavuşamaz....


SULTAN 2. BAYEZİD CAMİ...

Sultan 2. Bayezid adına oğlu Şehzade Ahmet tarafından 1485 yılında yapılmıştır.
Külliye, Cami, Medrese, İmaret ve Tabhane den ibarettir..










22.07.2012

AMASYA TANITIMI....


STRABON

Amasya nın girişinde sizi karşılayan bir büyük  efsane heykel sizi karşılıyor.... Kimdir derseniz...

Dünyanın ilk Çoğrafyacısı M.Ö. 63'te Amasya da doğdu. Varlıklı bir ailenin çocuğuydu. İyi bir eğitim gördü. Genç yaşında Amasya dan ayrıldı. Tarih, Çografya ve felsefe alanında dünyada söz sahibi oldu. Bu konuda hala kaynak olarak kullanılan eserler yazdı. Ömrünün son 27 yıllık kısmını 'Benim Memleketim' dediği Amasya da geçirdi. M.S. 21 de Amasya  da öldü.

VE AMASYA DA KRAL KAYA MEZARLIKLARI.....AMASYA KALESİ....

Alandaki Arkeolojik verilere ve  Tarihi belgelere göre, kale ve çevresinde Erken Tunç devrinden (M.Ö. 3200) İtibaren peryodik olarak hitit, Frig, Pars, pontus, Roma Bizans, Selcuklu, ve Osmanlı dönemlerinde İskan görmüştür. Bumevkiide 5 adet, vadi içerisinde ise 18 adet kaya mezarı bulunmaktadır.
Amasya Antik çağ Coğrafyacısı STRABON un verdiği bilgilere göre buradaki kaya mezarlıklarının Pantus Krallarına ait olduğu bildirmektedir. Bu bölgede Osmanlı dönemi Saray kalıntıları ile 15. yüzyıla ait iki adet hamam kalıntısı yer almaktadır.












GÖRÜLMEYE DEĞER BİR ŞEHİR............

23.06.2012

AMASYA ŞEHZADELER ŞEHRİ


GÜZEL MEMLEKETİM....

                                                   

                                                        1. YILDIRIM BAYEZİD

1. MURAD HAN' IN OĞLUDUR. 1386' DA AMASYA' YI OSMANLI TOPRAKLARINA KATTI VE AMASYA'NIN İLK OSMANLI DÖNEMİ SANCAK BEYİ (VALİSİ) OLDU. 1389' DA BABASININ SAVAŞ MEYDANINDA ŞEHİT EDİLMESİNİN ARDINDAN OSMANLI DEVLETİNİN BAŞINA GEÇTI.








ÇELEBİ MEHMED
(1. MEHMED)
YILDIRIM BAYEZİD'İN OĞLUDUR. 1389'DA AMASYA SANCAK BEYİ (VALİSİ) OLDU.
1402 ANKARA SAVAŞINDA TİMUR'A YENİLEN VE DAĞILAN OSMANLI BİRLİĞİNİ
AMASYA DA Kİ DİRAYETLİ YÖNETİM ANLAYIŞI İLE YENİDEN SAĞLANMAŞTIR.




                                                               2. MURAD.....

SULTAN ÇELEBİ MEHMED'İN OĞLUDUR. 1404'TE AMASYA'DA DOĞDU. 1413'TE AMASYA SANCAK BEYİ (VALİSİ) OLDU. 1419'DA BABASININ VEFATI İLE BİRLİKTE HENÜZ 17 YAŞINDA İKEN OSMANLI DEVLETİNİN BAŞINA GEÇTİ.
                    

FATİH SULTAN MEHMED   (2. MEHMED)

SULTAN 2. MURAD'IN OĞLUDUR. 1438'DE AMASYA SANCAK BEYİ (VALİSİ) OLDU.
BİR YILDAN KISA BİR SÜRE BU GÖREVİN BAŞINDA KALDI.
1451'DA BABASININ VEFATI İLE BİRLİKTE OSMANLI DEVLETİNİN BAŞINA GEÇTİ.


2. BAYEZİD

FATİH SULTAN MEHMED HAN'IN OĞLUDUR. 1447'DE DOĞDU. 1454 YILINDA HENÜZ
7 YAŞINDA İKEN AMASYA'YA VALİ OLARAK ATANDI. ARALIKSIZ 26 YIL AMASYA VALİLİĞİ YAPTI. 1481' DE BABASININ VEFATI İLE BİRLİKTE OSMANLI TAHTINA ÇIKTI.




YAVUZ SULTAN SELİM (1. SELİM)

SULTAN 2. BAYEZİD' İN OĞLUDUR. 1470' DE AMASYA DA DOĞDU. 11 YAŞINDA KADAR AMASYA DA BABASININ YANINDA KALDI VE İYİ BİR EĞİTİM ALDI, DAHA SONRA TRABZON' A VALİ OLARAK TAYİN EDİLMİŞTİR. 1512' DE BABASI 2. BAYEZİD İN TAHTTAN FERAGATİ İLE BİRLİKTE OSMANLI DEVLETİN'NİN BAŞINA GEÇTİ.


3. MURAD
2. SELİM'İN OĞLU KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN'IN TORUNUDUR. 1546 DA DOĞDU. 1567 AMASYA SANCAK BEYİ (VALİSİ) OLDU. 1568 DE DOĞUM YERİ OLAN MANİSA SANCAK BEYLİĞİNE ATANDI. 1574 DE BABASININ VEFATI İLE BİRLİKTE OSMANLI DEVLETİNİN BAŞINA GEÇTİ..

AMASYA DA VALİLİK YAPAN FAKAT OSMANLI TAHTINA GEÇEMEYEN ŞEHZADELER...



16.06.2012

HAYAT DERSLERİ


Baharın ilk çicekleri açıyordu ve bir kız, bir ağacın dalından sarkan kozayı keşfettiğinde, bir bahcede geziniyordu. Kozanın içinden bir kelebeğin çok az zaman kalmıştı. Keşfinden büyülenen kız gündelik bahçe işlerine döndü.; her şeyi görmeye can atıyor ve tek bir şeyi bile kaçırmayacağını umut ediyordu.
Bir gün küçük bir delik oluştu ve kız kelebeğin kendini kozasından kurtarmak ve yeni bir dünyaya girmek için mücadele ettiğini gördü. Dikkatle izledi; kelebek ilerlemeyi bırakmış görününceye kadar. Sanki gidebileceği kadar gitmişti, daha fazla gidemeyecek gibi görünüyordu.

Kız ani bir karar verdi; kozanın kelebeği engelleyen parçalarını koparmaya başladı. Heyecanla kelebeğin çıkışını izledi, kanatlarının açılacağını umut ediyordu. Ancak kelebek hareketsiz kalıdığında, heyecanı kedere dönüştü.

Kız o zaman farketti neler olduğunu; Koza, kelebeğin uçması için gerekli mücadeleyi yaratacak şekildeyapılmıştı. Aslına bakılırsa, kelebek kaçmaya çalışmıyordu.... bu yanlızca doğanın onun kanatlarını daha güçlü getirmesinin yoluydu. Kızın aklına kelebeğim aslında paylaştıkları mücadele için kozaya minnettarlık duyacağı geldi.

Bana bu hikaye herşeyin kıymetini bilmeyi ve sahip olduklarımızın hepsi ve ortaya çıkmayı bekleyen her şey için minnettarlık duymayı hatırlatır.

Hepimiz hikayedeki olağanüstü, yetenekli ve hünerli bireyler olarak kozadan çıkmaya yazgılı kelebekleriz. Yolculuklarımız hepsi benzersiz; kanatlarımızdaki renkler aynı değil ama günün sonunda hepimizin hedefleri aynı: Dünyaya çıkmak ve uçmak. Yolculuğumuzda engellerle karşılaşmasaydık, birey olarak gelişmeyecektik. Bizi daha güçlü yapanın bu zorluklar olduğuna inanıyorum......

TEK ŞİŞMAN BEYNİNİZ-2


DÜŞÜNCE GÜCÜYLE ZEYIFLAMA.....

Bardağınızı ne kadar boşaltırsanız,
O kadar temiz su ile doldurabilirim....

TARTI YASAK: Cünkü, kaç kilo verebileceğinizi çok iyi bilirsiniz. Ama kaç kilo verebileceğinizi de çok iyi bilirsiniz.
           Bilinçaltımız, neyin doğru neyin yanlış olduğu ile ilgilenmez. Onun ilgilendiği tek gerçek vardır oda sizin neye inandığınızdır.

DELİ GİBİ YEMEK YEMEK İSTİYORSANIZ, İRADESİZ OLDUĞUNUZU KABUL EDİN...

KIYAFETLER: Eğer gerçekten tekrar kilo alacağınıza emin olsaydınız onları tutar mıydınız?
O zaman yapılması gereken en doğru hareket kilo vermeye başladıkça size bol gelen kıyafetleri vermek ya da daraltmaktır.
Beğendiğiniz olmak istediğiniz bedene göre bir kıyafet alarak odanızda görebileceğiniz bir yere asın....
Siz hiç zayıf birinin evinde korse ya da karın düzleştiriciler ve buna benzer şeyler gördünüz mü?
Siz de bulundurmayın evinizde....

BİR DİLİM TATLI İÇİN ALİCE HARİKALAR DİYARINDA OLMAYIN...

TABAKLAR-BARDAKLAR-KAŞIKLAR: O sofraya karnınız için olduğu kadar zihniniz için de oturursunuz. Hatta bazen tok olduğunuz halde sırf zihninizi doyurmak için yemek yersiniz...

Aynı şekilde tabağın küçüklüğü, yemek sırasında ki doyumunuzu arttıracaktır. Düz ve küçük tabaklar çok daha çabuk doymanıza neden olacaktır.

Sorun midenizin doymasından ziyade, kafanızın içindeki mideyi doyurmaktır.

ZAYIF BİR İNSANA BAKIN; YEDİKTEN SONRA TÜH NİYE YEDİM DİYE PİŞMANLIK DUYMAZ. SİZ DE DUYMAYIN...

İLÜZYON NEYİ NASIL ALGILADIĞINIZLA İLGİLİDİR.
Şimdi mutfağa gidin ve sizi aç bırakan tüm tabakları bir tarafa kaldırın. Unutmayın, doyumu önce beyninizde ki midede gerçekleştirin.

POZİTİF DÜŞÜNCE DİYE BİR ŞEY YOKTUR!!!!
SADECE DÜŞÜNCE VARDIR....

ACI GERÇEKLER: Madem kendinizi sevdiğinizi söylüyorsunuz, o zaman onu neden değiştiriyorsunuz? Bilinçaltınız, böyle bir durumda hem çelişki yaşayacak hem de direnç oluşturacaktır.

"Ben kendimi seviyorum ama kilo problemim var ve bu dünyayı daha güzel yaşamak için bunlardan kurtulmam lazım. Bu gerçeğin farkındayım."

YEMEK İÇİN YAŞAYANLAR, YAŞAMAK İÇİN YİYENLER.....


SPOR: Sporu kilo vermek için yapmayın. Hatta bütün niyetiniz buysa spordan uzak durun derim. Çünkü spor yaparken insanın bedeni endorfin salgılar ama siz sürekli kaygı içinde spor yaparsanız bunu da bozarsınız.

Sporu mutlu olmak için, keyif almak için yapın. Eğlenin, gülün, kahkaha atın....

İMGELEME: Ne düşündüğünüz ve zihninizde ne canlandırdığınız çok önemlidir.
Düşünün ki, tekrarlı biçimde canlandırdığınız her şey gerçekleşecek.
Zihniniz kelimelerle değil bir çocuk gibi İMGELERLE çalışır.

TEK ŞİŞMAN BEYNİNİZ-1
 Yazımın devamı olarak kitabın içindekileri başlık altında konularını yazdım. Bir çok altını çizdiğim kelimeleri var. Bunlar bazıları diyebilirim. Okunması gereken bir kitap.... Ara ara içindeki konulardan yazıp sizinle paylaşmak isterim....eğer kitabı okumaya vakit bulamam derseniz bloğumu takibe alın derim....ya da facebook tan takip edin...
                                          
                                YAĞMURUN DÜNYASI....

15.06.2012

TEK ŞİŞMAN BEYNİNİZ


GÜZEL BİR ANLATIMLA, MANTIKLI BİR KİTAP.....

OKUDUKTAN SONRA SÖYLENEN SÖZ....KİLODA, AŞKTA VE PARADA HEP POZİTİF DÜŞÜNCELER ÖNEMLİ PEKİ NASIL DOĞRU DÜŞÜNECEĞİZ....NASIL DÜŞÜNCELERİMİZİN  DEVAMLILIĞI SAĞLIYACAĞIZ....BİR SÜRÜ PARA DÖKEREK Mİ??? OLMAYAN ZAMANIMI BUNLARA AYIRARAK MI???


Bende sizin için okuduğum kişisel gelişim kitaplarının önemli olan bölümlerini ve gerçekten güzel olan kitapları sizinle paylaşıyorum....Beğendiğim Kitaplardan biri TEK ŞİŞMAN BEYNİNİZ... yazarın diğer kitaplarınıda mutlaka okuyup sizinle paylaşacağım....

ÖLDÜRMEK Mİ DAHA BASİT KİLO VERMEK Mİ?

Kasaplık yapan bir işci, buzhanede son et grubunu getirmek için fabrikaya gelir. Yaklaşık 30 yıldır bu işi yapmaktadır. Son eti buzhaneye koymak için içeri girer ve arka rafa doğru ilerler.

Arkasına döndüğünde fark eder ki, kapılar kapanmış. Bunu fark edince deli gibi kapıyı yumruklamaya başlar.; çünkü eğer burada kalacak olursa donarak öleceğini bilmektedir. Saatlerce sesini birine duyurmaya çalışır. Sonunda fabrika da kimsenin kalmadığını anladığında bütün umudunu yitirir ve eşine bir mektup yazmaya karar verir. Cebinden çıkarttığı bir parça kağıda son anlarını yazmaya başlar. "Sevgili eşim, sizleri çok seviyorum. Bugüne kadar yaptığım herşey için beni affedin. Sizlere çok daha güzel bir hayat sağlanmak isterdim. Oğlum sana emanet. Şu an üşüyorum. Parmaklarım titriyor ve yavaş yavaş sonumun geldiğini hissediyorum."

Evet, bütün yaşadıklarını yazmaya başlar.

Sabah olduğunda kapılar açılır ve içeride yatan birini görürler ve fark ederler ki bu kişi ölmüştür. Fakat anlamadıkları bir durum vardır. Soğutucu çalışmıyordur!
O akşam soğutucu bozuk olduğu için sadece havalandırmayı açık bırakmışlardır.

Bir insan, eğer zihni ile kendisini öldürebiliyorsa, o zaman kilo da verdirebilir. Hem de bunu bir çocuk oyunu basitğinde yapar.

UNUTMAYIN Kİ, ZİHNİNİZ EĞER SİZİ ÖLDÜREBİLİYORSA ŞİŞMANLATABİLİR DE.

En mantıklı insan bile yaşadığı toplumdan, çocukken ona öğretilenlerden, geçmişinden sıyrılamaz. Karar baştan bellidir. Kararı bilinçaltınız verir, ince ayarlar için bilince gereksinim duyarsınız. Böylece, sanki tüm kontrol sizdeymiş hissi uyanır.....

Kilo vermeniz gerektiğini bilinciniz biliyor ama bilinçaltınız size inanmıyorsa kimin kazanacağı şimdiden bellidir. Mantığını değil bilinçaltınızı inandırmanız gerekir.

Bildikleriniz değil, inandıklarınız gerçekleşir.

Sanırım en büyük düşman içimizde.

Yazının devamı gelecek :))